Tunus Cumhurbaşkanı’nın etrafındaki partiler neden dağılıyor?

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’e daha önce destek veren partiler, Said’in ülkeyi ilgilendiren meselelerde tek başına kararlar almasını eleştirerek, diyalog kapısını açma çağrısında bulunuyorlar.

Siyasi partiler, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’den 25 Temmuz sürecine destek veren çevrelerle diyaloğa geçmesini talep ediyorlar (AFP)
Siyasi partiler, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’den 25 Temmuz sürecine destek veren çevrelerle diyaloğa geçmesini talep ediyorlar (AFP)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı’nın etrafındaki partiler neden dağılıyor?

Siyasi partiler, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’den 25 Temmuz sürecine destek veren çevrelerle diyaloğa geçmesini talep ediyorlar (AFP)
Siyasi partiler, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’den 25 Temmuz sürecine destek veren çevrelerle diyaloğa geçmesini talep ediyorlar (AFP)

Hamadi Muammeri
Tunus’ta 25 Temmuz 2021’de ilan edilen olağanüstü kararlarla birlikte ülkenin siyaset sahnesinde etkili olan İslamcılar ile yenilikçi demokratlar arasındaki çatışmalar yeni bir boyuta evrildi: Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararını destekleyenler ve karşı çıkanlar.
Halk Hareketi gibi merkez partiler, Cumhurbaşkanı Said’in ilan ettiği olağanüstü kararları başından bu yana destekliyor ancak zaman zaman çeşitli münasebetlerle Said’e 25 Temmuz sürecini destekleyen parti ve sivil toplum kuruluşlarıyla diyalog kurması çağrısında bulunuyor. Fakat Said’in bu çağrılara olumlu yanıt vermemesi bazı partileri pozisyon değişikliğine sevk etti.

Olumlu hareket
Halk Hareketi Genel Sekreteri Zuheyr el-Mağzavi, basına yaptığı açıklamada, Demokratik Akım Partisi, Demokrat Yurtseverler Partisi, Baas Hareketi, İleri Tunus ve çok sayıda ulusal dernek ve örgütlerle yaptıkları ortak toplantıda, suikast dosyalarının açılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması talebiyle Şukri Belid’in şehadetinin yıldönümüyle eş zamanlı olarak 6 Şubat’ta “Hesap Verebilirlik” adı altında sokağa çıkma kararı aldıklarını belirtti.
Mağzavi, “Halk Hareketi başından bu yana 25 Temmuz sürecini destekledi çünkü Tunus tarihinde önemli bir andı. Bunun üzerinden yozlaşmış demokrasiden gerçek demokrasiye geçişi talep ettik. Fakat maalesef 6 ay geçmesinin ardından ortada çok sayıda olumsuz mesaj var. Durumu yönetme konusunda Cumhurbaşkanı ile aynı fikirde değiliz. Çünkü o, örgütlenme şekli ve içeriğini birbirine karıştırdı. Taban demokrasisini inşa etmenin ülkenin sorunlarını çözeceğini düşünüyor. 25 Temmuz günü olup bitenler sadece Cumhurbaşkanı’nın kararı değildi aksine Kays Said’in yöneldiği bir toplumsal süreçti. Said ne kadar dahi olursa olsun bu süreci tek başına sürdüremeyecek ve ulusal egemenlik projesini tek başına çizemez” ifadelerini kullandı.
Mağzavi, Cumhurbaşkanı Said’e seslenerek, “Halk açık çek vermedi. Aldığın her kararda, vatandaşı sana destek olmak için arkanda saf tutarken bulacağını zannetme. Adın ile slogan attıkları gibi aynı zamanda aleyhinde slogan atmak için de çıkacaklar” dedi. Said’e diyalog çağrısında bulunan Mağzavi, “Çünkü istişare bir alternatif değil, yeterli değil ve bir faydası yok. Bugün Tunus’ta olanlar önemli sonuçlar doğurmayacak. Bu sadece vakit kaybı” değerlendirmesinde bulundu.

Hesap verebilirlik ve süreci düzeltme
Halk Hareketi yöneticisi ve çalışmaları askıya alınan Meclis’te Milletvekili Bedreddin el-Kamudi, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, Kays Said’i 25 Temmuz sürecine destek verenlerle diyalog kurmaya çağırdı. Kamudi, “Halk Hareketi desteğinden vazgeçmedi fakat siyasi, sosyal ve ekonomi yelpazenin katılımını gerektiren düzeltme sürecinin başarılı olması için bu sürecin katılımcılık ilkesine dayanması gerektiği ve tek iradeyle olmayacağı hususunda bir dizi çekincesini dile getirdi” dedi.
“Düzeltme sürecini daha fazla güçlendirme ve çok geciken hesap verebilirliğin başlatılması gerektiği” çağrısında bulunan Kamudi, “Kays Said Tunusluların sosyal yönüne dokunan kararları işsizliği, borçları, tekelleşmeyi, kötüleşen kamu maliyesini artırmak için almadı aksine sosyal tıkanıklığı azaltmak için aldı. Tekelleşme veya ekonomiyi durdurma yoluyla 25 Temmuz sürecini baltalamaya çalışan lobiler (baskı kuran gruplar) var” diye konuştu.

Bazı partiler pozisyon değiştiriyor bazıları ise pozisyonunu koruyor
Tunus İçin İttifak Partisi Başkanı Serhan en-Nasıri, “Halk Hareketi ve onun müttefiki partiler Kays Said’e karşı pozisyon değiştiriyorlar. Said’in projesine ortak olmayı talep ediyorlar aksi takdirde ona karşı çıkacaklarını söylüyorlar. Tunus İçin İttifak Partisi eski sistemi kesip atan olağanüstü tedbirlerin ilanından bu yana pozisyonuna bağlı kalıyor” dedi.
Nasıri, “Tunus Cumhurbaşkanı aldığı kararların sorumluluğunu taşıyor. Tunus İçin İttifak Partisi de elektronik ulusal istişare yoluyla halkın katılımında onu destekliyor. Pozisyonlarını değiştiren partiler, tavırlarında gelgit yaşıyor. Bu partiler Cumhurbaşkanı’na yakınlaşmak istiyor ve Kays Said’in izlediği sürece muhalefetlerini dile getirmeyi arzuluyor. Bu, şartlı bir müzakere ve Cumhurbaşkanı üzerinde baskı kurmaktır. Biz, Kays Said’e baskı yapmıyoruz. Başlangıçtan beri talebimiz, diyalog kapısının açılması ve eski sisteme bulaşmayan parti ve ulusal örgütlerin katılımı ve bir an önce genel seçimlerin yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.

Karşı çıkan siyasi çevreler
Demokratik Akım Partisi, Afak Tunus, Emek ve Özgürlük için Demokratik Blok Partisi/Tekettül, Cumhuriyetçi Parti ile Emek ve Özgürlük için Demokratik Blok Partisi (Tekettül) yaptıkları ortak açıklamada Kays Said’in yürüttüğü sürece tepki göstererek “Said’in başta yolsuzlukla mücadele, sosyal, ekonomik mali ve sağlık sorunlarıyla yüzleşme gibi gerçek öncelikler adına şahsi siyasi seçeneklerini bir oldu bitti ile dayatmasını” reddettiklerini ifade ettiler.
Söz konusu partiler “bu anayasal darbeye karşı çıkacak ve Tunusluların meşru beklentilerine yanıt verecek sivil bir siyasi cephe oluşturmak adına diğer demokratik partiler ve ulusal örgütlerle koordinasyonu sürdüreceklerini” vurguladılar.
Diğer bir başka cephede ise Cumhuriyet Halk Birliği Partisi, Tunus İrade Hareketi, Halk İradesi Partisi ve Vefa Hareketi “Demokrasi Cephesi” adı altında birleşerek, Kays Said’in çağırdığı “darbe” ile mücadele için koordinasyon kurmaya çalışacaklarını ve darbeye karşı duran tüm siyasi güçlerin ve milli şahsiyetlerin kendilerine katılmalarına açık olduklarını ilan ettiler.
25 Temmuz’daki olağanüstü tedbirler, ülkeye yeni bir siyasi harita dayattı. Kays Said’in izlediği sürece tümüyle muhalefet eden partiler Nahda Hareketi’ni aralarına almıyorlar aksine Tunus’un 25 Temmuz 2021’de yaşadığı sapmadan Nahda’yı sorumlu tutuyorlar. Yeni süreci tamamen destek veren partiler ise sonunda 25 Temmuz öncesi sistemi kırmanın heyecanını yaşıyor. Diğer bazı partiler ise Kays Said’in projesine destek vermek ile çekince göstermek arasında gidip geliyor ve bu haritanın ülkenin gelecekte tanık olacağı siyasi gelişmeler ışığında daha fazla değişikliklere yol açacağı görüşünü savunuyorlar. 



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.