Protesto çağrıları Tunus halkının güvenlik endişelerini artırıyor

Tunus’un başkentinde daha önce gerçekleşen bir protesto sırasında güvenlik güçleri ile göstericiler arasında arbede yaşanıyor (Reuters)
Tunus’un başkentinde daha önce gerçekleşen bir protesto sırasında güvenlik güçleri ile göstericiler arasında arbede yaşanıyor (Reuters)
TT

Protesto çağrıları Tunus halkının güvenlik endişelerini artırıyor

Tunus’un başkentinde daha önce gerçekleşen bir protesto sırasında güvenlik güçleri ile göstericiler arasında arbede yaşanıyor (Reuters)
Tunus’un başkentinde daha önce gerçekleşen bir protesto sırasında güvenlik güçleri ile göstericiler arasında arbede yaşanıyor (Reuters)

Demokrat Yurtseverler Birlik Partisi, bu haftayı “Suikast Haftası” ilan ederek pazar günü solcu ve ulusalcı partiler ve ulusal örgütlerden oluşan geniş bir grupla birlikte protesto düzenleyeceklerini ilan etti. Bu açıklamanın üzerinden çok geçmeden Nahda Hareketi, Cumhurbaşkanı Kays Said’in yürüttüğü sürece karşı çıkmaya çağırarak, Onur Koalisyonu Partisi, Tunus’un Kalbi partisi ve Darbe Karşıtı Vatandaşlar Hareketi başta olmak üzere kendisine destek veren partilerle aynı gün (pazar) gösteri düzenleyeceklerini duyurdu. Tunus kamuoyu, iki tarafın da gösterileri aynı gün düzenlemekte ısrar etmesi nedeniyle meydana gelecek çatışmaların yol açacağı sonuçlardan ve güvenlik ve sosyal durumun kontrolden çıkmasından endişe duyuyor.
2013 yılında suikasta uğrayan Solcu siyasetçi Şukri Belid’in kurduğu Demokrat Yurtseverler Birlik Partisi Genel Sekreteri Ziyad el-Ahdar, Belid’e yapılan suikastla ilgili dosyanın açılmasını ve bu siyasi suikastta parmağı olan, hukuki süreci engelleyen, suçluların ceza almaktan kurtulmasını sağlayan tüm tarafların yargılanmasını talep etti. Demokrat Yurtseverler Birlik Partisi, Belid’in suikastından Nahda Hareketi ve onun gizli servisini sorumlu tutuyor. Nahda Hareketi ve destekçileri ise 31 Aralık’ta İçişleri Bakanlığı kararıyla ev hapsine alınan hareketin yöneticilerinden Nureddin Bahiri ile dayanışma çağrısında bulunarak, Bahiri’nin derhal serbest bırakılması gerektiği konusunda kararlı olduğunu belirtti. Nahda zorla alıkonulan diğer vatandaşların da serbest bırakılmasını talep etmek ve hak ve özgürlüklere uzanan ihlalleri reddetmek için sokağa çıkacaklarını duyurdu. Nahda, eski rejimin düşmesinin 11’inci yıldönümü münasebetiyle 14 Ocak’ta da gösteriler düzenlemişti.
Gözlemcilere göre Nahda, sosyal ve siyasi çevrelerden destek toplamak için Bahiri’nin hukuk dosyası ile ülkenin sosyal meselelerini birbirine karıştırmaya çalışıyor. Nahda, yaptığı açıklamada, Tunus Başbakanı Necla Buden’in kurduğu hükümeti kötüleşen hayat koşullarından sorumlu tutarak, hükümeti, fiyat artışlarına, temel malzemelerin temininde yaşanan büyük sıkıntılara ve memur maaşlarının gecikmesine aldırış etmemekle suçladı.
İktidarın kötüleşen ekonomik ve sosyal koşullar ile siyasi krizin derinleşmesi hususunda sorumluluktan kaçmasını kınayan Nahda, parlamento çalışmalarının durdurulması, Anayasa’nın askıya alınması ve tüm yetkilerin tek elde toplanmasına rağmen iktidarın, ülkeyi yönetememesi ve durumu kurtarmak için verdiği vaatleri gerçekleştirmede başarısız olması nedeniyle suçu üzerine atacak birini aradığını belirtti.
Cevher bin Mübarek’in liderlik ettiği ve Cumhurbaşkanı Said’in seçeneklerine muhalefet eden Darbe Karşıtı Vatandaşlar Hareketi, eski Bakan, Milletvekili ve Nahda Hareketi yöneticisi Nureddin Bahiri’nin zorla alıkonulmasına tepki göstererek, hak ve özgürlüklere uzanan ağır ihlalleri reddetti. Hareket başkent şehir merkezinde gösteri düzenleme çağrısında bulundu.  
Hareketin temsilcileri “devrimi ve demokrasi inşa sürecini açık bir şekilde hedef alan tüm terör suçlarıyla ilgili gerçeklerin ortaya çıkarılması gerektiği” yönündeki kararlılıklarını vurgulayarak, “darbeyi, güvenlik kovuşturmalarını, aktivist ve sivilleri hedef alan gözaltı operasyonlarını” eleştirdi. Temsilciler ayrıca Yüksek Yargı Konseyi’ne destek vererek, “yargı üzerindeki baskıyı, yargıya boyun eğdirme girişimini ve bağımsızlığının hedef alınmasını” eleştirdi.
Öte yandan Tunus İşçi Sendikası’ndan kaynakların aktardığına göre, bu ay yapılması beklenen seçim kongresi kapsamında, İşçi Sendikası Yürütme Ofisi’ndeki 15 sandalye için yarışacak aday sayısı 40’ın üzerine çıktı. Kaynaklara göre, sendika yöneticileri, bir kişinin iki dönem üst üste aday olmasını engelleyen sendika tüzüğündeki 20’nci maddeye aykırı davranmaları sebebiyle eleştiriliyor. Kongrenin iptal edilmesi için çağrılar yapılıyor. Yargı bu sorunu 7 Şubat’ta yani ayın ortalarında yapılması beklenen kongreden önce karara bağlayacak.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.