Netanyahu, yolsuzluk davasının iptalini talep etti

Eski İsrail Başbakanı Netanyahu, polisin hukuka aykırı bir şekilde gözetleme yaptığını savundu.

İsrailli internet şirketi NSO Group'un güney İsrail'deki, Arava çölündeki bir merkezi.  (Reuters)
İsrailli internet şirketi NSO Group'un güney İsrail'deki, Arava çölündeki bir merkezi.  (Reuters)
TT

Netanyahu, yolsuzluk davasının iptalini talep etti

İsrailli internet şirketi NSO Group'un güney İsrail'deki, Arava çölündeki bir merkezi.  (Reuters)
İsrailli internet şirketi NSO Group'un güney İsrail'deki, Arava çölündeki bir merkezi.  (Reuters)

İsrail polisinin siber saldırı şirketi NSO tarafından geliştirilen ‘Pegasus’ programını kullanarak vatandaşları gözetlediğinin ortaya çıkmasının ardından, eski başbakan ve şimdiki muhalefet lideri Bünyamin Netanyahu'yu savunan avukatlar, yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili davanın iptal edilmesi çağrısında bulundular.
Savunma avukatları polisin şüpheli ve hukuka aykırı yöntemlere başvurmasının, ifadelerin ve itirafların iptalini ve böylece yargılamanın sona ermesini gerektirdiğini vurguladılar.
Netanyahu hükümetinde adalet bakanlığı görevini de yürüten eski İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana da açıklamasında polis birimlerine şu sözlerle yüklendi:
“Örgüt kültürü açısından hem poliste hem de cezaevi idaresinde doğruyu söyleme zorluğu bulunuyor. Bu özellikle poliste ön plana  çıkıyor. Bu mesele en alttan başlayıp en yukarıya kadar mı çıkıyor bilmiyorum. Ya daha düşük seviyelerde ya da daha yüksek makamlarda yalan söyleniyor. Bunu ya görmezden geliyorlar ya da ikna oluyorlar.”
Ohana dün, altı Filistinli mahkumun geçen eylül ayında Gilboa Hapishanesi’nden kaçmasına ilişkin kurulan Gerçekleri Araştırma Komitesi huzurunda verdiği ifadede, polis memurlarının ‘işe karışmaktan ve kamuoyunun eleştirisine muhattap olmaktan korktuklarını, bu nedenle inisiyatif almadıklarını’ belirtti.
Mevcut Kamu Güvenliği Bakanı Omer Bar Lev, İsrail polisinin siber saldırı şirketi NSO tarafından geliştirilen ‘Pegasus’ programını kullanarak vatandaşları gözetlediğini dolaylı olarak kabul etmişti. İsrailli Bakan şu açıklamada bulunmuştu:
“Olan şu ki kimliği doğrulanmayan uygulamalar vardı. Bunlar açıktı. Bu birçok müfettişin kullanımları yasaklanmış olan bu uygulamalara erişebileceği ve herhangi bir materyali görüntüleyebileceği anlamına geliyor.”
Pegasus'un ‘tarafsız’ olması gerektiğini, böylece polis müfettişlerinin bunları kullanamayacağını belirten Bar-Lev sözleirni şöyle sürdürdü:
 “Bunun olumlu yanı, herhangi bir olaydan sonra polis ve başsavcının inceleme yapmasıdır. Polisin bu konuyu saklamamasına veya saklamaya çalışmamasına sevindim.”
Polisin geçmişte Pegasus programını vatandaşlara karşı yasa dışı bir biçimde kullandığını inkar ettiği biliniyor. Ancak polis geri adım attı ve şimdi ‘yanlış ama istisnai durumlar olduğunu’ belirterek casusluk yapıldığını kabul etti.
Netanyahu davası sırasında bir tanığın telefonunda casus yazılım programı olduğu ortaya çıktı. Bu durum polisin konumunu istikrarsızlaştırdı ve polise karşı sadece sağ saflarda değil, liberal merkezde ve solda da büyük bir tepkiye neden oldu.

Bar-Lev konuya dair şunları söyledi:
“Pegasus'un verilerinin kullanılıp kullanılmadığı dikkatle incelenmelidir. Bu olduysa ne zaman oldu ve sorumlu kim? Bunu yapan herkes yargılanmalı. Aynı zamanda bir değişiklik yapılmalı ve İsrail devleti bu değişikliği vatandaşlarına kanıtlanmalı. Ayrıca güvenlik alanında da bir değişime gidilmeli.”
Yargı Başsavcılığı, Netanyahu'nun davasında bir tanığın gözetlenmesi sırasında yasanın ne ölçüde ihlal edildiğini incelemek üzere bir komite atadığını duyurdu. Komiteye Başsavcı Yardımcısı Amit Marari başkanlık edecek. Şin Bet Soruşturma Dairesi (İstihbarat) eski başkanı Fael Decan ve Şin Bet Teknoloji Bölüm Başkanı Tasferir Katz komitede yer alacak isimler arasında gösteriliyor. Yargı Başsavcılığı’ndan Yehudit Tirosh'a göre inceleme derinlemesine olacak ve ‘polisin takip araçları, casusluk yetkileri, yargının konumu, karar verme yöntemi ve yasallığının kapsamı’ konuları da dahil olmak üzere çeşitli konuları ele alacak.
İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet'in (Şabak) hücresel ağları izlemek için teknolojik bir casusluk aracı kullandığı biliniyor. Şin Bet, Kudüs ve Gazze'ye yönelik saldırganlık ve Mayıs 2021'deki halk ayaklanması sırasında Filistinlilere ve İsrail'in Arap vatandaşlarına tehdit mesajları göndermek için de bu yönteme başvurmuştu.
Şin Bet, mesajların uygunsuz bir şekilde yazıldığını ve herhangi bir ‘suça’ karıştığından şüphelenilmeyen kişilere gönderildiğini kabul etti. Ancak İsrailli istihbarat servisine göre benzer adımların atılmasında herhangi bir engel yok.
Şin Bet'in Mescid-i Aksa'daki ihlaller ve Şeyh Cerrah ve Gazze'deki savaşa destek amaçlı protestoların patlak verdiği sırada binlerce Filistinliye, işgal altındaki Doğu Kudüs sakinlerine ve İsrail'in Arap vatandaşlarına mesaj gönderdiği ortaya çıktı.
İsrail İç İstihbarat Servisi’nin mesajında “Merhaba, Mescid-i Aksa'da şiddete katılan biri olarak teşhis edildiniz. Sizi yargılayacağız” ifadelerine yer verildi.
Sivil Hakları Derneği ve Adalet İnsan Hakları Merkezi, konuya dair açıklama talep etmek için İsrail Hukuk Müsteşarı ve Eski Başsavcı Avichai Mandelblit’e başvurdu.
Sivil Hakları Derneği’nden avukatlar Ghadeer Nicholas ve Gil Gann Moore şu açıklamada bulundular:
"İbadet edenlere gözetim altında olduklarını bildiren kısa mesajlar gönderilmesi ve onları izleyen, tehdit eden veya caydıranların olması kesinlikle yasa dışı bir eylemdir. Bu, Şin Bet'in yetkilerini açık bir şekilde ihlal etmesiyle gerçekleştirilmiştir.”



Uzmanlar uyardı: "Zihin kontrol silahları" gerçek oluyor

 Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)
Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)
TT

Uzmanlar uyardı: "Zihin kontrol silahları" gerçek oluyor

 Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)
Rus özel harekatçılarının kullandığı gaz nedeniyle birçok rehine bilincini kaybetmişti (Reuters)

Britanyalı bilim insanları bilinç, algı veya hafızayı değiştirebilen silahların yakın zamanda gerçeğe dönüşebileceğini söylüyor. 

Birleşik Krallık'taki Bradford Üniversitesi'nden Michael Crowley ve Malcolm Dando, Kraliyet Kimya Topluluğu tarafından yayımlanacak yeni kitaplarında, insanın sinir sistemini hedef alan "beyin silahlarının" artık yalnızca bilimkurgularda kalmayacağını savunuyor.  

24 Kasım'da yayımlanacak kitap, merkezi sinir sistemini (MMS) etkileyen kimyasalların araştırılması için yürütülen devlet fonlu çalışmaları konu ediniyor. 

Guardian'a konuşan Crowley, Soğuk Savaş'ta ve sonrasında ABD, Sovyetler Birliği ve Çin'in MMS'ye etki eden silahlar geliştirmek için "aktif çaba gösterdiğini" söylüyor. 

Bu programların insanlarda "bilinç kaybı, uyuşma, halüsinasyon, kafa karışıklığı ve felç" dahil uzun süreli bozukluklar yaratacak cihazların geliştirilmesini hedeflediğini belirtiyor. 

Araştırmacılar, 2002'de Moskova Tiyatrosu'na Çeçen militanlar tarafından düzenlenen baskını da hatırlatıyor. Rehine krizinde Rus özel harekatçılar, binanın havalandırma sisteminden içeri fentanil bazlı "uyku gazı" sıktıktan sonra operasyona başlamıştı. Rus askerler 40 ayrılıkçı militanı öldürmüş, 132 rehinenin çoğununsa gazdan etkilenerek yaşamını yitirdiği bildirilmişti.

Kitabın dünyaya bir uyarı niteliğinde olmasını istediklerini belirten Crowley şöyle devam ediyor: 

Kulağa bilimkurgu gibi geliyor ama bu, bilimsel bir olguya dönüşüyor. Bizatihi beynin savaş alanına dönüşeceği bir çağa giriyoruz. Merkezi sinir sistemini manipüle etmek için kullanılan araçlar giderek daha hassas, erişilebilir ve devletler için daha cazip hale geliyor.

Biyolojik ve kimyasal silahlarla ilgili araştırmalar yürüten Dando da tehdidin arttığı uyarısında bulunuyor: 

Nörolojik bozuklukları tedavi etmemizi sağlayan bilgiler, bilişsel işlevleri bozmak, itaatkarlık yaratmak ve hatta gelecekte insanları farkında olmadan faillere dönüştürmek için kullanılabilir.

Dando ve Crowley, Lahey'de 24-28 Kasım'da otuzuncusu düzenlenecek Taraf Devletler Konferansı'na (Conference of the States Parties/CSP) katılacak. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne üye ülkelerin oluşturduğu CSP, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin denetiminden sorumlu.

Bilim insanları, gelecekte karşılaşılabilecek bu silahlara karşı şimdiden gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söylüyor. Crowley, "Bu bir uyarıdır. Bilimin bütünlüğünü ve insan zihninin kutsallığını korumak için hemen harekete geçmeliyiz" diyor.

Independent Türkçe, Guardian, News Bytes


Brezilya'nın eski Devlet Başkanı Bolsonaro ev hapsinden gözaltına alındı

Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)
Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)
TT

Brezilya'nın eski Devlet Başkanı Bolsonaro ev hapsinden gözaltına alındı

Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)
Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)

Bugün çeşitli kaynaklar, darbe planlamakla suçlanan eski Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'nun ev hapsinden tutuklama öncesi gözaltı durumuna geçirildiğini bildirdi.

Avukatlarından Celso Velarde, AFP'ye yaptığı açıklamada, Bolsonaro'nun "gözaltına alındığını, ancak nedenini bilmediğini" söyledi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre mahkeme tutanağında, 70 yaşındaki eski sağcı cumhurbaşkanının ev hapsinden tutuklama öncesi gözaltı durumuna geçirilmesinin "yüksek kaçma riski" taşıdığı gerekçesiyle olduğu belirtildi.

Yargıç Alexandre de Moraes belgede Bolsonaro'nun, bugün ilerleyen saatlerde başkent Brasilia'daki evinin yakınında destekçilerinin düzenlemeyi planladığı bir gösteriden yararlanarak kaçmayı umarak elektronik izleme bileziğini "kırmaya" çalıştığını açıkladı.

Davaya yakın kaynaklar, Bolsonaro'nun gözaltına alınmasının ihtiyati bir tedbir olduğunu ve darbe girişimi planlamak suçundan aldığı 27 yıllık hapis cezasının infazına başlanması amacıyla yapılmadığını vurguladı.

Bolsonaro'nun avukatları dün, kötüleşen sağlığı nedeniyle cezasını ev hapsinde çekmesine izin verilmesini talep etti.

Bolsonaro, 2022 seçimlerini kaybettikten sonra Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva'nın cumhurbaşkanlığını devralmasını engellemeye çalıştığı suçlamasıyla yargılandığı ağustos ayından bu yana ev hapsinde bulunuyor.

11 Eylül'de, hakimlerin Bolsonaro'nun "otoriter yönetimini" sağlamak için komplo kuran "suç örgütüne" liderlik ettiği sonucuna vardığı bir yargılamanın ardından suçlu bulundu. Yüksek Mahkeme geçen hafta yaptığı itirazı reddederek, Bolsonaro'nun hapis cezasından kurtulma olasılığını önemli ölçüde azalttı.


ABD “yanlışlıkla” Meksika’yı işgal etti

Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)
Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)
TT

ABD “yanlışlıkla” Meksika’yı işgal etti

Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)
Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)

ABD'nin Meksika sahiline uyarı levhaları yerleştirmesi tartışma yarattı. 

AFP'nin aktardığına göre pazartesi günü Meksika'ya tekneyle giden sivil kıyafetli kişiler, ülkenin ABD sınırındaki Tamaulipas eyaletinde yer alan Playa Bagdad'a (Bağdat Plajı) uyarı tabelaları yerleştirdi. 

Levhalarda İngilizce ve İspanyolca olarak "Savunma Bakanlığı'na ait bu arazi komutanın yetkisiyle yasaklı bölge olarak belirlenmiştir" yazıyor. 

"Ulusal Savunma Bölgesi III" (National Defense Area/NDA) olarak belirlenen araziye izinsiz girenlerin gözaltına alınabileceği de belirtiliyor. NDA'lara sadece Amerikan ordusu personelinin girişine izin veriliyor. 

Levhaların dikildiği sahil, ABD'nin Colorado eyaletindeki Rocky Dağları'ndan doğan Rio Grande Nehri'nin Meksika Körfezi'ne döküldüğü yerde. 

Sosyal medyada tartışma yaratan olayla ilgili Pentagon'dan yapılan açıklamada, sınır tabelaları yerleştirmesi için anlaşılan firmanın yanlış yere gittiği belirtildi. Rio Grande Nehri'nin değişen su seviyeleri nedeniyle ABD-Meksika sınırının karıştırıldığı ifade edildi. 

Meksika lideri Claudia Sheinbaum, iki ülke arasında uzanan nehirlerin etrafındaki sınırların belirlenmesinden sorumlu Uluslararası Sınır ve Su Komisyonu'nun (International Boundary and Water Commission/IBWC) devreye girdiğini söyledi. IBWC, sınır anlaşmazlıklarının giderilmesi için ABD ve Meksika ortaklığıyla 1884'te kurulmuştu. 

Meksika Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada donanma askerlerinin sahildeki 6 tabelayı da kaldırdığı bildirildi. 

Olay, ABD ve Meksika arasında gerginliğin arttığı bir dönemde yaşandı. 

ABD Başkanı Donald Trump, ocakta göreve başladığında Meksika Körfezi'nin adının "Amerika Körfezi" şeklinde değiştirilmesi talimatını vermişti. 

Trump, 18 Kasım'daki açıklamasında da uyuşturucuyla mücadele için Meksika'ya askeri personel gönderilebileceğini söylemişti. 

Sheinbaum ise buna tepki göstererek "Kendi topraklarımızda operasyonları biz yürütürüz ve hiçbir yabancı hükümetin müdahalesini kabul etmeyiz" demişti.

Diğer yandan Sheinbaum, kartellere operasyonlarda ABD'yle istihbarat paylaşımına açık olduklarını söylemişti. 

Independent Türkçe, Telegraph, LBC, Newsweek, AFP