Mısır Şubra’daki Mehmet Ali Sarayı’nı ‘şaşırtıcı bir törenle’ yeniden açmaya hazırlanıyor

1808’de inşa edilen Saray, törenlerde ve büyükelçilerin karşılanmasında kullanıldı.

Mısır Şubra’daki Mehmet Ali Sarayı’nı ‘şaşırtıcı bir törenle’ yeniden açmaya hazırlanıyor
TT

Mısır Şubra’daki Mehmet Ali Sarayı’nı ‘şaşırtıcı bir törenle’ yeniden açmaya hazırlanıyor

Mısır Şubra’daki Mehmet Ali Sarayı’nı ‘şaşırtıcı bir törenle’ yeniden açmaya hazırlanıyor

Mısırlı yetkililer, başkent Kahire’nin kuzeyindeki Şubra el-Hayme Mahallesi’nde bulunan Mehmet Ali Sarayı’nı restorasyon çalışmalarının bitmesinin ardından kısa süre içinde ziyarete açmaya hazırlanıyor. Saray’da 2017 yılında başlayan restorasyon çalışmalarına yaklaşık 200 milyon cuneyhi (1 ABD Doları: 15.7 cuneyh) fon ayrıldı. Restorasyon fonu, Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı ile Silahlı Kuvvetlere bağlı Mühendislik Birimi arasında imzalanan işbirliği protokolünden karşılanıyor. Restorasyon çalışmaları, Kahire Üniversitesi Tarihi Eserler ve Çevre Mühendisliği Merkezi ile Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı bünyesindeki İslami ve Kıpti Tarihi Eserler Bölümü’nün Sarayı aslına bağlı kalarak yeniden eski ihtişamına kavuşturmak adına gerekli tüm araştırmaları yapmasının ardından başladı.
Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı, önceki gün yaptığı açıklamada Sarayın kısa süre içinde “şaşırtıcı” bir törenle açılacağını ilan etti. Bakanlık restorasyonun ardından Saray’ın içinde çekilen görüntüleri paylaştı.
Mısır Başbakanı Dr. Mustafa Medbuli ve Turizm ve Tarihi Eserler Bakanı Halid el-Anani restorasyon çalışmalarını yerinde incelemek için çeşitli ziyaretler düzenledi. Bu ziyaretlerin sonuncusu iki hafta önce Bakan Anani tarafından gerçekleştirildi. Anani bu gezisinde Fıskiye Köşkü’nün odalarında incelemelerde bulundu. Fıskiye Köşkü’nde yapılan çalışmalar kapsamında köşkün mermer zemin ve duvarlar yenilendi, içindeki tarihi eserler restore edildi, köşkün yanındaki göl ve içindeki adanın verimliliği artırıldı, ahşaplar onarıldı, kubbeler, kemerler ve koridorlar güçlendirildi. Ayrıca sarayın iç ve dış cephelerinde mekanik ve kimyasal temizlik yapıldı.
Bakan Anani’nin Mühendislik İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Hişam Semir, son basın açıklamasında, ziyaretçilerin Saraya ulaşmak için kullanacağı yürüyüş yolundaki çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığını, yürüyüş yolunda çarşılar, güvenlik odaları ve emanet eşya bürosu, otomobiller için park yeri ve çardaklar bulunduğunu kaydetti. Semir, “Sarayın karşısındaki rıhtımda duran tekneler için Nil iskelesinin ve turistleri iskeleden Saraya taşımada kullanılacak yaya köprüsüsün inşaatı tamamlandı” dedi.
Mehmed Ali Sarayı, Avrupa tarzının İslam mimari planlama ruhuyla bir arada bulunduğu benzersiz bir yapı. Nitekim benzersiz bir mimari tarzın seçilmesinde sarayın geniş bir alan üzerine kurulması etkili oldu. Saraydaki tablolarda ve süslemelerde 19. yüzyılda İtalyan ve Fransız ressamlarının eserlerinde kullandığı üslup hâkim. Mehmet Ali Paşa, Sarayın dekore edilmesinde Fransız, İtalyan, Yunan ve Ermeni sanatçılardan yardım alındı.

Fıskiye Köşkü
Oturma odaları sarayın en eski ve en önemli bölümlerini oluşturuyor. Daha sonraki zamanlarda Fıskiye odalarının yanı sıra saray çalışanları ve güvenlik için birkaç ek bina yapılmış. Fıskiye Köşkü, göle benzeyen büyük bir havuz ve ortasında su fıskiyeleri bulunuyor. Köşkün içinde Bir misafir odası, 2 yatak odası ve bilardo salonu olmak üzere 4 salonu var. Sarayda ayrıca restorasyon çalışmaları kapsamında modern bir aydınlatma sisteminin kullanıldığı El-Ceblaya odası bulunuyor.
26 dönümlük bir alanı kaplayan Mehmet Ali Paşa'nın sarayı, geçtiğimiz on yıllarda büyükelçileri karşılama ve resepsiyonlara ev sahipliği yaptı. 1808 yılında Mimari Mühendi Zülfikar Kethuda tarafından inşa edildi. 1821'de bahçesine Fıskiye odaları eklendi.
Saray, su birikintisine bakan kemerlerden birinin düşmesine neden olan mühendislik ve teknik problemlerden mustaripti. Havuzun yalıtımında ve çeşme tabanındaki mermer fayanslarda hasar ve sızıntı vardı. Ayrıca bazı drenaj sistemi, filtre ve pompalarda arızalar, dekorasyonlu yüzeylerde türeyen mantarlar, koridorların tavanlarından düşen renkli boya tabakalarının ve bazı odalarda çatlaklar mevcuttu.
Mısır Devlet Enformasyon Servisi, Şubra el-Hayme’deki Mehmet Ali Sarayı daha önce Kültür Bakanlığı’nın 50 milyon cuney fon ayırdığı restorasyon projesi kapsamında sarayın bahçesinde bulunan Tarım Bakanlığı’na ait bir binanın yıkımı ve saraydaki mimari ve süsleme çalışmalarının bitmesinin ardından yeniden açılmıştı. Saray aha sonraki süreçte bazı resmi ve özel törenlere ev sahipliği yaptı. 2009 yılında saraydaki 9 tablo çalındı ve daha sonra bulunarak yerine konuldu. 25 Ocak olaylarının ardından 2011 yılında kapatıldı. Sarayın komşusu olan Şibra el-Hayme Emniyet Müdürlüğü binasında 2015 yılında meydana patlama sonucu sarayın tavanının bir parçası düştü.



BM raporu Saddam Hafter'in Libya'da artan nüfuzunu ortaya koydu

Birleşmiş Milletler (BM) raporu Saddam Hafter'in Libya'da artan nüfuzunu ortaya koydu. (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) raporu Saddam Hafter'in Libya'da artan nüfuzunu ortaya koydu. (AFP)
TT

BM raporu Saddam Hafter'in Libya'da artan nüfuzunu ortaya koydu

Birleşmiş Milletler (BM) raporu Saddam Hafter'in Libya'da artan nüfuzunu ortaya koydu. (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) raporu Saddam Hafter'in Libya'da artan nüfuzunu ortaya koydu. (AFP)

Libya'daki mevcut durumu siyasi, insan hakları, güvenlik ve ekonomik vb. açılardan inceleyen bir Birleşmiş Milletler (BM) raporu, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter'in oğlu Saddam'ın artan etkisini ortaya koydu. Ayrıca insan hakları ihlalleri ve insan kaçakçılığı operasyonlarının yanı sıra merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin oğlu Mutasım'a ait Malta'daki dondurulmuş fonlara da atıfta bulundu.

zxsdfrgt
Fethi Başağa, devlet kurumlarının ‘nüfuzlu hırsızlar tarafından paylaşılan ganimetlerden başka bir şey haline gelmediği’ konusunda uyarıda bulunduğunu söyledi. (Şarku’l Avsat)

Libya'nın doğusundaki hükümetin eski Başbakanı Fethi Başağa dün yaptığı açıklamada, BM raporuna tepki gösterdi ve daha önce ‘devlet kurumlarının, güçlerini dayatmak ve insan haklarını en iğrenç şekillerde ihlal etmek için şiddet ve gözdağı kullanan nüfuzlu hırsızlar ve silahlı gruplar tarafından paylaşılan ganimetlerden başka bir şey olmadığı’ konusunda uyarıda bulunduğunu söyledi.

Dün açıklanan raporda Saddam Hafter'in Libya'daki faaliyetlerine dikkat çekilerek, babası tarafından Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olarak atanmasının, Hafter'in LUO güçleri üzerindeki kontrolünü ve dış ilişkiler de dahil olmak üzere Libya'nın doğusundaki bazı kilit yönetim işlevlerini güçlendirmede önemli bir adım olduğu belirtildi. Korgeneral rütbesine sahip olan Saddam, bölgedeki devlet başkanlarından oluşan seçkin bir grupla görüşmek üzere seyahat etti. BM raporunda onun için, “Kara kuvvetlerinin komutanı olarak, Libya'nın güneyinde bölgesel olarak üzerinde anlaşmaya varılan güvenlik düzenlemelerini uygulama konusunda tartışmasız bir kabiliyete sahip” denildi.

BM ekibi, Saddam'ın Niamey'deki hükümetle ilişkisinin Salvador üçgenindeki Arap Silahlı Kuvvetleri operasyonlarının yeniden yapılandırılmasına yol açtığını ve Ağustos 2024 başlarında Libya'nın güneybatısındaki Brak eş-Şati, Gat, Gatrun, Sebha ve Ubari'deki varlığının büyük bir zırhlı araç konvoyuyla takviye edildiğini bildirdi.

xscdfgrt
Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO), kötüleşen güvenlik durumunu bölgesel nüfuzunu arttırmak için kullandı. (Reuters)

Rapor, LUO'nun güney sınırında kötüleşen güvenlik durumunu, özellikle Çad ve Nijer ile güvenlik iş birliği yoluyla bölgesel nüfuzunu arttırmak için kullandığını savunuyor. Rapor, Libya'daki güvenlik durumunun Sudan'daki çatışmadan doğrudan etkilendiğini belirtiyor. Raporda ayrıca, Libya'daki düzensiz göçmenlerin yerel ve uluslararası çeteler tarafından ticaretinin yapıldığı, cinsel istismara ve mali şantaja maruz kaldıkları belirtilerek, Libya'daki üç büyük kaçakçılık şebekesinin ‘yasadışı faaliyetlerinin finansmanını artırmak için operasyonlarını genişlettiği’ ifade ediliyor.

Uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları yasalarını sistematik olarak ihlal eden beş Libyalı silahlı grubun tespit edildiği raporda, “Libya'daki silahlı gruplar devlet kurumları üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir etki düzeyine ulaşmıştır. Bu etki, Libya'nın batısındaki devlet kurumlarının görevlerini bu grupların çıkarları dışında yerine getirme kabiliyetlerini etkilemiştir” denildi.

Dün bir basın açıklaması yapan Başağa, BM raporunun ‘Libya'yı, etkili hesap verebilirlik mekanizmalarının yokluğu ve devlet kurumlarını yasadışı zenginleşme ve siyasi haydutluk araçlarına dönüştüren cezasızlık politikasının devam ettiği baskı ve zulüm dönemlerine geri döndürdüğünü’ söyledi.

‘Kanıtların ve reddedilemez gerçeklerin varlığına rağmen, gözetim makamlarının yolsuzluğu ortaya çıkarma ve yolsuzluğa karışanları caydırma rollerini yerine getirememelerini şiddetle kınadığını’ ifade eden Başağa sözlerini şöyle sürdürdü: “Adalet makamlarının devam eden sessizliği artık kabul edilebilir ya da haklı görülebilir değildir… Sessizlikteki suç ortaklığı sadece kaosu derinleştirecek ve yolsuzluk yapanların ellerini serbest bırakacaktır.”

Yurtdışında dondurulan fonlarla ilgili olarak BM ekibi, Mutasım Kaddafi'nin Malta'da dondurulan fonlarından bahsetti. Bu konuda raporda şu ifadeler yer aldı: “BM heyeti, Malta mahkemesinin 28 Haziran 2022'de, ilgili kararlarda bu prosedürden istisna veya muafiyet olmaması durumunda, dondurulmuş fonların Libya'ya iade edilmesine ilişkin kararında mal varlığının dondurulmasının ihlal edildiğini ve komiteye bildirimde bulunmaksızın dondurulmuş fonlardan yüksek bakiyeler için ücret kesilmesi durumunda mal varlığının dondurulmasına uyulduğunu tespit etmiştir.”

BM ekibi ayrıca, 10 ülke ve 16 finans kuruluşunun ‘Libya'ya ait varlıkların dondurulmasına uymadığını ve bazı uyumsuzluk vakalarının bu varlıkların erozyona uğramasına neden olduğunu’ bildirdi.

asdfrgty
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH), Bank of Valletta'daki dondurulmuş banka mevduatlarından 95 milyon Euro'yu (100 milyon dolar) geri almaya çalıştı. (UBH)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH), Kaddafi ailesiyle bağlantılı olan Bank of Valletta'daki dondurulmuş banka mevduatlarından 95 milyon Euro'yu (100 milyon dolar) geri almaya çalıştı. Bu fonların Kaddafi'nin oğlu Mutasım'a ait olduğuna inanılıyor. Libyalı yetkililer 2012 yılından sonra bu fonların izini sürebildi ve Mutasım'ın bu fonları Malta'da kendi adına kayıtlı bir şirket adı altında tuttuğunu tespit etti.

Kaddafi'nin dördüncü oğlu olan Mutasım üst düzey bir ordu yetkilisiydi ve hükümet karşıtı protestocular tarafından Sirte Savaşı'nda öldürülmeden önce 2008'den 2011'e kadar Libya'nın ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yaptı.

Libya'nın yurtdışında dondurulan tüm varlık ve fonlarının değerinin 67 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe daha önce Belçika'yı dondurulmuş fonları ele geçirmeye çalışmakla suçlamıştı.

xscdfergty
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Trablus yakınlarında Libyalı subayları eğitiyor. (Şarku’l Avsat)

Libya'daki yabancı güçlerle ilgili olarak BM raporu, Suriyeli savaşçıların Trablus çevresinde, UBH’ye bağlı güçlerin Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Hamza Kampı, el-Vetıyye Hava Üssü, Salahaddin Polis Okulu ve Suk el-Hamis bölgesi dahil olmak üzere çeşitli yerlerde yoğunlaştığını bildirdi.

Rapor, ‘paralı askerlerin’ bazı koşullarını izlemesine rağmen, Libya'nın artık ‘Suriyeli savaşçılar için arzu edilen bir yer’ olmadığını kaydetti ve 4 Nisan 2019'da başkent Trablus'taki savaşa katılan ‘bu unsurların maaşlarında önemli bir düşüşten’ bahsetti. Raporda, ‘Libyalı iki üst düzey askeri yetkilinin yardımıyla 13 Suriyeli savaşçının Libya'dan İtalya'ya geçtiği’ ifade edildi.

Raporda söz konusu iki subayın isimleri açıklanmadı, ancak insan kaçakçılığı ağlarını kullanan subayların varlığından söz edildi. Ayrıca, insan hakları kaynaklarının daha önce Şarku’l Avsat'a ‘güvenlik ve askeri yetkililerin düzensiz göçmen kaçakçılığına karıştığı ve bundan kazanç sağladıkları’ konusunda konuştuklarına dikkat çekildi.

Raporda ayrıca Rus paralı asker grubu Wagner’in doğu ve güney Libya'da LUO ile iş birliği yapan unsurlarına da değinildi. Suriyeli savaşçıların yanı sıra bu unsurların el-Hadim hava üssünde görüldüğü belirtildi.