Tel Aviv’de bir araştırma: İsrail’de herkes birbirinden nefret ediyor

2020’de Ben Gurion Havalimanı’nda İsrail bayrağı tutan Etiyopyalı Yahudiler. Ancak toplumda nefretle karşılaşıyorlar (AFP)
2020’de Ben Gurion Havalimanı’nda İsrail bayrağı tutan Etiyopyalı Yahudiler. Ancak toplumda nefretle karşılaşıyorlar (AFP)
TT

Tel Aviv’de bir araştırma: İsrail’de herkes birbirinden nefret ediyor

2020’de Ben Gurion Havalimanı’nda İsrail bayrağı tutan Etiyopyalı Yahudiler. Ancak toplumda nefretle karşılaşıyorlar (AFP)
2020’de Ben Gurion Havalimanı’nda İsrail bayrağı tutan Etiyopyalı Yahudiler. Ancak toplumda nefretle karşılaşıyorlar (AFP)

Tel Aviv’de tamamlanan yeni bir akademik çalışma, İsrail’de Araplara karşı nefret ve ırk üstünlüğünün yanı sıra tüm toplumsal kesimlerin birbirlerine karşı nefret duyguları beslediklerini ortaya koydu. Yahudiler Araplardan, dindar Yahudiler laik Yahudilerden, Aşkenaz Yahudiler doğulu Yahudilerden, Beyazlar siyahlardan ve özellikle de Etiyopya’dan gelenlerden, siyahlar beyazlardan nefret ediyorlar. Zira kendisinden nefret edilen toplumdaki her kesim buna benzer bir nefretle karşılık veriyor.
Bu çalışma, İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı’nın talebi üzerine gerçekleştirildi. Çalışmanın amacı İsrail işgücü piyasasındaki sosyal durumun fotoğrafını çekmek. Çıkan sonuç çalışmada şu şekilde ifade ediliyor: “Durum üzücü ve toplumumuzun hayatı ayrımcılık ve ırkçılıkla dolu.”
Çalışmanın sonuçları, Yahudilerin yüzde 33’ü Arap bir meslektaşıyla çalışmaktan çekiniyor, laik Yahudilerin yüzde 27’si Haredi Yahudi (dindar Yahudiler) bir meslektaşıyla çalışmaktan çekiniyor, yüzde 9’luk bir kesim Etiyopya’dan gelen Yahudilerle çalışmaktan çekiniyor, Yahudilerin yüzde 32’si Arap bir müdürün yönetimi altında çalışmaktan çekiniyor, Laik Yahudilerin yüzde 22’si Haredi Yahudi bir müdürün yönetimi altında çalışmaktan çekiniyor, toplumun yüzde 8’i Etiyopya asıllı bir müdürün yönetimi altında çalışmamayı tercih ediyor, yüzde 14’lük bir kesim engelli durumu olan bir bireyin yönetimi altıda çalışmaktan çekiniyor.
Nüfusun sektörel dağılımıyla ilgili veriler daha güç bir duruma işaret ediyor. Nitekim sektördeki Haredi Yahudilerin yüzde 85’i bir Arap ile çalışmakla ilgilenmiyor, yüzde 45’lik bir kesim Etiyopyalı bir meslektaşla çalışmakla ilgilenmiyor, Arapların yüzde 29’u bir Haredi Yahudinin yanında çalışmaktan çekiniyor.
İsrail Sanayi Bakanı Orna Barbivai, “İşgücü piyasası pratikte, ırkçılığın ve bölünmenin yaşandığı tüm İsrail toplumunun bir yansımasını oluşturuyor. Son iki yıl içindeki istikrara rağmen hükümete bağlı ırkçılıkla mücadele biriminin aldığı şikayetlerin sayısında 2018’e kıyasla artış kaydedildi. 2018’de şikâyet sayısı 234 iken 2021 yılında 458 şikayete çıktı. Dosyaların yüzde 24’ü Etiyopya evlatlarına, yüzde 24’ü Arap toplumunun bireylerine, yüzde 6’sı Eski Sovyetler Birliği'nin evlatlarına, yüzde 4’ü doğululara, yüzde 10’u Haredilere yönelik ırkçılıkla ilgili” dedi.
Sanayi Bakanlığı bünyesindeki İsrail’de çalışma hayatında fırsat eşitliği bölümünde memur Meryem Kabha, “Bu fotoğrafın üzücü ve endişe verici olduğuna inanıyorum. Esasında toplumun farklı kesimleri arasında gerçek ve olumlu buluşmaların olmayışından kaynaklanıyor. Asıl çıkarılması gereken sonuç, ne kadar daha fazla çeşitliliğin olduğu işyerleri yaratırsak, aynı zamanda daha kapsayıcı ve hoşgörülü bir toplumun oluşturulmasında istenen değişikliği yaratmada o kadar başarılı oluruz. Dünyada çok sayıda araştırma çalışma ortamındaki çeşitliliğin bir entelektüel çeşitlilik yarattığını ortaya koydu. Farklı içerik ve kültür dünyaları arasında beyin fırtınası ve entelektüel çeşitlilik, tek bir rengin baskın olduğu bir işe göre daha fazla büyümenin önünü açar” ifadelerini kullandı.
Bakan Barbivai, açıklamasının devamında, “İşyerlerinde eşitliğin sağlanması ulusal bir stratejik hedeftir. Rekabete sebep olan farklılıkların ışığında işverenleri istihdam konusunda çeşitliliği artırmaya teşvik etmeliyiz ki sadece işe kabulde değil aynı zamanda eşit çalışma koşullarında tam eşitliği ve çoğulculuğa ve tabii ki onurlu bir şekilde ekmeğini kazanma hakkına izin veren bir çalışma ortamı sağlayabilelim” dedi.
Bar-Ilan Üniversitesi’nde Eşitliği Sağlama Kliniği’nin kurucusu Avukat Itzik Dessie ise tabloyu daha kötümser buluyor. Dessie, “Yıllar geçtikçe bizdeki ırkçılık yok olmuyor aksine sadece daha akıllı hale geliyor. Son yıllarda bize işyerindeki ayrımcılık ilgili giderek daha fazla yönelenler oluyor. İşverenler işçilerine karşı tavırlarında uymaları gereken eşitlik gerekliliklerinin farkındalar. Fakat diğer taraftan İsrail toplumunun söyleminde ırkçılık ortadan kalkmıyor aksine daha da kötüleşiyor ve radikalleşiyor. Bu da gizli ayrımcılığın artmasına yol açıyor. Yani işverenler doğrudan ırkçı konuşmaların etkilerinin farkındalar ama bu farkındalık bu veya şu şekilde onları halen ayrımcılık yapmaktan ve hakaret etmekten alıkoymuyor” ifadelerini kullandı.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında
Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında
Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. 

Olayla ilgili inceleme başlatan İsveç polisi, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıldığını bildirdi. 

İsveçli su altı arama ekipleri, hasar gören iki denizaltı fiber optik kablodan biri olan "C-Lion 1" hattının bulunduğu bölgede dalış gerçekleştirdi. Bu kablo, Finlandiya ve Almanya arasında uzanıyor. İsveç ve Litvanya arasındaki kablo hattı da hasar gördü.

İsveç Ulusal Operasyon Teşkilatı'ndan Per Engström, Çin'e ait kargo gemisiyle ilgili detayların inceleme kapsamında gözden geçirildiğini belirtti. 

Sahil güvenlik ekiplerinin olay bölgesinde "gözetimi artırdığını" söyleyen Engström, hatlarda yaşanan kopmanın sebebini açıklığa kavuşturmaya çalıştıklarını ifade etti. 

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan dün yapılan açıklamada da Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. 

Gemi hareketlerini takip eden Vesselfinder'ın verilerine göre, Yi Peng 3 en son 15 Kasım'da Rusya'nın Leningrad Oblastı'ndaki Ust-Luga limanına uğradı. Guardian'ın aktardığına göre, Yi Peng 3'ü limandan çıkarmak için gemiye binen Rus kılavuz kaptan Aleksandr Steçentsev, gemide olağandışı bir durum olmadığını söyledi.

Ust-Luga liman idaresinde çalışan Steçentsev, gemiyi yaklaşık 18 kilometre açıktaki bir şamandıraya götürdüğünü belirtti. Kılavuz kaptan, mürettebatı Çin vatandaşlarından oluşan gemiden aynı gün öğleden sonra indiğini ifade etti. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. 

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Öte yandan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, "Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma" diyerek iddialara tepki gösterdi. Peskov, Rusya'nın olayla alakası olmadığını savunurken, Baltık Denizi'nde sabotaj faaliyeti yürüten tarafın Ukrayna olduğunu iddia etti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, ülke bayrağını taşıyan gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savundu.

Independent Türkçe, Guardian, AFP