Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Harad'ı kuşattı

Husi milislerine yönelik sürpriz bir operasyon düzenlendi.

Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Hacca Valiliği’ndeki Harad ilçesinde konuşlandı. (Şarku'l Avsat)
Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Hacca Valiliği’ndeki Harad ilçesinde konuşlandı. (Şarku'l Avsat)
TT

Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Harad'ı kuşattı

Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Hacca Valiliği’ndeki Harad ilçesinde konuşlandı. (Şarku'l Avsat)
Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Hacca Valiliği’ndeki Harad ilçesinde konuşlandı. (Şarku'l Avsat)

Yemen'de meşruiyeti destekleyen Arap Koalisyonu tarafından yapılan sürpriz bir operasyonda, Yemen ordusunda Beşinci Askeri Bölge'ye bağlı Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri Hacca Valiliği'ne (kuzeybatı) bağlı sınır ilçesi Harad'ı kuşatmayı başardı. Yemen ordu medyasının dün aktardığı bilgilere göre Husi milislerinin cepheleri önümüzdeki saatlerde mayınlardan temizlenecek.
Harad şehrinin kurtarılması, nüfusu üç milyona yakın olan Hacca Valiliği'ndeki diğer ilçelerin de özgürleştirilmesine kapı aralarken saha kaynakları Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada, söz konusu askeri operasyon sonucunda milis saflarında ölüm ve yaralanma meydana geldiğini ifade ettiler. Ayrıca doğu ve güneyden ikmal hatlarının kesilmesinden sonra onlarca milisin halen kuşatma altında olduğu bilgisini paylaştılar.
Yemen ordusu geçtiğimiz yıllarda, özellikle Midi ilçesine yakın batı bölgesinden ve Hiran’a bitişik güney kısımlarından başlayarak Harad ilçesinin büyük bölümlerini geri almıştı. Koalisyon tarafından desteklenen Yemen güçleri de dün bölgeyi doğu ve güneyden kuşatmayı ve stratejik El-Muhssam Kampı’nı yeniden ele geçirmeyi başardı.
Askeri gözlemciler, Yemen Ulusal Ordusu’nun güneydeki Harad kentini temizledikten sonra beşinci bölgede faaliyetlerine devam etmesinin, Abs bölgesini kurtararak Hayran ilçesinin kontrolünün sağlanmasının ve doğuya doğru, Bekil el-Mir ve Mestaba ilçelerine doğru yönelmesinin beklendiğini aktardılar. Kuzeyden de Hudeyde’nin ön cephelerine ulaşmak için Kızıldeniz kıyısı boyunca güneye doğru operasyonların devam etmesinin muhtemel olduğunu vurguladılar. Yemen ordusunun ilerleyişi, Husilerin kalesi olan Sada'nın batısındaki Marib, Taiz ve diğer bölgelerdeki çatışmalarla eş zamanlı gerçekleşti.
Ordu medyası, Arap Koalisyonu savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen saldırılar sırasında yüzlerce Husinin öldürüldüğünü, birçok milisin de yaralandığını aktardı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’nın aktardığına göre de Arap Koalisyonu resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Beşinci Askeri Bölge'deki Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri, cuma günü şafak vakti milislerin geri çekilmesinin ardından Harad şehrine doğru ilerledi. Tugayların ilerlemesi tüm eksenlerden destekleniyor. Harekatlarda hedeflere ulaşıldı.”
Mutlu Yemen’in Özgürlüğü güçleri medyası, Harad şehrine birkaç eksenden birden başlayan ve Yemen kıyılarında güneye doğru ilerleyen operasyonun fotoğraflarını ve video görüntülerini servis etti.
Arap Koalisyonu Yemen güçlerinin şehri Husilerin yerleştirdiği binlerce mayından temizlemeye başladığını ve sivillerden kendi güvenlikleri için Harad kentindeki evlerine dönmeyi beklemelerini istedi. Koalisyon bunun yanı sıra mayın temizleme operasyonlarının ardından kurtarılan bölgelerde insani yardımların başlatılacağını bildirdi. Ayrıca hava destek operasyonlarının da devam ettiğini vurgulayan Koalisyon, 24 saat içinde Marib ve Hacce'de milislere yönelik 16 operasyon gerçekleştirdiğini ve 9 askeri aracın imha edildiğini aktardı.
Yemen Silahlı Kuvvetleri Medya Merkezi, Arap Koalisyonu’nun hava desteğiyle başlatılan askeri operasyonda ordu güçlerinin Harad bölgesindeki geniş alanları ve stratejik bölgeleri kurtardığını bildirdi.
Merkez, askeri bir kaynaktan alıntı yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Ordu güçleri doğu tarafından Harad şehrine bakan stratejik El-Muhssam Kampı’nda Husileri bozguna uğrattıktan sonra Harad kentindeki milisleri kuşatmayı başardı. Harad’daki Husi milisleri, tedarik hatlarının kesilmesinden sonra tamamen kuşatıldı. Onlarca Husi milis, Koalisyon tarafından düzenlenen saldırılarda öldürüldü. Birçoğu da yaralandı.”
Yemen ordusuna bağlı askeri medyanın aktardığına göre, bölge komutanı Tümgeneral Yahya Hüseyin Salah, Harad kentinin şehre tepeden bakan El-Muhassam Kampı’nın kontrol edilmesinden sonra kuşatıldığını duyurdu.
Salah, ikmal hatlarının kesilmesinden sonra teslim olmamaları halinde kuşatılan milislerin ölümle tehdit edildiğini vurguladı.
Odu medyası da Yemen Ulusal Ordusu'ndaki Üçüncü Fırtına Tugayı'na bağlı güçlerin Cuma günü Sada Valiliği'nin güneybatısındaki El-Melahiz cephesinde yeni mevzileri kurtardığını bildirdi. Bu adımın, Arap Koalisyonu’nun savaş uçaklarının desteğiyle yürütülen geniş çaplı askeri operasyon kapsamında atıldığı kaydedildi.
Yemen resmi haber ajansı SABA, Üçüncü Fırtına Tugayı Komutanı Tümgeneral Muhammed el-Acabi'nin açıklamasında şu ifadeleri kullandığını aktardı:
“Askeri operasyon, tüm Yemen topraklarını özgürleştirmeyi, meşruiyeti geri kazanmayı ve İran destekli Husi terörist milislerini ortadan kaldırmayı amaçlayan Mutlu Yemen’in Özgürlüğü hedefi çerçevesinde gerçekleşiyor. Ulusal Ordu ve Arap Koalisyonu savaş uçakları, El-Melahiz cephesindeki Husi mevzilerini ve toplanma alanlarını hedef aldılar. Husi milisleri ağır can ve ekipman kaybına uğratıldı.”
Koalisyon’un Sana'daki Husi milis kamplarına ve depolarına yönelik hava saldırıları sürerken Marib'in güneyindeki çatışmalar da devam etti.
Yemen ordusunun resmi internet sitesi September.Net’te yer alan habere göre 121. Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral Abdurrahman Ramdan uruma dair şu açıklamayı yaptı:
“Ulusal ordu ve direniş güçleri, Husi milislere Marib cephesinde büyük mağlubiyetler yaşattı. Milislere oldukça fazla can ve teçhizat kaybı verdirdi.”



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.