Kureyşi’nin öldürülmesi DEAŞ’ın Irak’taki faaliyetlerini etkiler mi?

1976 yılında Ninova vilayetinin Musul kentine bağlı Telafer ilçesinde doğan Kureyşi Türkmen kökenlidir.

DEAŞ unsurları (Arşiv- Reuters)
DEAŞ unsurları (Arşiv- Reuters)
TT

Kureyşi’nin öldürülmesi DEAŞ’ın Irak’taki faaliyetlerini etkiler mi?

DEAŞ unsurları (Arşiv- Reuters)
DEAŞ unsurları (Arşiv- Reuters)

ABD’nin, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kentinin Atma bölgesine düzenlediği hava saldırısında DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’nin öldürülmesi ve ABD Başkanı Joe Biden’ın 3 Ocak Perşembe günü Kureyşi’nin ölümünü duyurması, bazı soruları da beraberinde getirdi; DEAŞ liderinin öldürülmesi Irak’taki örgüt faaliyetlerini ne ölçüde etkileyecek? 
DEAŞ Ekim 2019’da yayın organı Amak üzerinden yayınladığı bildiride, hava saldırısında öldürülen Ebubekir el-Bağdadi’nin halifesi olarak Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’nin atandığını duyurdu.

Kardaş kim?
Gerçek ismi, Emir Muhammed Said Abdurrahman el-Mevla. Abdullah Kardaş adıyla da bilinir. Kardaş Türkmencede kardeş anlamına geliyor. Künyesi, Ebu Ömer Türkmeni. 1976 yılında Irak’ın Ninova vilayetine bağlı Musul kentinin batısındaki Telafer ilçesinde doğdu. Kökeni, Türkmen. Babası Musul’daki El-Furkan Camii’nin vaiziydi. Telafer Erkek Ortaokulu’ndan mezun olduktan sonra şeriat fakültesine kaydoldu. Musul’daki İmam-ı Azam Fakültesi’nden vaiz olarak mezun oldu. Vakıflar Kardaş’ı Telafer’deki eski çarşının merkezinde yer alan Acil el-Yaver Camii’ne atadı.
Kardaş 2001 yılında Ebu Ala olarak da bilinen Abdurrahman Şeyhalar aracılığıyla Selefi Cihad Hareketi’ne katıldı. Eğitim almak ve silah kullanmayı öğrenmek için Afganistan’a gitti. 6 ay sonra Irak’a döndü ve Saddam Hüseyin döneminde güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakıldı. Eski rejimin düşmesinin ardından 2004’te El Kaide örgütüne katıldı ve örgüte biat etti. Musul’un doğusunda örgütün dini sorumlusu görevi verildi. Daha sonra dini ve idari makamlarda yükselerek Şura Meclisi üyesi oldu.
2006’da ABD güçleri tarafından yakalanarak Irak’ın güneyinde yer alan Basra kentindeki Bucca Cezaevi’ne konuldu. Ardından Bağdat’a sevk edildi. Yaklaşık 3 yıl sonra serbest bırakıldı. Musul’a döndü ve örgütün yeniden vilayet içindeki önemli isimlerin biri oldu.
DEAŞ’ın kurulmasının ardından 2014 yılında Musul’da Bağdadi’yi karşılayan ilk isimler arasında yer aldı. Irak ve Suriye’den geçen Fırat Nehri’nin doğu bölgelerinin liderliğini üstlendi. Ardından Kamu Güvenlik Divanı Emiri ve daha sonra da örgütün patlamalar ve intihar eylemlerinden sorumlu bakanı oldu.
Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) DEAŞ’ın son kalesi Suriye’nin Bağuz beldesindeki operasyonları sırasında çıkan çatışmalarda sağ bacağından yaralandı. Örgütün yayın organı Amak’a göre Ağustos 2019’da örgüt piramidinin zirvesine yükselerek liderliği üstlendi. 10 yıldan uzun bir süre boyunca Bağdadi ile arasında güçlü ilişkiler kuruldu.
Örgütün 2019’un ilkbaharında yayınladığı görüntülerde Kardaş Bağdadi’nin yanında görünüyordu. Bağdadi’nin uluslararası koalisyon güçleri tarafından öldürülmesinin ardından yerine geçti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Mayıs 2020’de Kardaş’ı 2368 sayılı karar uyarınca “DEAŞ ve el-Kaide adına faaliyetler planlamak ve bu örgütlere finansman sağlamaktan” yaptırım listesine aldığını ilan etti.
ABD Ağustos 2019’da Kardaş’ın yer tespitine yardımcı olacak bilgi karşılığında 5 milyon dolar ödül vereceğini duyurdu. ABD Mayıs 2020’de bu ödül teklifini yeniledi.

Iraklı güçlerin çabaları
Irak bu olaya uzak değildi. Nitekim Irak makamları terör örgütü DEAŞ hücrelerine ve ideolojisine karşı mücadeleyi sürdürüyor. Irak Başbakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı Mustafa el-Kazımi, DEAŞ lideri Abdullah Kardaş’ın öldürülmesinin Iraklı güçlerin çabalarının bir uzantısı olduğunu belirtti. Kazımi, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Terör örgütü DEAŞ liderinin öldürülmesi, Irak’ın içinde ve dışında onlarca terörist yönetici ve unsurunun nokta operasyonlarıyla öldürülmesinde, yüzlercesinin tutuklanmasında ve en nihayetinde örgütün çürümüş başının ezilmesinde Irak güvenlik güçlerinin tüm birimleriyle gösterdiği üstün çabalarının bir uzantısıdır” diye yazdı.
Ortak Operasyonlar Komutanı Yardımcısı Korgeneral Abdulemir eş-Şammari, Kureyşi’nin öldürülmesini, güvenlik güçlerinin “sapkın zümreye” yaptığı kısasın tamamlanması şeklinde nitelendirdi. Şammari, “Kahraman güvenlik güçlerimizin kahramanları, çöken DEAŞ’ın kalıntılarından olan terör ve teröristlerden intikam alacaklarına ve onları ortadan kaldıracaklarına dair sizlere söz verdiler ve geçtiğimiz haftalarda Silahlı Kuvvetler Komutanı’nın yönlendirmesi ve takibi, güçlerimizin katılımı ve istihbarat çabaları sayesinde devam eden nokta operasyonlarında onlarcasını öldürdü ve diğerlerini tutukladı. Bu, terör örgütüne karşı son aylarda en önemli liderlerinden oluşan bir grubun ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanan kesintisiz operasyonların devamı niteliğindedir. Terörist Abdullah Kardaş’ın öldürülmesi, kahraman güvenlik güçlerinizin bu sapkın zümreye yaptığı kısasın tamamlanmasından başka bir şey değildir. Bugün Kardaş’a ulaşmayı kolaylaştıran önemli ve hassas bilgilere ulaşmada gösterdikleri üstün çabalarından dolayı ulusal istihbarat birimindeki kahramanları kutlamalıyız. Aynı şekilde bu teröristin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanan bu operasyonu gerçekleştiren uluslararası koalisyona teşekkür ediyoruz” dedi.
Silahlı Kuvvetler Komutanı Sözcüsü Yahya Resul, DEAŞ liderinin Suriye’de bir operasyonda öldürülmesiyle ilgili değerlendirmesinde, bu operasyonun çok olumlu sonuçları olacağını ifade etti. Resul Summaria News isimli haber sitesine verdiği demeçte, “DEAŞ liderinin öldürüldüğü operasyon özellikle savaşçıların ve şu ana kadar terör örgütünden 30 unsurun öldürülmesiyle sonuçlanan öncü nokta operasyonları 10 gündür sürdüren kahraman cesur ordumuzun güçlerinin morallerinin yükselmesinde çok olumlu sonuçları olacak. Cani Kardaş’ın öldürülmesi süreci tam zamanında ve titiz bir operasyonla gerçekleşti. Aynı zamanda DEAŞ terör çetelerinin ortadan kaldırılması sürecinde olumlu sonuçları olacak ve terör örgütü saflarının arasında güçsüzlük ve zayıflık yayacak. Terör örgütünden geri kalanlara bir mesajım var; önünüzde iki seçenek var, ya Irak güvenlik güçlerine teslim olur ve adil bir şekilde yargılanırsınız ya da cesur ordumuzun güçleri tarafından öldürülürsünüz” dedi.

Örgütün nüfuz alanı
Iraklı siyasetçi ve güvenlik alanında araştırmalar yapan Ali Bider, örgüt liderinin öldürülmesinin yol açtığı sarsıntının, örgütün sadece Irak içindeki durumunu değil aynı zamanda farklı ülkelerdeki nüfuzunun zayıflamasında da etkili olacağını kaydetti. Bider, “Örgütün, Bağdadi’nin öldürülmesinin ardından onun halifesini seçmesi kolay olmamıştı. Çünkü bu meselede örgüte liderlik edecek kişinin soyu belirleyici. Bu kişinin soyu ilk Müslümanlardan ari Araplara dayanmalı. Kureyşi bu şartı karşılamıyordu” ifadelerini kullandı.
Bider, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Türkmen kökenli ve Sünni mezhebine mensup olan Kureyşi’nin bu kuralı kırması u hayati nokta daha sonraki süreçte örgüt liderleri arasında daha fazla anlaşmazlığa yol açtı. Bu durum diğer kökenlere mensup kişilerde, aldığı darbelerden sonra en kötü dönemlerinden geçen örgüt liderliği koltuğuna oturma fikri yarattı. Bu da örgüt safları arasındaki bölünmelerin boyutunu artırdı. Örgütün kolayca yeni bir lider belirleyememesi durumunda DEAŞ’tan türeyen örgütler görebiliriz. Tüm dünya ve özellikle Irak, DEAŞ’ın, liderinin öldürülmesinin intikamı olarak vermesi beklenen tepkiye hazırlıklı olmalı. Bu, DEAŞ’ın kültüründe ve düşüncesinde açıkça görülen bir şey. Bu nedenle Irak’ta güvenlik planları durumun büyüklüğüne uygun şekilde gözden geçirilmeli.”



Suriye'nin BM Daimî Temsilcisi İbrahim Alabi oldu

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, şubat ayında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nden bir heyeti kabul etti. İbrahim Alabi, görüşme sırasında Şeybani’nin yanında yer aldı. (SANA)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, şubat ayında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nden bir heyeti kabul etti. İbrahim Alabi, görüşme sırasında Şeybani’nin yanında yer aldı. (SANA)
TT

Suriye'nin BM Daimî Temsilcisi İbrahim Alabi oldu

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, şubat ayında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nden bir heyeti kabul etti. İbrahim Alabi, görüşme sırasında Şeybani’nin yanında yer aldı. (SANA)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, şubat ayında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nden bir heyeti kabul etti. İbrahim Alabi, görüşme sırasında Şeybani’nin yanında yer aldı. (SANA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün, İbrahim Abdülmelik Alabi'yi Suriye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi olarak atayan bir kararname yayınladı. Bu kararname, yayınlandığı tarihten itibaren bir ay içinde yürürlüğe girecek.

İbrahim Alabi, Esed rejiminin devrilmesinden sonra yeni hükümetin Dışişleri Bakanlığı ekibine katıldı ve geçtiğimiz şubat ayında Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin de hazır bulunduğu, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü Fernando Gonzalez ile yaptığı görüşmede boy gösterdi.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da doğan Alabi, Suriye vatandaşlığının yanı sıra İngiliz ve Alman vatandaşlıklarına da sahip ve insan hakları alanında önde gelen genç avukatlardan biri. Otuzlu yaşlarında olan Alabi, uluslararası hukuka odaklanan ileri düzeyde hukuki deneyime sahip. Alabi, Arapça ve İngilizce'nin yanı sıra Almanca'yı da akıcı bir şekilde konuşuyor.

Eğitimine Riyad'daki Kral Faysal Okulları'nda başlayan Alabi, Birleşik Krallık'taki Manchester Üniversitesi'nden hukuk alanında lisans ve yüksek lisans dereceleri aldı ve uluslararası hukuk ve güvenlik alanında uzmanlaştı. Her iki aşamada da ‘Yılın Öğrencisi’ unvanını aldı. Akademik eğitimine Oxford Üniversitesi Hükümet Okulu'nda kamu politikası alanında yüksek lisans yaparak devam etti.

sdfrty
4 Nisan 2017'de Suriye'nin İdlib vilayetindeki Han Şeyhun kasabasında kurtarma görevlilerinin şüpheli bir gaz saldırısı olarak tanımladığı olayın ardından bir adam oksijen maskesiyle nefes alırken, bir diğeri tedavi görüyor. (Reuters)

Alabi, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Barolar Birliği'nde çalışmanın yanı sıra Suriye-Birleşik Krallık Konseyi'nin yönetim kurulu üyeliği gibi önemli danışmanlık görevlerinde bulundu.

Alabi’nin deneyimi akademik ve danışmanlık alanlarıyla sınırlı kalmamış, Suriye'de, özellikle Halep şehrinde sahada çalışmış ve yerel örgütlerden 550'den fazla aktiviste zorla yerinden edilme, işkence, BM mekanizmaları ve insani yardımın ulaştırılmasının kolaylaştırılması gibi hassas konularda ileri düzey hukuk eğitimi vermiştir. Ayrıca, 2017'deki kimyasal saldırı gibi önemli olaylara da tanık olmuştur.

frty6u
Suriye'nin BM Daimî Temsilcisi İbrahim Abdulmelik Alabi (X hesabı)

Alabi, Cenevre, Brüksel, Washington ve Londra'da düzenlenen prestijli uluslararası konferanslara katıldı ve Chatham House ve Uluslararası Af Örgütü gibi önemli forumlarda konuşmalar yaptı. Ayrıca Almanya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin devlet başkanları ve BM Genel Sekreteri tarafından kişisel olarak davet edildi ve CNN ve BBC gibi uluslararası medya kuruluşlarında yer aldı.

Alabi, bilimsel ve akademik başarısı nedeniyle birçok saygın ödül aldı. Bunlar arasında, merhum Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal'dan aldığı Bilimsel Üstünlük Ödülü, Manchester Üniversitesi Lisans Düzeyinde Üstün Öğrenci Ödülü ve Manchester Üniversitesi Yüksek Lisans Düzeyinde Üstün Öğrenci Ödülü bulunmaktadır.

Gözlemciler, Şam'ın uluslararası alanda tanınan ve hukuk alanında deneyimli genç bir hukukçuyu BM Daimî Temsilciliği'nin başına atamasının, Suriye'nin uluslararası platformlarda diplomatik varlığını güçlendirme yönündeki yeni bir eğilimi yansıttığını düşünüyor.