Yeni araştırmaya göre yaşamın küçük gezegenler ve uydularında gelişme olasılığı daha yüksek

(Zolt Levay)
(Zolt Levay)
TT

Yeni araştırmaya göre yaşamın küçük gezegenler ve uydularında gelişme olasılığı daha yüksek

(Zolt Levay)
(Zolt Levay)

Bilim insanları, uzaylı yaşamını destekleyebilen doğal uyduların sadece küçük gezegenlerin etrafında oluşabileceğini öne sürdü.
Dünya'nın Ay'ı, okyanus gelgitlerini ve dolayısıyla organizmaların biyolojik yaşam döngülerini kontrol ederek ve gezegenimizin dönüşünü istikrarlı kılarak canlılığın yaygınlaşmasında hayati bir rol oynuyor.
Bununla birlikte uydumuz, Dünya'nın boyutuna kıyasla epey büyük olması bakımından diğer uydulardan ayrılıyor. Diğer gezegenler benzer cisimlerin varlığını sürdürmesini sağlayamayabilir.
Araştırmayı yöneten Rochester Üniversitesi'nde yer ve çevre bilimleri alanında doktor öğretim üyesi Miki Nakajima, "Uyduların oluşumlarını anlayarak, Dünya benzeri gezegenler ararken nelere bakmamız gerektiğine dair daha iyi sınırlar çizebiliriz" dedi.
"Öteuyduları [Güneş Sistemimizin dışındaki gezegenlerin yörüngesinde dolaşan uydular] her yerde görmeyi bekliyoruz ama şu ana kadar bir tanesinin bile varlığını doğrulayamadık. Sınırlar çizmek gelecekteki gözlemler için faydalı olabilir."
Bilim insanları tarih boyunca Ay'ımızın yaklaşık 4,5 milyar yıl önce Mars büyüklüğündeki bir cismin Dünya'ya çarpışmasıyla oluştuğunu düşündü. Ancak Nakajima ve meslektaşları, benzer bir çarpışmanın Dünya benzeri kayalık gezegenlerde ve buzdan oluşan başka varsayımsal gezegenlerde de doğal uyduların oluşmasına neden olup olmayacağını incelemek istedi.
Araştırmacılar, Dünya'nın kütlesinin 6 katına çıkan kayalık gezegenlerin ve Dünya'yla aynı boyuttaki buzlu gezegenlerin uydu oluşturamadığını tespit etti.
Gezegenimizdeki çarpışma kısmen buharlaşmış bir disk oluşturdu ve bu da nihayetinde Ay'ı meydana getirdi. Bu gezegenler ise tamamen buharlaşan ve uydu oluşumuna sebebiyet vermeyen diskler üretti. Bunun nedeni, tamamen buharlaşan bir diskin oluşturduğu uyducukların hızla gezegene geri düşmesi. Zira kısmen buharlaşan diskler gezegene düşmüyor.
Nakajima, "Gezegen çok büyükse bu çarpışmaların tamamen buhardan oluşan diskler yarattığını fark ettik. Çünkü büyük gezegenler arasındaki çarpışmalar genelde küçük gezegenler arasındaki çarpışmalardan daha fazla enerji üretiyor" diyor.
Bilim insanı, "Sonuç olarak, tamamen buhardan oluşan disklerin nispeten büyük uydular oluşturamayacağı sonucuna vardık" diye ekliyor.
"Bu tür uyduların üretimi için gezegen kütlelerinin belirlediğimiz eşikten küçük olması gerekiyor."
Bu nedenle Nakajima, elverişli uydulara sahip gezegenlerdeki uzaylı yaşam arayışının büyük gezegenlere değil, daha küçük olanlara odaklanması gerektiğini çünkü bunların daha büyük uydulara ev sahipliği yapma olasılığının daha fazla olduğunu söylüyor. Araştırmacılar binlerce ötegezegen ve olası öteuydu tespit etse de henüz kendi Güneş Sistemimiz dışındaki bir gezegenin yörüngesinde dönen bir uydu tespit edemedi.
Independent Türkçe



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news