Tunus'taki büyükelçiler, Cumhurbaşkanı Said'in Yüksek Yargı Konseyini feshetme kararından endişeli

Tunus Cumhurbaşkanı (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı (Reuters)
TT

Tunus'taki büyükelçiler, Cumhurbaşkanı Said'in Yüksek Yargı Konseyini feshetme kararından endişeli

Tunus Cumhurbaşkanı (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı (Reuters)

Tunus’ta görev yapan Avrupa Birliği (AB) ile G7 ülkeleri misyon temsilcileri, Cumhurbaşkanı Kays Said’in Yüksek Yargı Konseyini feshetme açıklamalarından "ciddi endişe" duyduklarını bildirdi.
ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya, İtalya ve Kanada'nın Tunus büyükelçileri ile ülkede bulunan AB diplomatik misyonu ortak yazılı açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Yüksek Yargı Konseyinin tek taraflı olarak feshedilmesiyle ilgili açıklamalardan ciddi endişe duyulduğu" belirtildi.
Konseyin görevinin yargının düzgün işleyişini sağlamak olduğu bu nedenle bağımsızlığına saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"Vatandaşlarına hukukun üstünlüğü temeliyle hizmet eden, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan, demokratik bir sistemin sağlıklı işlemesi için bağımsız, şeffaf ve etkili bir yargı sistemi şarttır. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin gerekliliği olan bağımsız yargı kurumları elzemdir."

Yüksek Yargı Konseyinin fesih kararı ve tepkiler
Cumhurbaşkanı Said, dün akşam bir araya geldiği Başbakan Necla Buden Ramazan ile görüşmesinde, Yüksek Yargı Konseyinin feshedildiğini duyurdu.
Said, "Yüksek Yargı Konseyi feshedildi ama ben yargıya asla dokunmayacağım. Çözüm için bu kararı almak zorunluluk haline gelmişti." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı'nın Konseye ilişkin açıklamasının ardından birçok siyasi parti, yargı mensubu ve STK, karara yasal olmadığı gerekçesiyle tepki gösterdi.

Tunus’ta siyasi kriz
Cumhurbaşkanı Said, 25 Temmuz 2021'de ilan ettiği olağanüstü kararlarla parlamentonun çalışmalarını dondurdu ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdı.
Said, 22 Eylül’de yeni kararnamelerle yetkilerini genişleterek yürütme organını tamamen kendine bağladı. Cumhurbaşkanı'nın aldığı tüm bu kararlar, ülkede bir tür "istisnai durum" oluşmasına yol açmıştı.
Ülkedeki siyasi ve sivil toplumdan birçok kesim Said'in kararlarını "darbe" olarak nitelendiriyor ve Tunus'un demokrasiden uzaklaştığını savunuyor.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz