Moritanya, Afrika'da Barışı Güçlendirme Konferansı’na ev sahipliği yapıyor

Konferansa Fransa, ABD ve AB ülkelerinin hükümet temsilcileri de katılıyor

 Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani (AFP)
Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani (AFP)
TT

Moritanya, Afrika'da Barışı Güçlendirme Konferansı’na ev sahipliği yapıyor

 Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani (AFP)
Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani (AFP)

Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani, dün yaptığı ve Alman Haber Ajansı (DPA) tarafından aktarılan açıklamasında, teröre karşı zafer elde etmek için ‘cehaletle, işsizlikle ve yoksullukla mücadele ederek ve bir hukuk devleti kurarak terörün beslendiği bir ortamın oluşmasını engellemek ve terörün askeri gücünü kırmak’ gerektiğini söyledi.
Abu Dabi Emirliği tarafından finanse edilen ve desteklenen Dünya Barış Forumu tarafından düzenlenen Afrika’da Barışı Güçlendirme Konferansı'nın dün Moritanya’nın başkenti Nuakşot'taki açılış konuşmasını yapan Gazvani, teröre karşı zafer kazanmanın ‘her şeyden önce barışı, sevgiyi ve kardeşlik kültürünün yanı sıra İslam dininin hoşgörü, ılımlılık ve kardeşlik değerlerini yayarak, sapkın okumalar ve yorumlar karşısında bu değerleri savunarak, zihinleri aşırılıkçı ideoloji tohumlarından arındırmak için çalışmayı gerektirdiğini’ vurguladı. Bunun eylem planları, stratejiler ve bilinçli tavsiyelerin yanı sıra özelde Afrika'da genel olarak ise tüm dünyada benzer girişimlerin gerçekleşmesiyle sonuçlanacağından emin olduğunu ifade eden Moritanya Cumhurbaşkanı, “Allah'ın yardımıyla, dünyaya barışın getirilmesine, şiddet ve aşırılığın kaynaklarını kurutacak şekilde hoşgörü ve açıklık ruhunun yayılmasına da katkıda bulunacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Barışı Dünyaya Yaymak’ sloganı altında düzenlenen bu uluslararası konferansın katılımcıları, üç gün boyunca ‘bölgedeki mevcut durum, yaklaşımlar, aşırılıkçı söylemin ortadan kaldırılması, meşru kavramların düzeltilmesi, geleceğin kıtası olarak Afrika ve Afrika’nın geçmişinden gelen barış mirası’ hakkında birçok sunum ve izlenimleri takip edecekler. Aynı şekilde Afrikalı kadınların ve gençlerin sorunlarının yanı sıra barış ve kalkınma alanlarında sorunları daha şiddetlendiren bir tehlike olarak yasadışı göç ve yeniden başlayan insanlık trajedisi ile ilgili de görüşler ortaya koyulacak.
Afrika'da Barışı Güçlendirme Konferansı’na Mısır, Senegal, Mali, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gine ve Gambiya’nın din işleri bakanlarının yanı sıra Fransa, ABD, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin hükümet temsilcileri ve Birleşmiş Milletler (BM) temsilcileri ile bazı Arap ve Müslüman ülkelerin hükümet temsilcileri ve bir grup bilim insanı ile düşünür katılacak.



Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
TT

Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Bağdat'taki diplomatik kaynaklar, Iraklı yetkililerin İsrail-İran savaşına sürüklenmekten korktuğunu ve bunu ‘Irak için, ülkenin üçte birini işgal eden DEAŞ’ın oluşturduğu tehditten daha tehlikeli bir beka sorunu’ olarak gördüklerini açıkladı.

Kaynaklar, DEAŞ’ın Irak’ın bedeninden atılması gereken yabancı bir cisim olduğunu, özellikle de Bağdat'ın DEAŞ’la mücadelesinde uluslararası ve bölgesel destek gördüğünü, ancak savaşın Irak'ın birliğini tehdit ettiğini belirttiler.

Söz konusu ‘beka sorunu’ aşağıdaki maddelerle açıklanabilir:

* Savaşın patlak vermesiyle Bağdat, Azerbaycan ve diğer kanallar aracılığıyla İsrail'den, Irak topraklarından kendisine yönelik herhangi bir saldırıya ‘katı ve acı verici’ misilleme yapacağına dair mesajlar aldı. Mesajlarda, Iraklı yetkililer kendi topraklarından başlatılan saldırılardan sorumlu tutuluyordu.

* Washington, önceki tavsiyelerinden doğrudan uyardı ve İran yanlısı grupların düzenleyeceği saldırıların yol açabileceği ağır sonuçlara dikkati çekti.

hnjıo
Koordinasyon Çerçevesi destekçileri, Irak güvenlik güçlerinin ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'ne giden köprüyü kapatmak için kurduğu barikatın üzerine İran bayrağı dikiyorlar (AP)

* Iraklı yetkililer, ‘felaket senaryosu’ olarak nitelendirdikleri bir durumun yaşanmasından yani Irak'taki silahlı grupların İsrail'e saldırmasından ve İsrail'in de savaşın başında Lübnan'daki Hizbullah liderlerine veya İranlı generallere ve bilim adamlarına yaptığı gibi bir dizi suikast düzenlemesinden endişe duyuyorlardı.

* Kaynaklar, milislere ağır darbeler indirilmesinin Şii sokakları kızıştıracağını ve bu durumun dini otoriteyi sert bir tavır almaya iteceğini, bunun da krizin Şii-İsrail çatışmasına dönüşmesine yol açacağını belirtti.

* Bu senaryo, Irak'ın o dönemdeki Şii bileşeninin Irak'ı önlenebilir bir savaşa sürükleme sorumluluğunu üstleneceği endişelerini uyandırdı.

* Diğer bir tehlike ise Kürtlerin, Irak yönetiminin tek bir bileşeni temsil ediyormuş gibi davrandığını, ülkenin savaşlardan yorulduğunu ve bölgenin Bağdat'tan uzak durmayı tercih ettiğini, çünkü ona yaklaşmanın istenmeyen savaşlara sürüklediğini ilan etme olasılığı.

* Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti kararlılık ve bilgelikle hareket etti. Farklı kesimlere göre ülkenin birliğini tehdit eden herhangi bir çatışmaya sürükleme girişimine müsamaha göstermeyeceğini bildirdi ve diğer yandan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Amerika ile iletişim kanallarını açık tuttu.

cvfbghjuk
Iraklı milisler, geçtiğimiz ekim ayında Bağdat'ta İran'ın İsrail'e verdiği yanıtı kutlarken (Reuters)

* Iraklı yetkililer, İranlı yetkililerin milis grupları savaşa katılmaya teşvik etmek yerine sükuneti korumaya teşvik eden tutumundan yararlandı.

* Bir başka önemli faktör ise silahlı grupların, özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın maruz kaldığı saldırılar ve İsrail’in İran’ın derinliklerinde gerçekleştirdiği nokta atışı saldırılar, İsrail'in kendisine düşman olan örgütler hakkında kesin bilgilere sahip olduğunu ve teknolojik üstünlüğü ve bu saldırılar sayesinde hedeflerine ulaşabildiğini gösterince savaşın kendi kapasitelerinin ötesinde olduğunu fark etmeleriydi.

* Kaynaklar, baskılara ve çabalara rağmen ‘devletin kontrolü dışındaki grupların’ üç saldırı hazırlığı yaptığını, ancak yetkililerin saldırıların gerçekleştirilmesinden önce bunları engellediğini belirtti.

Kaynaklar, İsrail'in savaşı İran topraklarına taşıması ve ABD’yi İran'ın nükleer tesislerini hedef almaya teşvik etmesi nedeniyle İran'ın derin bir yara aldığını tahmin ediyor. İran nükleer programıyla ilgili gerekli tavizleri vermezse yeni bir savaşın çıkması ihtimaller dahilinde.