Kuveyt Dışişleri Bakanı hakkında güvenoyu oylaması 16 Şubat’ta yapılacak

Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır El-Muhammed Meclis oturumu sırasında (KUNA)
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır El-Muhammed Meclis oturumu sırasında (KUNA)
TT

Kuveyt Dışişleri Bakanı hakkında güvenoyu oylaması 16 Şubat’ta yapılacak

Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır El-Muhammed Meclis oturumu sırasında (KUNA)
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır El-Muhammed Meclis oturumu sırasında (KUNA)

Kuveyt Ulusal Meclisi’nden 10 milletvekili, Dışişleri Bakanı ve Kabine İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şeyh Ahmed Nasır El-Muhammed hakkında güvenoyu oylaması yapılmasını içeren gensoru önergesini imzaladı.
Ulusal Meclis Başkanı Marzuk Ganim, gensoru önergesini aldığını ve güvenoyu oylanmasının 16 Şubat’ta yapılacağını açıkladı.
Dışişleri Bakanı’na yönelik ‘bakanlıktaki mali israfa yoğunlaşan’ bu oylama, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Şeyh Hamad Al-Ali’nin 26 Ocak’ta benzer güvenoyu oylamasını atlatmasının ardından yapılan ikinci oylama olacak.
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Dr. Ahmed, milletvekili Şuayib el-Muvayzri’nin sunduğu gensoru önergesine yanıt vererek, “Sorguya ilişkin çekincelere ve somut gerçeklerin olmamasına rağmen, Meclis’e saygımdan dolayı kürsüye çıktım” dedi.
Gensoruyu sunan kişinin kamu parasının israf biçimlerini belirtmediğine dikkat çeken Dr. Ahmed, “Bunlar eğer gerçekse yetkili makamlara rapor edilmesi gerektirdi” diye konuştu.
Kendisine yöneltilen gensorunun gerçeklerden yoksun olduğunu savunan Dışişleri Bakanı, ‘kamu parasının israfının’ birer terim ve sıfat olarak kullanılmaması gerektiğini, bunların çok büyük sonuçları olan kavramlar olduğunu belirtti.
Milletvekili Şuayib ise, Dışişleri Bakanı’nın savunmasında verdiği yanıtları ‘yapıcı’ olarak nitelendirdi.
Ancak Kuveyt büyükelçiliklerinde çalışan diplomatların şikayetlerini, özel ve gizli olarak bakana yöneltilmiş olmasına rağmen, görmezden gelinmesini eleştirdi.
Devlet Denetleme Bürosu’nun raporuna göre Dr. Ahmed’in bakanlığındaki idari ve mali ihlallerin ortaya çıktığını söyleyen Şuayib, bakanın çok pahalıya mal olan ve hiçbir faydası olmayan sık seyahatlerini de eleştirdi.
Şuayib, Dışişleri Bakanı’nın görev süresi boyunca ‘gizli kişilere’ yönelik para transferlerinin devam ettiğini öne sürdü.
Ayrıca Dışişleri Bakanlığı’nın, İngiltere ve ABD ile Ordu Fonu meselesinde Savunma Bakanlığı’ndan çalınan paranın takibi ile ilgili olarak rolünü ‘olumsuz’ olarak nitelendirdi.
Dışişleri Bakanı ise, “Para transferleri benim dönemimde mi gerçekleşti?” diye sorarak, kendisine yöneltilen iddiaları reddetti.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.