Hyundai ve Kia, park halindeyken alev alma riski nedeniyle 500 bin aracını geri çağırdı

ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi, motoru arızalı 1 milyondan fazla aracı geri çağırmakta çok yavaş hareket ettiği için Hyundai ve Kia'ya 210 milyon dolar ceza vermişti (Reuters)
ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi, motoru arızalı 1 milyondan fazla aracı geri çağırmakta çok yavaş hareket ettiği için Hyundai ve Kia'ya 210 milyon dolar ceza vermişti (Reuters)
TT

Hyundai ve Kia, park halindeyken alev alma riski nedeniyle 500 bin aracını geri çağırdı

ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi, motoru arızalı 1 milyondan fazla aracı geri çağırmakta çok yavaş hareket ettiği için Hyundai ve Kia'ya 210 milyon dolar ceza vermişti (Reuters)
ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi, motoru arızalı 1 milyondan fazla aracı geri çağırmakta çok yavaş hareket ettiği için Hyundai ve Kia'ya 210 milyon dolar ceza vermişti (Reuters)

Hyundai ve Kia, ABD'deki 484 bin 577 aracın yangın riski sebebiyle geri çağrıldığını açıkladı.
Güney Kore merkezli otomotiv devleri, araçların dışarıda binalardan uzak bir yerde park edilmesini tavsiye etti.
İki şirketin bağları kuvvetli. Hyundai'ın çatı şirketi Hyundai Motor Group, Kia'nın çoğunluk hissesine sahip. İki marka, bazı modellerinde teknolojileri fazlasıyla paylaşıyor.
Geri çağrılan araçlar arasında Hyundai marka 2016-2018 modellerindeki Santa Fe, 2017-2018 modellerindeki Santa Fe Sport, 2014-2015 modellerindeki Tucson ve 2019 model Santa Fe XL var.
Kia ise 2016-2018 modellerindeki K900 ve 2014-2016 modellerindeki Sportage'ların servislere getirilmesini istiyor.
Şimdiye kadar 11 yangın bildirildiği ancak bu olaylarda herhangi bir kişinin yaralanmadığı açıklandı.
Sorun, araçların kilitlenme karşıtı frenleme sistemiyle (ABS) ilgili modülle ilgili. Modülün kirlenmesi, sistemde kısa devreye yol açabiliyor. Bu da motor bölgesinde yangın çıkma riskini doğuruyor. Yetkililer, araçlar çalışmadığı zaman bile yangın riski olduğunu bildirdi.
Yapılan açıklamaya göre geri çağrılan araçlarda modüle bağlı sigorta ücretsiz değiştirecek. Ayrıca söz konusu modül incelenip gerekirse yenisi takılacak.
 
Independent Türkçe, CNN International, Reuters



Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
TT

Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)

Kripto para piyasası haftaya kayda değer bir yükselişle başladı. Bitcoinin fiyatı yüzde 2,1 oranında artarak 110 bin dolar seviyesini yeniden gördü. Bu seviye, yatırımcılar açısından psikolojik ve teknik açıdan önemli bir eşik olarak görülüyor. Söz konusu yükseliş, tahvil piyasalarında yaşanan artan dalgalanmalar ve hem ABD hem de Japonya’da kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair artan endişeler eşliğinde gerçekleşti.

ABD’de bütçe açığının artması ve devlet tahvili ihraçlarının hız kazanması, tahvil piyasası üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Diğer yandan uzun vadeli borçlanma araçlarının getirileri yükselmeye devam ediyor. Bu durum yatırımcıların enflasyon kaygılarını ve yabancı talepteki düşüşü yansıtıyor. Japonya’da ise tahvil getirileri, tarihsel olarak düşük seyreden bantlarını aşmaya başladı. Bu gelişme, onlarca yıldır sürdürülen genişleyici para politikasının sona erdirilebileceğine dair spekülasyonları beraberinde getirdi.

Kripto para analizi alanında önde gelen isimlerden Michael van de Poppe’nin sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşıma göre, Bitcoinin 110 bin dolar seviyesine geri dönmesi, güçlü bir yükseliş ivmesine işaret ediyor. Aynı zamanda alternatif kripto paralar da bu olumlu eğilime katılıyor.

Söz konusu hareket, birçok piyasa izleme platformunun bildirdiğine göre, 95 bin ila 100 bin dolar arasında dalgalanan birkaç haftalık yatay seyrin ardından geldi. Binance platformunun verilerine göre, BTC/USD paritesi 110 bin 125 dolar seviyesinde kaydedilirken, günlük işlem hacmi yaklaşık 38 milyar dolara ulaştı.

Bu bağlamda Bitcoin, hem yüksek performanslı bir dijital varlık hem de alternatif bir değer saklama aracı olarak yeniden gündeme geliyor. Analistler, küresel piyasalarda yaşanan dönüşümlerin dijital para birimlerinin cazibesini artırdığını belirtiyor. Özellikle Bitcoine bağlı borsa yatırım fonlarına kurumsal sermaye akışının devam etmesi dikkat çekiyor. Bu fonların yönettiği varlıkların toplam değeri kısa süre önce 104 milyar doları aştı.

Dikkat çekici olan, bu yükselişin kısa vadeli bir spekülasyon dalgasının sonucu gibi görünmemesi. Aksine bu yükseliş, yatırımcılar tarafından ‘güvenli liman’ kavramının yeniden kapsamlı biçimde değerlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşiyor. Zira artık geleneksel devlet borçlanma araçları -başta Amerikan hazine tahvilleri olmak üzere- aynı güven düzeyine sahip değil. Özellikle yüksek enflasyon ve kronik bütçe açıklarıyla karakterize edilen bir ortamda bu güven daha da zayıflamış durumda.

Hafta sonunda ise Bitcoinin fiyatı, 111 bin doların üzerindeki seviyelerden 108 bin 600 dolara kadar geriledi. Bu düşüş, ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa mallarına ve Amerika dışında üretilen iPhone cihazlarına ağır gümrük vergileri uygulama tehdidine doğrudan bir tepki olarak gerçekleşti.

Bu ani riskten kaçınma eğilimine yönelik genel ruh halindeki dönüşüm, kripto para piyasasında 500 milyon dolardan fazla alım pozisyonunun silinmesine yol açtı. Bitcoin, Ether, Cardano, Solana ve Dogecoin’e bağlı vadeli işlem sözleşmeleri ciddi kayıplar yaşadı.

Ancak bu sabah atmosfer değişti. BTSE platformunun operasyonlardan sorumlu yöneticisi Jeff Mei, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir yandan, hafta sonu yaşanan düşüşler bize kripto para piyasasının jeopolitik ve ekonomik şoklara ne kadar hızlı tepki verdiğini gösterdi. Diğer yandan, gümrük muafiyet sürelerinin uzatılması yönünde atılan adımlar, en kötü dönemin geride kaldığına dair inancı güçlendiriyor. Bu da yatırımcıların temkinli bir şekilde yeniden birikim yapmaya başlamasına yol açtı.”