Nahda Hareketi: Partimize yönelik suçlamaların sorumlusu Cumhurbaşkanı Said

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Nahda Hareketi: Partimize yönelik suçlamaların sorumlusu Cumhurbaşkanı Said

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Nahda Hareketi Sözcüsü İmad el-Hamiri, hareketin ve lideri Raşid el-Gannuşi'nin 2013'teki Şükrü Beliyd ve Muhammed Brahimi suikastleri ile suçlanmasının sorumlusunun Cumhurbaşkanı Kays Said olduğunu savundu.
Hamiri, Nahda Hareketi Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılında farklı tarihlerde uğradıkları silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Beliyd ile Brahimi davalarını takip eden savunma ekibinin suçlamalarına cevap verdi.
Sözcü Hamiri, “Bizi dahlimiz olmayan cinayetler ile suçlayarak tehdit edenlerin ve Nahda Hareketi Genel Merkezi ile liderimiz Gannuşi’nin evinin önünde gösteri yapma çağrılarının sorumlusu Cumhurbaşkanı Said’dir” ifadelerini kullandı.
Beliyd ve Brahimi’nin savunma ekibinde yer avukatların “bir tür vekalet savaşı” verdiğini savunan Hamiri, ”Darbe güçleri ile bu avukatlar el birliği yaparak bağımsız yargıyı hedef alıyorlar. İki şehidimizin (Beliyd ve Brahimi) dava süreci devam ediyor, bu davadan yargılanan sanıklar var, kimsenin bu suçlarla bizi ilişkilendirmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Şükrü Beliyd ve Muhammed Brahimi davalarını takip eden savunma ekibi, dün yaptıkları anma programında, Nahda Hareketi'ni ve Gannuşi’nin bu suikastlardan sorumlu olduklarını ileri sürmüştü. Programda, Beliyd ve Brahimi’yi sevenler, Nahda Hareketi Genel Merkezi ve Gannuşi’nin evinin önünde gösteri yapmaya davet edilmişti.
Tunuslu siyasetçi Şükri Beliyd'in Şubat 2013'te ve Muhammed Brahmi'nin Temmuz 2013'te öldürülmesinin ardından koalisyon hükümeti, protestolar ve siyasi kaosu engellemek adına istifa ederek görevini teknokrat hükümete bırakmıştı.
Geçen yıllar içinde suikastlara ilişkin soruşturmada ciddi bir ilerleme kaydedilememesi muhalefetin yoğun eleştirilerine neden oluyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24