Mısır, Tunus ve Libya’dan yağmalanan fonların geri alınması için adım

Kahire yönetimi meseleyi bir ‘insan hakları’ sorunu olarak gündeme getirecek.

Mısır’ın Cenevre Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmed İhab Cemaleddin. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır’ın Cenevre Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmed İhab Cemaleddin. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır, Tunus ve Libya’dan yağmalanan fonların geri alınması için adım

Mısır’ın Cenevre Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmed İhab Cemaleddin. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır’ın Cenevre Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmed İhab Cemaleddin. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır, Tunus ve Libya, Cenevre’deki İnsan Hakları Yüksek Komiserliği aracılığıyla ‘ülkelerinin yağmalanan fonlarının geri alınması’ meselesini uluslararası düzeyde bir insan hakları sorunu olarak gündeme getirmek için ortak bir irade ortaya koydular.
Mısır’ın Cenevre’deki Birleşmiş Milletler (BM) misyonu, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından düzenlenen, ‘yağmalanan fonların geri alınmasının insan haklarından yararlanma üzerindeki olumsuz etkisi’ konulu bir sempozyuma katıldı. Sempozyumda İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet ve uluslararası kuruluşlardan çok sayıda uzman, devlet temsilcisi ve sivil toplum kuruluş temsilcisi de yer aldı.
Mısır, Tunus ve Libya’da, Arap Baharı ayaklanmaları ve devrimlerinin patlak vermesinden bu yana  ardı ardına başa geçen yönetimler, çoğu Avrupalı olmak üzere birçok ülkeye ‘sorumlular, aileleri ve iş insanları tarafından ülkelerinin dışına aktarılan fonları iade etmeleri” çağrısında bulundu. Yerel yargı makamları, bu durumun ‘yasa dışı yollarla oluşturulduğunu ve yolsuzlukla örtüldüğünü’ söylerken, girişimlerin çoğunun da önemli ilerlemelerle sonuçlanmadığını vurguladı.
Mısır Dışişleri Bakanlığı, 9 Şubat’ta yaptığı açıklamada sempozyumun Mısır, Tunus ve Libya’nın İnsan Hakları Konseyi’nde ortak girişimiyle düzenlendiğini bildirdi. Bakanlığa göre girişim, ‘gelişmekte olan ülkelerin yağmalanan fonları geri alma ve yerlerini tespit etme konusunda karşılaştıkları zorlukları’, ‘farklı ülkelerdeki ilgili makamların iş birliği eksikliğini’ ve ‘siyasi iradenin yokluğunu vurgulamak’ için Afrika ve Arap gruplarının desteğini de aldı.
Mısır’ın belirttiğine göre sempozyumda ‘yağmalanan fonların geri alınamaması sorununun, gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarının büyük bir kısmını kaybetmesine neden olduğu’ ve ‘bu ülkelerin sürdürülebilir kalkınma için yerel kaynakları harekete geçirme yeteneklerini sınırladığı’ üzerinde duruldu.
Mısır’ın Cenevre’deki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmed İhab Cemaleddin, yasa dışı kaynaklardan gelen fon akışının, başta ‘kalkınma hakkı’ olmak üzere ülkeleri ekonomik, sosyal ve kültürel haklar da dahil olmak üzere insan haklarını uygulamak için gerekli kaynaklardan mahrum bıraktığını vurguladı.
Daimi Temsilci, Mısır’ın Aralık 2021’de BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’ne Taraf Devletler Konferansı’nın dokuzuncu oturumunu düzenlediğini hatırlattı. başardığını ifade etti. Cemaleddin, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Oturum, devletler, parlamenterler, uluslararası, bölgesel ve sivil toplum kuruluşları, sivil toplum ve özel sektörü yolsuzlukla mücadele ile ilgili konuları tartışmak üzere bir araya getiren uluslararası düzeydeki en büyük faaliyettir. Konferans, devletleri yağmalanan fonları geri alma çabalarına öncelik vermeye, bu bağlamda karşılıklı adli yardım da dahil olmak üzere uluslararası iş birliğini geliştirmek için önlemler almaya, yolsuzluk yapanları bu eylemden sorumlu tutmaya ve gelirlerinden mahrum bırakmaya çağırdı. Bu fonlara, özellikle geçiş sürecindeki ülkelerde tüm insan haklarının geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesi için her zamankinden daha acil bir şekilde ihtiyaç var.”
Yetkili, yağmalanan fonların bulunduğu ülkelere, ‘bunlarıilgili uluslararası anlaşmalara uygun olarak koşulsuz olarak iade etmeleri ve bu konuda gelişmekte olan ülkelere teknik destek sağlamak için çalışmaları’ çağrısında bulundu.
Mısır Dışişleri Bakanlığı’na göre sempozyumda, gelişmekte olan ülkelerin yağmalanan fonlarını geri almanın önündeki ciddi engeller ele alnıırken katılımcılar, dünya genelinde yağmalanan toplam fonlardaki artışa dikkat çekildi. Bakanlık ayrıca, koronavirüs pandemisinin gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerindeki olumsuz yansımalarına dikkat çekti. Bu durumla mücadele edilmesinin önemini vurguladı.
Mısır dahil farklı ülkelerden fonların geri alınması konusunu yakından takip eden katılımcılar, yağmalanan fonların geri alınması konusundaki deneyimlerini ve karşılaştıkları engelleri paylaştılar.
Uzmanlar ayrıca uluslararası düzeyde kaçak fonların hacmine ilişkin verileri gözden geçirirken modern teknolojinin yurtdışına para kaçakçılığının daha kolay bir hale gelmesi üzerindeki etkisine dikkat çektiler. Uluslararası finans kurumlarının ve bankaların şeffaflığa olan bağlılığının önemine vurgu yapan uzmanlar, ülkelere de finansal kurumların iş birliğini sağlama ve yabancı kuruluşların yasa dışı kaynaklardan gelen fonları geri verme taleplerine yanıt verme çağrısında bulundular.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.