El-Ula’da, 20 yıl içerisindeki çağdaş sanat hareketinin izlerini gösteren, ‘Derinlerde Kalanlar’ sergisi

Besma es-Süleyman’dan Şarku’l Avsat’a: Eserlerin büyük bir kısmı ilk defa sergileniyor.

Besma es-Süleyman
Besma es-Süleyman
TT

El-Ula’da, 20 yıl içerisindeki çağdaş sanat hareketinin izlerini gösteren, ‘Derinlerde Kalanlar’ sergisi

Besma es-Süleyman
Besma es-Süleyman

Suudi Arabistan'daki çağdaş sanat hareketinin son yirmi yılda tanık olduğu hızlı dönüşümler, önümüzdeki Cuma günü El-Ula’da başlayacak olan ‘Derinlerde Kalanlar’ sergisinde ziyaretçilere sunuluyor. Serginin açılışı, bölgenin parlayan sanatsal kimliğini destekliyor. Suudi bayan sanatçıları tarafından gerçekleştirilen ilk sergi, Besma es-Süleyman tarafından tek çatı altında bir araya getirilen önde gelen Suudi kadın koleksiyonlarına ait El-Ula’daki ilk sergi niteliğini taşıyor.
Süleyman, doksanlı yıllarda bu sanat eserlerini toplamaya başlaması hakkında Şarku’l Avsat’a şunları söyledi: “O zamanlar korunması gereken tarihi bir miras olduğunu hissettim ve o tarihten itibaren Suudlu sanatçıların eserlerini toplamaya başladım. Özellikle de Suudi Arabistan’da çağdaş sanat hareketini değiştiren ilk nesle ait eserleri topladım.”
Süleyman, bu sanatçıların çağdaş sanatın babaları olduğunu ve ­onların Suudi Arabistan’da çağdaş sanatı değiştirme hareketinin öncüleri olduğunu söylüyor. Bu durumun kendisini, onlarla ilgilenmeye sevk ettiğini ve sergilenen eserlerin birçoğunun özel olarak yapılmış parçalar olduğu için ilk kez sergilendiğini belirtiyor. Bunun bu sanatsal çevreleri ayrıştıran şey olduğunu vurguluyor.
Sergiye neden ‘Derinlerde Kalanlar’ adının verildiği sorulduğunda ise, “Çünkü, başlangıçlarla, her birimizin derinliklerinde olanlarla, sanatçıların ve başlangıçlarının derinliklerinde var olan tabakalarla, tarih, çevre ve deneyimleriyle ilgiliydi. İsim tüm bunları bu sanat çalışmalarına ulaştıran ve süreci tamamlamalarına yönlendiren tüm bu katmanları temsil ediyor” cevabını verdi.
Süleyman, “Ayrıca bu parçaların bir koleksiyoncusu olarak benim derin hislerimi, beni etkileyenleri, bu eserlere sahip olmamı düşündürenleri, deneyimlerimi ve anılarımı sanatçılar ve benim de dahil olduğum bir koleksiyon hatırası haline getiriyor. Aynı zamanda çağların, medeniyetlerin ve farklı milletlerin izlerini taşıyan El-Ula şehrini de kapsıyor. Bu yüzden El-Ula'nın derinliklerinde kalanları da söyleyebiliriz” dedi.
Sergi, Süleyman'ın açıkladığı gibi, Suudi çağdaş sanatının hareketinde iz bırakan önemli sanat eserlerini ve 2011 yılında Venedik Bienali'nde Şadiye ve Raca Alem tarafından Suudi Arabistan'da ilk kez gösterilen “kara gemi” eseri gibi katılımı sırasında uluslararası yankı uyandıran ilk çağdaş Suudi sanat eserinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 20 eseri içeriyor.
Sergiye 17 sanatçı katılıyor. Bunlar isimler şöyle;
Menal el-Dovayan, Muhammed el-Ğamidi, Zehra el-Ğamidi, Şadiye Alem, Lulva el-Hammud, Musaid el-Halis, Huseyin el-Muhsin, Adil el-Kurayşi, Rayid el-Sa’şai, Noha el-Şerif, Dana Avartani, Abdunnasır Garim, Maha Malluh, Ahmed Matır, Felva Nazır, Sıddık Vasıl, ve Eymen Yüsra Dibdan.
Besma Süleyman, kendi sanat koleksiyonunu 2012’de henüz 24 yaşında iken vefat eden oğlu merhum Muhammed el-Cuffali'ye ve tüm güzel anılara adadı. “Sanata ve sanatçılara tüm desteğim oğlum Muhammed'in hatırası içindir” diyen Süleyman’ın yüreğinde oğlu halen daha varlığını devam ettiriyor.
Sanat koleksiyoncularının temel rolü, dünya kültürlerinin tarihsel mirasını kavramsallaştıran eserlerin ilk kopyalarını korumak. Koleksiyoncunun sanatsal seçimlerinin kendi duygusal ve entelektüel yolculuğunda yaratıcılığını, zevkini ve dünya görüşünü taklit ettiği göz önüne alındığında koleksiyonerler, sponsorluk yaptıkları sanatçılara ve eserlerine desteklerini artırdıklarında, kültürün sanatsal kimliğinin oluşumuna ve gelecekte halkların hafızasına katkıda bulunmalarıyla bu rolün etkisi daha da artacak.
Süleyman, bazı sanat gruplarının misyonlarında halkın sanata nasıl tepki vereceğini etkileyebilecek entelektüel ve duygusal bir yolculuğu yansıtmaları, anıları ve görsel kültürü koruma çabasının ötesine geçtiğine dikkati çekiyor. Bu sergiye ilham veren grup, Süleyman'nın liderliğinde ve yıllar içinde koleksiyonunda uluslararası eserlerin yanı sıra çalışmalarını da edindiği Suudi sanatçılara olan inancından ilham alması bunun bir örneği.
Sanatçı Lulva el-Hammud ile işbirliği içinde gerçekleşen ‘Derinlerde Kalanlar’ sergisi ise sanatçıların, koleksiyonerlerin ilişkilerini aktarmaya yönelik kağıt sanatları, çizim, heykel, fotoğraf, maket ve sanatsal enstalasyonlar gibi çeşitli çalışmaları içeriyor. Sanatçıların ve antika koleksiyoncularının ve yaratıcı eserlerin çağdaş yerel ve küresel kültürle ilişkisini aktarmak ve Suudi sanatını kendi terimleri ve özellikleriyle sunmak için heykeller ve sanatsal enstalasyonlara yer veriyor.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature