Libya’nın iki başbakanı: Bölünme ve kaos yıllarına dönüş

Dibeybe ve Başağa Libya’nın meşru başbakanı olduklarını savunuyor.

Libya’daki geçici hükümetin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe önceki gün Otizm Çocuk Tedavi Merkezi’ni ziyaret etti (Başbakanlık Basın Ofisi)
Libya’daki geçici hükümetin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe önceki gün Otizm Çocuk Tedavi Merkezi’ni ziyaret etti (Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın iki başbakanı: Bölünme ve kaos yıllarına dönüş

Libya’daki geçici hükümetin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe önceki gün Otizm Çocuk Tedavi Merkezi’ni ziyaret etti (Başbakanlık Basın Ofisi)
Libya’daki geçici hükümetin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe önceki gün Otizm Çocuk Tedavi Merkezi’ni ziyaret etti (Başbakanlık Basın Ofisi)

Libya’da yaşanan yeni siyasi değişiklik, ülkenin şu anda nereye doğru gittiği sorusunu gündeme getirdi. Libya yeniden iki başbakanla karşı karşıya: Birincisi meşruiyeti gerekçe göstererek koltuğu bırakmayı reddederken, ikincisi Temsilciler Meclisi’ndeki vekiller tarafından seçildi. Bu durum 2014’teki senaryonun tekrarlanmasına yol açabilir.
Libya’nın doğusundaki Tobruk kentinde yer alan Temsilciler Meclisi’nin Fethi Başağa’yı yeni başbakan olarak seçmesi, ülkedeki siyasi elitleri meclis kararını destekleyenler ve muhalefet edenler olarak ikiye ayırdı. Muhalefet eden çevreler, kararın seçim sandıklarını mühimmat sandıkları lehine devirdiğini ve bu durumun geçtiğimiz yıllarda hakim olan bölünme ve kaosu ülkede derinleştireceği görüşünde. Destekleyenler ise Başağa üzerinde uzlaşı sağlanmasının ‘saf milli iradenin’ bir sonucu olduğunu belirtiyor.
2014'ten 2021’in başına kadar süren kanlı bir savaşın gölgesinde batıda ve doğuda iki rakip başbakan tarafından yönetilen petrol zengini ülkenin batısında iki başlı yürütme otoritesi sahnesi tekrarlanıyor.
Libya’nın batısında etkili bir isim olan ve taraftarları bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nde Eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa önceki akşam Tobruk’tan dönüşünde başkent Trablus’taki Mitiga Havalimanı’nda geniş bir kalabalık tarafından karşılandı.
Temsilciler Meclisi’nin hükümeti kurma görevi verdiği Başağa, güven mesajları verdi ve kendisi gibi Misrata kentinden olan rakibi Abdülhamid Dibeybe’ye atıfta bulunarak ‘hiç kimseden intikam almadan elini herkese uzatacağını’ söyledi. Dibeybe ise Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’in Cenevre’deki Siyasi Diyalog Konferansı’nda sunduğu listenin kabul edilmemesinden bu yana kendisiyle bir sorunu olduğunu, yenilgiyi kabullenemediğini ve Başağa’yı başbakan seçtirmenin de başkente farklı araçlarla da olsa bir müdahale anlamına geldiğini söyledi.

İki başbakan da kendisinin meşru başbakan olduğunu savunuyor
Bu siyasi çıkmazın ortasında iki siyasi hasım kendisinin meşru başbakan olduğunu savunuyor. Nitekim Dibeybe daha önce çeşitli münasebetlerle yaptığı açıklamalarda, seçim sandığından yeni bir hükümet çıkmadıkça görevini terk etmeyeceğini vurguladı. Yerel siyasette ağırlığı bulunan Fethi Başağa da Temsilciler Meclisi ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter’in desteğini arkasına almış durumda.
İngiltere’nin eski Trablus Büyükelçisi Peter Millet, AFP’ye yaptığı açıklamada Temsilciler Meclisi’nin Başağa’yı başbakan seçmesini değerlendirdi. Millet, “Birçok milletvekilinin motivasyonu, sorunsuz bir şekilde seçimlerle sonuçlanacak sürece izin vermek yerine makamlarına ve imtiyazlarını korumak” dedi.
Bununla birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Libya Misyonu sükuneti sağlama ümidiyle ciddi çabalar sarf etti. LUO’nun başkent Trablus’a karşı yürüttüğü 14 aylık şiddetli askeri operasyonların 2020’nin sonunda başarısızlığa uğramasından kısa bir süre sonra taraflar ateşkes ilan edilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Akabinde BM himayesinde barış görüşmeleri başladı.
Bu süreç kapsamında bir yıl önce Dibeybe yeni geçiş hükümetinin başbakanı olarak atandı. Dibeybe’ye 24 Aralık 2021’de yapılması kararlaştırılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar ülke yönetimini ve kurumlarını birleştirme görevi verildi.
Ancak tartışmalı Seçim Kanunu, tartışmalı cumhurbaşkanı adayları ve sahadaki gerilimler de dahil olmak üzere seçimlerin yapılmasının önünde bir dizi engel çıktı. Seçimlerin yapılmaması, 2011’de merhum Muammer el-Kaddafi rejiminin düşmesinden bu yana ülkede süren krize son vermesi beklenen geçiş sürecinden hızla çıkılmasına yol açtı.
Seçimler henüz belirlenmemiş bir tarihe ertelendi. Bu, büyük bir boşluk meydana getirdi. BM himayesindeki süreçte erteleme senaryosu öngörülmüyordu.

Seçimleri ertelenmesiyle Dibeybe’nin görev süresi sona erdi
Ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisi açısından seçimlerin ertelenmesiyle Dibeybe’nin görev süresi sona erdi. Dibeybe ise yalnızca yeni bir hükümetin kurulmasıyla görevini devredeceğini vurguluyor.
İngiliz diplomat Millet, AFP’ye verdiği demeçte, “Doğu ve Batı arasında bir bölünme olduğu söyleniyor. Fakat şu anki büyük bölünme seçim isteyen Libya halkı ile bunu istemeyen siyasi elit arasında. İnsanların sesleri duyulmuyor” dedi.
Yaklaşık 7 milyon nüfuslu ülkede 24 Aralık’ın hemen öncesinde seçmen kütüğüne kayıtlı 2,5 milyon içinde birçok kişi seçmen kartını almasını coşkuyla karşıladı. Fakat seçimlerin henüz belirlenmemiş bir tarihe ertelenmesi bu kesimin hayal kırıklıklığını daha da artırdı.  
Libya’nın halihazırda “halka hizmet etmeyen büyük bir belirsizlikle karşı karşıya” olduğunu vurgulayan Millet, BM’nin ‘şeffaf ve yasal olarak kabul edilebilir prosedürler” talep etmesi gerektiğini belirtti. Millet, “Görünüşe göre Libyalıları oy kullanma hakkından mahrum etme ve seçimleri daha da öteye erteleme kararı, Trablus'ta istikrarsızlık riskinin artmasına yol açıyor” ifadesini kullandı.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, perşembe günü yaptığı açıklamada, bir yıl önce Cenevre’deki Siyasi Diyalog Forumu tarafından seçilen Dibeybe hükümetini desteklemeye devam ettiklerini ifade etti.
Dibeybe ve Başağa, Libya’nın batısında ve orta kesimindeki bazı bölgelerde halen oldukça aktif olan silahlı yapılar tarafından Trablus’ta destekleniyorlar. Fakat bu yapılar taraf değiştirme hususunda hızlı olmalarıyla bilinir.
Libya’da bazı çevreler, silahlı milislerin para ve iktidar sahibi olanların yanında olduğu görüşünü savunurken, Dibeybe ve Başağa arasında çözüm bekleyen bu meselenin çözülememesi halinde bu durumun daha fazla gerginliğe ve silahlı çatışmalara kapı aralamasından endişe ediliyor.
Temsilciler Meclisi’nin Başağa’ya hükümet kurma görevi vermesinden birkaç saat önce Dibeybe, Trablus’taki Cuma Çarşısında aracına silahlı saldırı gerçekleştirildiğini duyurdu. AFP’ye konuşan gözlemciler bu saldırının ‘uyarı ateşi’ olup olamayacağı sorusunu gündeme getirdi.



Hamas'tan bir kaynak Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze Şeridi'ni işgal etme planı bir pazarlık kozu

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısı sonucu hasar gören binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısı sonucu hasar gören binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Hamas'tan bir kaynak Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze Şeridi'ni işgal etme planı bir pazarlık kozu

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısı sonucu hasar gören binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısı sonucu hasar gören binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

Hamas'tan bir kaynak, İsrail tarafının ortaya koyduğu ‘Gazze Şeridi'ni işgal etme’ planının, müzakere masasında taviz koparmak için bir pazarlık kozu olduğunu söyledi.

Kaynak dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonun genişletilmesinin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu planı müzakere için bir baskı aracı olarak kullanma kararlılığını yansıttığını belirtti.

Kaynak, Netanyahu'nun kendisine sağlam siyasi kazançlar sağlamayan geçici bir ateşkes yerine sahada gerilimi artırmayı tercih ettiğini düşünüyor.

Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’e atıfta bulunan kaynak, “Netanyahu ve Ben-Gvir ile Smotrich liderliğindeki sağcı hükümeti, özellikle İsrail toplumundaki güven krizi ve derin bölünmelerin gölgesinde, savaşın devamını iç siyasi kaldıraç olarak görüyor” dedi.

Kaynak, İsrail'in sahada herhangi bir ilerleme kaydetmesinin daha fazla yıpranma, daha derin güvenlik açıkları ve muhtemelen daha fazla asker veya esir kaybıyla karşılanacağını vurguladı.

İsrail medyasına göre, güvenlik kabinesi dün Binyamin Netanyahu başkanlığında toplanarak işgal planını görüştü. Salı günkü toplantıda, iç anlaşmazlıklar ve Aralık 2023 ve Ocak 2025'te yapılan iki ateşkesin ardından üçüncü bir ateşkes için yürütülen müzakerelerin çıkmaza girmesi nedeniyle bu konu karara bağlanamamıştı.

Haaretz gazetesi, “Netanyahu bu planla akıntıya karşı yüzüyor ve Gazze Şeridi'ndeki esirlerin ve askerlerin hayatlarını feda ediyor” diye yazdı.

Gazete, bir hükümet yetkilisinin “Birçok kişi, Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidinin sadece bir taktik ve baskı girişimi olduğunu düşünüyor” dediğini aktardı. Yetkili, ‘Netanyahu'nun Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'i görevden almayacağını ve dünkü toplantıda kararlılık göstermek için sınırlı bir askeri operasyon üzerinde anlaşabileceklerini’ belirtti.

İsrail ordusu şu anda Gazze Şeridi'nin yüzde 75'ini kontrol ettiğini söylese de, üç İsrailli yetkili Reuters'a verdikleri demeçte, Zamir'in Netanyahu'nun geri kalan bölümü işgal etme önerisine karşı çıktığını söyledi. Dördüncü bir yetkili ise Netanyahu'nun ‘Hamas'a baskı yapmak’ amacıyla Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları genişletmeyi planladığını söyledi.

Toplantının sonuçlarına ilişkin tartışma, ABD Başkanı Donald Trump'ın gazetecilere, İsrail'in planlarından haberi olmadığını, ancak Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmeye ilişkin herhangi bir kararın ‘İsrail'e ait’ olduğunu söylemesinin ardından geldi. Yedioth Ahronoth gazetesi, ABD'nin Gazze Şeridi'nin işgaline yeşil ışık yaktığını bildirdi.