Serseri kurşunlar ABD’de birçok masum insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor

ABD’de serseri kurşunlar ateşli silahla yaşanan ölümlerin yüzde 1 ila 2’sini oluşturuyor

Bir polis suç mahallindeki mermi kovanlarını inceliyor (Reuters)
Bir polis suç mahallindeki mermi kovanlarını inceliyor (Reuters)
TT

Serseri kurşunlar ABD’de birçok masum insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor

Bir polis suç mahallindeki mermi kovanlarını inceliyor (Reuters)
Bir polis suç mahallindeki mermi kovanlarını inceliyor (Reuters)

ABD medyası, ateşli silahların yaygın olduğu ülkede serseri kurşunlar sonucu ölen insanların haberleriyle çalkalanıyor.
Tiffany Evans isimli bir vatandaş, Ağustos ayında misafir gittikleri bir evde video oyunu oynayan sekiz yaşındaki oğlunun, sokaktan gelen kör bir kurşun ile ölümüne şahit oldu.
Evans, AFP’ye verdiği demeçte, “Silah sesleri durduğunda hepimiz eve doğru koştuk ve oğlumu kafasından vurulmuş halde masada otururken bulduk. O an hayatını kaybettiğini hemen anladım” dedi.
Oğlu Peyton’un ‘matematikte küçük bir dahi’ ve ‘TikTok kralı’ olduğunu söyleyen Evans, çocuğunun sadece yanlış zamanda yanlış bir yerde olduğunu dile getirdi.
Federal bir yetkili, yasadışı silahların yayılmasını engellemek için harekete geçme çağrısında bulunarak, “Sekiz yaşındaki hiçbir çocuk, bir başkasının pervasız davranışı yüzünden hayatını kaybetmemeli” diye konuştu.
Yerel ABD medyasına hızlı bir bakış, bu trajedinin ateşli silahların bol olduğu bir ülkede birçok kez yaşandığını anlamak için yeterli.
Geçen haftalarda sekiz yaşında bir kız çocuğu Chicago’da aynı şekilde kör kurşun ile öldürüldü. 18 yaşındaki bir genç ise New Jersey’de büyükannesine yiyecek getirirken vuruldu. New York’ta bir arabada bulunan 11 aylık bir kız çocuğu serseri bir kurşun ile ağır yaralandı. Ülkenin güneyindeki Atlanta’da 24 Ocak’ta altı aylık bir bebek çapraz ateş altında kalarak yaşamını yitirdi.
ABD’de çok yaygın hale gelen, ara sıra açılan ateşler genellikle halk tarafından çabucak unutuluyor.
Bu olayların sayısı hakkında resmi bir istatistik yok ve konuyla ilgili araştırmalar da oldukça az.
John Jay Ceza Adalet Koleji’nde uzman olan Chris Herrmann, serseri kurşunların tüm ateşli silah ile meydana gelen ölümlerinin yüzde 1 ila 2’sini oluşturduğunu tahmin ediyor.
Bu trajedilerin tekrar etmesi nedeniyle kamuoyunda belli bir kayıtsızlık oluştuğunu vurgulayan Herrmann, “Yabancı bir ülkede bu tür eylemler olsa, manşetlere çıkar” dedi.
Brighton Üniversitesi’nde kriminoloji profesörü olan Peter Squires ise, çok sayıda kurbanı kurşunların sandığımızdan daha uzağa gitmesine bağlıyor.
Squires, “Bir tabancadan çıkan mermi 500 metrelik bir mesafeyi kat ettikten sonra bile ölümcül kalabilir. Aynı şey, bir kilometreyi geçtikten sonra bile ölüme neden olan tüfek mermileri için de geçerli” ifadelerini kullandı.
Duvarlar bile insanları bu tehlikeye karşı korunmaya yetmiyor.
25 Kasım’da 25 yaşındaki bir adam, Pensilvanya’daki evinde Şükran Günü yemeğini yerken sokaktan gelen kör bir kurşun ile yaşamını yitirdi.
Squires, “Bariyerler, ahşap duvarlar ve araba kapıları, taşın yapabileceğinden farklı olarak bir mermiyi durduramaz” şeklinde konuştu.
Yapılarında ucuz malzemeler kullanıldığı için binaların şu anda geçmişe göre daha az dayanıklı olduğuna dikkat çeken Squires, “Silahlar ise 30 yıl öncesine göre çok daha güçlü” dedi.
Bu durumu açıklayan başka bir unsura, yani ateşli silah sahiplerindeki artışa işaret eden Squires, “Silahlar artık güvenlik kuralları konusunda eğitim almamış acemilerin elinde. Çok sayıda deneyimsiz insan, her zaman bir felakete işaret eden silahları kullanıyor” diye ekledi.
Silah kültürüyle ilgili olan ‘Gun Show Nation’ kitabının yazarı Joan Burbick, “Hedefi vurabilecek bir aşamaya gelmek zor ve çok fazla eğitim gerektiriyor. Filmlerdeki gibi değil” şeklinde konuştu.
Squires, “Sorun şu ki, mermiler silahtan çıkıyor ve genellikle atış alanının 1,6 kilometre yakınında bulunan insanlara çarpıyor” dedi.
Yerel bir yetkili olan Brian Grizzel, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Yeni Yıl arifesinde Mississippi’de yaşayan yaşlı bir adamın banyosuna kör bir kurşun isabet etti. Yaşlı adam küvetten çıkarken neredeyse vurulacaktı. Hiç kimse, evinde bir kurşunla vurulma veya öldürülme korkusuyla yaşamayı hak etmiyor” ifadelerini kullandı.



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters