Yemen Başbakanı: Barışın önündeki engel İran’ın Husilerin kararına hükmetmesidir

Yemen Başbakanı Abdulmelik dün Aden’de Finlandiya Martti Ahtisaari Vakfı heyetiyle görüştü. (SABA)
Yemen Başbakanı Abdulmelik dün Aden’de Finlandiya Martti Ahtisaari Vakfı heyetiyle görüştü. (SABA)
TT

Yemen Başbakanı: Barışın önündeki engel İran’ın Husilerin kararına hükmetmesidir

Yemen Başbakanı Abdulmelik dün Aden’de Finlandiya Martti Ahtisaari Vakfı heyetiyle görüştü. (SABA)
Yemen Başbakanı Abdulmelik dün Aden’de Finlandiya Martti Ahtisaari Vakfı heyetiyle görüştü. (SABA)

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, Yemen ordusunun Saada, Marib ve Hacca’da İran destekli Husi milislere karşı yürüttüğü operasyonlar arttığı bir dönemde ülkesindeki barışın önündeki engelin Husi milislerin kararına İran rejiminin hükmetmesi olduğunu vurguladı. Milislerin askeri yenilgisinin uluslararası baskılarla birlikte barış yoluna dönüşü hızlandıracağını söyledi.
Abdulmelik’in açıklamaları dün Aden’de Finlandiya Martti Ahtisaari Vakfı heyetiyle yaptığı görüşmede sırasında geldi.
Resmi kaynaklara göre Yemen Başbakanı görüşme sırasında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
 “İran'ın müdahalesi ve Tahran'ın darbeci Husi milislerin kararını kontrol etmesi barışın önündeki en büyük engeldir. Bu durum, son iki yıldır Yemen'de tanık olunan gerginliğin seviyesini de açıklıyor.”
Abdulmelik, uluslararası toplumun Tahran’ın süreçteki rolünü anlaması ve İran rejiminin Yemen'in iç işlerine karışmayı bırakması için baskı yapmasının önemini vurguladı. Bölgenin güvenliği ve istikrarı için Husilerin istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerini durdurması gerektiğini kaydetti.
İran destekli milislerin barış girişimlerine yanıt vermediği ve Sana’daki Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi’ni dahi bölgede istemediğine dikkati çeken Yemen Başbakanı, Husilerin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’da sivil yerleşimleri ve yerlerinde edilenlerin yaşadığı alanları hedef alan terör eylemlerini sürdürdüğünü vurguladı.
Yemen Başbakanı, Husi milisleri barışa dönmeye zorlayacak tek yolun sahadaki askeri zaferler ve gerçek uluslararası baskı olduğuna işaret etti.
SABA haber ajansına göre, Abdulmelik, araştırma ve barış destek merkezlerini ile kurumlarını Yemen'de yaşananları gerçekçi olarak tartışmaya ve meşru otorite üzerinde İran’ın silah zoruyla darbeciler tarafından temsil edilen krizin köklerine inmek için barışı desteklemeye çağırdı.
Yemen'deki duruma ilişkin ‘aceleci ve anlaşılmaz nitelikteki analizleri’ eleştiren Başbakan krizin sebepleri hakkında konuşulması gerektiğin vurguladı.
Finlandiya heyetine çeşitli siyasi, askeri, güvenlik, ekonomik ve hizmet açısından ulusal arenadaki son gelişmeler hakkında bilgi veren Başbakan ayrıca hükümetin reformların uygulanması, yolsuzlukla mücadele ve devlet kurumlarının inşası dahil olmak üzere mevcut istisnai koşullarla sorunlarla başa çıkma yöntemine değindi.
Abdulmelik ayrıca Riyad Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için atılan mevcut adımların yanı sıra anlaşmanın Yemenlilerin yüksek çıkarına olması sebebiyle tüm tarafların anlaşmayı başarıya ulaştırma konusundaki isteğine dikkat çekti. Suudi Arabistan’ın desteğiyle, özellikle güvenlik ve askeri boyut olmak üzere anlaşmanın geri kalan maddelerinin tamamlanmasının öneminin altını çizdi.
Husiler geçtiğimiz yıllar içinde gerginliği durdurmanın yanı sıra darbeyi sona erdirmeyi ve bir çözüme ulaşmayı amaçlayan barış yoluna dönmek için BM tarafından atılan her türlü adımı, bölgesel ve uluslararası önerileri reddetti. Husiler tüm çağrılara rağmen savaşmaya, terör saldırılarına hız vermeye, yeni askerleri cephelerde seferber etmeye ve vatandaşların acılarını derinleştirmeye devam ediyor.
Uluslararası alandan yapılan açıklamalar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Yemen’deki gelişmelerle ilgili bir toplantı düzenleyeceği yönünde.



Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi’nde işgal ettiği yeni bölgelerden çekilme görüşmelerinin son iki aydır tıkanması, Katar’ın başkenti Doha'daki (yedinci gününe giren) ateşkes müzakerelerini yeni bir ‘karanlık tünele’ soktu. Hamas Hareketi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından önerilen yeniden konuşlandırmayı reddetti.

Medyada yer alan sızıntılara göre arabulucular, özellikle Washington, müzakerelerin sonuna kadar çekilme maddesinin ertelenmesini talep ettiler. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar bu durumu, müzakereleri ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin istemediği yeni bir başarısızlıktan kurtarmak için son bir girişim olarak görüyorlar ve bu yüzden Netanyahu'ya esneklik göstermesi için baskı yapabileceğini düşünüyorlar. Uzmanlara göre bunun aksi bir durum söz konusu olursa Hamas, İsrail'in bu şekilde kalmasının, sürgün planını hızlandırmak, olası ateşkesin sona ermesinden sonra askeri bölgeler dayatmak ve anlaşmayı bozmak için bir manevra olduğunu düşünerek bunu reddedecek.

İki Filistinli kaynak cumartesi günü, Doha’daki müzakerelerin, İsrail'in cuma günü sunduğu, İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması ve konumlandırılması için hazırladığı çekilme haritasında ısrar etmesi nedeniyle, karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Bu plan, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasında kalmasını öngörüyor, ancak Hamas bunu reddediyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan kaynaklardan biri, ‘Hamas’ın müzakere heyetinin İsrail'in sunduğu haritaları kabul etmeyeceğini, çünkü bu haritaların Gazze Şeridi'nin yaklaşık yarısının yeniden işgalini meşrulaştırdığını ve İsrail'in insani olduğunu söylediği ve Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alacak ve yaklaşık 600 bin Filistinliyi barındıracak olan şehre atıfla Gazze Şeridi'ni Nazi kampları gibi geçiş noktaları ve seyahat özgürlüğü olmayan izole bölgeler haline getirdiğini’ vurguladı.

Diğer kaynak, Hamas'ın İsrail güçlerinin 2 Mart'tan sonra, yani iki ay süren ateşkesin çökmesinden sonra yeniden kontrol altına aldığı tüm bölgelerden çekilmesini talep ettiğini belirtti. İsrail’i, ‘soykırım savaşını sürdürmek için oyalamaya devam etmek ve anlaşmayı engellemekle’ suçladı.

Kaynak, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların ‘taraflara, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Doha'ya gelene kadar çekilme müzakerelerini ertelemelerini’ istediklerini, ancak ‘yardımlar ve esir takası konusunda ilerleme’ kaydedildiğini belirtti.

ABD merkezli haber sitesi Axios, bazı kaynaklardan, ABD'nin Hamas'tan İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini tartışmayı ertelemesini ve diğer konulara geçmesini istediğini, böylece esir takası anlaşması müzakerelerinin çökmesini önlemeye çalıştığını aktardı.

juı
Yaralıları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan Kızıl Haç kliniğine taşıyan Filistinliler (AFP)

Reuters, cumartesi günü Filistinli ve İsrailli kaynaklardan benzer bir doğrulama aktardı. Doha görüşmelerinin, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi konusunda tıkanma yaşadığını, Hamas Hareketi’nin İsrail'in önerdiği çekilme haritalarını reddettiğini, çünkü bu haritaların toprakların yaklaşık yüzde 40'ını İsrail kontrolünde bırakacağını, bunların arasında güneydeki Refah bölgesi ve Gazze'nin kuzeyindeki ve doğusundaki diğer bölgelerin de bulunduğunu belirtti. Kaynaklar, ‘görüşmelerin devam etmesinin beklendiğini’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, İsrail'in, güneydeki Morag Ekseni de dahil olmak üzere birçok yerden çekilmeyerek Filistinlileri sürmeye devam etmek gibi kendi şartlarını dayatmak istediğini düşünüyor. Kuzey bölgesini askeri olarak kontrol altına alarak buradaki nüfusu sürme olasılığı olduğunu ifade eden Hasan, böylece ateşkes sona erdikten sonra Filistinlilerin sürülmesinin kolaylaşacağına dikkati çekti. Hasan, ABD'nin İsrail'e baskı yapmamasının müzakerelere zarar verdiğini ve bu tür konuların ertelenmesinin bir fayda sağlamayacağını, bunların erken çözülmesi gerektiğini, çünkü bu konuların belirleyici olduğunu vurguladı.

Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya varılmasının gecikmesi, engellerin devam etmesi ve Filistinlilerin hedef alınması nedeniyle, direnişin İsrail'e teslim olmasını isteyen bir manevra ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz ve Hamas bunu kabul etmeyecektir. ABD’nin İsrail'e baskı yapmaktan başka seçeneği yok. Özellikle Kahire'nin talep ettiği Mısır sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme gibi henüz çözülmemiş ve belirsizliği devam eden başka konular da var.”

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Hamas'ın talebi olan İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesinin gerçekleşmemesi halinde bunun müzakereleri engelleyebileceğini düşünüyor. Nazzal, çekilme maddesinin ertelenmesinin müzakereleri kurtarmak için yapılan bir girişimden ibaret olduğunu ve Netanyahu hükümetinin çekilme gibi siyasi konularda taviz vermediği sürece, Washington veya İsrail'in iddia ettiği gibi anlaşmanın yakın zamanda imzalanmayacağını belirtti.

Cuma günü ABD ziyaretinden dönmeden önce, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Birkaç gün içinde (anlaşmayı) tamamlayabileceğimizi umuyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da Netanyahu ile iki kez görüşen Trump, yakın zamanda ateşkes sağlanacağına dair açıklamalarını yineledi ve bu haftayı (yani birkaç gün sonra) olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmaya varılması konusunda ‘büyük umutları’ olduğunu söyledi.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Ancak sahada durum bu umutların aksine gelişiyor. Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada cumartesi günü 20'den fazla Filistinlinin öldüğünü ve İsrail ordusunun son 48 saat içinde Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşık 250 terörist hedefi vurduğunu’ söyledi.

Hamas, İsrail ordusuna karşı operasyonlarını sürdürürken, İsrail ordusu cuma günü, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde çıkan çatışmalarda Golani Tugayı'na bağlı keşif biriminden bir subayın öldürüldüğünü, ayrıca Gazze'nin kuzeyinde çıkan çatışmada iki askerin yaralandığını açıkladı. Bu açıklamadan iki gün önce Gazze'nin güneyinde kaçırılmak üzere olan bir İsrail askerinin öldürüldüğü bildirilmişti.

Birleşmiş Milletler (BM), cumartesi günü yaptığı ortak açıklamada, Gazze'deki yakıt kıtlığının kritik seviyelere ulaştığı konusunda uyarıda bulundu. BM’nin aralarında İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) da bulunduğu yedi ayrı kuruluşu tarafından yapılan ortak açıklamada, “Yakıt, Gazze'de hayatta kalmanın bel kemiğidir” denildi.

Bu olumsuz gelişmeler devam ederken Reha Ahmed Hasan, Trump'ın dün değil, bugün bir anlaşma sağlayabileceğini düşünüyor. Hasan’a göre ABD'nin tutumu, İsrail'e baskı uygulayarak bir anlaşma sağlamaya ve Gazze'yi yerinden etme ve yok etme planlarından vazgeçmeye yönelik gerçek bir adım atarak tüm bu sorunları sona erdirebilir.

Bu görüşe katılan Nizar Nazzal da Washington'ın, Nobel Barış Ödülü almayı uman Trump'ın çabalarının başarısız olmaması için müdahale edeceğini ve Netanyahu'yu daha geniş çaplı yayılma haritasını kabul etmeye zorlayacağını (bu cümle tuhaf geldi ama böyle yazıyordu) vurguladı. Ateşkes yapılmaması halinde İsrail Başbakanı’nın popülaritesinin daha da zarar göreceği ve İran'a karşı savaşından elde ettiği son siyasi kazanımlarını kaybedebileceği uyarısında bulunan Nazzal, bu nedenle Netanyahu'nun çıkarlarına en uygun olanın anlaşmayı geçici olarak kabul etmek olduğunu belirtti.