Tunus Cumhurbaşkanı Said, geçici yargı konseyine onay verdi

AB, mali yardımı durdurmakla tehdit ediyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said, geçici yargı konseyine onay verdi

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, başkanlık kararıyla eski konseyin feshedilmesi sonrasında ‘hakimlere grev yasağı getiren’ ve geçici bir Yüksek Yargı Konseyi’ni kuran başkanlık kararnamesi yayınladı. Kararname, hakimlere ilişkin bu yasağın uygulanabilirliği hakkında birkaç soru işaretine neden oldu. Ayrıca yürütme makamının yargı makamını kontrol etme olasılığı ve bunun sonucunda yetkiler arasındaki dengesizlik hususunda da korkuları artırdı.
Olağanüstü bir dönemde yayınlanan bu kararnamenin 9. bölümünde, “Hakimlerin grev yapması ve mahkemelerin normal işleyişini bozacak şekilde herhangi bir örgütlü eylemde bulunmaları yasaklanmıştır” ifadelerine yer verildi. Aynı şekilde cumhurbaşkanlığı kararnamesi, konseyin her üç ayda bir çalışmalarının ilerleyişi hakkında Kays Said’e bir rapor sunacağı ve Konsey üyeleri arasından bir raportör atanacağı belirtildi.
Kararnamede ayrıca, geçici konseyin oluşumu, üyeliğine nasıl aday gösterileceği, çalışma şekli ve görevlerinin seyri, disiplin cezaları ve hakimlerin dokunulmazlığının nasıl kaldırılacağı’ konuları da yer aldı. Bu durum, Tunus Cumhurbaşkanı’nın, Yusuf Buzaher başkanlığındaki Yüksek Yargı Konseyi'nin feshedilmesinden geri adım atma gerekliliği çağrısı yapan seslere bakılmaksızın, yargı sisteminde reform yapma planını uygulamaya devam ettiği anlamına geliyor. Yargıtay Birinci Başkanı, geçici Yüksek Yargı Konseyi’ne başkanlık ediyor. Konsey, birincisi idare mahkemesi başkanı, ikincisi de hesap mahkemesi başkanı olmak üzere iki milletvekilinden oluşuyor.
Konsey, 12’si kendi vasıflarıyla ve 9’u cumhurbaşkanlığı emriyle atanan 21 üyeden oluşuyor. Bu durum, seçilmiş Yüksek Yargı Konseyi’nin üye sayısının 45’ten sadece 21’e düştüğünü de gösteriyor.
Geçen cumartesi günü Kays Said, bu uygulamanın yasallığına dair yoğun bir tartışma ortasında, var olan konseyin yerini alacak bir geçici Yüksek Yargı Konseyi’nin kurulması için kararnameyi onaylama  görevini devraldı. Başbakanın da katılımıyla Adalet Bakanı Leyla Cafal ile yaptığı görüşmede, yargının bağımsızlığına saygı duyduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı, egemenliğin halk için olduğunu ve görevler arası ayrılığın, dengeyi sağlamak olduğunu hatırlatarak, “Ülke, tüm yolsuzluk nedenlerinden arındırılmalı ve bunun için herkesin kanun önünde eşit olduğu adil bir yargı sistemi kurulmalıdır” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Tunus Cumhurbaşkanı’nın ‘Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararının’ ardından siyasi sahnedeki gelişmelere karşı Tunus’a yapılacak mali yardımın durdurulmasına yönelik teklifler üzerinde çalıştığını belirtti. Fransa merkezli ‘TV5’ tarafından yayınlanan bir televizyon röportajında ​​Borrell, Tunus makamlarına normal demokratik duruma dönmeleri çağrısı yaptı. Borrell, “Tunus’taki olaylarla oldukça meşgulüz ve Tunus’a yönelik mali yardımın bir kısmını dağıtmayı durdurma kararı alma sürecindeyiz” dedi.
Öte yandan Kays Said’in kararına karşı çıkan vatandaşlar, başkent Tunus’un merkezindeki Muhammed el-Hamis caddesinde yapılan darbenin devrilmesi çağrısı yapılan bir oturma eylemi düzenledi. Gelişmeyle birlikte başkentteki önemli caddelerde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Aynı şekilde Nahda Hareketi Başkan Yardımcısı Nureddin el-Buheyri’nin serbest bırakılması ve 2014 anayasasının uygulanması çağrısı yapıldı. Eylemciler, ‘Darbe devrilsin’, ‘Anayasa, özgürlük ve ulusal onur’ gibi birçok slogan attı.
Bu protesto eylemi sırasında ‘Darbeye Karşı Vatandaşlar’ hareketinin bir üyesi olan Habib Buacile, Tunus’ta öne çıkan çeşitli ekonomik, sosyal ve politik sorunları gündeme getirecek, ulusal bir kurtarma projesi formüle etme gerekliliğinden bahsetti.
Buacile, “Bu projede ‘neden başarısız olduk, nasıl başarılı oluruz, demokratik ve adil bir Tunus’u nasıl kurarız’ diye soruyoruz” şeklinde konuştu.
Habib Buacile, Tunus güvenlik güçlerine de bir mesaj gönderirken, “Devleti karıştırmaya çalışanlara karşı devleti savunmak için bizimle birlikte olduğunuzda, istediğimiz gibi cumhuriyetin güvenliği olacaksınız” dedi.
Diğer taraftan hareketin liderlerinden Reda Belhac, yürütme organı tarafından yargıyı kontrol etme girişiminden bahsetti. Belhac, “Tunus hakimleri, yargıyı kullanarak rakiplerine diz çöktürmek isteyen Kais Said’e karşı bugün bu rakiplerin desteğine ihtiyaç duyuyor” ifadelerini kullandı.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.