G-7 ülkelerinden Rusya’ya yaptırım tehdidi

Londra yönetimi Putin’i ‘uçurumun eşiğinden’ dönmeye davet ederken Moskova diplomatik sürecin henüz sonlanmadığını vurguladı.

Almanya'nın kuzeyindeki Munster Kışlası'ndan Litvanya'ya nakil edilmesi için bekletilen tanklar. (EPA)
Almanya'nın kuzeyindeki Munster Kışlası'ndan Litvanya'ya nakil edilmesi için bekletilen tanklar. (EPA)
TT

G-7 ülkelerinden Rusya’ya yaptırım tehdidi

Almanya'nın kuzeyindeki Munster Kışlası'ndan Litvanya'ya nakil edilmesi için bekletilen tanklar. (EPA)
Almanya'nın kuzeyindeki Munster Kışlası'ndan Litvanya'ya nakil edilmesi için bekletilen tanklar. (EPA)

Avrupa’da felakete yol açabilecek olası bir savaşın önüne geçmek için diplomatik çabalar devam ediyor. Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin oluşturduğu G7 ülkelerinin maliye bakanları ortak bildiri yayımlayarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda, ‘hızlı, koordineli ve kararlı tepkiyle karşılık verileceğini’ ve ‘ağır yaptırımlar’ uygulanacağını açıkladı.
Almanya’nın dönem liderliğini üstlendiği G-7 ülkelerinin; ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada ve Japonya’nın maliye bakanlarının yayımladıkları bildiride Ukrayna'nın egemenliğinin, toprak bütünlüğünün, ekonomik ve finansal istikrarının korunmasında kararlı olunduğu, Ukrayna'ya 2014'ten beri 48 milyar doları aşan ekonomik destek sağlandığı belirtildi. 
Ortak bildiride şu ifadelere yer verildi:
"Acil önceliğimiz gerilimi düşürme çabalarını desteklemektir. Diğer yandan, özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik olası herhangi bir askeri saldırısına hızlı, eşgüdümlü ve güçlü bir yanıt verileceğini yineliyoruz. Rus ekonomisi üzerinde hemen ağır sonuçları olacak ekonomik ve mali yaptırımları toplu olarak uygulamaya hazırız."
Rusya-Ukrayna krizi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Avrupa’daki en önemli güvenlik krizi olarak niteleniyor. Bazı Avrupa borsalarında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme ihtimali nedeniyle yüzde 3’lük kayıplar yaşandı. Moskova Borsası’ndaki kayıplar da yüzde beşe yaklaştı ve ruble dolar karşısında değer kaybetti.   

Putin ve güvenlik garantileri
Rus devlet haber ajansı RIA Novosti'nin haberine göre Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Devlet Başkanı Vladimir Putin’e henüz diplomatik seçeneklerin tüketilmediği tavsiyesini verdi. Putin, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu Kremlin Sarayı’na çağırarak Ukrayna krizine dair son gelişmeler hakkında brifing aldı. Bakan Lavrov, Batı ile süren diplomatik sürecin henüz tüketilmediğini belirterek “Bu aşamada görüşmelere devam edilmesi ve genişletilmesini öneriyorum. Ancak elbette sonsuza kadar devam edemez” dedi. 
Lavrov Rusya'nın güvenlik garantileriyle ilgili ABD'den somut öneriler aldıklarını ancak Avrupa Birliği'yle NATO'dan gelen yanıtların tatmin edici olmadığını belirtti. ABD'den cevaplanmamış sorularla ilgili yanıt almaya çalıştıklarını, Rusya'nın taleplerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.  
Putin’in Lavrov’un Rusya’nın ‘güvenlik garantileri’ ile ilgili hazırladığı 10 sayfalık bir ‘yanıtı’ ABD ve müttefiklerine sunma önerisine onay verdiği belirtildi.  

Rus ordusundan açıklama
Rus haber ajansı Interfax’ın haberine göre üst düzey bir Rus askeri yetkilisi, Rusya'nın karasularına yasa dışı yollarla girmeye çalışan yabancı savaş gemilerine ve denizaltılara ateş açmaya hazır olduğunu söyledi.
Interfax'a açıklama yapan Rus Ordusu Ana Operasyonlar Dairesi Başkan Yardımcısı Stanislav Gadzhimagomedov, ABD'nin Rusya'yı öncelikli olmayan konularda uzun süreli müzakerelere sürükleyerek Rusya'nın küresel güvenlik önerilerini engellemeye çalıştığını belirtti. Ayrıca NATO’nun Ukrayna’yı desteklemesinin, Ukrayna’yı Kırım Yarımadası ya da Donbas’a saldırmaya teşvik ettiğini, böylesi bir durum yaşanırsa bunun bir felaket olacağını vurguladı. Gadzhimagomedov, ‘Karasularımıza yasa dışı yollarla girmeye çalışan gemilere ve denizaltılara ateş açmaya hazırız” ifadesini kullandı.  
Bu açıklama, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun doğu sularında muhtemelen ABD'ye ait yabancı bir denizaltı tespit edildiğini duyurmasının ardından geldi. ABD’li askeri yetkililer ise Rus karasularında askeri operasyonlar düzenledikleri iddiasını yalanladı.

Schulz ve Alman birlikleri
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, resmi ziyarette bulunduğu Kiev'de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile bir araya geldi. Scholz, görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında diplomatik bir çözüm bulmaya çalıştıklarını vurguladı.
Herhangi bir askeri tehlike durumu olmamasına rağmen Rusya'nın Ukrayna sınırındaki tatbikatlarının kabul edilir olmadığını belirten Almanya Başbakanı şunları söyledi:
“Bir kez daha netleştirmek istiyorum; Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğü esastır ve müzakere edilemez. Rusya'dan gerilimi düşürmeye yönelik adımlar bekliyoruz. Aksi takdirde bunun ‘ağır ekonomik, jeopolitik ve mali sonuçları’ olacaktır. Bunu yarın Moskova'da da söyleyeceğim." 
Reuters’a konuşan bir görgü tanığı, NATO birlikleri kapsamında Alman askerlerini taşıyan bir uçağın Litvanya’ya indiğini aktardı.  
NATO askeri yetkilisi, A400M nakliye uçağının 70 Alman askerini ve muhtelif cephaneleri Litvanya’ya taşıdığını söyledi ve önümüzdeki günlerde bu sayının 360’a ulaşacağını bildirdi. Litvanya'daki NATO kuvvetlerinin Alman komutanı Daniel Andre gazetecilere verdiği demeçte, "Bu hazırlıklar, Almanya'nın gerektiğinde savaş bölgesindeki birliklerini seri bir şekilde takviye etme yeteneğinin ve kararlığının güçlü bir işaretidir" dedi.

Uçurumun Eşiği
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Ukrayna'da yaşanan krizle ilgili yaptığı açıklamada, Rusya lideri Vladimir Putin'in 'uçurumun kenarından' geri adım atması için halen vakti olduğunu söyledi.
İngiliz televizyonların yayınladığı haberlerde Johnson, Rusya'nın Ukrayna'yı muhtemel işgalinin ‘korkunç bir hata ve Rusya için felaket’ olacağına işaret ettiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Bir uçurumun kenarındayız ama Rusya Devlet Başkanı Putin'in geri adım atması için halen zaman var. Felakete yol açabilecek bir hatadan kaçınmak için herkesi diyaloga davet ediyoruz."
Johnson, İngiliz hükümetinin Rusya'yı işgalden caydırmak için ‘çok sert’ yaptırımlar uygulamaya hazırlanması gerektiğini vurguladı.
Ayrıca Rusya’ya olan enerji bağımlılığının azaltılması için Almanya’ya Kuzey Akım-2 projesini yeniden değerlendirmesi çağrısında bulundu. 
ABD Başkanı’nın da ifade ettiği gibi; Rusya’nın 48 saat içinde bir askeri harekât planladığına dair işaretler olduğuna dikkat çeken var Johnson, sınırdaki 130 bin Rus askerinin varlığının ciddi endişelere neden olduğunu söyledi.   
İngiltere'nin cuma günü vatandaşlarına Ukrayna'yı derhal terk etmelerini tavsiye etmesinin ardından Dışişleri Bakanı Liz Truss, vatandaşların tahliyesiyle ilgili bir toplantı düzenledi.

Avrupa Birliği hazırlanıyor
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgile göre bir AB yetkilisi, AB bloğunun Rusya'nın Ukrayna'yı istikrarsızlaştırmaya yönelik olası bir hamlesine yanıt olarak atılacak adımlar hazırladığını ancak Moskova'nın tam olarak ne planladığını bilmediklerini söyledi. Ukrayna krizine dair ABD-Rusya görüşmelerinin kayda değer bir ilerleme sağlamadığını belirten yetkili, Almanya ve Fransa’nın, Devlet Başkanı Vladimir Putin ile diyalog kanallarını halen açık tuttuğunu ifade etti. AB yaptırımlarının sert olması durumunda Moskova’nın misilleme olarak doğalgazı kesebileceğini belirten yetkili, Avrupa Birliği'nin gaz ihtiyacının yüzde 40'ının Rusya'dan sağlandığını hatırlattı.  
Yetkili ayrıca Avrupa Birliği'nin Rusya'nın Avrupa'ya satışlarını azaltması halinde enerji talebini Çin'e ne kadar hızlı kaydırabileceğini araştırdığı bilgisini verdi. Kaynak ayrıca Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi halinde AB'nin bir mülteci akınına da hazırlandığını vurguladı.
Avrupa Birliği'nin üyelerinden bazılarının Rusya'ya herhangi bir saldırıdan caydırmak için sert yaptırımlar uygulamak istediğini kaydeden yetkili, bazı üyelerin ise gerilimi artırmamak adına, yalnızca gerekmesi halinde önlemler alınması gerektiğini savunduğunu kaydetti.

Ukrayna ve Belarus  
Ukrayna Savunma Bakanı Oleksiy Reznikov ve Belarus Savunma Bakanı Viktor Hrenin arasında bir telefon görüşmesi gerçekleştirildi.
Belarus Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Ukrayna tarafının inisiyatifi ile gerçekleşen telefon görüşmesinde, Hrenin ve Reznikov’un iki ülke arasında askeri alanda iş birliği, iş birliğinde sorunlu noktaları, bölgedeki güvenlik ve güven ortamını güçlendirmeye yönelik somut adımların atılması konularını ele aldıkları belirtildi.
Belarus Rusya ile birlikte Ukrayna sınırları yakınında ortak askeri tatbikat düzenliyor. Ukrayna Savunma Bakanı Reznikov, görüşmeyi ‘oldukça verimli’ olarak niteledi. Hrenin ise ‘tatbikatın Ukrayna’yı tehdit etmediğini’ vurguladı.
Hrenin ve Reznikov’un şeffaflığı ve karşılıklı güveni artırmak için somut adımlar attığı belirtilen açıklamada, görüşmenin diyalog ortamını yeniden canlandırmak, olumsuz görüşleri azaltmak ve bölgede güvenliği sağlamak için gerçekleştirildiği kaydedildi.

Doğu Avrupa ve mülteciler
Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya ile krizin artması halinde Ukrayna'dan kaçabilecek yüz binlerce mülteciyi kabul etmek için hazırlıklara başladı. Polonya’da mülteciler için kamp alanları belirlendi. Romanya’dan da mülteci kampları için çalışmalar yapıldığına dair açıklamalar geldi. Bölgede Demir Perde ve Sovyet etkisinin hatıraları halen canlı durumda. Bölge halkları en son 1990'larda eski Yugoslavya'nın çöküşü sırasında görülen bir göç dalgasının yol açacağı istikrarsızlıktan endişe ediyor. Polonya’da çalışma oturumu bulunan 1 milyonun üzerinde Ukraynalı yaşıyor.  



İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.