Diş implantlarında kullanılabilecek kemikten daha güçlü bitki bazlı bir bileşen geliştirildi

Yeni bitki kaynaklı kompozit, kemik kadar sağlam ve alüminyum kadar sert

Kemik kadar güçlü yeni bileşen (Araştırma ekibi)
Kemik kadar güçlü yeni bileşen (Araştırma ekibi)
TT

Diş implantlarında kullanılabilecek kemikten daha güçlü bitki bazlı bir bileşen geliştirildi

Kemik kadar güçlü yeni bileşen (Araştırma ekibi)
Kemik kadar güçlü yeni bileşen (Araştırma ekibi)

ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), biraz sentetik polimerle karıştırılmış selüloz nanokristallerden (CNC) oluşan bir bileşen geliştirdiğini duyurdu.
Araştırmacılar, selüloz bileşeninin bazı kemik türlerinden daha güçlü ve alüminyum kadar sert olduğunu kanıtladı.
MIT ekibi, hem 3D baskı, hem de geleneksel döküm kullanarak üretebilecekleri, güçlendirilmiş selüloz nanokristallere dayalı bir bileşik için reçete geliştirdi.
Malzemenin gücü ve sertliğini test etmek için kullandıkları madeni para büyüklüğündeki parçalara döken araştırmacılar, ayrıca malzemenin selüloz bazlı diş implantları yapmak amacıyla kullanılabileceğini göstermek için bileşiği bir dişe dönüştürdü.
Tek bir ahşap hücre duvarı, tüm bitkilerin ana yapısal bileşeni olan selüloz liflerinden oluşuyor. Her bir fiberin içinde organik polimer zincirleri olan takviye edici selüloz nanokristalleri bulunuyor.
Nano ölçekte, CNC’ler Kevlar’dan (çok hafif karbon kökenli çok sağlam liflerden oluşan bir malzeme) daha güçlü ve daha serttir.
Bunların büyük bölümleri kullanılarak kristaller yapılabilirse, CNC’ler daha güçlü, daha sürdürülebilir, doğal olarak türetilmiş plastiklere giden bir yol olabilir.
Araştırmacılar, malzemenin çatlaklara karşı direncini de test etti ve birçok ölçümde, selüloz tanelerinin kompozit düzeninin malzemeye direnç kazandırdığını buldu.
Bileşiğin yapısını mikroskop altında inceleyen araştırmacılar, selüloz tanelerinin sedef yapısına benzer bir düzende yerleştiğini ve bu yapının çatlakların doğrudan malzemeden geçmesini engellediğini gördü.
Araştırmacılar, bu benzersiz niteliklerin, selüloza mevcut kullanımlardan ziyade benzersiz kullanımlar sağladığını bildirdi.
Her yıl bitkilerin kabuğu, ağaçlar veya yapraklardan 10 milyar tondan fazla selüloz yapılıyor. Bu selülozun çoğu kağıt ve tekstil endüstrisinde kullanılırken, bir kısmı gıda ve kozmetik koyulaştırıcılarda kullanılmak üzere toz halinde işleniyor.



James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
TT

James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)

Televizyon tarihinin en ikonik karakterlerinden Tony Soprano'yu, James Gandolfini dışında birinin canlandırdığını hayal etmek bile imkansız. Ancak dizinin yaratıcısı David Chase, başta bu konuda o kadar da emin değildi.

"Tony Soprano'yu buldum galiba"

New Jersey'li bir mafya babasının özel hayatı ve iş dünyasındaki çatışmalarını konu alan The Sopranos'un yaratıcısı Chase, Gandolfini'yi başrol için ilk izlediğinde tereddüt yaşamış. Jason Bailey'nin yeni kitabı Gandolfini: Jim, Tony, and the Life of a Legend'da (Gandolfini: Jim, Tony ve Bir Efsanenin Hayatı) yer alan ve Vulture tarafından yayımlanan bir bölüm, dizinin oyuncu seçim sürecini ve Chase'in başlangıçtaki çekincelerini detaylandırıyor.

Gandolfini'nin adı, menajeri Nancy Sanders pilot bölümün senaryosunu okuduğunda gündeme gelmiş. Senaryoyu eline alır almaz "Aman Tanrım, Tony Soprano'yu buldum galiba" diye düşündüğünü anlatıyor.

Ancak Gandolfini'nin kayıtlarını izledikten sonra Chase, "Bence çok iyi bir oyuncu ama tek bir endişem var. Yeterince tehditkar mı?" diye sormuş.

Sanders bu söz karşısında şaşkına dönmüş. "Eğer bana 'Biraz kilolu' ya da 'Saçları dökülüyor' deseydiniz anlar, kabul ederdim. Ama yeterince tehditkar mı? Bu adam tam sizin aradığınız kişi" diyerek Gandolfini'nin rol için mükemmel seçim olduğunu savunmuş.

Üç aday kaldı

Gandolfini ise senaryoyu çok sevmesine rağmen rolü alacağından pek umutlu değilmiş. Asıl endişesiyse Chase'in çalışması zor biri olma ihtimaliymiş. Deneme çekimlerinden önce Chase'le kahvaltıda buluşması istendiğinde hiç de hevesli değilmiş. Ama buluşma düşündüğünün aksine son derece keyifli geçmiş. 

Sonunda Tony Soprano rolü için üç aday kalmış: James Gandolfini, Mike Rispoli ve daha sonra dizide başka bir karaktere hayat verecek Steven Van Zandt. Deneme çekimleri sırasında Chase'in tüm şüpheleri dağılmış:

Sonunda kendini verip gerçekten okumaya başladığında, işte o anda her şey belli oldu.

Sonrasında The Sopranos, televizyonun altın çağını başlatan yapımlardan biri oldu. 1999-2007'de 6 sezon süren dizide Tony Soprano'ya hayat veren Gandolfini, televizyon tarihinin en etkili karakterlerinden biri olarak anılıyor. 

2013'te 51 yaşında kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Gandolfini, bu performansıyla üç Emmy, 5 SAG (Screen Actors Guild) ve bir Altın Küre kazanmıştı.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Vulture