WHO: Kovid-19 vaka artış oranında bir önceki haftaya göre yüzde 19'luk düşüş kaydedildi

Hong Kong pazarlarında virüs bulaşmasını önlemek için koruyucu maske takan insanlar (Reuters)
Hong Kong pazarlarında virüs bulaşmasını önlemek için koruyucu maske takan insanlar (Reuters)
TT

WHO: Kovid-19 vaka artış oranında bir önceki haftaya göre yüzde 19'luk düşüş kaydedildi

Hong Kong pazarlarında virüs bulaşmasını önlemek için koruyucu maske takan insanlar (Reuters)
Hong Kong pazarlarında virüs bulaşmasını önlemek için koruyucu maske takan insanlar (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Kovid-19'un Omikron varyantının alt varyantlarından BA.2'nin şu an 10 ülkede baskın hale gelerek vakaların çoğunluğunu oluşturduğunu açıkladı.
Örgütün sitesinde yayımlanan Haftalık Kovid-19 Güncellemesi raporunda küresel Kovid-19 vakaları, Omikron ve alt varyantlarına dair son durum incelendi.
Rapora göre 7-13 Şubat'ta küresel Kovid-19 vaka artış oranında bir önceki haftaya göre yüzde 19'luk düşüş görülürken, can kaybı oranları önceki haftaya göre değişiklik göstermedi.
Son bir haftada dünya genelinde yaklaşık 16 milyon yeni Kovid-19 vakası görülürken virüs nedeniyle 75 bine yakın kişi hayatını kaybetti.
Vakalarda en fazla düşüş, WHO'nun Güneydoğu Asya Bölgesinde gözlemlendi ve bu bölgede son bir haftadaki artış oranı, bir önceki haftaya göre yüzde 37 daha az olarak belirlendi.
Aynı aralıktaki WHO'nun Amerikalar Bölgesinde yüzde 32, Afrika'da yüzde 30, Avrupa'da yüzde 16 ve Doğu Akdeniz Bölgesinde yüzde 12 düşüş kaydedildi.

BA.2 en çok Güneydoğu Asya'da yayılıyor
Raporda Omikron'un alt varyantlarından BA.2'nin, küresel Kovid-19 vaka artışlarındaki payının artışta olduğu da gözlemlendi.
WHO'ya bağlı İnfluanza Verilerinin Paylaşımı Küresel İnisiyatifi'ne (GISAID) gönderilen vaka örneklerine göre BA.2 alt varyantı Bangladeş, Brunei, Çin, Danimarka, Guam, Hindistan, Karadağ, Nepal, Pakistan ve Filipinler'de Omikron vakalarının yarısından fazlasını oluşturdu.
BA.2'nin en çok WHO'nun Güneydoğu Asya Bölgesinde yayılarak toplam Omikron vakalarının yüzde 44,7'sini oluşturduğu, Amerikalar Bölgesinde ise BA.2'nin yayılma oranının yüzde 1'lerde olduğu bilgisi paylaşıldı.
Raporda BA.2'nin Omikron'a kıyasla daha hızlı yayıldığına dair sınırlı verilerin olduğu açıklanırken alt varyantın insan vücudunu ne derece etkilediğinin henüz bilinmediği kaydedildi.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature