Grundberg, Husilerin BAE ve Suudi Arabistan'a saldırılarının ciddiyeti konusunda uyardı

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Hudeyde'deki yerel yetkililerle birlikte (AFP)
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Hudeyde'deki yerel yetkililerle birlikte (AFP)
TT

Grundberg, Husilerin BAE ve Suudi Arabistan'a saldırılarının ciddiyeti konusunda uyardı

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Hudeyde'deki yerel yetkililerle birlikte (AFP)
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Hudeyde'deki yerel yetkililerle birlikte (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, yaptığı açıklamada, Yemen’de tarafların çıkarlarını siyasi, güvenlik ve ekonomik olarak ele alınmasını sağlayan üç yollu sürece atıfta bulunarak kapsamlı bir siyasi çözüm olarak adlandırdığı bir çerçeve planı hazırladığını belirtti.
Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK), İran destekli Husi milislerin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yönelik saldırılarının bu çatışmayı kontrolden çıkararak zarar vereceği konusunda uyarıda bulundu ve gerilimi azaltmak için “olası uzlaşmaları” desteklemeye çağırdı.
Grundberg, Yemen’deki son gelişmeleri takip etmek amacıyla düzenlediği toplantıda, Yemen krizindeki "endişe verici gelişmeler" ve "bu yolu tersine çevirmek ve uzun zamandır beklenen bir siyasi sürece başlamak" için diplomatik çabaları ele aldı. Son aylardaki gerginliğin Yemen'deki çatışmanın bölgesel boyutuna ışık tuttuğunu atıfta bulunan yetkili, geçtiğimiz ay Husiler tarafından BAE’deki bir sivil havaalanı ve sanayi bölgesine yapılan saldırılarla üç sivilin hayatını kaybettiğine değindi. Açıklamasında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bu saldırıları kınadığını yineleyen Grundberg, BAE ve Suudi Arabistan'a yönelik saldırıların, Yemenli tarafların, bölge ve uluslararası toplum bu çatışmayı sona erdirmek için ciddi çaba göstermediği sürece çatışmaların kontrolden çıkma tehlikesine işaret ettiğini vurguladı. Yetkili, artan gerginlikle ilgili endişelerini ifade ederek, tüm taraflara uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini hatırlattı.
BM Yemen Özel Elçisi, Yemen'deki savaşın ekonomik arenada da şiddetle devam ettiğine atıfta bulunarak, savaşan tarafların kaynaklar, ticaret akışları ve para politikası üzerindeki çatışmasına işaret etti. Savaşın bu yönünün etkisinin, tartışmasız biçimde bir bütün olarak Yemen nüfusunu etkilemeye devam ettiğini söyleyen Grundberg, ayrıca savaşın, Yemen'deki medya profesyonelleri ve aktivistlerine yönelik gözdağı, gözaltı ve tacizle birleşerek giderek artan düşmanca medya retoriği ile kamusal alanda da yürütüldüğünü bildirdi. Yetkili, tüm tarafları “basın özgürlüğünü korumaya, tutuklu gazetecileri ve siyasi aktivistleri derhal ve koşulsuz serbest bırakmaya” davet etti.
BM yetkili, tüm bu zorluklara rağmen, “bu savaştan bir çıkış yolu olduğunu” vurguladı ve savaşı sona erdirmenin "kolay olmayacağını, ancak bunun mümkün olduğuna kesinlikle inandığını” vurguladı. Çok yönlü bir süreç kurmak dahil olmak üzere kapsamlı bir siyasi çözüme doğru ilerleme kaydetmek adına bir çerçeve planı geliştirdiğini söyleyen yetkili, siyasi, güvenlik ve ekonomik konularda daha geniş bir Yemen gündemiyle savaşan tarafların çıkarlarına hitap edebileceğini söyledi. Önümüzdeki hafta, savaşan taraflar, siyasi partiler, sivil toplum temsilcileri ve Yemenli uzmanlar da dahil olmak üzere birçok Yemenli paydaşla siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlarda temaslara başlayacağını söyleyen Grundberg, çatışmayı sona erdirmek için Yemenlilerin daha geniş özlemleri ve vizyonlarına ek olarak üç yol (ekonomik, güvenlik ve ekonomik) ile kısa ve uzun vadeli önceliklerini keşfetmeye çalışacağını aktardı. BMGK’nın tüm aktörlerini gecikmeden yapıcı planına katılmaya teşvik için destek olmaya davet eden Grundberg, Yemenli tarafların rotalarını değiştirmeleri ve ileriye dönük barışçıl bir yol çizmeleri için gerçek bir fırsata sahip olduklarını söyledi. Grundberg açıklamasında, çatışmanın ana unsurlarını ele alarak, yıkıcı askeri, siyasi ve ekonomik savaşların sona ermesi için yeniden umudun sağlanabileceğine inandığını dile getirdi.
Gerilimi azaltmak için her olasılığı araştırmaya devam ettiğini söyleyen Grundberg, tarafların üzerinde anlaşacağı "olası uzlaşmalar" konusunda sürekli olarak savaşan taraflarla temas  içinde olduğunu belirtti. Yetkili ayrıca, Riyad ve Maskat'taki son toplantılarda gerilimi düşürme konusunda seçenekleri sunduğunu ve ancak çağrılarına henüz yanıt almadığını söyledi. Bu savaşı sona erdirmek için güvenin az olduğunu söyleyen Grundberg, savaşı sona erdirebilmek için tarafların taviz vermesi gerektiğini belirtti ve BMGK’yı tarafları çatışmanın sürdürülebilir askeri çözümün olmadığına ikna etmek için destek olmaya çağırdı.
Grundberg, 19 Ocak’ta görevine başlayan Birleşmiş Milletler Hudeyde Anlaşmasını Destekleme Misyonu (UNMHA) Başkanlı emekli İrlandalı General Michael Perry tarafından memnuniyetle karşılanırken, Aden, Sana'a ve Hudeyde'deki taraflarla pozisyonlarını değerlendirmek ve Hudeyde'deki şiddeti azaltma fırsatlarını araştırmak için yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi.
BMGK ayrıca BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths’ten insani durum Safer petrol tankeri hakkında ek bir brifing dinleyecek.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.