WHO: Geçen hafta vaka sayıları yüzde 19 düşerken, ölümler yüzde 4 arttı

Dünya çapında vaka sayılarındaki düşüşe rağmen Kovid-19 kısıtlamalarının kaldırılmasında acele edilmesine karşı uyarılar

Almanya’nın Bremen şehrindeki bir alışveriş merkezinde Kovid-19 karşıtı önlemlere bağlı kalan insanlar (EPA)
Almanya’nın Bremen şehrindeki bir alışveriş merkezinde Kovid-19 karşıtı önlemlere bağlı kalan insanlar (EPA)
TT

WHO: Geçen hafta vaka sayıları yüzde 19 düşerken, ölümler yüzde 4 arttı

Almanya’nın Bremen şehrindeki bir alışveriş merkezinde Kovid-19 karşıtı önlemlere bağlı kalan insanlar (EPA)
Almanya’nın Bremen şehrindeki bir alışveriş merkezinde Kovid-19 karşıtı önlemlere bağlı kalan insanlar (EPA)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) haftalık epidemiyolojik raporunda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarının geçen hafta içerisinde yüzde 19 düşüş gösterirken, can kaybının yüzde 4 arttığını belirtti.
Raporda, 7-17 Şubat tarihleri arasında küresel vaka sayılarının 16 milyon, can kaybının ise 74 bin olarak kaydedildiği belirtildi.  Bu veriler, can kaybında altıncı kez haftalık oranlarda artış kaydedilirken, üçüncü kez vaka sayısında azalma kaydedildiği anlamına geliyor.
Söz konusu vakaların yarısından fazlası Avrupa’da kaydedildi. Avrupa, aşılama oranının en yüksek olduğu bölge olmasına rağmen, bölgedeki vaka sayısı 9,5 milyona ulaştı. Doğu Asya ise, vaka sayısında önceki haftaya göre artış kaydedilen tek bölge oldu.
Raporun verileri ile ilgili ilk yorumlarda, WHO aşı kampanyalarında uzun bir yol kat eden ülkelerde kısıtlamaları kaldırmak için acele etmenin yol açabileceği sonuçlar konusunda bir kez daha uyarıda bulundu. Zira yeni varyant, hızlı ve yoğun bir şekilde yayılmaya devam ediyor. WHO ayrıca, yılın ilk yarısı bitmeden dünya nüfusunun yüzde 70’inin aşılanması hedefine ulaşmak için gelişmekte olan ülkelere yapılan teknik yardımın artırılmasına yönelik bir kez daha çağrıda bulundu.
Almanya’daki, Robert Koch Enstitüsü yeni vaka sayısının salı günü 150 bine düşmesinin ardından, çarşamba günü 220 bini aştığını ayrıca can kaybının 247’ye ulaşması ile pandeminin başlangıcından bu yana kaydedilen toplam can kaybı sayısının 120 bini aştığını belirtti. Alman hükümeti, zorunlu aşıların uygulanması için Meclis’e sunduğu ve iktidar koalisyonu içinde bile sert itirazlarla karşılaşan yasa tasarısını geri çekmeye hazırlanırken, Avusturya Başbakanı Karl Nehammer, salgını kontrol altına almak için getirilen kısıtlamaların çoğunun 5 Mart itibariyle kaldırılmasına karar verildiğini duyurdu. Avusturya, bu ayın başından itibaren Avrupa Birliği’nde (AB) zorunlu aşılama uygulayan ilk ülke oldu. Söz konusu kararın Haziran ortasına kadar yürürlükte kalacağını duyuruldu.
Avrupa Birliği’nde bu türdeki ilk inceleme olarak, Hollanda Güvenlik Konseyi, pandemi yaklaşımına ilişkin ilk raporunda, pandeminin ortaya çıktığı dönemde Hollanda’nın Kovid-19 gibi bir salgının yayılmasıyla yüzleşmeye hazır olmadığı, bunun virüsü kontrol altına almak için hükümet tarafından getirilen kısıtlamaların toplumsal yansımalarının fark edilmesine engel olduğu, ayrıca Kovid-19 kurbanların en çok kaydedildiği yerler olan huzurevlerinde “sessiz felaket” olarak adlandırdığı duruma neden olduğu belirtildi.
Avrupa Bulaşıcı Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), aşılama oranlarının yüksek olduğu ülkelerin çoğunda yeni vaka sayılarında gözle görülür düşüş olmasına rağmen, çoğu Avrupa ülkesinde can kaybının hala yüksek olduğu konusunda uyarıda bulundu. ECDC yeni varyantların ortaya çıkma riskinin hala mevcut olduğuna dair uyarıda bulunarak, mümkün olduğu kadar çok sayıda yaşlıya takviye doz aşı uygulanması çağrısında bulundu.
ECDC’nin bir sözcüsü dün (Çarşamba), yeni tip koronavirüs ile enfeksiyona karşı ilaç geliştirmek üzere binlerce kimyasal bileşen üzerinde çalışmalar yürüten 30’dan fazla Avrupa bilimsel araştırma merkezini içeren bir projenin yürütüldüğünü açıkladı. ECDC, AB ülkelerindeki biyoteknoloji merkezleri tarafından denetlenen araştırmanın ilk aşaması ile ilgili olarak, içlerinden en uygun olanın seçilmesi için şu ana kadar incelenen 8 binden fazla bileşen olduğunu, ikinci aşamada Kovid-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün enjekte edildiği hayvanlar üzerinde test edildiğini ve son aşamada insanlar üzerinde klinik deneylerde en etkili olanın uygulanmaya başlanacağını açıkladı.
Sözcü, bu projenin Kovid-19 pandemisinin sona ermesinin ardından, özellikle iklim değişikli nedeniyle sayılarının artması beklenen sivrisinekler ve diğer böcekler tarafından taşınan virüslerin neden olabileceği gelecekteki diğer pandemilere hazırlık kapsamında başka antiviraller geliştirmek için devam edeceğini söyledi. Bu proje kapsamında, şu anda AIDS ve sıtmadan daha fazla ölüme neden olan ve bu yüzyılın ortalarında kanser kurbanlarının sayısını geçmesi beklenen mikroplara karşı ilaç geliştirmek için araştırma dairesinin de genişletilmesi planlanıyor.
ABD Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi İstatistik Birimi başkanı Robert Anderson, pandeminin başlangıcından bu yana Kovid-19’un neden olduğu can kaybı sayısının 1 milyonu aştığını bildirdi. Diğer yandan küresel olarak can kaybını takip eden Johns Hopkins Üniversitesi, ABD’de Kovid-19’dan kaynaklanan can kayıpları sayısının 952 bin 603 kişiye ulaştığına dikkat çekti.

AB’nin imha edeceği aşı Afrika’ya bağışladığı aşıların iki katı
“Halkın Aşı İttifakı” Avrupa Birliği’nin bu ayın sonuna kadar imha edeceği doz sayısının, bu yıl Afrika ülkelerine bağışladığı doz sayısının iki katına denk gelmesini kınadı. İlaç ve aşıların dünyanın tüm ülkelerine adil bir şekilde dağıtılması çağrısında bulunan bir grup sivil toplum örgütünün yer aldığı Halkın Aşı İttifakı dün yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği ülkelerinin, bu yılın başından bu yana Afrika ülkelerine bağışladığı 30 milyon doz aşıya kıyasla, son kullanma tarihi nedeniyle bu ayın sonuna kadar 55 milyon doz aşıyı imha edeceğini belirtti. Açıklamada “Avrupa, Afrika’ya verdiği sözleri tutmadı ve büyük miktarlarda aşı aldı” ifadelerine yer verilirken, AB’nin Afrika ülkelerinde Kovid-19’a karşı aşı üretimine engel olan faktör olduğuna dikkat çekildi.



Barrack, Lübnan'ın ABD belgesine verdiği yanıttan ‘çok memnun’

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)
TT

Barrack, Lübnan'ın ABD belgesine verdiği yanıttan ‘çok memnun’

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, bugün Baabda Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştü. (Reuters)

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack bugün yaptığı açıklamada, son günlerde tüm silahlarını bırakmayacağını belirten Hizbullah'ın nasıl silahsızlandırılacağına ilişkin ABD'nin önerisine Lübnan hükümetinin verdiği yanıttan ‘çok memnun’ olduğunu söyledi.

Barrack Beyrut'ta Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüştükten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, “Hükümetin çok kısa bir süre içinde bize verdiği yanıt inanılmazdı, bu yanıttan çok memnunum” dedi.

Barrack 19 Haziran'da Lübnan'ı ziyaret ederek Lübnanlı yetkililerle bir araya geldi ve bir önceki hükümetin kasım ayında kabul ettiği çatışmaların durdurulmasıyla ilgili güvenlik düzenlemelerinin uygulanmasına yönelik bir dizi öneri sundu.

Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Başbakan Nevvaf Selam ve Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD'nin önerilerini görüştü.

İsrail dün akşam Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyi reddettiğini açıklamasından saatler sonra Lübnan'da birçok noktaya saldırı düzenleyerek Hizbullah'ın askeri mevzilerini hedef aldığını açıkladı.

İsrail son günlerde Hizbullah tarafından rehabilite edildiğini söylediği askeri bölgeleri bombalayarak ya da Hizbullah üyelerini hedef alarak Güney Lübnan'a yönelik saldırılarını arttırdı. Söz konusu saldırılar sonucu cumartesi günü bir kişi öldü, altı kişi de yaralandı.

Gözlemciler, Barrack'ın Beyrut'a gelişiyle aynı zamana denk gelen bu operasyonların Lübnan devletine ve beş üyeli ateşkes izleme komitesine, Lübnan devletinin Hizbullah'ı silahsızlandırmaması halinde askeri operasyonlara devam edileceği ve bu görevi tek başına üstleneceği mesajını taşıdığını düşünüyor.

Lübnan'la ateşkesin yürürlüğe girdiği 27 Kasım'dan bu yana İsrail'in Lübnan'daki operasyonları durmamış olsa da, ABD elçisinin Beyrut'a gelişinin arifesinde bu operasyonların yoğunlaşması İsrail'in ve arkasındaki ABD yönetiminin Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını hızlandırmak için Lübnan'a azami baskı uyguladığını gösteriyor.

Barrack cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Lübnan'ın umudu uyanıyor! Şimdi elimizde fırsat var. Geçmişin gergin mezhepçiliğini aşmak ve Lübnan'ın gerçek vaadi olan ‘tek ülke, tek halk, tek orduyu’ gerçekleştirmek için tarihi bir an yaşıyoruz. ABD Başkanı'nın da dünya ile paylaştığı gibi Lübnan harika insanları olan harika bir yer. Gelin Lübnan'ı yeniden büyük yapalım” ifadelerini kullandı.