Avrupa Birliği ve Afrika Birliği liderleri ilişkileri yenileme amacıyla Brüksel’de bir araya geliyor

Brüksel’deki AB genel merkezi (Reuters_Arşiv)
Brüksel’deki AB genel merkezi (Reuters_Arşiv)
TT

Avrupa Birliği ve Afrika Birliği liderleri ilişkileri yenileme amacıyla Brüksel’de bir araya geliyor

Brüksel’deki AB genel merkezi (Reuters_Arşiv)
Brüksel’deki AB genel merkezi (Reuters_Arşiv)

Avrupa Birliği (AB) ile Afrika Birliği (AfB) üyesi ülkelerin liderleri 17-18 Şubat tarihlerinde Brüksel’de bir araya gelecek.
AB ve AfB arasındaki ilişkileri yenilemeyi amaçlayan zirvede, Afrika’da güvenlik, sağlık ve istikrar olmak üzere üç ana sorun ele alınacak.
Bu öğleden sonra başlayacak olan zirvede, ABD’ye üye 27 ülke liderinin Afrikalı mevkidaşlarıyla görüşmesi başlamadan önce ‘son gelişmeler’ üzerine yapacakları toplantıda Rusya ile Ukrayna gerilimi değerlendirilecek.
AfB, darbelerin ardından Mali, Burkina Faso, Gine ve Güney Sudan’ın üyeliğini askıya aldı. Bu ülkelerin yeni liderleri, Cuma günü öğleden sonra sona erecek olan Brüksel zirvesine katılmayacak.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AfB Dönem Başkanı Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall kaleme aldıkları ortak makalede, “Büyüme, paylaşılan refah ve istikrar bu ortaklığın ana hedefleridir” ifadelerini kullandı.
Macron, bu zirveyi AB Konseyi’nin Fransa dönem başkanlığı için önemli bir olay haline getirdi.
Paris’teki kaynaklar, “Ortaklıktaki durumu değiştirecek bir zirve istiyoruz” dedi.
Ancak AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, istikrarsızlık ve güvensizlik hüküm sürdüğü sürece Avrupa’nın Afrika’ya yardım edemeyeceğini vurguladı.
Borrell, askeri darbeler, çatışmalar, terör, insan kaçakçılığı ve korsanlığın kıtayı kasıp kavurduğunu ve Avrupa’yı etkilediğini söyledi.
Borrell, Afrika kıtasındaki istikrarsızlaşmanın, ‘yöntemleri ve gündemleri çok farklı olan’ Çinli ve Rus yeni aktörler tarafından körüklendiğine dikkat çekti.
Avrupalı ​​bir yetkili ise, Rus Wagner Grubu’na bağlı paralı askerlerin birçok Afrika ülkesindeki hareketlerinin Kremline yakın adamlar tarafından yönetildiğini öne sürdü.
Hammadde bakımından zengin olan bu kıta, başta Çin olmak üzere büyük güçler arasında bir nüfuz mücadelesine sahne oluyor.
ONE isimli sivil toplum kuruluşunun Afrika Direktörü Edwin Ikhuoria, “Bu zirve, Afrika’yı yeni tip koronavirüs (Kovid-19 ile) mücadelede kendi kendine yetmeye yaklaştıracak somut adımların atılması için eşsiz bir fırsat teşkil ediyor. Kıtanın koronavirüsün ekonomik etkilerinden kurtulmasını desteklemek, insana yakışır işlerin sayısını artırmak ve kendi kendine yeterliliğini desteklemek hepimizin çıkarınadır” dedi.
Diğer yandan, AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz hafta Senegal’in başkenti Dakar’da katıldığı basın konferansında, AB’nin Afrika için 150 milyar euroluk yedi yıllık bir yatırım fonu ayıracağını açıkladı.
Avrupa Komisyonu’ndan bir kaynak, bu fonun Afrikalıların ekonomilerini değiştirmek için istedikleri projelere yardımcı olmayı amaçladığını bildirdi.



Trump ve Putin'in Ukrayna konulu görüşmelerinde ele alınanlar

Trump, savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varmanın ‘gerçekten Başkan Zelenskiy'nin elinde’ olduğunu vurguladı (Reuters)
Trump, savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varmanın ‘gerçekten Başkan Zelenskiy'nin elinde’ olduğunu vurguladı (Reuters)
TT

Trump ve Putin'in Ukrayna konulu görüşmelerinde ele alınanlar

Trump, savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varmanın ‘gerçekten Başkan Zelenskiy'nin elinde’ olduğunu vurguladı (Reuters)
Trump, savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varmanın ‘gerçekten Başkan Zelenskiy'nin elinde’ olduğunu vurguladı (Reuters)

AFP

Ukrayna'da olası bir barış anlaşmasının ana gündem maddeleri arasında toprak tavizleri ve Kiev'e güvenlik garantileri alıyor, ancak şu aşamada ateşkes veya Moskova'ya yaptırım uygulanması söz konusu değil.

Aşağıda, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Alaska'da gerçekleştirdiği zirve sırasında yapılan görüşmelerde ele alınanlara dair edindiğimiz bilgiler yer alıyor.

Görüşmelerin ardından Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda, “Herkes, Rusya ile Ukrayna arasındaki korkunç savaşı sona erdirmenin en iyi yolunun, çoğu zaman geçerliliğini yitiren sıradan bir ateşkes anlaşması değil, savaşı sona erdirecek bir barış anlaşması imzalamak olduğu kararlaştırıldı” ifadelerini kullandı. Ancak Trump’ın bu tutumu, Ukrayna ve müttefiklerinin talepleriyle çelişiyor.

Bu tutum aynı zamanda Ukrayna’nın doğusunda ilerlemeye devam eden Rusya’nın zaferi olarak değerlendiriliyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin başından beri, savaşın ‘temel nedenlerini’ özellikle de Moskova'nın karşı çıktığı Ukrayna'nın NATO'ya katılma isteğini ele alan daha kapsamlı bir ‘barış anlaşmasına varılmasını’ talep ediyor. Zira Moskova, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını bekasına yönelik bir tehdit ve ulusal güvenliği için bir tehlike olarak görüyor.

Ukrayna'nın endişeleri

Ukrayna, Trump ve Putin arasında Anchorage şehrinde imzalanacak olası bir anlaşmanın, kendi topraklarından bir kısmını terk etmesine neden olacağından korkuyor.

Rusya ordusu şu an Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 20'sini, yani ülkenin güneyindeki ve doğusundaki Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerini kontrol ediyor. Rusya 2014 yılında da Kırım Yarımadası’nı ilhak etmişti.

Putin ve Trump, basın toplantısında bu acil konuyu doğrudan ele almamış olsalar da zirvenin ardından ABD Başkanı ile Avrupalı liderler arasında yapılan telefon görüşmelerinde konuşulanlardan haberdar olan bir kaynak, Trump'ın Rusya'nın Donetsk ve Lugansk bölgelerini tamamen kontrol altına alması ve cephe hattındaki çatışmaların dondurulmasını öngören bir öneriyi desteklediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Rusya, Ukrayna'ya ilk saldırısından aylar sonra, 2022 eylülünde dört bölgeyi ilhak ettiğini duyurdu, ancak ordusu bu bölgelerin hiçbirini tam olarak kontrol altında tutmuyordu.

Rusya ordusu şu anda iki bölgenin başkentleri de dahil olmak üzere Lugansk bölgesinin neredeyse tamamını ve Donetsk'in büyük bir kısmını kontrol ediyor. Ancak Zaporijya ve Herson'da durum farklı, buradaki başlıca şehirler hala Ukrayna'nın kontrolünde.

Bu toprakların Ukrayna ve uluslararası toplum açısından ne olacağı henüz bilinmiyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, söz konusu topraklardan vazgeçmeyi reddediyor ve bunun ülkesinin anayasasına aykırı olduğunu vurguluyor.

Güvenlik garantileri

Ukrayna, Avrupalıların desteğiyle, düşmanlıkların durdurulması halinde Rusya'nın yeniden saldırmasını önlemek için bu garantileri talep ediyor.

Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmede Trump, NATO anlaşmasından esinlenerek Ukrayna'ya güvenlik garantisi vermeyi teklif etti. Ancak iki kaynak, bunun NATO'ya üyelik olmadan gerçekleşeceğini belirtti.

Öte yandan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, bunun için ‘Ukrayna'nın tüm ortaklarının, ABD dahil, desteğini almasını ve tekrar saldırıya uğradığı takdirde harekete geçmeye hazır olmasını sağlayan kolektif bir güvenlik maddesi’ belirlenmesi gerektiğini belirtti.

Fransa ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, Ukrayna'da konuşlandırılacak, ancak cephe hatlarında görev almayacak bir ‘görev gücüne’ katkıda bulunmaya hazır olduklarını açıkladılar.

Trump, Zelenskiy'yi pazartesi günü Beyaz Saray'da kabul edeceğini ve görüşmeye Avrupa’dan bazı liderin de katılacağını açıkladı.

Trump’ın verdiği süre

Trump, “Her şey yolunda giderse, Başkan Putin ile (üçlü) bir toplantı tarihi belirleyeceğiz” diyerek, savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varmanın Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'nin ‘elinde’ olduğunu vurguladı.

Trump'ın geçtiğimiz cuma günü Rusya'ya Ukrayna'daki savaşı sona erdirmesi için verdiği süre teorik olarak sona erdi. Trump, aksi durumda Rusya'dan başta petrol ve silah olmak üzere ürün ithal eden ülkelere yönelik ‘ikincil’ yaptırımlar uygulanacağını açıklamıştı.

Ancak Trump, Putin ile görüşmesinin ardından Fox News kanalına verdiği demeçte, “Bugünkü gidişata bakılırsa, şu an bunu düşünmeyeceğim” dedi.

Buna karşın Avrupalı liderler, ‘adil ve kalıcı bir barış sağlanana kadar, Rusya'nın savaş ekonomisine baskı uygulamak için belirli ekonomik yaptırımları ve önlemleri sıkılaştırmaya devam edeceklerini’ vurguladılar.