Etiyopya, ABD'nin barış yasa tasarısını kabul etmiyor

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed hükümeti, tasarının yerel girişimleri bozduğunu ve ‘haksız’ yaptırımlar uygulamayı öngördüğünü söyledi.

Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) Addis Ababa'yı bölgeyi kuşatmak,  iletişim ve bankacılık gibi kamu hizmetlerinin çalışmalarını askıya almakla suçladı. (AFP)
Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) Addis Ababa'yı bölgeyi kuşatmak, iletişim ve bankacılık gibi kamu hizmetlerinin çalışmalarını askıya almakla suçladı. (AFP)
TT

Etiyopya, ABD'nin barış yasa tasarısını kabul etmiyor

Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) Addis Ababa'yı bölgeyi kuşatmak,  iletişim ve bankacılık gibi kamu hizmetlerinin çalışmalarını askıya almakla suçladı. (AFP)
Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) Addis Ababa'yı bölgeyi kuşatmak, iletişim ve bankacılık gibi kamu hizmetlerinin çalışmalarını askıya almakla suçladı. (AFP)

Haşim Ali Hamid Muhammed
Etiyopya hükümeti, ABD tarafından kabul edilen ‘Etiyopya'da İstikrar, Barış ve Demokrasi Yasası’ (HR 6600) tasarısının yerel barış girişimlerini bozduğunu duyurdu.
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti, 16 Şubat’tayaptığı açıklamada şunları söyledi:
“ABD yasa tasarısı, Etiyopya halkına ve hükümetine karşı haksız yaptırımlar ve eylemler uygulanması çağrısında bulunuyor. Bu da ülkede barışı sağlamak için atılan tüm olumlu adımları bozuyor.”

Barışın uygulanması
ABD, Etiyopya hükümetine barış sürecini uygulaması için yaptığı baskı kapsamında geçen hafta Temsilciler Meclisi üyeleri tarafından sunulan tasarıyı onayladı. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi tasarıyı kabul etti.
Addis Ababa geçtiğimiz aralık ayında temel ulusal meselelerde uzlaşıya varmak ve barışı sağlamak için siyasi ve toplumsal aktörlerden oluşan bağımsız bir ulusal diyalog komitesi kurulduğunu duyurdu. Bu adım, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nin (TPLF) 20 Aralık'ta Amhara ve Afar bölgelerinden geri çekilmesinin ardından yaşanan askeri gelişmelerin, Etiyopya ordusunun TPLF’nin işgal ettiği şehirlerin çoğunu geri almasının ve Washington ile Birleşmiş Milletler'in (BM) savaşı sona erdirme ve barış müzakerelerine başlama çağrılarının ardından geldi. Başbakan Abiy Ahmed'in geçtiğimiz 7 Ocak'ta yaptığı barış çağrısınının ve “Kültürümüzde çatışmanın sonu uzlaşma ve hoşgörüdür” açıklamasının ardından siyasi tutuklular serbest bırakıldı.
Gözlemciler, önerilen tasarının ABD'nin çatışmanın iki ana tarafını (Etiyopya hükümeti ve TPLF) barış sürecini başlatmaya yöneltme konusundaki isteği doğrultusunda geldiğini düşünüyorlar. Nitekim Etiyopya sahnesinde halen bir durgunluk söz konusu. Taraflar arasında karşılıklı suçlamalar mevcut. Ayrıca Tigray bölgesinde ve Etiyopya’nın kuzey bölgelerinde halkın sıkıntıları halen devam ediyor.
TPLF Addis Ababa'yı bölgeyi kuşatmanın ve iletişim ve bankacılık hizmetleri gibi kamu hizmetlerinin çalışmalarını askıya almanın yanı sıra elektriği kesmek ve bölgeye insani yardımların ulaşmasını kısıtlamakla suçladı.
Etiyopya hükümeti ise TPLF’yi Amhara bölgesinde sivillere karşı kıyımlar yapmakla suçlarken Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) yakın  zamanda yayınladığı bir raporunda TPLF unsurlarını geçen yıl Amhara bölgesindeki sivilleri öldürmek, toplu tecavüzler yapmak ve kasıtlı bir şekilde sivil tesisleri hedef almakla suçladı.
Amnesty söz konusu raporunda “TPLF savaşçıları, ağustos ayının sonundan eylül ayının başına kadar Amhara bölgesindeki Chenna ve Kobo'da kontrol ettikleri bölgelerde vahşete imza attılar” ifadelerine yer verdi. Amnesty’nin suçlaması, savaş sırasında meydana gelen insanlığa yönelik vahşet ve ihlallerin ardından Etiyopya çatışmasının iki tarafına yönelik yaptığı bir dizi suçlama kapsamında geldi.

Yaptırımlar silsilesi
Washington, Etiyopya hükümetine uyguladığı baskı kapsamında geçen yıl Addis Ababa'ya bir dizi yaptırım uyguladı.
ABD Başkanı Joe Biden yönetimi Haziran 2021’de Addis Ababa'ya yönelik kısıtlama kararları aldığını duyurdu. Bu kısıtlamalar, Abiy Ahmed hükümetiyle ekonomik ve askeri iş birliğinin dondurulmasının yanı sıra yardımların askıya alınması ve Etiyopyalı (ve Eritreli) yetkililere giriş vizelerinin verilmemesini de kapsıyordu.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz eylül ayında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi.
“Etiyopya'daki çatışma, dünyanın en kötü insani krizlerinden birine sebep oldu. Zira 5 milyondan fazla insan yardıma muhtaç hale geldi. 900 binden fazlası da kıtlık koşullarında yaşıyor.”
ABD Başkanı Biden’ın 2021 yılının kasım ayında, çatışmadan sorumlu olanları hedef almak için imzaladığı kararname uyarınca Eritre ordusuna ve Eritre'deki iktidar partisine yaptırımlar uygulandı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Taraflar barış konusunda somut bir ilerleme kaydedemezlerse ABD, Etiyopya hükümeti ve TPLF de dahil olmak üzere taraflara ek yaptırımlar uygulamaya hazır. Eritre'nin Etiyopya'daki istikrarı bozan varlığı çatışmanın uzamasına neden oluyor, düşmanlıkların sona ermesinin önünde duruyor ve Etiyopya devletinin bütünlüğünü tehdit ediyor.”

Doğru araç değil
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de yeni ABD tasarısının ‘Etiyopya'yı çeşitli yönlerden olumsuz anlamda etkileyeceğini’ söyledi. Kanun tasarısına karşı çıkarak Etiyopya’nın yanında olunması çağrısında bulundu. Sözcü, Kongre üyesi Tom Malinowski’yi tasarının sponsorluğunu yapmakla suçlayarak  bunun ‘Etiyopyalıların çıkarlarını baltaladığını’ söyledi.
Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu (EHRC) Başkanı Daniel Bekele Etiyopya Haber Ajansı’na (ENA) verdiği röportajda şunları söyledi:
“Önerilen yasa tasarısı ve ABD'nin Etiyopya çatışmasına yönelik sebepsiz müdahalesi, ülkedeki insan hakları ihlallerini iyileştirecek, sürdürülebilir çözümler sağlamak için doğru bir araç değil. Yeni yasa tasarısı Etiyopya'daki insan hakları ihlallerinin iyileştirilmesinde herhangi bir yapıcı rol oynamayacak. Ekonomik, siyasi ve askeri yaptırımların barış ve istikrarı yeniden sağlamak yerine (yaptırımlara maruz kalan) ülkeyi istikrarsızlaştıran ters sonuçları olacak.”
Bekele sözlerinin devamında insan haklarına ilişkin adımlar atıldığını savundu:
“Ülkede insan haklarını koruma noktasında bazı ilerlemeler kaydedildi. İnsan hakları alanındaki karmaşık sorunlar siyasi çatışmalardan kaynaklanıyor. Ancak bu tür ihlaller diğer ülkeler tarafından değil, Etiyopya'daki insan hakları kurumları tarafından çözülmeli. Batı'nın Etiyopya'daki insan hakları ihlallerini yasalar ve yaptırımlar yoluyla yönetmesine izin veren  bir şart yok. Etiyopya'ya insan hakları ihlalleri bahanesiyle veya siyasi gerekçelerle dayatılan ekonomik veya siyasi yaptırımlar doğru değil. Bunların krizleri çözmesi mümkün değil. HR 6600 yasa tasarısı güvenilmez.”
Bekele ayrıca uluslararası insan hakları kurumlarını sorunları çözmek için uygunsuz ve gereksiz yaptırımlar uygulamak yerine Etiyopya'daki insan hakları kurumları ile birlikte çalışmaya çağırdı.
Diğer yandan Etiyopya Amerikan Sivil Konseyi (EACC) Başkanı Diyakoz Yusuf Tafari, ABD yasa tasarısının ‘acımasız ve dengesiz’ olduğunu vurguladığı açıklamasında şunları söyledi:
“Karar Etiyopya'da istikrar ve demokrasi çağrısı yapsa da ülke üzerinde baskı kurmayı amaçlıyor. Bu, ABD politikasında Etiyopya hükümetine karşı bir değişikliğin olduğuna ilişkin ön işaretlere tanık olduğumuz bir zamanda geliyor. Tasarı, ABD'nin çıkarlarına hizmet etmiyor.  EACC bu konuyu yakından takip edecek.”



Trump'tan yeni açıklama: Rusya konusunda büyük ilerleme var, takipte kalın

ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)
TT

Trump'tan yeni açıklama: Rusya konusunda büyük ilerleme var, takipte kalın

ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirmenin yollarını görüşmek üzere Alaska'da gerçekleştirdiği zirveden iki gün sonra (Pazar) Rusya konusunda “büyük ilerleme” kaydedildiğini açıkladı.

Trump “Truth Social” platformunda şunları yazdı: "Rusya konusunda büyük ilerleme. Haberler için bizi izlemeye devam edin!" diye yazdı ve daha fazla ayrıntı vermedi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise bugün (Pazar) NBC'ye verdiği mülakatta Rusya ve Ukrayna arasında bir ateşkes anlaşmasına varılmasının “ulaşılamayacak bir şey olmadığını” söyledi ancak başarılı müzakerelerin her iki tarafın da taviz vermesini gerektirdiğini vurguladı.

Ateşkes anlaşmasının “kalıcı ve doğrulanabilir” olması gerektiğini sözlerine ekleyen Rubio, Rusya'nın Ukrayna'nın savunma ittifaklarına girmesini kabul etmesi ve herhangi bir nihai anlaşmada belirlenecek sınırlar dahilinde egemen bir devlet olarak tanıması gerektiğini belirtti.

ABD'nin bu ilkeleri garanti altına alan bir anlaşmanın hazırlanmasını desteklemeye kararlı olduğunu vurgulayan Rubio, ancak Moskova'nın savaşı sona erdirecek kapsamlı bir barış anlaşmasını kabul etme konusunda henüz bir kararlılık göstermediğini de kabul etti.

Yaptırımlar konusunda Rubio, Rusya'ya yönelik yeni yaptırım paketlerinin tek başına savaşı durdurmak için yeterli olacağına inanmadığını söyledi, ancak müzakerelerin başarısız olması halinde “daha sert yaptırımları” da yok saymadığını belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı, Başkan Trump'ın Moskova'ya ek sert yaptırımlar uygulama kararının tüm görüşmeleri durma noktasına getirebileceği uyarısında bulundu.

ABD özel temsilcisi Steve Witkoff Pazar günü yaptığı açıklamada Başkan Trump'ın Alaska'daki zirvede Rus mevkidaşı ile Ukrayna için “sağlam güvenlik garantileri” konusunda anlaştığını söyledi.

Witkoff CNN'e şunları söyledi: “Sağlam güvenlik garantileri üzerinde anlaştık ki bunu oyunun kurallarını değiştiren bir adım olarak tanımlayabilirim.”

Witkoff, Rusya'nın Ukrayna'nın ilhak ettiğini ilan ettiği beş bölgeyle ilgili olarak “bazı tavizler” verdiğini vurguladı. Witkof, Ruslar bu bölgelerin tamamında Rusya'nın kısmen işgal ettiği ve 2022'de Ukrayna'yı işgal etmeye başlamasının ardından ilhak ettiğini duyurduğu Donetsk, Lugansk, Kherson ve Zaporizhia ile Moskova'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım'ı kastederek, Rusların bu bölgelerin tamamında bazı tavizler verdiğini belirtti.