Çinli araştırmacılar teyit etti: İnsanlık koku duyusunu yavaş yavaş kaybediyor

Deneyde katılımcılardan 10 farklı kokuyu koklamaları ve yoğunluklarına göre derecelendirmeleri istendi

Araştırmacılara göre insanlar çok sayıda kokuyu ayırt edebilme yeteneğini koku reseptörlerini kodlayan genlerin sayısına borçlu (Unplash)
Araştırmacılara göre insanlar çok sayıda kokuyu ayırt edebilme yeteneğini koku reseptörlerini kodlayan genlerin sayısına borçlu (Unplash)
TT

Çinli araştırmacılar teyit etti: İnsanlık koku duyusunu yavaş yavaş kaybediyor

Araştırmacılara göre insanlar çok sayıda kokuyu ayırt edebilme yeteneğini koku reseptörlerini kodlayan genlerin sayısına borçlu (Unplash)
Araştırmacılara göre insanlar çok sayıda kokuyu ayırt edebilme yeteneğini koku reseptörlerini kodlayan genlerin sayısına borçlu (Unplash)

Çin'deki Şanghay Beslenme ve Sağlık Enstitüsü'nden araştırmacılar, insanların koku duyusunu yavaş yavaş kaybettiğine işaret eden yeni ipuçları yakaladı. 
İnsanların koku alma yeteneğinin zamanla azaldığını söyleyen bir hipotez, bilim camiasında bir süredir tartışma konusuydu. Yeni araştırmada bu hipotezin doğru olabileceğine dair bulgulara ulaşıldı.
Araştırmacılar, hazırlanan deney düzeneğinde koku reseptörlerindeki genetik varyasyonların, zamanla koku alma yoğunluğunda bir azalmaya işaret edip etmediğini görmek istedi.
Çalışmaya liderlik eden Bingjie Li ve meslektaşları, deneye ABD'de yaşayan bin Çinliyi ve farklı etnik kökenlerden gelen 364 kişiyi dahil etti.
Katılımcılardan 10 farklı kokuyu koklamaları ve yoğunluklarına göre derecelendirmeleri istendi.
Önceki çalışmalar, farklı bireylerdeki koku reseptör genlerinde yüzde 30'dan fazla varyasyon bulunabileceğini göstermişti. Bu da bazı insanlara keskin gelen kokuları bazı kişilerin hiç algılamadığı anlamına geliyordu.
Bu verilerden yola çıkan araştırma ekibi, katılımcıların sunulan kokulara nasıl tepki verdiğini belirleyen genetik varyasyonları da inceledi.
Ekip, 'Algıdaki bu değişkenliği genetik değişkenlikle karşılaştırmak, koku reseptörlerinin rolünü belirlememizi sağlıyor' diye yazdı.
Katılımcılara sunulan kokulardan ikisi, galaxolide adı verilen sentetik bir misk kokusunu ve insan koltuk altından alınan vücut kokusundan sorumlu bir molekülü içeriyordu.
İncelemeler katılımcılarda bu kokuları algılanmasını sağlayan ve daha önce bilinmeyen iki koku reseptörünün keşfedilmesini sağladı.
Daha sonra bu genetik mutasyonlar incelendi ve evrimsel yaşları değerlendirildi. Reseptörlerin 'atasal versiyonuna', yani eski tiplerine sahip kişilerin bu kokuları daha yoğun algıladığı anlaşıldı.
Hakemli bilimsel dergi PLOS'ta yayımlanan araştırmanın yazarları, bu kanıtın insanların koku alma duyusunun zamanla azaldığını gösterdiğini belirtti.
Makalede konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı:
"Bu çalışma, doğrudan bu hipotezi değerlendirmek için tasarlanmadı (...) Ancak veriler, primatların koku almayla ilgili gen repertuarının zaman içinde bozulduğu hipotezini destekliyor."
Öte yandan araştırmanın bazı kısıtlamaları var.
Örneğin araştırmacılara göre deneye dahil edilen katılımcıların etnik kökenlerinin daha çeşitli olması gerekiyor.
Independent Türkçe, Science Alert, The Swaddle



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news