Sudan krizinin çözülmesinin önündeki zorluklar

Partiler ve kuruluşlarla uluslararası ve yerel toplantılar düzenlemeye ve görüşmeye yönelik girişimlerden henüz sonuç alınamadı.

IGAD, Sudan’da diyalogu kolaylaştırmak için 11 Ocak 2022’de bir girişim başlattı. (Hasan Hamid- Independent Arabia)
IGAD, Sudan’da diyalogu kolaylaştırmak için 11 Ocak 2022’de bir girişim başlattı. (Hasan Hamid- Independent Arabia)
TT

Sudan krizinin çözülmesinin önündeki zorluklar

IGAD, Sudan’da diyalogu kolaylaştırmak için 11 Ocak 2022’de bir girişim başlattı. (Hasan Hamid- Independent Arabia)
IGAD, Sudan’da diyalogu kolaylaştırmak için 11 Ocak 2022’de bir girişim başlattı. (Hasan Hamid- Independent Arabia)

İsra eş-Şaher
Sudan son dönemde, özellikle de Aralık 2018’deki devrimde Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinden sonra ve Sudan siyasi sahnesindeki belirsizlik sürecinde, ardı ardına askeri darbelere sahne oldu. Sonrasında ise ülkeyi güvenliğe ulaştırmak amacıyla çeşitli girişimlerde bulunuldu. Bu durum, krizden çıkmak ve sandıklar aracılığıyla sivil bir hükümete ulaşmak için tek bir ortak vizyonun olmadığını gösterdi.

6 girişim
Birleşmiş Milletler (BM), Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Afrika Birliği’nin (AfB) yanı sıra Güney Sudan’dan da girişimler başlatıldı. Ayrıca uluslararası girişimlerin yanı sıra Ulusal Ümmet Partisi’nden bir yol haritası ve Sudanlı üniversite yöneticileri tarafından sunulan bir diğer girişim gibi yerel düzeyde de adımlar atıldı.
25 Ekim darbesinden bu yana sakinleşmeyen ve girişimlerin nihai çözüm olmayacağına inanan Sudan, sokaklarda büyük bir ayaklanmaya tanık oluyor. Öyle ki eylemciler, çözümün devrimin gidişatını düzeltmekten ve geçiş hükümetini yeniden kurmaktan geçtiğine inanıyor. Sokakların ve diğer siyasi bileşenlerin baskısı ve etkili partiler arasındaki kalıcı anlaşmazlıklar nedeniyle girişimler planlandığı gibi gerçekleşmedi ve büyük zorluklarla karşı karşıya kalındı.

Girişimlerde karşılaşılan zorluklar
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) liderlerinden Mubarek Ardol süreçte yaşananlara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Sudan’da siyasi girişimlerin karşılaştığı en büyük zorluk, çoğunlukla ülke hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan dış taraflarca ortaya koyuluyor olmalarıdır. Bu nedenle tüm tarafları sorumluluk bilinciyle kabul edebilen ve çözümlerin başlatılmasıyla ötekini kabul etme ruhuna sahip samimi bir milli irade olmalıdır. Ancak ötekini dışlayan ve kabul etmeyen bir ruhun varlığında ortaya koyulmuş girişimler, elbette zorluklarla karşılaşacaktır. Bu girişimler imzalansa bile uygulanması ve tüm tarafların bunlara bağlılığı konusunda şüpheler var. Bu nedenle ülkenin sorununa vatansever bir ruhla yaklaşmak amacıyla herhangi bir sınıflandırma olmaksızın ötekini de kabul ederek, Sudanlıların özgür iradesinden doğan ulusal bir girişim oluşturulmalıdır. Çünkü dışlama ruhunun arkasından her zaman yıkım ve sabotaj gelir.”
Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz ocak ayı başlarında, özellikle de Başbakan Abdullah Hamduk’un istifası sonrasında, siyasi krize bir çözüm bulmak amacıyla Sudanlı taraflar arasında istişarelerin başladığını duyurdu.
Uluslararası girişim, bu aşamada ilerlemek için siyasi olarak etkili tüm gruplarla bireysel istişareler başlatmayı amaçlıyor. Girişim, amacını hızla hayata geçirmek için çalıştı. Bu nedenle BM misyonu ÖDBG, Komünist Parti, Sudan Kongresi, direniş komiteleri, kadın grupları ve sivil toplum güçleri ile bir araya geldi. Ancak henüz herhangi bir sonuca varılamadı. Görüşmeler ise devam ediyor.

IGAD’ın rolü  
Volker Peretz’in girişiminin başlatıldığı dönemde IGAD, 11 Ocak 2022’de krizi çözmek amacıyla tüm taraflar arasında diyalogu kolaylaştıracak başka bir girişime imza attı.
Bu sırada Sudan’a bir temsilci gönderen AfB’nin girişimi de ortaya koyuldu. Temsilci, Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan’a siyasi gelişmeler ve krizden çıkma yolları hakkında bir mesaj iletti.
Güney Sudan 15 Ocak’ta, Sudan krizini çözmek için uluslararası çabalara katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıkladı. Güney Sudan Cumhurbaşkanlığı İşleri Danışmanı Costello Garang, BM misyonunun Hartum’daki karargahına yaptığı ziyaretinin, ‘Güney Sudan’dan beklenen katkıyla birlikte siyasi geçişin koşullarını ve gelişmelerini gözden geçirmek amacıyla’ gerçekleştiğini söyledi.
Yine ocak ayında üniversite yöneticileri, Ahfad Üniversitesi direktörü Kasım Bedri liderliğinde bir girişim sundu. Girişim, Sudan'daki siyasi krizi çözmeyi amaçlıyor.
Bir aydan uzun bir süre önce başlatılan tüm bu girişimlerde henüz bir sonuca varılamadı. Özellikle de Komünist Parti, ÖDBG ve Meslek Grupları Birliği gibi askeri bileşene karşı üç hayır (müzakere yok, ortaklık yok ve meşruiyet yok) sloganları yükselten karşıt tarafların varlığı nedeniyle girişimlerin, büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu açık.
Ancak Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’Dan aktardığı habere göre söz konusu taraflar askeri bileşenle ortak olmayı kabul etmezken muhalefetteki Halk Kongresi ve Ulusal Ümmet Partisi gibi diğer kesimler ise bunu memnuniyetle karşıladılar. Siyasi araştırmacı Avad Babiker duruma dair şunları söyledi:
“Girişimler, krizin temel sorunlarını ele almıyor, sadece belirli bazı konularla ilgileniyor. Sokakların hareketinden ve aktivistlerin yüksek sesinden etkileniyor. Bu nedenle sınırlılar ve geçiş döneminin açıkça tanımlanma gerekliliğine rağmen ana soruna odaklanmıyorlar. Çünkü durum oldukça karmaşık. Sudan’daki durumu tanımlamada bir sorunumuz var. Geçiş dönemindeki yeni deneyim, 1964 geçiş döneminde ve 1985 seçimlerinde olduğu gibi Sudan siyasi normlarıyla çelişiyor. Şu an siyasi proje çıkmaza girdi ve belirsiz durumda. Dolayısıyla bileşenler arasında bir kriz ve askeri bileşene karşı bir yüzleşme yarattı.”
Girişimlerin etkinliğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Babiker, İslami akımı yakın görmediklerini vurguladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Bu durum kabul edilemez. Aynı zamanda siyasi güçler geçiş aşamasında üzerinde çalışılacak bir siyasi proje ortaya koyma iradesine sahiptir. Ama bir tarafı dışlamaya çalışan bir girişim kesinlikle başarılı olmayacaktır. Sivil ve askeri tarafları dışlamayan, krizden nihai çıkış için net vizyonlar sunan kapsamlı bir ulusal proje ortaya koyulmalıdır. Zira Sudan, büyük siyasi karmaşalardan mustariptir. Tüm bu karmaşaların sorumlusu BM Temsilcisi değildir.”

Karşı çıkan taraflar
Siyasi aktivist Mahmud Selame’nin değerlendirmesi ise şöyle oldu:
“Siyasi girişimlere karşı çıkan taraflar, ikna edici gerekçelere sahipler. Bu taraflar halen arzu edilen herhangi bir ulusal ve uluslararası girişime boyun eğmeyen sokaklara yakın bir çizgidedir. Çünkü sokaklar, darbeci olarak nitelendirdiği mevcut hükümeti tanımıyor ve hükümetin, uluslararası ve bölgesel organlarla görüşene kadar meşruiyeti olmadığına inanıyor. Herhangi bir tarafın karşı çıktığını söylemeye hakkı vardır. Sokaklar, siyasi sürecin temel itici gücüdür. Tüm taraflar bir araya gelip siyasi çözüme ulaşmak için anlaşsa bile sokak sakinleşmedikçe ve çözüm desteklenmedikçe güvenliğe ulaşamayız. 25 Ekim’den bugüne kadar, hatta siyasi girişimler ortaya koyulduktan sonra bile sokaklarda meydana gelen galeyanı kendi gözlerimizle gördük. Bu nedenle tüm sorumlu taraflar ve siyasi bileşenler planlarını değiştirmelidir. Siyasi süreçte asıl etkili olarak kabul edilen sokak dinlenmelidir.”



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.