Vatikanlı gökbilimciler Güneş Sistemi'nde gizemli bir nesne keşfetti

(NASA)
(NASA)
TT

Vatikanlı gökbilimciler Güneş Sistemi'nde gizemli bir nesne keşfetti

(NASA)
(NASA)

Vatikan Gözlemevi'ndeki bir gökbilimci Güneş Sistemi'nde yeni bir cisim buldu.
"Neptün-ötesi nesne" 2021 XD7 diye tanımlandı ve Richard Boyle tarafından 3 Aralık'ta Vatikan İleri Teknoloji Teleskobu'yla tespit edildi.
Keşfedilen ilk Neptün-ötesi nesne olan Plüton gibi, 2021 XD7 de Dünya, Mars ve diğer gezegenlerin hareketlerine kıyasla çok daha eğik, tuhaf bir yörüngeye sahip.
Güneş'e en yakın olduğu nokta, kendi gezegenimizin en yakın noktasından 30 kat daha uzak ve dışa doğru iki kat daha fazla uzanıyor.
Nesnenin Güneş etrafında dönmesi 286 yıl alıyor ve Dünya'dan çok uzak olduğu için hakkında çok az şey biliniyor, bunun dışında Plüton'dan bile daha küçük olduğu neredeyse kesin.
Neptün-ötesi nesnelerin keşfi, bilim insanlarının en yakın yıldızımızın etrafında dönen, tespit edilmesi güç 9. gezegeni tespit etmesini sağlayabilir. Plüton 1930'da keşfedildiğinde bir zamanlar 9. gezegen olarak kabul edilmişti fakat nihayetinde bir cüce gezegene indirgendi.
9. Gezegen teorisi ilk olarak 2015'te, Caltech'ten gökbilimci Mike Brown ve Konstantin Batygin'in Güneş Sistemi'nin dış bölgesinde dev bir gezegene dair kanıt bulduklarını söylemesini takiben ortaya atılmıştı.
Bunun kanıtı aynı bölgedeki 5 küçük nesnenin yörüngeleriydi. Bunlar, tesadüf olma ihtimalinin yalnızca yüzde 0,007 olduğu bir düzendeydi.
Ne yazık ki nesneyi tespit etmek inanılmaz derecede güç ve diğer gökbilimciler böyle bir gezegene dair "hiçbir kanıt" olmadığını iddia ediyor. Söz konusu gökbilimciler görünürdeki kümelenmenin yalnızca teleskoplar o sırada o bölgeye baktığı için veya ekipmandaki diğer hassasiyetler nedeniyle saptanan bir doğrulama yanlılığı olduğuna inanıyor.
2023'te Vera Rubin Gözlemevi'ndeki araştırma teleskobunun inşaatının tamamlanmasıyla gelecek yıl muhtemelen daha fazla Neptün-ötesi cismin keşfedilmesi bekleniyor.
Independent Türkçe



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science