Siyasi çevrelerden İsrail hava sahasında İHA uçuran Hizbullah’a tepki

Güçlü Cumhuriyet Bloku Milletvekili İmad Wakim, “Tıpkı uçaklar gibi, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın da İran’dan yönlendirildiğini” söyledi.

Bir İsrail askerin dün Lübnan sınırında devriye icra ederken (AFP)
Bir İsrail askerin dün Lübnan sınırında devriye icra ederken (AFP)
TT

Siyasi çevrelerden İsrail hava sahasında İHA uçuran Hizbullah’a tepki

Bir İsrail askerin dün Lübnan sınırında devriye icra ederken (AFP)
Bir İsrail askerin dün Lübnan sınırında devriye icra ederken (AFP)

Lübnan’da İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, Hizbullah’ın ürettiğini duyurduğu insansız hava aracı (İHA) hakkında alaylı bir dil kullanırken, Güçlü Cumhuriyet Bloku Milletvekili İmad Wakim, “Tıpkı uçaklar gibi, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın da İran’dan yönlendirildiğini” söyledi.
Hizbullah önceki gün İsrail hava sahasında 70 kilometrelik mesafede bir İHA ile 40 dakika keşif uçuşu yaptıklarını duyurdu. Hizbullah, İHA'nın görevini başarıyla tamamlayarak tekrar geri döndüğünü aktardı. İsrail ordusu İHA nedeniyle alarm durumuna geçti. İsrail Hava Kuvvetleri, Hizbullah’ın bu adımına Beyrut sakinlerini paniğe sevk eden ses bombalarıyla yanıt verdi. Hizbullah 17 Şubat’ta İsrail hava sahasında İHA uçurduğunu açıklarken, İsrail 18 Şubat’ta bir İHA düşürdüğünü duyurdu. Hizbullah dün ise uzun bir süredir İHA ürettiklerini açıklamıştı.
İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, Lübnan’ın elektrik üretiminde Hizbullah’ın da İHA üretiminde başarısız olduğunu alaylı bir dille ifade etti. Canbolat, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Uluslararası Para Fonu (IMF) ile kalkınma planı netleşiyor. Lübnan ekibindeki kıdemli danışmanlar, Lübnan lirasının kullanılmasını ve ideal başarı için Lübnan elektrik şirketleri gibi ulusal şirketlere yatırım yapılmasını tavsiye etti. Mevduat sahiplerinin parasını yerli üretim İHA, füze veya patlayıcı sektörüne yatırmasını öneririm. Daha iyi getiri sağlar” dedi.
İHA uçuşu gerçekleştiren ve İHA ürettiğini ilan eden Hizbullah, Lübnan’daki siyasi hasımları tarafından eleştirildi. Lübnan’ın eski Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman açıklamasında, “Umut, geçim, yerli ve alternatif enerji üretmede bocalamanın gölgesinde ‘Lübnan’da üretildi’ adı altında krizin yaşandığı ülkede İHA’ların, güdümlü füzelerin, Captagonun (uyuşturucu hap), geri dönüşüme girmeyen atıkların, vergilerin, sahte para basımının, vergilerin, hilkat garibesi seçim yasalarının üretimi ve dibe çöküşü hızlandıran her şey kol geziyor” dedi.
Süleyman, “Bununla birlikte, siyaset, yargı, muğlak kovuşturmalar ve deniz sınırının çizimi arasındaki karmaşanın gölgesinde, yedinci günde, İçişleri Bakanı'nın, özgürlükler başlığı altında Lübnan'ı eksen çatışmasına sokmak için yalvaran bir kamu grubunun desteğiyle Lübnan’ın saf dışı kalmasını engellemek isteyen Bahreynli aktivistlere karşı başlattığı adli kovuşturmalarda somutlaşan hatırlatıcı bir ışık noktası ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın İsrail’e İHA gönderme kararının aslında İran’ın kararı olduğuna işaret eden Güçlü Cumhuriyet Bloku Milletvekili İmad Wakim, Nasrallah’ın fotoğrafını paylaştığı tweet’inde, “Tıpkı uçaklar gibi, Nasrallah da İran’dan yönlendiriliyor. Lübnan’da İHA’larla olan hikayemiz bu” diye yazdı.
Lübnan Güçleri Partisi'nden Milletvekili Vehbi Katişa, Hizbullah İHA’larının stratejik oyun anlamına geldiğini, bu İHA’larla İsrail’i caydıracağı yalanına yalnızca safların inandığını belirterek, “Safları kandırmayı bırakın” dedi.
Muhalefet listesinden seçimlere aday olan ve Lübnan ordusundan emekli olan George Nadir, bir radyo kanalında yaptığı konuşmada “Devlet düştü. Ortada bir çöküş ve kayıtsızlık hali var. (Nasrallah’a hitaben) sınırların çizilmesi, Lübnan aleyhine olan anlaşma ve Lübnan’ı ve Lübnanlıları açlıktan ve yoksulluktan koruyanlarla ilgili pozisyonunuz nedir? Hizbullah, İsrail’e İHA göndererek kendi tabanını motive etmek istiyor” ifadesini kullandı.
Öte yandan Hizbullah, İsrail’e İHA gönderme adımını savundu. Hizbullah Milletvekili Ali Feyyaz, Hizbullah’taki güç birikmesinin karada, denizde ve havada caydırıcı unsur olduğunu, bu unsurun İsrail’e geri adım attıracağını, böylece Lübnan’ın deniz kaynakları üzerindeki egemenliğine yeniden kavuşacağını ve deniz egemenliğinin de Lübnan’ın geri kalan işgal edilmiş topraklarında İsrail için yenilgiyi getireceğini belirtti. Hizbullah ile ‘düşman İsrail’ arasındaki güç dengelerinden kaynaklı olarak bu durumun bir vakit meselesi olduğunu söyleyen Feyyaz, düşmanın kendi kurallarına ve mantığına uyum sağlayamaması nedeniyle güç dengelerinin her geçen gün direnişe doğru kaydığını söyledi.



İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
TT

İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Batılı güçleri bugün başlayacak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) üç aylık toplantısında çatışmaya karşı uyardı.

Tahran cuma günü, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ı toplantıda ‘stratejik bir hata’ yapmamaları konusunda uyarırken, diplomatik kaynaklar bu ülkelerin ve ABD'nin toplantıda İran’a karşı bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını doğruladı.

UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması yükümlülüklerine uymadığını ilan etmesi ve Batılı güçlerin İran dosyasını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne götürmesinin önünü açması bekleniyor.

Bekayi, “Çatışmaya verilecek yanıt daha fazla iş birliği olmayacak. İran bir dizi önlem hazırladı ve karşı taraflar kapasitemizin farkında. Bir sonraki aşamadaki gelişmelere bağlı olarak ve UAEA ile iş birliği içinde bir dizi adım atacağız” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta başında yayınlanan gizli bir UAEA raporunda İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu ve bunun daha yüksek bir seviyede zenginleştirilmesi halinde 10 nükleer silah yapımında kullanılabileceği belirtilmişti.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “UAEA raporu, üç Avrupa ülkesi ve ABD'den gelen siyasi bir talimata dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Raporda taahhütlerden sapma yönünde bir husus yer almıyor, aksine Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) çerçevesinde çözüme kavuşturulan eski suçlamalar yeniden gündeme getiriliyor. Ne yazık ki Siyonist varlığın sunduğu sahte belgeler ve bazı ülkelerin siyasi tutumları UAEA'nın bu konuları yeniden gündeme getirmesine yol açtı.”

Bekayi, İsrail'in 2018 yılı başlarında İran'ın nükleer arşivini karmaşık bir operasyonla ele geçirmesinin ardından UAEA’nın araştırılmasını talep ettiği gizli tesislerle ilgili soruşturmaya atıfta bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, “Raporun içeriği tamamen siyasi. UAEA'nın davranışlarını Yönetim Kurulu'nun daha önce verdiği bir yetkiye dayandırarak meşrulaştırmasını kabul etmiyoruz. Bu tür raporlar bazı tarafların kendi pozisyonlarına sadık kalmaları için siyasi zemin sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bekayi, “UAEA Genel Direktörü'nün son açıklamaları teknik yetkilerinin ötesine geçiyor. Barışçıl nükleer tesislere yönelik her türlü tehdidi barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendiren 533 sayılı karar uyarınca, İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü tehdide karşı net bir tavır alınmalı” dedi.

Bekayi, “Uluslararası bir kuruma başkanlık eden ve BM'de yüksek mevkilere talip olan her kim olursa olsun, tehdit ve gerginliği artırma aracı değil, barışın sesi olmalıdır” ifadesini kullandı.

UAEA şu anda ‘İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence veremeyeceğini’ söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre UAEA’nın Viyana'daki toplantısı öncesinde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Kemalvendi, “Elbette UAEA, İran İslam Cumhuriyeti'nin kapsamlı ve dostane iş birliğini sürdürmesini beklememelidir” dedi.

Diplomatik kaynaklar perşembe günü, Tahran'ın nükleer programına ilişkin 2015 anlaşmasına taraf olan üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin, Tahran'ın dört gizli sahadaki nükleer faaliyetlerine ilişkin yıllardır süren soruşturmada ‘tam iş birliği yapmaması’ nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını söyledi.

UAEA bir raporunda İran'ın nükleer programı konusunda ‘tatmin edici olmayan’ iş birliğini kınayarak, İslam Cumhuriyeti'nin yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdığına dikkat çekti.

İran'ın önerisi

Bu gelişme Tahran ile Washington'un İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma arayışı için görüşmeler yürüttüğü bir dönemde yaşandı.

Bekayi, ABD'li yetkililere İran'ın nükleer müzakereler kapsamında Umman üzerinden yakında ABD'ye sunacağı öneriyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bekayi, “İran halkının çıkarlarını ve haklarını dikkate almayan hiçbir öneri kabul edilemez. Ayrıntılara girmeyeceğim ama yakında Umman aracılığıyla teklifimizi sunacağız. ABD'ye bu fırsatı ciddiye almasını tavsiye ediyoruz” dedi. Bekayi, teklifin içeriğiyle ilgili ayrıntı vermedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansının kaynaklara dayandırdığı haberine göre İran, ABD'nin önerisine yanıtını önümüzdeki iki gün içinde diplomatik kanallar aracılığıyla yazılı olarak gönderecek.

Ajansa göre, Tahran'ın yanıtı, yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması karşılığında Washington'un endişelerini giderecek önlemler sunarken, kendi topraklarında zenginleştirme ilkesini koruyan bir öneri içerecek. İran ayrıca kırmızı çizgilerine saygı gösterilmesi koşuluyla yeni bir müzakere turuna hazır olduğunu ifade edecek.

Bekayi, Batı medyasında altıncı turun planlandığına ve ABD'nin İran'a uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3'e düşürme önerisinde bulunduğuna dair çıkan haberleri yalanladı. “Toplantı planlanmıştı ancak gerçekleşmedi. Bu medya haberlerinin çoğu doğrulanabilir değil ve genellikle psikolojik baskı yaratmayı amaçlıyor” dedi.

Bekayi şöyle devam etti: “Eğer taviz alışverişine dayalı gerçek müzakerelerden bahsediyorsak, ABD'nin önerisi bu anlayışı yansıtmıyor.”

Bu açıklama, Tahran'ın ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdiği ABD önerisine yanıt olarak geldi.

Bekayi gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile Tahran arasındaki dolaylı müzakerelerin bir sonraki turuna ilişkin belirli bir noktasının olmadığını söyledi. Bekayi gazetecilere şunları söyledi: “Bu konuda bir karar alınırsa derhal duyurulacaktır.”

İki ülke, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını engellemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına bir alternatif bulmak için nisan ayından bu yana beş tur müzakere gerçekleştirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde bu anlaşmadan vazgeçerek Tahran'a yeniden sert yaptırımlar uygulamaya başladı.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dün devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, “ABD'nin önerisi yaptırımların kaldırılmasından bile bahsetmiyor. Hayalperest ABD Başkanı gerçekten İran'la bir anlaşma istiyorsa yaklaşımını değiştirmelidir” ifadeleri yer aldı.

Bekayi ise “Yaptırımların kaldırılmasının temel bir gereklilik olduğunu defalarca vurguladık. Başta nükleer kazanımların korunması ve yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması olmak üzere İran'ın meşru hakları dahil edilmeden hiçbir anlaşmaya varılamaz. Bu talepleri içermeyen herhangi bir metin kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 20 Mayıs'ta Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, “İran'ın herhangi bir şekilde uranyum zenginleştirmesine izin vermeyeceğiz. Olası bir anlaşmadan sonra bile füze ve terörizmle ilgili yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz. Zenginleştirmenin bir ulusal haysiyet meselesi olduğunu iddia ediyorlar ama gerçek şu ki bunu caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyorlar. Çünkü gelişmiş zenginleştirme kapasitesine sahip olmanın onları nükleer silahın eşiğinde bir devlet haline getirdiğine ve dolayısıyla tehditlere karşı bağışıklık kazandırdığına inanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Bekayi şunları söyledi: “Bu doğru değil. Zenginleştirme yapan herkesin bir silah programı yok. ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere, silahlanma amacı gütmeden zenginleştirme yapan ülkeler var. Bu anlamda, İran'ın baskılar karşısındaki direncinin kendisi bir tür caydırıcılıktır. Zenginleştirme, nükleer yakıt döngüsünün ve ulusal endüstrimizin önemli bir parçasıdır; müzakere edilemez ya da taviz verilemez.”

Bekayi, İranlı milletvekillerinin ülkelerinin silahların teknik yönlerine sahip olması konusunda ne söylediklerine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Ülke içinde çeşitli görüşler var, ancak bizim tarafımızdan defalarca teyit edilen şey İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğudur. Siyasi nedenlerle hazırlanan son rapor, programımızın barışçıl doğasını kanıtladı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı bir devlet olarak İran, barışçıl yaklaşıma olan bağlılığını sürdürecektir.”