Sudanlı eylemciler, bariyerleri aşarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yaklaştı

20 Şubat’ta Hartum’daki protestolar sırasında bir cadde boyunca beton bloklar kullanarak geçici bir bariyer kurdu (AFP)
20 Şubat’ta Hartum’daki protestolar sırasında bir cadde boyunca beton bloklar kullanarak geçici bir bariyer kurdu (AFP)
TT

Sudanlı eylemciler, bariyerleri aşarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yaklaştı

20 Şubat’ta Hartum’daki protestolar sırasında bir cadde boyunca beton bloklar kullanarak geçici bir bariyer kurdu (AFP)
20 Şubat’ta Hartum’daki protestolar sırasında bir cadde boyunca beton bloklar kullanarak geçici bir bariyer kurdu (AFP)

İnsan hakları ihlallerini takip eden üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) Temsilcisi Adama Dieng, Sudan’daki ihlaller ile ilgili soruşturma yürütmek için üst düzey yetkililer, sivil toplum temsilcileri ve insan hakları aktivistleriyle görüşmelerde bulunmak üzere Sudan’a geliyor. Öte yandan eylemciler, geçen Ekim ayıdan bu yana devam eden protestoların gündeminde yer almayan bir yürüyüş düzenleyerek, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın girişindeki güvenlik kordonunu kırmayı başardı. Güvenlik güçleri, ‘sivil yönetimin geri dönüşü, mağdurlar ve aileleri için intikam, görevden alınan subaylar, ordu mensupları ve diğer düzenli kuvvetler için adaletin sağlanması ve İslamcı rejimin temel direklerinin tasfiye edilmesi’ çağrısı yapan eylemcilere karşı yoğun bir şekilde göz yaşartıcı gaz bombası kullandı.
Görgü tanıklarına göre başkent Hartum’un merkezi, silahlı kuvvetler ile güvenlik bariyerini aşmayı başaran barışçıl protestocular arasında vur-kaç operasyonlarına tanık oldu. Silahlı kuvvetler ayrıca eylemcileri geri çekilmeye zorlarken, bu durum da onları Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan çok uzakta olmayan el-Kasr Caddesi’ne yönlendirdi. Bölge, göz yaşartıcı gaz bombalarından çıkan bir duman bulutuyla kaplandı.
Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre gazeteciler, eylemcilerin, ellerinde Sudan bayrakları ve ölen eylemcilerin fotoğraflarını taşıyarak, mahallelerdeki direniş komitelerinin daveti üzerine başkentin merkezindeki ed-Dim bölgesinde sokaklara akın ettiğini belirtti. Eylemcilerin, polis ile karşı karşıya gelmeden Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na doğru ilerlediği belirtildi.
25 yaşındaki eylemci Aric Salah, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Umutsuzluğa kapılmayacağız, sıkılmayacağız ve bunun bir vatan meselesi olduğunu ve fedakârlık yapmadan çözülmeyeceğini anlayacağız” dedi. 24 yaşındaki eylemci Suveybe Ahmed de “Sıkılma ihtimalimiz yok. Bir yıl boyunca gösteri yapmaya hazırız” değerlendirmesinde bulundu.
Twitter’daki bir BM haber sayfası, 20 Şubat’ta BM’ye bağlı insan hakları uzmanı Adama Dieng’in, üst düzey yetkililer, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve BM misyon başkanları ile görüşmek üzere Sudan’a geleceği belirtildi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, 5 Kasım’da Sudan’daki haklar konusunda uzmanlaşmış Senegalli bir uzman olan Adama Dieng’i, Sudan’daki BM İnsan Hakları Ofisi ile işbirliği içinde ülkedeki insan hakları durumunun gelişimini takip etmek üzere görevlendirdi. Kendisi, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin gelecek Haziran ayında yapılacak olan ellinci oturumda komiserlik için rapor yazılmasına katkıda bulunacak.
Askeri yetkililer de Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın kararlarıyla dondurulan Beşir rejimini Tasfiye Komitesi’ndeki aktivistlerin ve liderlerin de dahil olduğu protesto yürüyüşlerini önlemek üzere, bir tutuklama kampanyası başlattı. Sudan Meslek Odaları Birliği (SPA) lideri ve komite üyesi olan Avukat Taha Osman, en önde gelen bir tutuklu olarak kabul ediliyor. Edinilen bilgilere göre geçen cumartesi günü onlarca siyasi tutuklu ve aktivist, serbest bırakılmalarını veya adil şekilde yargılanmalarını talep etmek için ülkedeki farklı cezaevlerinde açlık grevi başlattı.
20 Şubat’ta öğleden bu yana Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresi, cumhurbaşkanlığı binasına erişimi engellemek için çeşitli askeri güçlerden yoğun bariyerler kuran protestocular ve güvenlik güçleri arasında bir vur - kaç alanına dönüştü. Aynı şekilde askeri güçler, Cumhurbaşkanlığı Sarayı önüne ve ordu genel komutanlığı çevresine çok sayıda kuvvet konuşlandırdı ve beton bariyerler kurdu.
Geçen Ekim ayından bu yana protesto yürüyüşleri kesintisiz olarak devam ediyor. Gösteriler sırasında askeri güçleri plastik mermi, göz yaşartıcı gaz, ses bombaları ve coplar kullanırken, en az 80 eylemci hayatını kaybetti.
Protestolar sırasında yaralananların tedavileri konusunda uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşu ‘Hadırin’ kuruluşu, hazırladığı son istatistiklerde, yaralıların sayısının yüzlerce kişiyi aştığını belirtirken, bunların 35’inin organ kaybından bazı uzuvların kesilmesine kadar çeşitli sakatlıklara neden olan durumlardan mustarip olduğunu vurguladı.
Geçen hafta ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi David Satterfield’in, Sudanlı taraflarla ‘sivil yönetimi yeniden kurmak’ ve ‘BM Genel Sekreteri’nin Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes’in uzlaşı amaçlı girişimini desteklemek’ için görüşmelerde bulunması planlanmıştı. Ancak Satterfield, herhangi bir görüşmeye başlamadan ziyaretini sürpriz bir şekilde sonlandırmıştı. ABD büyükelçiliği ise o dönemde ayrıntılı bir açıklama yapmazken, yetkilinin ‘kişisel nedenlerle’ ülkede ayrıldığını söylemişti.
Sudan Meslek Odaları Birliği (SPA), 20 Şubat’ta yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın siyasi, güvenlik ve ekonomik istikrarsızlık durumuna girmesinin ve Genelkurmay Başkanı Burhan’ın verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyi başaramamasının’ ardından geçen Ekim ayından bu yana bir insan hakları uzmanıyla görüşmelerin yapıldığını belirtti. Birlik, uzmandan göstericilere yönelik soruşturmalar ve yaygın ihlaller hakkında bilgi aldığını da ifade etti. Sudan Genelkurmay Başkanı ayrıca, istifasını sunan Abdullah Hamduk’un yerine bir başbakan atamak ve geçiş kurumlarını tamamlamak da dahil olmak üzere verdiği sözlerin çoğunu yerine getiremedi.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.