Ukrayna krizi Çin için ikilem mi, fırsat mı?

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Reuters-Arşiv)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Reuters-Arşiv)
TT

Ukrayna krizi Çin için ikilem mi, fırsat mı?

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Reuters-Arşiv)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Reuters-Arşiv)

Ukrayna krizi Çin için diplomatik bir ikilem teşkil ediyor. Ancak aynı zamanda, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin bu yıl yapılacak ara seçimler öncesinde Rusya’nın dikkatini dağıtmaya devam etmesi muhtemel olduğundan, Pekin için bir fırsat sunuyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile 4 Şubat’taki görüşmesinin ardından yapılan ortak açıklamada, “İki devlet arasındaki dostluğun sınırı yoktur, işbirliğinde yasak bölgeler yoktur” denildi.
The Guardian gazetesinin haberine göre, Çin’in Rusya ile Batı arasındaki bu krizdeki tutumu, açıklamadaki bu ifadeler nedeniyle yoğun bir inceleme altında.
Ukrayna’daki kriz, son günlerde uluslararası manşetlere hakim olurken, Çinli analistler Pekin’in seçeneklerini tartıştı.
Muhafazakarlar Rusya yanlısı bir dış politikayı savunurken, diğerleri Pekin’in krizi Washington ile ilişkileri korumak için kullanması gerektiğine inanıyor.
Pekin merkezli bir düşünce kuruluşu olan Çin ve Küreselleşme Merkezi Başkanı olan ve aynı zamanda hükümete danışmanlık yapan Wang Huiyao konuya dair şu değerlendirmeyi yaptı;
“Çin nihayetinde ABD ile iyi ilişkiler istiyor. Pekin ve Moskova, her iki ülkenin de kendi güvenlik meselelerine dış müdahale konusunda benzer endişeleri olduğu için daha yakın işbirliği sözü verdi. Çin, Güney Çin Denizi ile ilgili endişeleriyle, Rusya’nın NATO’nun doğuya doğru genişlemesine dair endişesinde bazı paralellikler görüyor.”
Ancak Washington ve müttefikleri, Pekin’in Güney Çin Denizi’nin büyük bir kısmına ilişkin iddialarını desteklemiyor.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’da Çin araştırmacı olan Dr.Yu Jie, Pekin’deki bazı stratejistlerin mevcut durumu, Biden yönetiminin dikkatinin dağılması nedeniyle olumlu gördüklerini vurguladı.
Dr. Yu Jie, “Sonuç olarak, ABD en azından bu yılın Kasım ayında yapılacak ara seçimlerden önce Çin’in Hint-Pasifik’teki artan etkisine karşı koymak için muhtemelen daha az enerji ve kaynağa sahip olacak” ifadelerini kullandı.
Şimdiye kadar, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik hamlesine ilişkin Çin’in tutumu açıktı: Pekin, Moskova’nın saldırganlığını desteklemiyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Herhangi bir ülkenin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli ve korunmalıdır. Ukrayna da bir istisna değildir” dedi.
Pekin’in bu yanıtı, uzun süredir uluslararası alanda savunduğu diplomatik doktrinlere uyuyor. 
Şi Cinping, 28 Haziran 2014’te ‘Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesi’nin başlatılmasının 60. yıldönümü münasebetiyle yaptığı önemli bir konuşmada, ‘karşılıklı olarak saldırmama ve birbirlerinin içişlerine karışmama’ konusunu yineledi.
Ancak analistler, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e telefon görüşmesinde söylediği gibi, Wang’ın ‘tüm ülkelerin meşru güvenlik kaygılarına’ saygı göstermedeki ısrarının altını çizdi.
Bu, Moskova’nın NATO’nun doğuya genişlemesinin durdurulması gerektiğine dair görüşüne Pekin’in desteğinin açık bir göstergesi.
Analistler ayrıca, Moskova’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014’te, Çin’in Rusya’ya karşı tutumuna işaret ediyor. 
Çin, o dönemde Rusya’yı eyleminden caydırmayı öngören bir karar için BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada çekimser kaldı.
Çin’in bakış açısından, Ukrayna’daki kriz o kadar net değil.
Şi ve Putin kardeşçe bir ilişki sergilerken, Pekin ayrıca Kiev ile dostane ilişkilere sahip.
Ukrayna, Şi’nin iddialı Kuşak ve Yol ekonomik girişimi için bir iş fırsatı sunuyor.
Ukrayna’nın 2020’de Çin ile ticareti 15.42 milyar dolar seviyesindeydi. Çin, Ukrayna’nın en büyük ticaret ortağı.
Çin’in Kiev Büyükelçiliği, Pazartesi gecesi vatandaşlar ve şirketlere ‘durumun istikrarsız olduğu bölgelere’ seyahat etmekten kaçınmaları tavsiyesinde bulundu.
Büyükelçilik ayrıca Ukrayna’da ikamet eden Çin vatandaşlarına yiyecek ve içme suyu gibi günlük ihtiyaç maddelerini stoklamalarını tavsiye etti.
Ukrayna’nın Pekin Büyükelçiliği ise, Weibo üzerinden Çince bir açıklama yaparak, Rusya’nın eylemini kınadı ve Moskova’yı uluslararası hukukun temel ilkelerini ciddi şekilde ihlal etmekle suçladı.
ABD eski Başkanı Barack Obama eski kıdemli danışmanı Ryan Hass, Washington’un bu kriz aracılığıyla Pekin’in seçimlerini ‘netleştirmesi’ için bir fırsat gördüğünü vurguladı.
Hass, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı;
“Bu, Çin Halk Cumhuriyeti’ne tavizler verme veya yumuşak bir yaklaşım anlamına gelmez. Daha ziyade, Pekin’in Batı ile daha az düşmanca ilişkiler için açık kalan yolu ve Rusya’nın pervasızlığıyla bağlantılı olmasındaki önemli riskleri görmesini gerektiriyor. Amaç, Pekin’i Moskova’dan ayrılmaya zorlamak olmayacak. Bu olmaz. Amaç, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından, çıkarları için kademeli ve istikrarlı bir yönelime başlaması gerektiği konusunda Pekin’in kendi kararını vermesine yardım etmek olacaktır.”



Trump'tan yeni açıklama: Rusya konusunda büyük ilerleme var, takipte kalın

ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)
TT

Trump'tan yeni açıklama: Rusya konusunda büyük ilerleme var, takipte kalın

ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Alaska'daki görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile el sıkışıyor.(Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirmenin yollarını görüşmek üzere Alaska'da gerçekleştirdiği zirveden iki gün sonra (Pazar) Rusya konusunda “büyük ilerleme” kaydedildiğini açıkladı.

Trump “Truth Social” platformunda şunları yazdı: "Rusya konusunda büyük ilerleme. Haberler için bizi izlemeye devam edin!" diye yazdı ve daha fazla ayrıntı vermedi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise bugün (Pazar) NBC'ye verdiği mülakatta Rusya ve Ukrayna arasında bir ateşkes anlaşmasına varılmasının “ulaşılamayacak bir şey olmadığını” söyledi ancak başarılı müzakerelerin her iki tarafın da taviz vermesini gerektirdiğini vurguladı.

Ateşkes anlaşmasının “kalıcı ve doğrulanabilir” olması gerektiğini sözlerine ekleyen Rubio, Rusya'nın Ukrayna'nın savunma ittifaklarına girmesini kabul etmesi ve herhangi bir nihai anlaşmada belirlenecek sınırlar dahilinde egemen bir devlet olarak tanıması gerektiğini belirtti.

ABD'nin bu ilkeleri garanti altına alan bir anlaşmanın hazırlanmasını desteklemeye kararlı olduğunu vurgulayan Rubio, ancak Moskova'nın savaşı sona erdirecek kapsamlı bir barış anlaşmasını kabul etme konusunda henüz bir kararlılık göstermediğini de kabul etti.

Yaptırımlar konusunda Rubio, Rusya'ya yönelik yeni yaptırım paketlerinin tek başına savaşı durdurmak için yeterli olacağına inanmadığını söyledi, ancak müzakerelerin başarısız olması halinde “daha sert yaptırımları” da yok saymadığını belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı, Başkan Trump'ın Moskova'ya ek sert yaptırımlar uygulama kararının tüm görüşmeleri durma noktasına getirebileceği uyarısında bulundu.

ABD özel temsilcisi Steve Witkoff Pazar günü yaptığı açıklamada Başkan Trump'ın Alaska'daki zirvede Rus mevkidaşı ile Ukrayna için “sağlam güvenlik garantileri” konusunda anlaştığını söyledi.

Witkoff CNN'e şunları söyledi: “Sağlam güvenlik garantileri üzerinde anlaştık ki bunu oyunun kurallarını değiştiren bir adım olarak tanımlayabilirim.”

Witkoff, Rusya'nın Ukrayna'nın ilhak ettiğini ilan ettiği beş bölgeyle ilgili olarak “bazı tavizler” verdiğini vurguladı. Witkof, Ruslar bu bölgelerin tamamında Rusya'nın kısmen işgal ettiği ve 2022'de Ukrayna'yı işgal etmeye başlamasının ardından ilhak ettiğini duyurduğu Donetsk, Lugansk, Kherson ve Zaporizhia ile Moskova'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım'ı kastederek, Rusların bu bölgelerin tamamında bazı tavizler verdiğini belirtti.