Arap Koalisyonu Husilere karşı hava operasyonlarına devam ediyor

Arap Koalisyonu, Yemen’in Hacca ve el-Beyda kentlerindeki Husilere ait 11 aracı ve askeri hedefi imha etti

Fotoğraf (AFP_Arşiv)
Fotoğraf (AFP_Arşiv)
TT

Arap Koalisyonu Husilere karşı hava operasyonlarına devam ediyor

Fotoğraf (AFP_Arşiv)
Fotoğraf (AFP_Arşiv)

Yemen ordusunun Marib, Hacca, Saada ve Taiz cephelerinde Husi milislere karşı girdiği çatışmalarla eş zamanlı olarak, Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu da hava destek operasyonlarını sürdürdü. Arap Koalisyonu dün (Salı) askeri araçların imha edildiğini ve milislerin etkisiz hale getirildiğini duyurdu.
Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığı habere göre, Arap Koalisyonu Twitter’da yaptığı paylaşımda, son 24 saatte Hacca’da milislere yönelik 23 hava operasyonu düzenlediğini, bu operasyonlarda Husilere ait 11 askeri aracın imha edildiğini ve milislerin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Arap Koalisyonu daha önce yaptığı bir açıklamada, milislerin tehdidine yanıt olarak bir operasyon düzenlediklerini ve el-Beyda’daki onlara ait kamplarının imha edildiğini belirtirken, sivilleri milislerin saldırılarından korumak için geniş çaplı hava saldırıları düzenlemeye devam edeceklerini vurgulamıştı.
Koalisyon pazartesi günü Cizan’da bulunan Kral Abdullah Havaalanı’nı hedef alan bomba yüklü bir silahlı insansız hava aracının (SİHA) imha edildiğini ve SİHA’nın parçalarının havaalanının sahasına düştüğünü, bunun sonucunda da üçünün durumu kritik olma üzere farklı milletlerden 16 sivilin yaralandığını duyurmuştu.
Koalisyon, “Husiler tekrar Sanaa Uluslararası Havalimanı’ndan sınır ötesi saldırılar düzenlemeye başladılar” açıklamasında bulunurken, uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde sivilleri korumak üzere sert adımlar atacağı sözünü verdi.
Koalisyon aynı gün Husi milisler tarafından fırlatılan bombalı SİHA’nın Cizan’daki el-Mabuc köyüne düştüğünü, herhangi bir can kaybı veya yaralı olmadığını bildirdi. Söz konusu SİHA’nın Sana Uluslararası Havalimanı’ndan sivilleri hedef almak üzere fırlatıldığı belirtildi.
Aynı zaman da milislerin oluşturduğu tehditlere yanıt olarak, Yemen ordusunun çeşitli cephelerdeki operasyonlarına destek olarak düzenlenen hava operasyonları eş zamanlı bir şekilde, milislerin niteliksel yeteneklerini etkisiz hale getirmek için askeri bir operasyon gerçekleştirme sözü verdi.
Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu, son 24 saatte Hacca’daki milislere yönelik 45 hava operasyonu gerçekleştirdiğini belirterek, bu operasyonlarda Husilere ait 21 askeri aracın imha edildiğini ve milislerin can kayıpları verdiklerini bildirdi.
Yemen’de saha kaynakları dün (Salı) ordu güçlerinin, milislerin Abs ve Mustaba bölgelerinden başlayarak, terörist unsurları ile birlikte Hiran ve Harad bölgelerindeki ordu mevzilerine saldırdıklarını belirttiler. Aynı kaynaklara göre, Husi milisler, Arap Koalisyonu’nun Abs’in kuzeyinde veya Harad sınır bölgesinde düzenlediği operasyonlar ve hava operasyonları sonucunda onlarca unsurunu kaybetti.
Bunların yanı sıra, Yemen ordusu iletişim ofisi, Taiz şehrinin batısındaki çatışmaların devam ettiğini belirtti. Yemen silahlı kuvvetlerine bağlı medya merkezi, “İran Husi milislerinden etkisiz hale getirilenler ve yaralananlar, ordunun Taiz’in batısındaki el-Ahtub cephesinde açtığı ateş sonucunda meydana geldi” dedi.
Yemen ordusunun resmi internet sitesine September Net’e göre, Husi milislerinin pazartesi günü Marib’in güneyinde ordu ve halk direnişiyle girdiği çatışmalarda, ağır bir ekipman ve can kaybı verdi.
September Net’e göre, ordunun topçuları Marib’in güney cephelerinde ayrı noktalardaki, Husi milis gruplarını hedef aldı. Operasyonlar, onlarca milis üyesinin etkisiz hale getirilmesi, yaralanması ve askeri araçlarının imha edilmesiyle sonuçlandı. Taiz şehrindeki operasyonlarda ise, Arap Koalisyonu güçleri şehrin kuzeybatısındaki el-Sittin Caddesi’nin Gurab bölgesinde Husi milislerinin bir kampını hedef aldı ve milisler ağır kayıplar verdi.
Siyasi düzeyde, Yemen Dışişleri ve Gurbetçi İşleri Bakanı, Belçika’nın Brüksel kentinde düzenlenen 26. Avrupa Birliği-Körfez İşbirliği Konseyi Bakanlar Toplantısı’nda Yemen konusu ile ilgili özel olarak yayınlanan nihai açıklamada belirtilenleri memnuniyetle karşıladı.
Yemen Dışişleri Bakanlığı açıklamayı takdir ederken, “Körfez İşbirliği Konseyi’ndeki (KİK) kardeşlerimizin ve AB’de dostlarımız, Yemen’in güvenliği, istikrarı konusunda kararlılar ve bu saçma savaşın devam etmesi sonucunda Yemen’deki insani durumun kötüleşmesi konusundaki endişeliler” ifadelerini kullandı.  Aynı zamanda, Yemen'in geçmekte olduğu istisnai koşulların gölgesinde insani durumu iyileştirmek için çeşitli şekillerde yapılan katkılara övgüde bulundu.
Yemen Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, KİK’in ve AB’nin, Körfez girişiminde belirtilen görev tanımı ve uygulama mekanizmasını, ulusal diyalog konferansının sonuçlarını, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2216 No’lu kararını ve Yemen’de ateşkesi amaçlayan Suudi girişimini dikkate alarak, barışı sağlama, Yemen devletini İran destekli Husi milislerinden geri alma, ateşkes sağlama ve çatışmayı sona erdirmek üzere siyasi bir çözüme ulaşmaya yönelik çalışmaları desteklemelerini takdir etti.
Yemen Dışişleri Bakanlığı, İran destekli Husi milislerinin, bölgede güvenliği ve istikrarı tehdit ederek, balistik füzeler, bomba yüklü İHA’lar fırlatmak ve ticari gemileri kaçırarak terör operasyonları gerçekleştirmek için bir platform olarak Yemen'i kullanmasını kesin bir şekilde reddettiğini bir kez daha belirtti.
Bakanlık aynı zamanda, uluslararası toplumun, bu terörist eylemlere ve İran’ın Yemen işlerine müdahalesini son vermek için sağlam bir tavır alma konusundaki sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini vurguladı.
Husi milisler geçtiğimiz yıllarda, gerginliği düşürmek ve meşru hükümetle müzakere masasına dönmelerini sağlamaya yönelik tüm uluslararası çabaları reddetti. Husi milislerin lideri Abdulmelik el-Husi, daha fazla acemi unsurun kendi saflarına katılması ve savaşı finanse etmek üzere vergi toplamaya devam edilmesi çağrısında bulundu.
Husi lider çağrılarını, balistik füzelerin ve bombalı SİHA’ların Yemen içinde sivillerin olduğu bölgelere, Suudi Arabistan topraklarına ve son olarak Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki sivillere ait bölgelere fırlatılması ile gerçekleştirilen terör eylemlerinin artması ile eş zamanlı olarak yaptı.



Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Gazze ateşkes müzakereleri, Hamas'ın İsrail'i engellemekle suçladığı ve ABD ile İsrail'in görüşmelerde bir ilerleme kaydedileceği ve birkaç gün içinde anlaşmaya varılacağı yönündeki iyimser söylemleri arasında Katar'ın başkenti Doha'da altıncı gününe girdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, karmaşık müzakere sahnesini deşifre etti. Uzmanlara göre, görüşmelerin geleceğine dair süren belirsizliğe rağmen, Amerikan tarafının açık ve doğrudan baskıları sayesinde bir ‘çözülme’ ihtimali ağır basıyor. Bu süreçte, engelleyici şartların aşılması ve Hamas’a bazı güvencelerin verilmesi öngörülüyor. Ayrıca, ABD ile İsrail arasında Gazze cephesinde bir sakinlik sağlanması konusunda mutabakat bulunuyor. Zira, Washington ile Tahran arasındaki mevcut görüşme hattı başarısız olursa, İran’a ikinci bir saldırı düzenlenmesi ihtimali değerlendiriliyor.

Geçtiğimiz pazar gününden bu yana Doha'da devam eden müzakerelerin ortasında Netanyahu perşembe günü yayınladığı bir videoda Hamas'ın silahsızlandırılmasını, askeri kabiliyetlerinin olmamasını ve bölgeyi yönetmemesini şart koşarak bunlar olmadan Gazze Şeridi'nde anlaşma ihtimalini dışladı ve savaşa geri dönme tehdidinde bulundu. Netanyahu, “Bu müzakereler yoluyla elde edilebilirse iyi olur, aksi takdirde kahraman ordumuzun gücüyle başka yollarla elde edeceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar perşembe günü Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportajda, müzakerelerin geleceği için bir başka koşul öne sürerek Hamas liderlerinin sürgüne gönderilmesinin ‘savaşı sona erdirecek çözümün bir parçası olabileceğini’ belirtti.

Diğer yandan Hamas yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘kötü niyetli’ tutumunu eleştirerek daha önce ‘saldırganlığın kalıcı olarak durdurulmasını, işgal ordusunun kapsamlı bir şekilde geri çekilmesini ve yardımların serbest akışını sağlayacak bir anlaşma karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı kapsamlı bir takas anlaşmasına varmayı teklif ettiğini, ancak Netanyahu'nun o zaman bu teklifi reddederek kaçmaya ve daha fazla engel koymaya devam ettiğini’ vurguladı.

Bununla birlikte Hamas, hem Filistin hem de İsrail tarafındaki esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yönelik müzakerelere ‘olumlu ve sorumlu’ yaklaşımını sürdürdüğünü ifade etti. Bu açıklama, Hamas'ın ‘devam eden ateşkes görüşmelerinde yardım akışının sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve kalıcı bir ateşkes için gerçek garantiler verilmesi de dâhil olmak üzere birçok önemli noktanın müzakere edildiğini’ belirtmesinden bir gün sonra geldi.

Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)

Bu, Hamas liderlerinden Basim Naim'in ‘Netanyahu'nun 22 aylık savaş ve kıtlıkta başaramadığını müzakere masasında da başaramayacağını’ vurguladığı basın açıklamalarıyla aynı zamana denk geldi.

Netanyahu'nun Gazze Şeridi ve İran dosyalarına değindiği Washington ziyaretinin ardından İsrail yeniden İran'ı vurma tehdidinden söz etmeye başladı. Savunma Bakanı Yisrael Katz perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail'in İran tarafından tehdit edilmesi halinde bu ülkeyi ‘daha büyük bir güçle’ vuracağını söyledi.

İsrail'in haziran ayında İran'a karşı 12 gün süren bir hava savaşı başlatması bölgede daha geniş çaplı bir çatışma korkusu yarattı. İki taraf, 23 Haziran'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ilan edilen, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaştı.

İsrail ve Filistin konularında uzman Mısırlı siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, ateşkes müzakerelerinin engellerden ve ayrıntılara getirilen karartmadan, ABD'nin baskısı altında bir atılımın her iki tarafça da kabul edilmesine doğru ilerleyeceğini düşünüyor. Fehmi, Netanyahu'nun Washington ziyaretinde Gazze ve İran meselelerinin farklı görüşlere yol açacak şekilde ele alındığını, ancak Trump'ın Gazze'de anlaşmanın tamamlanması ve İsrail'in gerekirse İran'ı vurmasına izin verilmesi konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.

Fehmi'ye göre bir atılım şansı, İsrail'in özellikle Mısır sınırına yakın Morag Koridoru’ndan kademeli olarak çekilmeyi kabul etmesiyle mümkün. Hamas, ABD yönetimiyle doğrudan iletişim kanalının devam etmesiyle bunu kabul edebilir. Bu da müzakerelerdeki pozisyonunu güçlendirecek, Netanyahu'nun Trump ile çatışmasını önleyecek ve İran'ı tekrar hedef alma isteklerini kabul etmesi karşılığında Gazze anlaşmasını uygulamasına olanak tanıyacaktır.

Filistinli siyasi analist Dr. Suheyl Diyab'a göre Hamas mümkün olduğunca çok şey teklif etti; ancak müzakereler Netanyahu'nun, ABD yönetiminin ve özellikle de İsrail içişlerinin krizleri nedeniyle tıkanmış durumda. Netanyahu, özellikle de kişisel çıkarları için herkesi manipüle etme girişimleri sona erdiğinden, kendisine sunulan senaryoları seçme konusunda halen büyük tereddütler yaşıyor.

Diyab, Netanyahu-Trump görüşmelerinin ayrıntıları henüz açıklanmadığı için Gazze ateşkes dosyasının İran dosyasının ayrıntılarıyla bağlantılı olduğunu göz ardı etmedi. Dünyanın ABD ve İran arasındaki anlaşma ya da anlaşmazlığın seyrini izlediği bu dönemde, bir atılım ve anlaşmanın teşvik edilmesi, İsrail ve Washington'un dikkat çekici bir şekilde yeniden zorladığı bir seçenek gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)

Geçtiğimiz perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda Netanyahu birkaç gün içinde bir anlaşmaya varılacağı umudunu dile getirerek şunları söyledi: “50 esir halen Hamas tarafından tutuluyor ve bunlardan sadece 20'sinin hayatta olduğuna inanılıyor. Şu anda yaşayanların yarısının ve ölülerin yarısının çıkarılmasını öngören bir anlaşmamız var, yani 10 yaşayan insanımız ve yaklaşık 12 ölen rehinemiz kalacak, ancak onları da çıkaracağım. Umarım birkaç gün içinde bunu sonuçlandırabiliriz.”

Geçen hafta Netanyahu ile Beyaz Saray'da iki kez görüşen Trump, ateşkesin yakın olduğu söylemini yineleyerek bu haftayı olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada bir anlaşma için ‘büyük umutları’ olduğunu ifade etti.

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Fadivoll ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze Şeridi'ndeki son gelişmeler ile ateşkesin yeniden başlatılması ve bazı esir ve mahkûmların serbest bırakılmasına yönelik müzakerelerdeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Abdulati, ‘Filistin halkının kanının akıtılması ve trajik insani durum ışığında Gazze Şeridi'ne insani yardım akışının sağlanması gerektiğini’ vurguladı.

Fehmi'ye göre Gazze anlaşması yaklaşıyor. “Birkaç gün içinde anlaşma nihai aşamasına girecek. Pazar ya da pazartesi günü ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un son rötuşları yapmak üzere bölgeye bir ziyaret gerçekleştireceğini görebiliriz” diyen Fehmi, ‘Washington'un bölgedeki çıkarlarını düşünerek ve Trump'ı izleyicileri önünde mahcup etmemek için anlaşmanın başarısız olmasına izin vermeyeceğini’ vurguladı.

Diyab, Netanyahu'nun Washington ziyaretinden sonra bir anlaşma istediğine ve Trump'a hayır diyemeyeceğine inanıyor. Dolayısıyla siyasi çıkarları çerçevesinde kendisine daha fazla zaman kazandırabilecek bir atılımla ya da özellikle farklılıklar ve ABD'nin baskıcı tutumu nedeniyle kendisini devirecek bir tökezleme ve patlamayla karşı karşıya.