Libya siyaseti BM Misyonu’nun rolü konusunda ikiye bölündü

Libya’da bazı taraflar, BM Libya Misyonu’nun rolünü ‘tarafsız’, bazıları ise ‘belirsizlikle dolu’ olarak nitelendirdi

BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AP)
BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AP)
TT

Libya siyaseti BM Misyonu’nun rolü konusunda ikiye bölündü

BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AP)
BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AP)

Libyalı politikacılar ve uzmanlar, genel seçimlerin ertelenmesinden bu yana Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) ülkedeki rolü konusunda farklı görüş ve tutumlara sahipler. Öyle ki bazıları, BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı ve UNSMIL Başkanı Stephanie Williams’ın tavrının hala belirsiz olduğunu belirtti. Aynı şekilde diğer kesimler ise ülkenin tanık olduğu artan kutuplaşma ortasında Williams’ın, tarafsız bir rol oynamaya çalıştığını ifade etti.
Temsilciler Meclisi Yasama Komitesi üyesi Salih Afhima, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘asayı ortadan tutma politikasının’, Libya’daki BM Libya Destek Misyonu tarafından yeni bir yaklaşım olmadığını belirtti. Afhima’ya göre bu nedenle Fethi Başağa’nın Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) alternatif bir hükümet kurması da dahil olmak üzere, Temsilciler Meclisi tarafından yakın zamanda onaylanan uygulamalarla ilgili herhangi bir açıklama yapılmaması şaşırtıcı değil. Afhima, misyonun meclis tarafından görevlendirilen hükümetten önce büyük güçler tarafından pozisyonlarının belirlenmesini beklediğini ifade etti.
Afhima, Williams’ın Aralık ortasında Libya’ya dönmesinden bu yana olan tavırlarını, ‘çatışmalı ve dalgalı’ olarak nitelendirdi. Yaptığı açıklamada, “Williams, Temsilciler Meclisi’nin seçimleri gerçekleştiremediği için Ulusal Birlik Hükümeti’nin çalışmalarını sona erdirme girişimlerine şiddetle karşı çıktı. Bunun yerine Siyasi Diyalog Forumu’nun kendi himayesinde hazırladığı yol haritasına göre çalışma süresinin önümüzdeki Haziran ayına kadar devam edeceğini vurguladı” diyen Salih Afhima, “Temsilciler Meclisi’nin Baş Ağa’yı başbakanlığa atamasının ardından Stephanie Williams, duruma itiraz etmedi. Başağa ile görüşmek üzere aceleci davrandı ve onu Başbakan adayı olarak nitelendirdi. Aynı şekilde Dibeybe ile de görüştü” değerlendirmesinde bulundu.
Afhima, “Williams’ın krizi, bir tarafın diğeri karşısında tercih edilmediği bir şekilde yönetmeye yönelik açık girişimine rağmen bazıları, Williams’ın ‘Baş Ağa’nın, parlamentonun güvenini kazanmak için hükümetinin bu konudaki nihai pozisyonunu açıklamadan önce dengeli bir kompozisyon bulma kabiliyetini’ gözlemliyor gibi görünüyor. Bu taraflara göre Williams, sanki Dibeybe hükümetinin tanınmaya devam etmesi için Başağa’nın görevinde başarısız olmasını bekliyormuş gibi, yani kimin daha güçlü olduğu ortaya çıkana kadar iki adamla da oynayacakmış gibi” dedi.
UBH Sözcüsü Muhammed Hammuda ise Williams’ın Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamaların, ‘UNSMIL’in çabalarını lekelememesi gereken bir tür tarafgirlik belirtisi’ olduğunu dile getirdi.
Milletvekili Muhammed el-Haşimi de “UNSMIL ve Williams, Dibeybe hükümetinin çalışmalarını sona erdirme ve Baş Ağa’nın meclisin egemen kararları uyarınca görevlendirilmesine itiraz edemedi” şeklinde konuştu.
Haşimi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada UNSMIL’in yeni hükümeti destekleyip desteklememe konusundaki pozisyonlarındaki netlik eksikliğinin, “ilgili ve Libya meselesine müdahale eden ülkelerin, başbakanlığı üstlenecek isim hakkındaki farklı vizyonlarından kaynaklandığını” söyledi.
Muhammed el-Haşimi, “Yeni hükümetin, parlamentonun güvenini kazanması halinde uluslararası alanda tanınmasındaki herhangi bir gecikme, özellikle de Devlet Yüksek Konseyi ve Temsilciler Meclisi yakınlaşması ortasında, ancak hükümeti değiştirme adımını egemen pozisyonların başkanlarını değiştirmenin izleyeceği korkusuyla açıklanabilir” dedi. Haşimi, ‘ülkenin tanık olduğu tüm bölünmelere ve çatışmalara rağmen görevde kalmayı başaran’ Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir gibi bazı egemen pozisyonların başkanlarının, bu ülkelerle iyi ilişkilere sahip olduğunu belirtti. Şubat ayı ortasında Baş Ağa ile görüşmesinden sonra Williams, Twitter üzerinden açıklama yaparak “Başbakan olarak görevlendirilen Fethi Baş Ağa ile görüştüm. Kendisine, herhangi bir dışlama olmaksızın şeffaf ve uzlaşıya dayalı bir şekilde ilerlenmesi gerektiğini belirttim” dedi. Bazı gözlemciler, açıklamayı ‘Baş Ağa’nın tanındığı’ yönünde bir açıklama olarak yorumladı.
Öte yandan Temsilciler Meclisi üyesi Rabia Ebu Ras, Williams’ın tavrını savundu. Ebu Ras, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “BM Temsilcisi, her zaman asıl amacının ‘seçimleri gerçekleştirmek ve seçimlere katılmak için kayıt yaptıran iki buçuk milyondan fazla vatandaşın arzusuna saygı göstermek’ olduğunu vurguladı. Bu nedenle doğal olarak hareket ediyor ve siyaset sahnesini etkileyen çeşitli taraf ve güçlerle görüşmelerini sürdürüyor” ifadelerini kullandı.
Rabia Ebu Ras, “Williams, gücü yeniden inşa etme projesi üzerinde ikiye bölünmüş iki kampla karşı karşıya. Bu kampların ilkini, gerçeği ele almadan ilk seçim çağrıları yapanlar, ikincisini ise seçim yolunun ancak önlerini açacak yeni bir hükümetle gerçekleşeceğine inananlar oluşturuyor. Bu nedenle sahne oldukça karmaşık ve artık kar ve zarar projelerine ve hesaplarına bağımlı. Ayrıca seçimlerin tamamlanmasına engel olan mücbir sebep unsurları hala mevcut ve bu unsurlar hatta gelişmekte. Bu gerçekle baş edebilmek ise büyük bir sükûnet ve akıl gerektirmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Stratejik ve güvenlik konularında uzman olan Libyalı araştırmacı Farac Zeydan, daha önce yaptığı “Misyon, şu anda seçimlerin önünü açma ihtiyacına odaklanıyor” yönündeki açıklamasını hala desteklediğini söyledi. Zeydan, “Misyon ve ABD liderliğindeki bazı müttefikleri, Dibeybe’nin görevine devam etmesinin seçimlerin yeniden yapılmasını engelleyebileceğini düşünüyor” dedi.
Zeydan ayrıca, Williams’ın BM Danışmanı olarak mevcut pozisyonundaki varlığının, ABD’nin Libya’daki planlarını bir misyon aracılığıyla sahaya yansıtma amacı taşıdığını söyledi.



İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.