Tüm ABD Başkanları yalan söyledi ama neden ve ne zaman?

Bazı ABD Başkanları kamu yararına bazıları ise pozisyonlarını ve imajlarını korumak için yalan söyledi

ABD'liler her yıl şubat ayının üçüncü pazartesi gününü Başkanlar Günü olarak kutlar bu yıl da 21 Şubat'a denk geldi (Getty)
ABD'liler her yıl şubat ayının üçüncü pazartesi gününü Başkanlar Günü olarak kutlar bu yıl da 21 Şubat'a denk geldi (Getty)
TT

Tüm ABD Başkanları yalan söyledi ama neden ve ne zaman?

ABD'liler her yıl şubat ayının üçüncü pazartesi gününü Başkanlar Günü olarak kutlar bu yıl da 21 Şubat'a denk geldi (Getty)
ABD'liler her yıl şubat ayının üçüncü pazartesi gününü Başkanlar Günü olarak kutlar bu yıl da 21 Şubat'a denk geldi (Getty)

Tarık eş-Şami
ABD'liler, geçtiğimiz 21 Şubat Pazartesi günü Başkanlar Günü'nü kutlarken Avrupa'da savaş davulları çalıyor. Uluslararası ilişkiler giderek gerginleşiyor. Tam da bu noktada Amerikan başkanlarının özellikle tehlike ve savaş zamanlarında halkına karşı dürüstlüğü ile ilgili hassas ve tartışmalı bir konu yeniden gündeme geliyor. Başkanlar her zaman karşıtları tarafından yapılan yalan ve aldatma suçlamalarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu suçlama tüm ABD Başkanları’nın takip eden bir suçlamadır. Ama halkın çoğunluğu bir başkanın yalan söylemesini istemese de Washington'daki düşünürlerin ve gözlemcilerin sorduğu soru, başkanın yalan söyleyip söylemediği değil, bunu ne zaman ve neden yaptığıyla ilgilidir. Vatan uğruna yalan söylemek zorunda oldukları durumlarda mı yalan söylüyorlar, yoksa kamuoyundaki imajlarını korumak ya da görevlerinde kalabilmek için mi yalan söylüyorlar?

Başkanlar yalan söylüyor
ABD'liler her yıl şubat ayının üçüncü pazartesi gününü Başkanlar Günü olarak kutlar. Kutlama bu yıl da 21 Şubat'a denk geldi. Başlangıçta ülkenin İngilizlerden kurtulmasına öncülük etmedeki rolü nedeniyle George Washington’un onuruna düzenlenen bu gün daha sonra ABD Başkanı olarak görev yapan herkesin onuruna düzenlenmeye başladı. Ancak kutlama, analistlerin ve gözlemcilerin her yıl başkanların performansını, özellikle de halkına yalan söyleyip söylemediklerini değerlendirmelerini engellemedi. Kanıtlar, ilk Başkan George Washington'dan Abraham Lincoln'e ve Bill Clinton, George Bush, Barack Obama, Donald Trump ve mevcut Başkan Joe Biden’ kadar tüm ABD Başkanları’nın, kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda bir şekilde yalan söyleme ve aldatmaya başvurdular. Ancak bazı yeni araştırmalara göre, bazı başkanlar manipülasyon ve aldatma konusunda yetenekli oldukları için diğerlerinden daha aktif ve etkiliydi.
Örneğin, Washington Post, Başkan Joe Biden'ı eleştirenlerin onun da bir yalancı olduğu konusunda ısrar ettiği bir zamanda, Başkan Trump'ın yalanlarına dair bir veri tabanı oluşturdu. Araştırmaların sonucunda dört yıl boyunca 30 bin 573 yalan söylediği tespit edildi. Bunun birkaç örneğini veren New York Post'a göre, medya, ABD halkına yönelik tekrarlanan yalanları görmezden gelmekte suç ortağı oldu.

Çok sayıda aldatma
Bununla birlikte, başkanları yalan söylemek ve aldatmakla suçlama yeni bir mesele değil, Amerikan ulusunun kuruluş zamanından daha çok köleleri serbest bırakmak zorunda kalmamak için iki devlet arasında ileri geri hareket ettiren ilk Başkan George Washington'dan başlayarak, sivil bir merkez olan Hiroşima'yı yanlış bir şekilde askeri üs olarak tanımlayan Başkan Harry Truman'a kadar uzanıyor. Üçüncü Başkan Thomas Jefferson, Lewis ve Clark Seferi’nin gerçek amacı hakkında yalan söylemişti, ki asıl amaç ABD’nin batısının kontrolünü ele geçirme ve Louisiana'yı satın almaktı. Dwight Eisenhower, Sovyetler Birliği üzerinde Amerikan casus uçuşlarının varlığını inkâr ederken yalan söyledi. Daha sonra Sovyet Başbakanı Nikita Kruşçev, uçağı düşürülen ve ABD'nin öldüğünü varsaydığı pilotu gösterdikten sonra yalanı açığa çıktı. John F. Kennedy ise Chicago'dayken, Küba füze krizi hakkında yalan söyledi. Küba'da konuşlandırılan Sovyet füzelerini öğrendi ve Beyaz Saray'daki danışmanlarıyla yanıtı incelemek üzere kendine zaman kazanmak için basına ateşi olduğunu iddia etti. Lyndon B. Johnson Vietnam hakkında, özellikle de Tonkin Körfezi'ne yapılan ve savaşa izin veren kurgusal saldırı hakkında yalan söyledi. Richard Nixon, Watergate skandalında Demokratları gizli gizli araştırdığı konusunda yalan söyledi. George Bush, Irak'ta nükleer silahların varlığı konusunda yalan söyledi. Başkan Bill Clinton, Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile ilişkisi hakkında yalan söyledi. Başkan Barack Obama,  Sağlık Reformu Yasası hakkında yalan söyledi.
Dünyanın diğer tüm halkları gibi, ABD halkı da yalan söyleyen bir başkan ve kamuoyundaki imajını veya makamını korumak için yalan söyleyen başkanlara müsamaha göstermek istemiyor. Vatandaşların çoğunluğu için en önemli olan başkanın yalan söyleyip söylemediği değil, bunu ne zaman ve neden yaptığıdır.

“Aldatma ahlakı”
Ancak yalan konusu, genel olarak başkanların ve politikacıların belirli durumlarda veya kamu yararına yönelik baskılar altında söyledikleri yalanlarla ilgili önemli bir felsefi soruyu gündeme getiriyor. Soru, yalanın neden yasadışı olduğu ile ilgilidir.
Bir Aydınlanma Çağı filozofu olan Immanuel Kant (1724-1804), yalan söyleme hatasına güçlü bir açıklama sunarak, yalan söylemenin ahlaki olarak kabul edilebilir olduğu hiçbir makul durumun bulunmadığını ileri sürdü. Çünkü tüm insanlar, Kant’ın insan onuru olarak adlandırdığı içsel bir değerle doğarlar. Yalan söylemek, insanın en önemli niteliği olan özgür ve rasyonel seçimler yapabilme yeteneğini bozar. Bu nedenle Kant, tehdit veya baskı altında da olsa yalan söylemenin yanlış olduğunu savundu. Bu, Kant'ın felsefesine sempati duymayan düşünürler için bir küçümseme sebebi iken, idealizm peşinde koşanlar ve en iyisi için uğraşanlar için bir kafa karışıklığı kaynağı olmuştur.
Buradaki sorun, filozof Kant'ın, kurbanının nerede olduğunu soran bir katile bile yalan söylemenin her zaman yanlış olduğunu söylüyor gibi görünüyor. Kurbanın yerini katile bildiren kişiyi dürüst yapan nedir? İyi niyetine rağmen cinayetten kısmen sorumludur. Bu, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Nazi subaylarının, onlara zulmetmeleri veya infaz etmeleri için Yahudiler ve diğerlerinin nerede oldukları konusunda bilgi verilip verilmeyeceği konusunda geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Bu, dürüstlük ya da yalan söylemeyi gerektiren bir durumdu. Ya da modern çağın filozoflarının desteklediği gibi, Naziler kamu gücünün meşru temsilcileri değildi, dolayısıyla kamu gücünün temsilcilerine yalan söylememek anlamına geliyordu. Bu nedenle, onlara yalan söylemekten kaçınmanın yasal bir yükümlülüğü yoktur.

Yalan söylemenin gerekçeleri
Bu anlayıştan hareketle, bazıları önemli bir siyasi hedefe ulaşmak için yalan söylemek konusunda haklı gerekçe olabileceğini savunuyor. Örneğin, yaklaşan bir askeri operasyon hakkında halka dürüst cevaplar veren bir siyasi lider, bu operasyonu tehlikeye atabilir ve dolayısıyla kamu yararı için yalan söyler ve aldatır. Olaydan sonra insanların bu tür bir aldatmacayı kabul etme olasılıkları daha yüksek olsa da bunu mümkün kılan askeri operasyonun başarısı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, İngiliz hükümeti, Nazi liderliğini, işgal planları ve Nazilerin Normandiya sahilinin 150 kilometre kuzeyindeki Calais'e asker indireceği yanılsaması konusunda aldatmaya çalıştı. Bu durum, Britanya'nın müttefiklerini bile yalan söylemesi ve aldatmasını haklı gösterdi. Nazi Almanya'sını yenmek için ahlaki bir zorunluluğun bu tür bir aldatmacayı haklı çıkaracak kadar güçlü olduğu göz önünde bulundurulmalı. Bu örnek aynı zamanda, dürüstlüğün beklenmemesi gereken düşmanca bir ilişki bağlamında aldatmaya izin verildiğini, vatandaşlara yalan söylemenin haklı olabileceği veya olmayabileceğini de göstermektedir.

Masum yalanlar!
Bu bağlamda, bazıları 1930'larda bazı başkanlık yalanlarını savunmak için gerekçe buluyor. Başkan Franklin D. Roosevelt, Hitler'in Avrupa'ya yayılmasının, liberal demokratik projeye yönelik bir tehdit oluşturduğuna ikna olmuştu. Ancak 1940 seçimlerine hazırlanırken seçmenlerin Avrupa savaşına müdahale etmeyi reddetmesinin baskısı altındaydı. Roosevelt, Amerika'nın savaşa dahil olmasına karşı olduğunu belirtmeyi seçti. Hitler hakkındaki görüşünü açıklamadı. Tarihçi Thomas Bailey, bu sırada savaşa hazırlanmak ve İngiltere'ye gizlice yardım etmek için elinden gelen her şeyi yaptığını söylüyor.
Roosevelt'ten önce, Abraham Lincoln benzer hesaplamalar yaptı. İç savaş sırasında Güney Konfederasyon liderleriyle yaptığı müzakerelerde kasten kaçınma taktikleri kullandı. Konfederasyonlardan koşulsuz teslim olmak isteyen partisindeki birçok kişiye yalan söyledi, ancak yaptığı şey Birleşik Devletler'in birleşik bir ulus olarak korunmasında etkili oldu.

İyi ve kötü yalanlar
Ancak asıl sorun, çok sayıda başkanlık yalanının, Başkan Bill Clinton'ın Lewinsky ile ilişkisi hakkında ya kendi çıkarına ya da onun başkanlığını korumak için söylediği yalanlar gibi önemli hedeflerle kolayca ilişkilendirilememesidir. Aynı şekilde, Başkan Richard Nixon'ın destekçileri tarafından Watergate'e yapılan saldırı hakkında hiçbir şey bilmediğinde ısrar etmesi de büyük bir yalandı. Nixon'ın hukuk danışmanı John Dean'e göre, yıllar sonra Başkan’ın Demokratik Ulusal Komite karargahını soyma planını bildiğini ve onayladığını açıkça belirtti. Bu, Nixon'ın başkanlığını bitiren skandal oldu. Her iki durumda da Clinton ve Nixon, başkanlıklarına yönelik ciddi bir tehditle karşı karşıya kaldılar ve Amerikan ulusunu kurtarmak için değil, konumlarını ve imajlarını korumak için yalan söylemeyi seçtiler.

Biden, Trump ve gerçek
Washington Üniversitesi'nde Kamu Politikası Profesörü olan Michael Blake, Başkan Trump'ın muhtemelen çoğu başkandan daha fazla yalan söylediğini söylüyor. Ancak yalanlarıyla ilgili çarpıcı olan şey, merkezi bir siyasi çıkara hizmet etmekten ziyade kendi imajını savunmasıydı. Bu yalanlar aynı zamanda sadakat testiydi. Yakın çevresi yalanlarını tekrarlayarak kendisine vefasını gösterirken, Trump seçim hilesi iddialarını tekrarlamayan Cumhuriyetçi Parti üyelerine hain diyerek saldırdı.
Son araştırmalar Başkan Biden'ın yalan söyleme konusunda henüz Başkan Trump ile aynı seviyede olmadığını gösteriyor. Ancak, geçmişi ve hayatının gençlik dönemi ile ilgili birçok konuda ve bazı politikaların maliyeti konusunda aldatıcı ve yanıltıcı iddialarda bulundu. Bu yalanlar ahlaki açıdan, çatışma ve beceri gerektiren savaş sırasında, kimse düşmandan dürüstlük beklemediği için önceki Başkanlar Roosevelt ve Lincoln'ün savaş ya da siyasetle ilgili yalanlarından daha az haklı görünüyor. Belki de başkanlar siyasette rakiplerine karşı dürüst olmamalı. Bazı siyaset felsefecileri, siyaset düşmanca bir oyun haline geldiğinde, politikacıların diğerini aldatmaya çalışmalarının affedilebilir olduğuna inanıyorlar.
Başkan Biden, iki parti arasındaki uçurumu kapatmak ve yasama projelerinin gündeminde anlaşmak amacıyla Cumhuriyetçi Parti ile olan ilişkilerinde bu fikre dayanabilir. Ancak bu son gerekçe, düşmanlık bağlamında siyasi muhaliflere yalan söylemeye izin verebileceğinden yeterli olmayabilir. Fakat Başkanların söylediği yalanlar genellikle seçmenlere yöneliktir ve bu tür bir aldatmayı haklı çıkarmak zor görünmekte.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre garip bir şekilde, araştırmalar gösteriyor ki, modern başkanlar, sosyal medyanın ortaya çıkmasından önce görev yapan başkanlara kıyasla, yalanlarını itiraf etmeyi ve doğru olmadığını söylemeyi daha zor kabul ediyor.



Çin-Rusya işbirliğinin güçlenmesi, ABD'yi endişelendiriyor

Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)
TT

Çin-Rusya işbirliğinin güçlenmesi, ABD'yi endişelendiriyor

Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)

Çin ve Rusya'nın ortak askeri tatbikatları artırması ABD'yi endişelendiriyor.

Amerikan medya kuruluşu CNN'in analizinde, Pekin ve Kremlin'in geçen hafta düzenlediği geniş kapsamlı Okyanus-2024 tatbikatı, "ABD'ye yönelik bir gövde gösterisi" diye niteleniyor. 

Pasifik ve Arktik okyanusları başta olmak üzere Akdeniz, Hazar ve Baltık sularında gerçekleştirilen ve pazartesi günü sonlanan 7 günlük tatbikata 90 binden fazla asker, 500'den fazla savaş gemisi ve denizaltının yanı sıra en az 120 helikopter ve jet katıldı. 

Rusya lideri Vladimir Putin, bunun son 30 yıldır düzenlenen en büyük tatbikat olduğunu belirterek şunları söyledi:

Dost ülkelerimizle işbirliğimizi güçlendirmeye özel önem atfediyoruz. Bu, dünya genelinde jeopolitik gerilimin arttığı günümüzde özellikle önemlidir.

Alaska açıklarında temmuzda düzenlenen tatbikatta da Rus ve Çin ordularına ait bombardıman jetleri ilk kez birlikte uçuş yaparken görüntülendi. Diğer yandan Rusya'nın Alaska civarında son dönemde artan faaliyetlerinden rahatsız olan Amerikan ordusu, dün bölgeye asker sevk etti.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin verilerine göre 2014-2023'te iki ülke orduları her yıl en az 4, en fazla 10 ortak askeri tatbikat ya da devriye gerçekleştirdi. 

Analizde, son dönemde Rusya ve Çin arasında artan askeri işbirliğinin Washington'da tedirginlik yarattığına dikkat çekilerek şu ifadelere yer veriliyor:

Ortak tatbikatlar, nükleer silaha sahip iki gücün gelecekte olasi bir çatışmada birlikte harekete edip etmeyeceğine dair soruları gündeme getiriyor.

Putin, ABD'nin Ukrayna cephesinde saldırganlığını artırması durumunda birçok kez nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmuştu. 

Sidney'deki Yeni Güney Galler Üniversitesi'nden Alexander Korolev, Rusya-Çin işbirliğine dair şu yorumları paylaşıyor: 

NATO müttefikleri kadar etkili biçimde birlikte çalışacak seviyede değiller fakat stratejik ortaklıklarını ve uyumluluklarını geliştirip pekiştiriyorlar.

Analize göre Putin, NATO'nun genişlemesini engellemeyi hedeflerken, Çin lideri Şi Cinping de Tayvan'ın kontrolünü ve Güney Çin Denizi'nin hakimiyetini ele geçirmek istiyor. 

Diğer yandan bazı analistlerse Rusya ve Çin arasındaki işbirliğinin henüz net bir hedefi takip etmediğini savunuyor. ABD merkezli araştırma kuruluşu CNA'den Elizabeth Wishnick, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

Örneğin Tayvan'a yönelik bir Çin saldırısını destekleyen Rus uçakları görecek miyiz ya da Filipinler'le bir çatışmada Rus gemileri Çin donanmasını destekleyecek mi? Pek zannetmiyorum. Sırf daha fazla askeri tatbikat yaptıkları için birbirleriyle uyum içinde hareket ettiklerini varsayamayız.

Independent Türkçe, CNN, CBS News, Moscow Times