Tunus Nahda Hareketi seçimlerin haziran ayında yapılmasını talep etti  

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)  
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)  
TT

Tunus Nahda Hareketi seçimlerin haziran ayında yapılmasını talep etti  

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)  
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi. (Reuters)  

Tunus'taki Nahda Hareketi liderinden Yamina Zoglami, ülkedeki siyasi ve sosyal krizi aşmak için siyaset sahnesindeki etkili kişileri "müşterek tavizler" vermeye çağırdı. Cumhurbaşkanı Kaiys Said’in 17 Aralık'ta seçim yapılması önerisine değinen Zoglami, "Tunus'un ülkeyi bölen ve siyaset sahnesinin tıkanmasına neden olan istisnai önlemler aşamasının ötesine geçebilmesi için mevcut seçim yasasının gözden geçirilmesi zorunludur.’’ dedi.  
Zoglami, dondurulmuş parlamentonun, siyasi bir konsensüs çerçevesinde ‘sınırlı yetkiler ve sınırlı bir zaman dilimi için’ yeniden aktif hale getirilerek, Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimini sürdürmesi ve seçim kanununu düzenlemesini talep etti.  
Zoglami ayrıca, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından önerilen seçim tarihinin geri çekilmesini ve genel seçimlerin önümüzdeki haziran ayında yapılmasını teklif etti. Erken seçimin, siyasi süreci hızlandıracağını ve ‘istisnai tedbirler aşamasının’ aşılması için bunun gerekli olduğunu vurguladı.  
Tunus İşçi Sendikası Başkanı Nureddin Tabubi’nin, ‘siyasi krizin aşılması’ için cumhurbaşkanı dahil olmak üzere etkin siyasi tarafların ‘müşterek tavizler vermesi’ yönündeki çağrısını desteklediklerini belirten Zoglami, ‘’Tek taraflı yönetim anlayışının, Tunus’taki demokrasi tecrübesine zarar verdiğini’’ ifade etti.  
Öte yandan Tunus Hakimler Derneği, bugün Yargıtay önünde adli üniformalarıyla protesto amaçlı oturma eylemi düzenleyeceklerini duyurdu. Hakimler, yargı makamlarının hedef alınarak yürütme erkine tabi tutulmasını reddettiklerini kaydettiler. Başkent Tunus’ta düzenlenen basın toplantısında, üye hakimlerden, mahkeme oturumlarını bir saat gecikmeyle başlatmaları ve ‘yargının doğal bağımsız konumu’ sağlanana kadar kalıcı olarak kırmızı rozet takmaları talep edildi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Kays Said’den ‘yargı ile ilgili aldığı kararlardan’ geri adım atması istendi.  
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Adalet Bakanı Leyla Ceffal’ı kabul etti. Görüşmede yargıdaki işleyişle ilgili son gelişmeler ele alındı. Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kays Said’in yargı bağımsızlığını önemsediğini ancak hâkimlerin "yasaları uygulamakla yükümlü olduğunu ve kendilerini kanun koyucunun yerine koyamayacakları’’ ifade edildi. Geçici Yargı Konseyi’nin sızmaları önlemek için oluşturulduğu ve üyelerinin tümünün hakimlerden seçildiği hatırlatıldı.  
Tunus Kamu Gözlemcileri Derneği tarafından hazırlanan bir araştırma, Tunusluların 2020 yılında çeşitli sektörlerde ödediği rüşvetlerin toplam değerinin 570 milyon Tunus dinarı (yaklaşık 204 milyon dolar) olduğunu ortaya koydu. “Tunus'ta yolsuzluk” başlığı altında yapılan çalışmada, 2020 yılında 1,5 milyon Tunuslunun rüşvet ödediği belirlendi. Araştırmaya göre rüşvetlerin yarısı güvenlik güçleri tarafından alındı, rüşvetlerin yüzde 20’si sağlık sektöründe, yüzde 14’ü belediyelerde ve geri kalanı da farklı kamu kurumlarında ödendi.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24