Kadınlar için ideal doğurma yaşı nedir?

20’li yaşların ortasında doğum yapan kadınlar daha uzun yaşıyor (Reuters)
20’li yaşların ortasında doğum yapan kadınlar daha uzun yaşıyor (Reuters)
TT

Kadınlar için ideal doğurma yaşı nedir?

20’li yaşların ortasında doğum yapan kadınlar daha uzun yaşıyor (Reuters)
20’li yaşların ortasında doğum yapan kadınlar daha uzun yaşıyor (Reuters)

Yeni bir bilimsel çalışma, kadınlar için ideal çocuk doğurma yaşının 24 ila 25 yaş arası olduğunu ortaya koydu.
Şarku’l Avsat’ın Daily Mail gazetesinden aktardığı habere göre, Güney Kore'deki Seul Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından yürütülen araştırma, yirmili yaşlarının ortalarında çocuk doğuran kadınların daha uzun yaşadığını gösterdi.
Araştırmacılar, bin 498'i 20-23 yaşları arasında, bin 33'ü 24-25 yaşları arasında ve bin 513'ü 26-36 yaşları arasında olmak üzere 4 bin 44 kadının verilerini inceledi.
Araştırmacılar katılımcıları 18 yıl boyunca izledi.
Çalışma süresi boyunca, 243 kadın, kardiyovasküler hastalık da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden ötürü hayatını kaybetti.
Araştırma ekibi, ilk çocuğunu 20-23 yaş arasında doğuran annelerde kalp damar hastalığı oranları yüzde 97,3 daha düşük, 24-25 yaş arasında doğum yapan kadınlarda yüzde 99,6 ve 26-36 yaşları arasında ilk kez doğum yapan anneler için bu oranın 98,7 olduğunu buldu.
Tüm ölümler göz önüne alındığında, çalışmadaki en genç anne için hayatta kalma oranları yüzde 91.1, 20'li yaşların ortasındaki kadınlar için yüzde 96.4 ve yaşlı anneler için yüzde 95.2 olarak kaydedildi.
Araştırmacılar, bunun nedeni, çok genç annelerin genellikle yoksul bölgelerden gelmeleri olabileceğini ve bunun onları bir dizi zihinsel ve fiziksel hastalığa yakalanma riskine daha fazla maruz bırakabileceğini söyledi.
Ayrıca önceki araştırmalar, her ikisinin de yaşam beklentisini etkilediği bilinen obezite ve depresyon riski ile genç yaşta çocuk sahibi olmayı ilişkilendirdi.
Çalışma ekibi, hamileliğin fiziksel etkilerinden kurtulmakta daha fazla sorun yaşayan ve doğumdan sonra egzersiz yapmakta zorlanan yaşlı anneler için çocuk doğurma ve doğum yükünün daha zor olabileceğini öne sürdü.
Çalışma sonuçları Maturitas dergisinde yayınlandı.



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience