Ukrayna ve tarihe yolculuk sahneleri

11 Eylül 2001 saldırılarından dakikalar sonra New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’nin kuleleri (Getty Images)
11 Eylül 2001 saldırılarından dakikalar sonra New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’nin kuleleri (Getty Images)
TT

Ukrayna ve tarihe yolculuk sahneleri

11 Eylül 2001 saldırılarından dakikalar sonra New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’nin kuleleri (Getty Images)
11 Eylül 2001 saldırılarından dakikalar sonra New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’nin kuleleri (Getty Images)

Vladimir Putin, Sovyetler Birliği'nin enkazı üzerinde, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından doğan dünyaya ölümcül bir darbe mi vurdu? Tek süper güç ve ‘ABD polisi’ sayfasını geri dönülmez bir şekilde kapattı mı? Ülkelerinin sınırlarına dokunulmasına izin verilmeyen istikrarlı bir Avrupa sayfasını geride mi bıraktı? Büyük güçler ve komşuları arasında tek bir iletişim yöntemi olarak güç dilini yeniden mi getirdi? Dünyayı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından daha tehlikeli ve daha pahalıya mal olacak bir uçuruma mı itti?
Birçok endişeli soru var. 20 yıldır Putin'in tebessümlerine kanan Batı dün panik içerisinde uyandı. Kremlin'in efendisi Avrupa'dakilerin akıllarına hava saldırıları, enkazlar ve mülteci konvoyları sahnelerini geri getirdi. Özellikle askerleriyle birlikte yakılan araçlar ve sivillerin cesetlerini gören Avrupalılara, geri dönülmesi mümkün olmayan bir yola girildiğini düşündüren sahneler yaşanıyor. Ukrayna'ya füze yağması basit bir şey değil. Moskova'nın açık açık savaş uçaklarını komşu bir ülkeye göndermeye karar vermesi öyle hafife alınacak bir şey değil. Güçlü bir ülkenin, ikna edici olmayan bahanelere sığınarak komşu bir ülkeyi parçalamak üzere kendisine kapı aralaması son derece tehlikeli bir durum.
Ukrayna'nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olmadığı doğru, ancak Rusya'nın operasyonu sadece Polonya ve Baltık ülkelerinin değil, eski kıtanın tamamında korku uyandırıyor. 1960'ların başındaki Küba füze krizini yeniden canlandırmak için hiçbir gerekçe yok. O kriz farklı ve Fidel Castro gibi adamları içine alan iki kamptan oluşan bir dünyada patlak vermişti.
Bazı sahneler doğrudan tarihe yazılır. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği sahneler bu türden sahnelerdir. Bunlar uluslararası hafızada kalacak. Tıpkı şu anların kaldığı gibi: Berlin Duvarı'nın yıkılma sahnesi, Rusya'nın Sovyetler Birliği enkazının altından çıkma sahnesi, bir rejimin devrildiği ve tarihi dengelerin sarsıldığı ünlü işgalden önce Saddam Hüseyin ve ailesine George W. Bush'un uyarı gönderme sahnesi, bir ABD tankının Saddam'ın heykelini devirdiği sahne ve akabinde Saddam'ın boynuna ip geçirildiği sahne, 'New York ve Washington istilaları' bağlamında Usame bin Ladin'in uçaklarının Dünya Ticaret Merkezi kulelerine çarpma sahnesi, Musul'dan bakan Ebu Bekir el-Bağdadi sahnesi ve Rus güçlerinin Suriye'ye müdahale ederek olayların gidişatını değiştirdiği sahne.
Putin, Ukrayna'yı işgal etme kararıyla Avrupa tarihinin tüm hayaletlerini uyandırdı. Düzenli bir ordu, uluslararası hukuk ve burada geçen hüküm ve koşullara kulak asmadan komşu bir ülkeyi işgal ediyor. Hedef alınan ülkede sadık bir rejim oluşturmak için füzeler ve hava saldırılarına başvuran bir ülke... Doğru, üçüncü dünya savaşına girmek üzere değiliz ancak, bir anda 2. Dünya Savaşı'nın hatıralarının kokusu etrafı sardı.
Ukrayna işgali sonrası öncesi gibi değil. Putin'in işgalden sonraki imajı öncekinden tamamen farklı. Batı, Rusya'nın Kırım'ı geri almasında uğraştığı gibi Ukrayna'nın işgali ile uğraşamaz. Ancak Rusya'nın uluslararası alanda bir hayli yalnız kalacağı açık. Şiddetli yaptırımların hedefi olacak ve ileri Batı teknolojisinin hazineleri yüzüne kilitlenecek. Bu kanlı deneyimden farklı bir imajla başka bir Rusya doğacak. Özellikle iki halkın kökleri ve mensubiyetleri açısından birden fazla yakınlığa sahip olduğu göz önüne alındığında, Ukraynalıların kanlarının dökülmesinin Ruslar için nahoş bir şey olduğunu unutmayalım.
Batı, zorlu bir Ukrayna sınavından geçiyor. Joe Biden'ın zor kararlar vermesi ve Beyaz Saray’ın efendisinin hala Batı’nın generali olduğunu, Batı’nın iradesinin ve dişlerinin bir kısmını elinde tuttuğunu ve enerji ve diğer alanlarda Rusya ile iş yapma atardamarlarının kesilmesi, gerekirse çözümlere sahip olduğunu kanıtlaması gerekiyor.
Putin, dünyanın hafızasına yepyeni bir sahne ekledi. Bu hem Rusya hem de Batı için pahalıya mal olacak bir macera. Bu krizden bir kazanç elde edileceğini tahmin etmek mümkün. Çin, Rusya'nın Batı'nın baş düşmanı konumuna, yani kendisinin son dönemde itildiği konuma geri dönmesinden yararlanacak.
Putin, dengelere ve normlara karşı büyük bir darbe başlattı. Avrupa doğrudan bir oyun alanı olduğu doğru. Ancak Ortadoğu, özellikle Putin'in güçlerinin Suriye'de mevzilenmiş ve Rusya'nın eski rüyası sıcak denizlere inme hayalini gerçekleştirmiş olduğu göz önüne alındığında çok da uzak değil.



Wall Street Journal: Washington, Biden'ın döneminde İsrail ile Hamas arasında bir anlaşma beklemiyor

ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
TT

Wall Street Journal: Washington, Biden'ın döneminde İsrail ile Hamas arasında bir anlaşma beklemiyor

ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (AFP)

Wall Street Journal'ın bugünkü haberine göre ABD'li yetkililer artık Gazze'de İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes anlaşmasına Başkan Joe Biden'ın ocak ayındaki görev süresinin bitiminden önce varılmasının mümkün olmadığına inanıyor.

Gazete Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon'dan ismi açıklanmayan üst düzey yetkililere dayandırdığı haberinde şu ifadelere yer verdi.

Washington daha önce yaptığı açıklamada, yüzde 90 oranında bir ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasına varıldığını ancak Gazze'nin Mısır sınırındaki Philadelphia (Selahaddin) ekseninde İsrail'in varlığı ve İsrail'in elindeki Filistinli mahkumların serbest bırakılmasına ilişkin ayrıntılar konusunda eksikliklerin devam ettiğini belirtmişti.