Sebe Bölgesi Üniversitesi Rektör Yardımcısı: Milisler üniversiteleri hapishanelere ve mezarlıklara çevirdiler

Dr. Ali er-Rimel
Dr. Ali er-Rimel
TT

Sebe Bölgesi Üniversitesi Rektör Yardımcısı: Milisler üniversiteleri hapishanelere ve mezarlıklara çevirdiler

Dr. Ali er-Rimel
Dr. Ali er-Rimel

Marib ilindeki Saba Üniversitesi Rektör Yardımcısı Dr. Ali er-Rimel, İran destekli Husi milislerinin okullarda ve üniversitelerde müfredatı değiştirdiği ve sadece Yemen'i değil, tüm bölgeyi tehdit altına alacak radikal düşüncelere ve inançlara sahip bir neslin mezun olacağı konusunda uyarıda bulundu.
Rimel, Şarku’l Avsat’a verdiği özel röportajında Husi grubunun çocukları eğitim almaları için okullara göndermek yerine mezhep savaşlarının içine attığını söyleyerek, “Çocuklar okula gidip doktor, mühendis, öğretmen olmak yerine kendileriyle alakaları olmayan bir savaşın yakıtı oldular. Bu, eğitimi önemsemeyen grup üniversitelerin içini boşalttı. Çünkü eğitim olsaydı kimse kof sloganlar uğruna bu grubun peşine düşmezdi. İnsanların bu gruba inanması için cahil kalmaları gerekiyor. Bu yüzden bu grubun projesi sadece cahillikle devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.
Saba Bölgesi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Yardımcısı, Husilerin, kendi fikirlerine ve projelerine hizmet edecek şekilde Sana Üniversitesi’ndeki şeriat ve kanun kitaplarını değiştirdiklerini ve aynı zamanda ilkokul ve ortaokullara nüfuz etmeye, düşüncelerine ve inançlarına hizmet edecek nesiller yetiştirmek üzere müfredatı değiştirmeye çalıştıklarını söyledi.
Dr. Ali er-Rimel “Bu grup böyle devam ederse, sadece Yemen için değil, tüm bölge için tehdit oluşturacak radikal ve ideolojik fikirlerle dolu bir nesil ortaya çıkacaktır. Yedi yıldır Sana'yı ve bazı illeri kontrol ediyorlar. Bu sorun çözülmediği ve bu grup engellenmediği sürece bir felakete yaklaşıyoruz demektir” dedi.

Tüm Yemenlileri kapsayan üniversite
Dr. Ali, beş yıl önce kurulan üniversitede istisna olmaksızın Yemen'in tüm illerinden öğrencilerin olduğunu belirtti. Bununla birlikte Husilerin savaşı yüzünden insanların yerlerinden olmasının son dönemde üniversite ve kurumları üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu söyledi.
Rimel, üniversitede 7 yüksek lisans programının yanı sıra 7 farklı fakülte, 36 bilim dalı ve birçok uzmanlık merkezi bulunduğunu ve öğrenci sayısının 15 bin, akademik kadronun ise 246 öğretim üyesi ve profesörden oluştuğunu belirtti.
Rimel “Üniversite, savaşın başında çok zor zamanlardan geçmesine ve Husilerin attıkları mermilere maruz kalmasına rağmen aktif ve güçlü bir şekilde çalıştı. Öğrenciler kısıtlı imkanlara rağmen derslerine devam etti” dedi.

Suudi Arabistan Programı’nın rolü
Rimel, Suudi Arabistan’ın, Yemen'in Kalkındırılması ve Yeniden İnşası Programı kapsamındaki girişimlerin öğrencilerin ulaşımını sağlayarak ve birçok bina inşa ederek üniversitenin karşı karşıya olduğu baskıları önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olduğunu vurguladı.
Rimel “Suudi Arabistan'ın Yemen'in Kalkındırılması ve Yeniden İnşası Programı'nın gerek erkek gerek kız öğrenciler için gerekse genel anlamda üniversite için büyük ve ciddi katkıları oldu. Program bize üniversitenin uzak bölümlerinden kız öğrencileri taşımak için dört otobüs verdi ve 16 salonu ve idari binaları genişletti. Bu, bizim ve üniversitenin üzerindeki baskı ve kalabalıklığı önemli ölçüde hafifletmiş oldu” dedi.

Rimel sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Suudi Arabistan Programı’ndan en çok ihtiyacımız olan Tıp Fakültesi'nin kurulması da dahil olmak üzere birçok önemli proje için söz aldık. Bize çok şey sağladılar ve daha fazlasını da dört gözle bekliyoruz. Başta petrol, tarım ve mühendislik olmak üzere bir dizi fakülte açma planımız var. Sebe Bölgesi Üniversitesi Yemen'in tüm illerinden öğrencilerin olduğu tek devlet üniversitesidir. Sana, Aden, Sokotra, Mehra ve tüm illerden öğrencilerimiz bulunmaktadır. Örneğin Husiler Cevf'teki Eğitim, Edebiyat ve Beşerî Bilimler Fakültesi'nin kontrolünü ele geçirdiler ve burayı bir mezarlığa çevirdiler. Bir bölümünü de hapishaneye dönüştürdüler.”



Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)

Filistinli yetkililere göre Gazze'de ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla BBC'ye konuşan kaynaklar, Tel Aviv yönetiminin Katar'ın başkenti Doha'daki müzakerelere, ihtilaflı konularda karar vermeye yanaşmayan bir heyet gönderdiğini savunuyor. 

Ayrıca yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyaretiyle "zaman kazanmaya" çalıştığını ve süreci tıkadığını ileri sürüyor. 

Netanyahu, 7-10 Temmuz'da gerçekleştirdiği ziyarette ABD Başkanı Donald Trump'la bir araya gelmişti. Ancak beklenen 60 günlük ateşkesin sağlandığına dair bir açıklama yapılmamıştı.

Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesi ve bölgeye yardım girişleri gibi konularda uzlaşma sağlanamadığını belirtiyor. 

BBC, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığını aktarıyor. İsrail ordusunun Gazze'nin 1 ila 1,5 kilometre içine giren bir alandaki "tampon bölgeleri" bırakmak istemediği ifade ediliyor.

Diğer yandan Hamas'ın tampon bölgelere ait haritaları istediği ve sözkonusu alanın söylenenden çok daha büyük olduğunun ortaya çıktığı aktarılıyor. Buna göre İsrail ordusu, bazı noktalarda Gazze'nin 3 kilometre kadar içine giren tampon bölgeler inşa etmeyi planlıyor. 

Filistinli örgütün ilk etapta bu konuda taviz vermeyi düşündüğü fakat haritaları görünce bundan vazgeçtiği ifade ediliyor. Tel Aviv yönetiminin, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kentinin tamamında işgalini sürdürmeyi planladığı aktarılıyor.

Kaynaklardan biri, Netanyahu yönetiminin tutumuna dair şunları söylüyor: 

Bu görüşmeleri hiçbir zaman ciddiye almadılar. Bunları zaman kazanmak ve sahte bir ilerleme görüntüsü vermek için kullandılar.

Diğer yandan New York Times'ın (NYT) analizinde, Netanyahu'nun Gazze savaşını iktidarını sürdürmek için kullandığına dikkat çekiliyor. 

Netanyahu'nun, savaşın sürmesini isteyen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi radikal sağcı koalisyon ortaklarını memnun etmek için ateşkese yanaşmadığı ifade ediliyor. 

Analizde, Netanyahu'nun Nisan 2024'te ateşkes yapmayı düşündüğü fakat yine aynı baskılar nedeniyle geri adım attığı belirtiliyor. Bazı Amerikalı yetkililerin, Netanyahu'yla İsrail halkının yüzde 50'sinin savaş yerine rehine takası anlaşmasını istediğine dair anket sonuçları paylaştığı, İsrail liderininse şöyle yanıt verdiği aktarılıyor: 

Evet ama bu yüzde 50'lik kesim benim seçmenlerimden oluşmuyor.

Başbakanın yargı reformu paketinin 2023'te büyük protestolara yol açtığı, hatta yedek askerlerin greve gittiği anımsatılıyor. Bunlara ek olarak Netanyahu hakkında yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla açılan davaların sürdüğü hatırlatılıyor. 

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de Gazze'de işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Kasım 2024'te tutuklama emri çıkarmıştı. 

Analizde, Netanyahu'nun Gazze savaşını uzatarak bu davalardan kendini korumaya çalıştığı belirtiliyor. "İsrail hiç olmadığı kadar güvensiz bir konumda" denen analizde, başbakanın hamlelerinin ülke tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturduğu ifade ediliyor: 

Netanyahu, 21. yüzyılın felaketlerinden birinin mimarı ve bu felaket, İsrail'in adını muhtemelen onlarca yıl lekeleyecek.

Independent Türkçe, BBC, Times of Israel, New York Times