Rusya ve Sudan işbirliğini artırma konusunda mutabık kaldı

Sudan’da anne ve babalar sivil yönetim talebiyle yapılan protestolara destek verdi.

Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığındaki Sudan heyeti Moskova’daki temasları kapsamında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin ile bir araya geldi (SUNA)
Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığındaki Sudan heyeti Moskova’daki temasları kapsamında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin ile bir araya geldi (SUNA)
TT

Rusya ve Sudan işbirliğini artırma konusunda mutabık kaldı

Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığındaki Sudan heyeti Moskova’daki temasları kapsamında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin ile bir araya geldi (SUNA)
Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığındaki Sudan heyeti Moskova’daki temasları kapsamında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin ile bir araya geldi (SUNA)

Moskova ve Hartum çeşitli siyasi ve askeri alanlarda işbirliğini artırma niyetlerini duyurdu. Sudan’da sivil yönetim talebiyle çıkan protestolara anne ve babalar güçlü katılım gösterdi.
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) dün Rusya’nın başkenti Moskova’daki temasları kapsamında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin ile bir araya geldi. Taraflar ikili ilişkileri iki ülke için ortak çıkarları sağlayacak en ileri düzeye taşımanın yollarını görüştü.
Sudan resmi haber ajansı SUNA’nın aktardığına göre, iki taraf ortak bakanlık komitesi çalışmalarını aktifleştirmek ve komite toplantısını en yakın zamanda gerçekleştirmenin yanı sıra çeşitli siyasi ve askeri alanlarda işbirliğini yoğunlaştırmanın gerekliliğini vurguladı.
Hamideti iki ülke arasında tüm seviyelerdeki ayrıcalıklı ilişkileri ve koordinasyondan övgüyle söz ederek, Sudan heyetine gösterilen sıcak karşılama ve yapılan görüşmelerin Sudan’ın Rusya için ifade ettiği önemi gösterdiğini belirtti. Hamideti Sudan’ın sahip olduğu devasa imkanların ortak fayda sağlayacak şekilde Rus yatırımları için bir fırsat olabileceğine dikkat çekti.
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı General Aleksandr Fomin ise Sudan ve Rusya’yı birbirine bağlayan ayrıcalıklı tarihi dostluğu takdir ederek, tüm alanlarda işbirliği ufuklarını güçlendirme ve ortak koordinasyonu artırma yükümlülüklerine bağlı olduklarını ifade etti. Fomin Rusya’nın ülkelerin içişlerine karışmama ilkesi doğrultusunda Sudan ile ilişki kurduğunu vurguladı.
Öte yandan Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi 14 Şubat’ta düzenlenen milyonluk gösteriler sırasında yaralanan göstericinin hayatını kaybettiğini bildirirken, Sudan’da sivil yönetim talep eden gençlerin öncülük ettiği protestolara anne ve babalar güçlü bir katılım gösterdi.
Sudan’ın başkenti Hartum’da binlerce anne ve baba, ‘güvenlik birimlerinin protesto hareketini bastırmak için orantısız güç kullanmasına’ maruz kalan genç evlatlarıyla dayanışmalarını ortaya koymak amacıyla dün gerçekleşen gösterilere güçlü bir katılım gösterdiler.
Birçoğu yaşlı anne ve babalar başkent Hartum’un doğusundaki Es-Sittin Caddesi’nde toplandı ve 25 Ekim’de ordunun aldığı tedbirlere karşı aylardır protestolar düzenleyen, gösterici ölümlerine son verilmesini talep eden gençlere destek amacıyla ‘Hepimiz Sizinleyiz’ sloganı attı.
Daha önceki protestolar sırasında hayatını kaybeden kişilerin ailelerinin geniş katılımı dikkati çekti. Söz konusu aileler protestolarda hayatlarını kaybeden evlatlarının fotoğraflarını yapıştırdıkları kağıt ve kumaştan pankartlar taşıdı.
Anne ve babaların katıldığı protesto yürüyüşüne Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) önde gelen kadın ve erkek üyelerinin yanı sıra diğer parti mensupları destek verdi. Bunların başında Ulusal Ümmet Partisi Başkan Yardımcısı Sarah Nakdullah, Sudan Kongre Partisi Başkanı Ömer ed-Dakir ve Komünist Parti lideri Muhammed Muhtar el-Hatib geliyor. Bu isimlere ek olarak onlarca şair, yazar ve sanatçı da bu protesto yürüyüşüne destek verdi.
Sudan’daki rejime muhalif Kadın Birliği, Kadın Zulmüne Hayır Grubu ile Sudan Üniversiteleri Kadın Hocaları gibi 100’den fazla kadın örgütü ve sendikalar, Direniş Grupları’nın çağrıda bulunduğu ‘anne ve babalar protesto yürüyüşüne’ katıldı.
Bu protesto yürüyüşüyle eşzamanlı olarak Sudanlı güvenlik güçleri Hartum’un Berri ve Bahri semtlerinde ‘ordunun kışlalarına dönmesi ve yönetimin sivillere devredilmesi’ talebiyle gösteri düzenleyenleri dağıtmak için göz yaşartıcı gazla müdahale etti.
Sokaktaki protestoları organize eden halk gruplarından oluşan Direniş Komitelerinin bugün (pazar) Halk Yönetimi Kurma Sözleşmesi’ni ilan etmesi bekleniyor. Sözleşmenin temelini ‘3 Hayır’ oluşturduğu belirtiliyor: Ordu ile ‘Müzakereye Hayır, Ortaklığa Hayır ve Meşrulaştırmaya Hayır’.
Direniş Komiteleri daha önce yayınladığı basın bildirisinde, Halk Yönetimi Kurma Sözleşmesi’nin eyaletlerde protestoları organize eden gruplarla yapılan istişare ve tartışmalar doğrultusunda hazırlandığını belirterek, bu sözleşmeyle halk direnişinin karşılaştığı tüm engelleri aşmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Direniş Komiteleri, sözleşmeyi herkesin katılım sağlayabileceği en iyi şekliyle kamuoyuna duyurmak amacıyla sözleşme üzerinde daha fazla iyileştirme ve revizyon gerçekleştirdiğini ve bu nedenle ilan etmeyi ertelediğini duyurmuştu.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler'in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Sudan’daki krizin aşılması hedefiyle ülkedeki taraflarla gerçekleştirdiği istişarelerin sonuçlarını kamuoyuna duyurmak için önceki gün düzenleyeceği basın toplantısını sürpriz bir biçimde iptal etti.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.