Libyalı vekiller Dibeybe’yi ‘Başağa hükümetine güvenoyu verilmesini engellemeye çalışmakla’ suçladı

Silahlı milislerin Trablus içinde yeniden toplandığı bildirildi.

BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams Trablus’ta düzenlenen ‘Libya- Barış Yapıcıları’ görüşmesindeki katılımcılardan bir grupla bir araya geldi. (Williams’ın Twitter hesabı)
BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams Trablus’ta düzenlenen ‘Libya- Barış Yapıcıları’ görüşmesindeki katılımcılardan bir grupla bir araya geldi. (Williams’ın Twitter hesabı)
TT

Libyalı vekiller Dibeybe’yi ‘Başağa hükümetine güvenoyu verilmesini engellemeye çalışmakla’ suçladı

BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams Trablus’ta düzenlenen ‘Libya- Barış Yapıcıları’ görüşmesindeki katılımcılardan bir grupla bir araya geldi. (Williams’ın Twitter hesabı)
BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams Trablus’ta düzenlenen ‘Libya- Barış Yapıcıları’ görüşmesindeki katılımcılardan bir grupla bir araya geldi. (Williams’ın Twitter hesabı)

Libya Temsilciler Meclisi yarın (pazartesi) Fethi Başağa’nın yeni hükümetini görevlendirmek amacıyla güven oylaması oturumu düzenlemeye hazırlanırken, Meclis üyeleri geçici Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’yi Başağa hükümetinin meclisten geçmesini engellemek amacıyla güven oylaması oturumunu etkilemeye çalışmakla suçladı.
Birden fazla meclis üyesi sosyal medya hesaplarından Dibeybe’nin güven oylamasının yapılacağı meclis oturumuna katılmamaları için birkaç milletvekiline baskı uyguladığını bildirdi. Güven oylamasının yarın Libya’nın doğusundaki Tobruk kentinde yer alan Meclis binasında yapılması bekleniyor. Meclis Başkanı Akile Salih bu oturumda Başağa hükümeti kabinesindeki bakanların isimlerini milletvekillerinin oylamasına sunacak.
Bu gelişmelerle eşzamanlı olarak yerel kaynaklar, başkent Trablus’ta bazı silahlı milislerin toplandığını aktardı. Trablus’taki askeri hareketlilik, Başağa’nın ülkenin batısındaki Misrata kentinden bazı milis liderler ve kanaat önderleri ile toplantı yaptığı sırada gerçekleşti.
Misrata’da doğan Dibeybe ve Başağa, başkent Trablus’ta kontrolü elinde tutan silahlı milislerin kalesi konumundaki Misrata’nın sakinlerinin desteğini almak için yarışıyorlar. İki isim arasındaki rekabetin, iktidarın barışçıl bir şekilde el değiştirmesinin engellenmesine ve Misrata’da silahlı çatışmaların patlak vermesine yol açmasından endişe ediliyor.
Devlet Kurumlarının Birleştirilmesi Yüksek Komitesi yaptığı açıklamada, Ulusal Planlama Konseyi Başkanı Miftah el-Harir ve Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı’nın Libya’daki Danışmanlık Ekibi Sorumlusu Daniel Stroux ile önceki akşam yapılan toplantıda kurumsal bölünmenin iyileştirilmesini ve ülkedeki otorite kurumlarının birleştirilmesini sağlayacak yolları ele aldıklarını bildirdi.
Libya’nın doğusundaki Bingazi kentinde bulunan Merkez Bankası, yaptığı açıklamada Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Ali el-Hibri’nin ofisinde gerçekleşen toplantıda Trablus’taki Merkez Bankası ile Bingazi’deki Merkez Bankası’nın birleştirilmesi konusunda tüm tarafların görüşlerini özet bir şekilde dile getirdiğini bildirdi. Açıklamada toplantıya katılan tüm tarafların, iki merkez bankasının adil ve şeffaf bir şekilde ve üzerinde uzlaşı sağlanan hukuki ilkeler ve temeller doğrultusunda birleştirilmesi şeklindeki taleplerine kulak verildiği belirtildi.
BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams dün Trablus’ta düzenlenen ‘Libya- Barış Yapıcıları’ görüşmesindeki katılımcılardan bir grupla bir araya geldiğini açıkladı. Williams, katılımcıların Tunus’un başkentinde düzenledikleri son toplantının sonuçları hakkında kendisini bilgilendirdiklerini ifade etti. Nitekim Tunus’taki toplantıda Libya’da şu an yaşanan siyasi krizin iyileştirilmesi ve seçim sürecinin sağlam, şeffaf, kapsamlı ve tümüyle uzlaşmacı temeller üzerinden yeniden başlatılması konusundaki seçenekler ele alındı.
Williams Twitter hesabından paylaştığı mesajda, ‘Libya - Barış Yapıcıları’ görüşmesindeki katılımcılarla yaptığı toplantıda ulusal uzlaşıyı güçlendirmek için iki kat çaba gösterilmesine ihtiyaç olduğunu dile getirdiğini bildirdi. Williams ayrıca sahadaki sükuneti korumanın, tüm tarafların şiddetten ve şiddetle tehdit etmekten kaçınmasının, nefret ve kışkırtıcı söylemlerin dolaşıma koyulmasının engellenmesinin önemine vurgu yaptığını kaydetti.
Öte yandan UBH’ye bağlı Öfke Volkanı Operasyonu Medya Merkezi’nden yapılan açıklamada, Terhune kentinde açılan toplu mezarlardaki kurbanlardan birinin daha kimliğinin resmi bir şekilde tespit edildiği belirtildi. Kimliği tespit edilen erkek kurbanın 2019 yılının sonlarında El-Kani milisleri tarafından kaçırıldığı aktarılan açıklamada, kurbanın kimliğinin Kayıp Kişilerin Aranması ve Tespiti Genel Müdürlüğü’ne ait laboratuvarlarda yapılan DNA testinin uyuşması yoluyla tespit edildiği kaydedildi.
İçişleri Bakanı Halid Mazin dün Mizdah Emniyet Müdürü Tuğgeneral Muhammed El-Zinad ile bölgenin güvenlik durumunu görüştü.
İçişleri Bakanlığı Basın Ofisi’nden yapılan açıklamada, Bakan Mazin’in ofisinde gerçekleşen görüşmede Mizdah bölgesindeki güvenlik durumları, güvenliğin korunması amacıyla yapılan güvenlik operasyonlarının gidişatı ve vatandaşlara hizmetlerin sunulması meselelerinin ele alındığı bildirildi.
Toplantıda ayrıca Mizdah Emniyet Müdürlüğü’nün bölgedeki güvenlik operasyonlarında karşılaştığı zorluklara ve bununla ilgili çözümlere değinildiği belirtildi.
Bakan Mazin, Zinad’dan Mizdah Emniyet Müdürlüğü’nün başarılı çalışmalarını ve bölgede çalışan güvenlik birimleriyle yaptığı işbirliği ve koordinasyonu dinledi. Mazin güvenliğin korunması için her türlü çabanın gösterilmesini, vatandaşların güven ve huzurunu temin edilmesini ve onlara en iyi hizmetlerin sunulmasını talep etti.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."