Biden Ukrayna’ya ihanet mi etti?

ABD Başkanı Biden ve müttefiklerinin Rusya’yı cezalandırma yeteneği, birkaç nedenden dolayı sınırlı görünüyor

Fotoğraf (Reuters/Valentyn Ogirenko)
Fotoğraf (Reuters/Valentyn Ogirenko)
TT

Biden Ukrayna’ya ihanet mi etti?

Fotoğraf (Reuters/Valentyn Ogirenko)
Fotoğraf (Reuters/Valentyn Ogirenko)

İsa Nehari
Geçen hafta düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı’nda gündem  ‘Pekin’in vurucu ekonomik güç olarak yükselişi’ ve ‘Moskova’nın bir baş belası olarak küresel arenaya geri dönüşü’ idi. Bu çerçevede taraflar küresel değişimlerle bağlantılı olarak Batı demokrasilerinin gerilemelerini ve büyük krizler karşısında yetersiz kalmalarını tartıştı. ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in de katıldığı oturumdaki ilk temel sorun buydu.
Harris, Batı dayanışmasını vurgulamakla ve ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesini önlemek için müttefikleriyle iş birliği yapma konusundaki sertliğini vurgulamakla yetinmedi. Aksine Moskova’ya ‘ağır ve acil’ ekonomik yaptırımlar sözü verdi. Ayrıca Harris, Doğu Avrupa’da NATO’yu güçlendirmekle tehdit etti.
Ancak 23 Şubat Çarşamba gecesi, Batı’nın gerçekleşmesinden korktuğu şeye tanık oldu. Öyle ki Vladimir Putin şaşırtıcı bir konuşma yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve yardımcısının ‘Rusya’nın Ukrayna’ya saldırma ihtimalinin arttığı’ konusundaki açıklamasından birkaç saat sonra Ukrayna’ya karşı bir askeri operasyon başlattığını duyurdu.
Bazı taraflar ABD Başkanı’nın da aynı gün çıkıp kriz hakkında konuşmasını beklerken Biden, perşembe günü G7 liderleriyle görüşmesinin ardından Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulamakla ilgili bir açıklama yaptı. Beyaz Saray’ın efendisi, VEB Bank ve Rus Askeri Bankası üzerindeki tam yaptırımların yanı sıra, Moskova’ya karşı Rus elitlerini, ailelerini, devlet borcunu ve Rusya’dan gelen ‘Kuzey Akım 2’ gaz boru hattını içeren bir yaptırım paketi açıkladı.

Yetersiz cezalar
Rusya gerginliği üçüncü gününe girerken eski ABD’li gözlemciler ve yetkililer, Biden’ın açıkladığı yaptırım paketinin caydırıcı olmadığına inanıyor. Bunun yanı sıra Rus kuvvetleri, Ukrayna’daki iki ayrılıkçı bölgeye doğru ilerledikten sonra Biden’ın Putin’e verdiği yanıtta zayıf göründüğünü belirtti.
ABD’nin eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Nikki Haley, mevcut yönetimin hızlı ve sert yaptırımlar uygulama sözünü yerine getirmekte başarısız olduğunu ve Ukrayna krizini Batı’nın kararlılığının bir sınavı olarak gördüğünü söyledi. Haley, Biden’ın şu ana kadar bu durumla başa çıkmakta başarısız olduğuna da dikkati çekti.
ABD’li yetkili, “Bu, sadece Putin’le ilgili değil. Komünistler, Çinliler ve İranlı cihatçılar da bu durumu takip ediyor” dedi.
Öte yandan ABD’nin eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, Biden’ın NATO’yu birleştirmedeki başarısızlığını kınadı. Bolton, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’nın başkentindeki ilerleyişinin, Vladimir Putin’in ‘doğuyu ilhak etme ve ülkeyi denizden izole etme’ olan gerçek planını gizleyebileceğine dikkati çekti.
“Putin, Ukrayna’nın doğu ve güney kısımlarını, yani Rus kısımlarını istiyor” diyen Bolton, Kiev’e asker göndermenin, dikkati asıl planından başka yöne çevirmek için bir manevra olmasının muhtemel olduğunu vurguladı. John Bolton ayrıca, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, dünyanın eski Sovyetler Birliği bölgesindeki Rus saldırganlığına karşı tepkisini yakından takip edeceği konusunda uyarıda bulundu.

‘Kuzey Akım 2’ tartışması
Amerikalı araştırmacı Paul Sullivan, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Putin gibi biriyle uğraşmak kararlılık, güç, azim ve dayanıklılık gerektirir. Bunlar, dünyada hiçbir liderin yeterince görmediği niteliklerdir” diyerek, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in istisna olduğunu dile getirdi.
Sullivan, Biden’ın Rus askeri operasyonunun ardından yaptırımlarla hedef aldığı ‘Kuzey Akım 2’ hattını da eleştirirken, hatla ilgili sorunun bir kısmının, ‘yolsuzluk ve eski liderlerin Rus mallarından yararlanmaları’ olduğunu ifade etti. Paul Sullivan, “Hattın inşasına en başta izin verilmemeliydi. Rusya’nın buradaki amacı açıktı ki bu amaç, gaz ihraç ederek ve AB’de bölünmeleri ateşleyerek para kazanmaktı” değerlendirmesinde bulundu.
Rus davranışı değişene kadar hattın kapatılması gerektiğini vurgulayan Sullivan, Rus enerjisine aşırı bağımlılığı azaltma çabalarını hızlandırılmasının yanı sıra, ABD’de sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçılarının ve diğerlerinin AB’de enerji güvenliğine daha fazla odaklanması gerektiğini kaydetti. Sullivan ayrıca, Doğu Avrupa’nın onu Rus elektrik sisteminden ayrılma planlarına dikkati çekti.
Paul Sullivan, başka alternatifler olduğu için Rusya’dan tüm uranyum ithalatını ve hizmetlerini durdurma çağrısında bulunurken, “AB, uzun zamandır kendisini Rusya’ya sıkı sıkıya bağımlı hale getirdi. Ruslar bunu memnuniyetle karşıladı. ABD ise yeterince güçlü değildi ve AB’nin enerji güvenliğini sağlamasına yardımcı olmak için yeterince harekete geçemedi” dedi. Sullivan, Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin bu konuda yardımcı olabileceğine de dikkat çekti.
İngiltere merkezli ‘Financial Times’ gazetesi, yüksek petrol fiyatlarının ABD’nin Rusya’yı cezalandırma yeteneğini kısıtlayacağını belirtirken, bu da açıklanan yaptırımların henüz Rusya’nın petrol ve gaz satışlarını kapsamamasını gerekçelendiriyor.

Trump’ın tavrı
Eski ABD Başkanı Donald Trump, Cumhuriyetçi yönetimi altında bu krizin asla yaşanmayacağını söylerken, Joe Biden’in krizi yönetme şeklini de eleştirdi.
Eski danışmanı John Bolton, tartışmalı ‘Olayın Olduğu Oda (The Room Where İt Happened)’ kitabında son açıklamasının aksine Trump’ın ‘Ukrayna’nın Rusya’ya meyilli isimler tarafından yönetilmesi gerektiğine’ inandığını iddia etti.
Trump, Putin ile olan güçlü ilişkisine övgüde bulunurken, Kremlin’in efendisinin kendi yönetimi altında asla bu şekilde hareket etmeyeceğini vurguladı. Donald Trump, “Kriz doğru yönetilseydi, Ukrayna’da şu anda olanların yaşanması için hiçbir sebep olmazdı” dedi.
Trump- Putin yakınlaşması, eski Cumhuriyetçi yönetim altındaki Demokrat muhalefet tarafından uzun süredir sert bir şekilde eleştirildi.
Gözlemciler, Trump yönetiminin ‘Kuzey Akım 2’ye karşı çıkışını överken, Başkan Biden’ı da kısa süre önce Rus doğalgaz boru hattı konusundaki tavrı nedeniyle eleştirdi.
Kongre’ye gönderilen bir Dışişleri Bakanlığı raporunda, boru hattından sorumlu Alman şirketi ‘Nord Stream 2 AG’ ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in müttefiki olan genel müdürü Matthias Arthur Warnig’in yaptırıma tabi faaliyetlerde bulunduğu belirtilmişti.
ABD Dışişleri Bakanı Atony Blinken, geçen Mayıs ayında bu yaptırımların uygulanmasını kabul etmemişti. Bakan, bu adımı böyle bir kararın ulusal çıkarlara uygun olduğu gerçeğiyle alındığını açıklamıştı. Adım, Kongre üyeleri tarafından geniş çaplı eleştirilere maruz kalmıştı.

NATO’nun birleşmesi
Trump’ın Biden’a yönelik sert ifadelerinden uzak bir şekilde Biden’ın yaptırımları, NATO’nun Rusya karşısında birleşik bir konuma sahip olup olmadığına dair farklı bir tartışmayı alevlendirdi. Öyle ki ABD merkezli CNN, Almanya’nın başını çektiği Avrupa ülkelerinin, Rusya’yı uluslararası ödeme sistemi SWIFT’den çıkarma olasılığı konusunda bölündüğünü bildirdi.
Biden, Moskova’nın ‘SWIFT’ sisteminden çıkarılmasına karşı çıkan ülkelerin isimlerini açıklamaktan kaçınırken, “Bu seçenek hala geçerlidir” dedi. Biden, ABD ve müttefikleri tarafından Rusya’ya uygulanan diğer yaptırım paketinin, Moskova’yı bankacılık finansal işlemler sisteminden çıkarma seçeneğinden daha büyük bir etkiye sahip olacağına da dikkat çekti.

Parti anlaşmazlıkları
Biden’a yöneltilen eleştiri, yaptırımların eksiklikleri meselesiyle sınırlı kalmazken, askeri harekatın ilanından önce Moskova’nın hareketlerini ele alış şeklini de içeriyordu. Öyle ki ABD yönetiminin Ukrayna’daki Rus askeri hareketlerinden salı sabahına kadar ‘işgal’ olarak bahsetmemesi nedeniyle tartışmalar baş gösterdi. Yetkililer, salı sabahı yaptıkları açıklamada ‘işgal’ kelimesini kullandı.
Londra Üniversitesi Akademisi’nde ABD Politikaları Merkezi’nin kurucu direktörü Thomas Gift, ‘Newsweek’ dergisine yaptığı açıklamada Biden’ın Rusya yaklaşımına karşı Cumhuriyetçilerin eleştirilerinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Gift, “Cumhuriyetçilerin Rusya eleştirisinden kaçınmak için Biden’ın yapabileceği hiçbir şey yok” dedi.
Thomas Gift, parti anlaşmazlıklarının dış politika söz konusu olduğunda etkisiz olması gerektiği anlamına gelen eski ‘Politika, su kenarında durur’ atasözünün, bugünün aşırı partizan ikliminde artık geçerli olmadığını savundu.
Gift’e göre bunun bir nedeni de ‘Cumhuriyetçi Parti’nin politika konusundaki görüşlerinin çok farklı olması’. Bu nedenle Biden, ‘kendisinin savaş davullarını çalmakta acele ettiğine inanan tecrit politikası yandaşları’ ve ‘Putin’le mücadele edecek kadar sert olmadığını düşünen şahinler’ tarafından her açıdan saldırıya uğrayacak.
Thomas Gift, bu eleştirilerin çoğunun, yönetimin Moskova’yı ele alış şekliyle ilgili meşru felsefi anlaşmazlıklara dayandığını söylerken, “Neredeyse tüm Cumhuriyetçiler arasındaki ortak payda, Biden’ın özellikle Afganistan’daki fiyaskodan sonra başkomutan olarak sicilinin istismar edilebileceği duygusudur” dedi.

Kiev ve Kabil arasında
Gözlemciler, Biden’in geçen yıl NATO müttefiklerine danışmadan veya onlarla yakın çalışmalar yürütmeden Afganistan’dan geri çekilmesinin, ABD’nin hasımlarını kırmızı çizgilerini aşmaya motive ettiğine inanıyor. Ohio Eyalet Üniversitesi’nde Tarih Profesörü Peter Han’a göre bu nedenle Ukrayna krizi, ittifakları yenilemek ve NATO’yu canlandırmak için bir fırsat sunuyor.
Han, “Başkan, ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarını ve iç siyasi baskıları göz önünde bulundurarak Afganistan’dan çekildi. Ancak çoğu NATO müttefiki tek taraflı hareket ettiği hissine kapıldı” dedi. Ancak Ukrayna krizi ortasında Biden’ın ekibi, Avrupalı ​​müttefikleriyle yakın istişarelerde bulunuyor gibi görünüyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haber analize göre ABD’li akademisyen, ‘NATO’nun temellerini zayıflattığı’ gerekçesiyle, Trump’ın politikasını eleştirdi. “Biden’ın Afganistan’dan çekilmesi, hasarı onarmadı” diyen Peter Han, Avrupa güvenliği ciddi bir sınavdan geçerken Ukrayna’daki durumun, NATO’yu yeniden canlandırmak için başka bir fırsat sunduğunu vurguladı.



Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar: Filistinli gruplar İsrailli esirlerle ilgili planı değerlendiriyor

Pazar günü Gazze Şehrinde çadırlarda yerinden edilmiş insanlar (Reuters)
Pazar günü Gazze Şehrinde çadırlarda yerinden edilmiş insanlar (Reuters)
TT

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar: Filistinli gruplar İsrailli esirlerle ilgili planı değerlendiriyor

Pazar günü Gazze Şehrinde çadırlarda yerinden edilmiş insanlar (Reuters)
Pazar günü Gazze Şehrinde çadırlarda yerinden edilmiş insanlar (Reuters)

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklara göre, Gazze'ye yönelik bombardıman ve kuşatma artarken İsrail'in şehri ve mahalleleri kontrol altına alma çabalarını hızlandırdığı bir dönemde, Filistinli silahlı gruplar, şehrin işgalini önlemek için İsrail'e baskı yapmalarını sağlayacak ellerindeki esirlerle ilgili bir plan üzerinde çalışıyor.

Çeşitli silahlı gruplardan kaynakların Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre plan, Gazze'de geniş çaplı bir askeri operasyon başlatılmasına rağmen İsrailli esirlerin Gazze'den çıkaralıması ya da Gazze'de tutulması meselesi etrafında şekilleniyor.

Kaynaklar, bu adımın henüz çalışma aşamasında olduğunu ve henüz kararlaştırılmadığını, amacın İsrail üzerinde baskı oluşturmak ve yaşayan bazı rehinelerin hayatlarının kaderini Gazze Şeridi'ni işgal etmeyi amaçlayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin kararlarına bağlamak olduğunu belirtti.

Kaynaklar Bu önerinin günlerdir Gazze Şeridi içinde ve dışındaki üst düzey gruplar tarafından incelendiğine dikkat çekti.

Mevcut savaşın başlangıcından bu yana alınan kararın, esirlerin hayatlarının mümkün olduğunca korunması, Filistinli esirlerle takas edilmesi ve savaşın durdurulması için bir anlaşmaya varılması gerektiğine işaret eden kaynaklar, bunun herkes için bağlayıcı olduğunu, ancak mevcut değişiklikler ışığında, Filistinlilerin hayatlarının ve mallarının bu rehinelerin hayatlarına bağlı olduğuna dair açık bir mesaj göndermek için yeni bir karar alınabileceğini vurguladı.

yuı
Filistinliler İsrail'in Pazar günü Gazze'ye düzenlediği saldırıda ölenlerin cesetlerini taşıyor (DPA)

Kaynaklardan biri Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmelerde bulundu: “İsrail'in küstahlığı ve sivilere karşı işlenen suçların durdurulması ve evlerinin sistematik olarak yıkılması karşısında, Filistinlilerin kanının yerde kalmayacağını teyit etmek için olağanüstü kararlar almaktan başka seçenek kalmadı ve bunun bedeli sadece şehre girecek askerlerin canından değil, halkımızın kanından daha önemli olmadığına inandığımız İsrailli fidyecilerin canından da yüksek olmalı. İsrail'in halkımıza karşı işlediği bu suçların devam etmesi ve Gazze Şehri ve kuzeyini kontrol etmek ve geleceklerine yeni bir gerçeklik dayatmak için onları yeniden yaşadıkları yerlerden sürmeye zorlama girişimi karşısında boş duramayız.”

“En zor koşullarda bile”

İsmini vermek istemeyen silahlı gruplara yakın bir  kaynak da şunları söyledi: “Netanyahu ve bakanlarının kendilerini kaçıranların hayatlarını önemsemediklerine inanıyoruz ancak vatandaşlarımızın hayatlarının feda edilmesini ya da bedelinin sadece onlara ödetilmesini de kabul edemeyiz.”

Kaynaklar, mahkumların bir kısmının nakledilmesi ya da Gazze'de tutulması yönünde bir karar alınması halinde bunun, güvenliklerini denetleyenlere, kendilerini tehdit altında hissetmeleri halinde, onları bir yerden başka bir yere nakletme seçenekleri olmadığı sürece, herhangi bir İsrail gücünün onları canlı olarak geri almasına izin vermeyecek hareket özgürlüğü de dahil olmak üzere çeşitli yansımaları olacağına dikkat çekti.

scdfgt
Pazar günü Gazze Şeridi'ne yardım taşıyan Ürdün askeri uçağından Gazze Şehri'nin görünümü (Reuters)

Kaynaklar, en zor koşullarda bile, esirlerin hayatlarını korumak ve İsrail'in bazı baskınlarında veya operasyonlarında yaralandıktan sonra onlara gerekli tedaviyi sağlamak için büyük özen gösterildiğini doğruladı.

Kaynaklar ayrıca esirlerin hayatlarını korumak için esir alanların sık sık kendilerini yiyecekten mahrum bıraktıklarını vurguladı.

Netanyahu ve hükümetinin rehineler ve yaşamları konusundaki kayıtsızlığı nedeniyle, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki yeni operasyonuyla dayatmaya çalıştığı yeni gerçeklik ışığında, grupların bazılarını transfer etmek ya da Gazze Şehri'nde tutmak konusunda hiçbir sorun yaşamayacağını da sözlerine ekledi.

Rehinelerin de Filistin vatandaşları gibi özellikle İsrail'in uydurma gerekçelerle sivillere karşı uyguladığı aç bırakma politikası ışığında çok zor koşullara maruz kaldıklarını belirtti.

Kaynaklar, Gazze vatandaşları için geçerli olanın, “bu tür askeri operasyonlarda hayatlarını feda eden hükümetlerinin politikalarının bir sonucu olarak” açlıktan trajik bir şekilde acı çeken rehineler için de geçerli olduğunu söyledi.

Neden şimdi?

Kaynaklar bu önerinin Han Yunus gibi İsrail'in girdiği diğer şehir ve bölgelerde masada olmadığına, çünkü Gazze Şehri'ne ilişkin mevcut planın en tehlikelisi olduğuna ve nüfusu yerinden etmeyi ve içinde hiçbir Filistinli kalmadan işgali yıllarca sürdürmeyi amaçladığına dikkat çekerek, grupların ne pahasına olursa olsun bu planı engellemeye çalışacağını vurguladı.

Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde, iki hafta önce yaptığı açıklamada tugayların İsrailli rehineleri kasıtlı olarak aç bırakmadığını, üyelerinin ve tüm Filistinlilerin yediklerini yediğini ve kendi deyimiyle açlık ve kuşatma suçu kapsamında herhangi bir özel ayrıcalığa sahip olmayacaklarını belirtti.

Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerindeki Filistinlilere gıda ve ilaç ulaştırılması için insani yardım koridorlarının doğal ve kalıcı bir şekilde açılması koşuluyla Kızılhaç'ın İsrailli esirlere gıda ve ilaç ulaştırılması yönündeki her türlü talebine olumlu yanıt vermeye hazır olduklarını vurguladı.

defr
Gazze'de yetersiz beslenme nedeniyle beyin felci geçiren 16 yaşında bir çocuk - 16 Ağustos 2025 (DPA)

Netanyahu'nun yanı sıra İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da İsrail ve İşgal Altındaki Topraklar'daki Kızıl Haç Başkanı Julian Lerison'dan Gazze Şeridi'ndeki rehinelere gıda ve tıbbi bakım sağlanmasına katılmasını istedi. Kızıl Haç, rehinelere ve Gazze Şeridi sakinlerine ilaç ve gıda ulaştırmak için tüm taraflarla temas halinde olduğunu doğruladı.

Hamas ve İslami Cihad'ın kısa bir süre önce Gazze Şeridi'ni kasıp kavuran kıtlık koşulları nedeniyle sağlık durumlarının kötü olduğu görülen iki İsrailli rehinenin görüntülerini yayınlamasının ardından bu adım geldi.