DEAŞ hücreleri adam kaçırma operasyonlarına hız verdi

SDG, zorunlu hizmeti yerine getirmeyenler için genel af çıkardı.

Haseke şehrinin güneyinde görev yapan SDG savaşçıları. (Şarku’l Avsat)
Haseke şehrinin güneyinde görev yapan SDG savaşçıları. (Şarku’l Avsat)
TT

DEAŞ hücreleri adam kaçırma operasyonlarına hız verdi

Haseke şehrinin güneyinde görev yapan SDG savaşçıları. (Şarku’l Avsat)
Haseke şehrinin güneyinde görev yapan SDG savaşçıları. (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Uluslararası Koalisyon’un da desteğiyle gerçekleştirdiği kapsamlı güvenlik hamleleri ve baskınları doğrultusunda DEAŞ'a bağlı hücrelerin ve grupların takibine devam ediyor. Ancak Haseke vilayetinin güneyindeki Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi tesisine yapılan geniş çaplı ve kanlı saldırının ardından bu hücrelerin hareketleri ve saldırıları yüksek oranda arttı.
Söz konusu saldırılar sonucunda Deyrizor'un doğusundaki Ziban kasabasında, yerel mecliste çalışan Halef el-Gacran adında bir sivil yaşamını yitirdi. Gacran, geçtiğimiz cumartesi günü kimliği tespit edilemeyen silahlı saldırganlar tarafından hedef alındı. Motosiklet kullanan zanlılar saldırının ardından kaçtı. Güvenlik güçleri (Asayiş), suça karışan kişi ve kişilere dair detay vermeden şüphelilerin örgüt hücreleriyle bağlantısı olduğunu bildirdi.
Meydana gelen bir diğer benzer olayda da örgüte bağlı bir uyuyan hücre, SDG’ye bağlı bir devriye aracına otomatik silahlarla saldırı düzenledi. Deyrizor'un doğusundaki el-Bahra kasabası yakınlarındaki ana yol üzerindeki Hecin yolunda gerçekleştirilen operasyon üç savaşçının ölümünün yanı sıra birçoğunun da yaralanmasıyla sonuçlandı. Böylece örgüt tarafından bu ayın başından bu yana baskınlar, patlayıcı cihazlar ve otomatik silahlarla gerçekleştirilen saldırıların sayısı yaklaşık 11'e yükseldi. Ordu, Asayiş ve Öz Savunma Güçleri’ne mensup savaşçılardan ve sivillerden ölenlerin sayısı 15 oldu. Diğer yandan örgütün geçtiğimiz ocak ayında gerçekleştirdiği yaklaşık 20 saldırı sonucunda dört sivil ve iki asker ölmüştü.
Aynı bağlamda, Haseke’nin kuzeyindeki Kebabe semtinde maske takan silahlı kişiler bir eve baskın düzenleyerek sivil bir vatandaşı kaçırdı. Grup, kaçırılan kişinin araç ticaretinde çalışan kardeşiyle temasa geçerek 60 bin dolar tutarında fidye istediler. Aile, fidyeyi ödemeyi reddettikleri takdirde kaçırılan kişinin kafasının kesilmesiyle tehdit edildi. Grup, aileyle yaptığı görüşmelerde kendini DEAŞ üyesi olarak tanımladı. Aile fidyeyi ödedikten sonra kaçırılan kişi serbest bırakıldı. Kaçırılan kişinin kardeşinin yaptığı açıklamaya göre fidye ödendi. Söz konusu meblağ Haseke kırsalının doğusundaki el-Hol kasabasında teslim edildi.
Diğer yandan SDG’nin etki alanlarındaki güvenlik durumunun kötüleşmesine ve örgütün terör faaliyetlerinin artmasına karşılık SDG Medya Merkezi’nin Direktörü Ferhad Şami, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, örgüte sadık uyuyan hücrelerin hareketlerinin rastgele olduğunu söyledi. Çoğunun başarısızlıkla sonuçlandığını ve bu hücrelerin üyelerinin ya öldürüldüğünü ya da Deyrizor, Rakka ve Haseke'de önleyici operasyonlar ve tarama operasyonları kapsamında tutuklandığını aktardı. Şami, Sanayi Hapishanesi’ne saldıran birçok teröristin öldürülmesi ve bazılarının da tutuklanmasının ‘örgütün hareket sırasında çok fazla bilgi sağladığını’ gösterdiğini kaydetti. Bunun sonucunda Rakka'nın yanı sıra Deyrizor ve Haseke'nin güneyinde birçok olası saldırıyı engelledikleri ve çok sayıda paralı askeri tutukladıklarını vurguladı.
Askeri yetkili, Haseke'deki Sanayi Hapishanesi’ne düzenlenen saldırıdan bu yana güçlerin Fırat'ın doğusundaki etki alanlarındaki operasyon ve tarama faaliyetlerinin sayısının 40'ı geçtiği bilgisini verdi. Terörle mücadele birimleri ve özel kuvvetler, örgütü gizli bir finansal ağla finanse eden liderler ve destekleyici kişiler de dahil olmak üzere örgüt hücrelerinin 46 şüpheli üyesini tutukladı. Şami’ye göre Sanayi Hapishanesi’ne yapılan saldırı sırasında hücreleri desteklemek için Suriye çölünden çok sayıda DEAŞ militanı sızarak Suriye rejim güçlerinin kontrolündeki yolları kullanarak Fırat Nehri üzerinden Deyrizor'a ulaştı.
Ayrıca, SDG Genel Komutanlığı, kendi nüfuz alanlarından kaçan ve meşru müdafaa görevin terk eden tüm savaşçılar için genel af çıkardı. Komutanlık tarafından sosyal medya hesaplarından yapılan duyuruda terör eylemlerine, cinayete, hırsızlığa veya zimmete para geçirmeye karışmamış olmaları şartıyla söz konusu şahısların statüleriinin belirleneceği bildirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Savaşçının kaçmadan önce geçirdiği hizmet süresinin hesaplanmasına ek olarak kaçağın savunma görev pozisyonlarını belirlenen süre içinde gözden geçirmesi şartıyla iç firar için 45 gün, dış firar için 90 gün süre verilir.”
Kuvvetler Genel Komutanlığı, Öz Savunma Kuvvetleri’nde zorunlu hizmetin doğum tarihi maddesinde değişiklik yaptı. 1990-1997 yılları arasında doğan gençleri hizmetten muaf tuttu. Karar, halihazırda görev yapan askerleri, SDG, İç Güvenlik Güçleri ve askerden kaçanları kapsamıyor.



Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Gazze ateşkes müzakereleri, Hamas'ın İsrail'i engellemekle suçladığı ve ABD ile İsrail'in görüşmelerde bir ilerleme kaydedileceği ve birkaç gün içinde anlaşmaya varılacağı yönündeki iyimser söylemleri arasında Katar'ın başkenti Doha'da altıncı gününe girdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, karmaşık müzakere sahnesini deşifre etti. Uzmanlara göre, görüşmelerin geleceğine dair süren belirsizliğe rağmen, Amerikan tarafının açık ve doğrudan baskıları sayesinde bir ‘çözülme’ ihtimali ağır basıyor. Bu süreçte, engelleyici şartların aşılması ve Hamas’a bazı güvencelerin verilmesi öngörülüyor. Ayrıca, ABD ile İsrail arasında Gazze cephesinde bir sakinlik sağlanması konusunda mutabakat bulunuyor. Zira, Washington ile Tahran arasındaki mevcut görüşme hattı başarısız olursa, İran’a ikinci bir saldırı düzenlenmesi ihtimali değerlendiriliyor.

Geçtiğimiz pazar gününden bu yana Doha'da devam eden müzakerelerin ortasında Netanyahu perşembe günü yayınladığı bir videoda Hamas'ın silahsızlandırılmasını, askeri kabiliyetlerinin olmamasını ve bölgeyi yönetmemesini şart koşarak bunlar olmadan Gazze Şeridi'nde anlaşma ihtimalini dışladı ve savaşa geri dönme tehdidinde bulundu. Netanyahu, “Bu müzakereler yoluyla elde edilebilirse iyi olur, aksi takdirde kahraman ordumuzun gücüyle başka yollarla elde edeceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar perşembe günü Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportajda, müzakerelerin geleceği için bir başka koşul öne sürerek Hamas liderlerinin sürgüne gönderilmesinin ‘savaşı sona erdirecek çözümün bir parçası olabileceğini’ belirtti.

Diğer yandan Hamas yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘kötü niyetli’ tutumunu eleştirerek daha önce ‘saldırganlığın kalıcı olarak durdurulmasını, işgal ordusunun kapsamlı bir şekilde geri çekilmesini ve yardımların serbest akışını sağlayacak bir anlaşma karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı kapsamlı bir takas anlaşmasına varmayı teklif ettiğini, ancak Netanyahu'nun o zaman bu teklifi reddederek kaçmaya ve daha fazla engel koymaya devam ettiğini’ vurguladı.

Bununla birlikte Hamas, hem Filistin hem de İsrail tarafındaki esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yönelik müzakerelere ‘olumlu ve sorumlu’ yaklaşımını sürdürdüğünü ifade etti. Bu açıklama, Hamas'ın ‘devam eden ateşkes görüşmelerinde yardım akışının sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve kalıcı bir ateşkes için gerçek garantiler verilmesi de dâhil olmak üzere birçok önemli noktanın müzakere edildiğini’ belirtmesinden bir gün sonra geldi.

Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)

Bu, Hamas liderlerinden Basim Naim'in ‘Netanyahu'nun 22 aylık savaş ve kıtlıkta başaramadığını müzakere masasında da başaramayacağını’ vurguladığı basın açıklamalarıyla aynı zamana denk geldi.

Netanyahu'nun Gazze Şeridi ve İran dosyalarına değindiği Washington ziyaretinin ardından İsrail yeniden İran'ı vurma tehdidinden söz etmeye başladı. Savunma Bakanı Yisrael Katz perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail'in İran tarafından tehdit edilmesi halinde bu ülkeyi ‘daha büyük bir güçle’ vuracağını söyledi.

İsrail'in haziran ayında İran'a karşı 12 gün süren bir hava savaşı başlatması bölgede daha geniş çaplı bir çatışma korkusu yarattı. İki taraf, 23 Haziran'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ilan edilen, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaştı.

İsrail ve Filistin konularında uzman Mısırlı siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, ateşkes müzakerelerinin engellerden ve ayrıntılara getirilen karartmadan, ABD'nin baskısı altında bir atılımın her iki tarafça da kabul edilmesine doğru ilerleyeceğini düşünüyor. Fehmi, Netanyahu'nun Washington ziyaretinde Gazze ve İran meselelerinin farklı görüşlere yol açacak şekilde ele alındığını, ancak Trump'ın Gazze'de anlaşmanın tamamlanması ve İsrail'in gerekirse İran'ı vurmasına izin verilmesi konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.

Fehmi'ye göre bir atılım şansı, İsrail'in özellikle Mısır sınırına yakın Morag Koridoru’ndan kademeli olarak çekilmeyi kabul etmesiyle mümkün. Hamas, ABD yönetimiyle doğrudan iletişim kanalının devam etmesiyle bunu kabul edebilir. Bu da müzakerelerdeki pozisyonunu güçlendirecek, Netanyahu'nun Trump ile çatışmasını önleyecek ve İran'ı tekrar hedef alma isteklerini kabul etmesi karşılığında Gazze anlaşmasını uygulamasına olanak tanıyacaktır.

Filistinli siyasi analist Dr. Suheyl Diyab'a göre Hamas mümkün olduğunca çok şey teklif etti; ancak müzakereler Netanyahu'nun, ABD yönetiminin ve özellikle de İsrail içişlerinin krizleri nedeniyle tıkanmış durumda. Netanyahu, özellikle de kişisel çıkarları için herkesi manipüle etme girişimleri sona erdiğinden, kendisine sunulan senaryoları seçme konusunda halen büyük tereddütler yaşıyor.

Diyab, Netanyahu-Trump görüşmelerinin ayrıntıları henüz açıklanmadığı için Gazze ateşkes dosyasının İran dosyasının ayrıntılarıyla bağlantılı olduğunu göz ardı etmedi. Dünyanın ABD ve İran arasındaki anlaşma ya da anlaşmazlığın seyrini izlediği bu dönemde, bir atılım ve anlaşmanın teşvik edilmesi, İsrail ve Washington'un dikkat çekici bir şekilde yeniden zorladığı bir seçenek gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)

Geçtiğimiz perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda Netanyahu birkaç gün içinde bir anlaşmaya varılacağı umudunu dile getirerek şunları söyledi: “50 esir halen Hamas tarafından tutuluyor ve bunlardan sadece 20'sinin hayatta olduğuna inanılıyor. Şu anda yaşayanların yarısının ve ölülerin yarısının çıkarılmasını öngören bir anlaşmamız var, yani 10 yaşayan insanımız ve yaklaşık 12 ölen rehinemiz kalacak, ancak onları da çıkaracağım. Umarım birkaç gün içinde bunu sonuçlandırabiliriz.”

Geçen hafta Netanyahu ile Beyaz Saray'da iki kez görüşen Trump, ateşkesin yakın olduğu söylemini yineleyerek bu haftayı olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada bir anlaşma için ‘büyük umutları’ olduğunu ifade etti.

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Fadivoll ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze Şeridi'ndeki son gelişmeler ile ateşkesin yeniden başlatılması ve bazı esir ve mahkûmların serbest bırakılmasına yönelik müzakerelerdeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Abdulati, ‘Filistin halkının kanının akıtılması ve trajik insani durum ışığında Gazze Şeridi'ne insani yardım akışının sağlanması gerektiğini’ vurguladı.

Fehmi'ye göre Gazze anlaşması yaklaşıyor. “Birkaç gün içinde anlaşma nihai aşamasına girecek. Pazar ya da pazartesi günü ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un son rötuşları yapmak üzere bölgeye bir ziyaret gerçekleştireceğini görebiliriz” diyen Fehmi, ‘Washington'un bölgedeki çıkarlarını düşünerek ve Trump'ı izleyicileri önünde mahcup etmemek için anlaşmanın başarısız olmasına izin vermeyeceğini’ vurguladı.

Diyab, Netanyahu'nun Washington ziyaretinden sonra bir anlaşma istediğine ve Trump'a hayır diyemeyeceğine inanıyor. Dolayısıyla siyasi çıkarları çerçevesinde kendisine daha fazla zaman kazandırabilecek bir atılımla ya da özellikle farklılıklar ve ABD'nin baskıcı tutumu nedeniyle kendisini devirecek bir tökezleme ve patlamayla karşı karşıya.