Marib’deki Üstün Yetenekliler Merkezi savaşın kalıntıları arasından yükseliyor

Üstü Yetenekliler Merkezi, Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı tarafından finanse ediliyor.
Üstü Yetenekliler Merkezi, Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı tarafından finanse ediliyor.
TT

Marib’deki Üstün Yetenekliler Merkezi savaşın kalıntıları arasından yükseliyor

Üstü Yetenekliler Merkezi, Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı tarafından finanse ediliyor.
Üstü Yetenekliler Merkezi, Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı tarafından finanse ediliyor.

Yemen’de İran destekli Husi milislerin balistik füzeler ile düzenlediği saldırılar sürerken Marib’in merkezinde, tamamı Yemen için Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı'nın (SDRPY) tarafından finanse edilen Üstün Yetenekliler Merkezi savaşın kalıntıları arasından yükseliyor. Merkez, Marib’in tüm ilçelerindeki yaratıcı zihinlerin desteklenmesini hedefleyen önemli bir proje olarak nitelendiriliyor.
Marib Valisi Şeyh Sultan el-Arade, Suudi Arabistan Yemen Büyükelçişi ve SDRPY’nin Genel Müdürü Muhammed Al-i Cabir’e sunduğu fikrin hızlı bir şekilde hayata geçirildiğini söyledi.
Merkez’de incelemelerde bulunan Şarku’l Avsat ekibi, geniş alanlar, oyun alanları ve büyük avluların yanı sıra uluslararası standartlara uygun geniş sınıfları ve laboratuvarları yerinde görüntüledi.
Üstün Yetenekliler Merkezi Proje Yöneticisi Mühendis Ali Hüseyin Miftah da bin 369 kişiye hizmet verilmesinin beklendiğini belirterek merkezde 12 sınıfın yanı sıra fizik, kimya ve bilgisayar laboratuvarı olacağını kaydetti.
Şarku’l Avsat’a konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Miftah şunları söyledi:
“Marib'deki Üstün Yetenekliler Merkezi, tamamen Yemen için Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı tarafından finanse ediliyor. Kurulması için çalışmalara bir yıl önce başlandı. Gördüğünüz gibi bugün açılmaya hazır.”
Mühendis Ali Hüseyin Miftah açıklamasında ayrıca yönetim ve öğretmenler odası, toplantı odası, futbol sahası ve voleybol sahası da bulunduğunu kaydetti.
Miftah, ilk etapta Marib’in tüm ilçelerinden 930 yetenekli öğrencinin yer alacağı merkezde göçün neden olduğu büyük baskının da etkisiyle daha çok kişiye hizmet verileceğini bildirdi.
Yetkili, özellikle yeni tip koronavirüs pandemisi, fiyat krizi ve Marib’de devam eden savaşa rağmen projenin zamanında tamamlandığına dikkat çekti.
Miftah, el Ravda ve havalimanı da dahil olmak üzere merkezi çevreleyen mahallelerin Husi balistik füzeleri tarafından defalarca bombalandığını, vurulan evlerden birinin merkeze yaklaşık 500 metre uzaklıkta olduğunu söyledi.
Yetkiliye göre hizmetler yalnızca üstün yeteneklilerle sınırlı almayacak. SDRPY’nin Marib’te farklı merkezler kurma planları da bulunuyor. Miftah, Üstün Yetenekliler Merkezi’nin yakınındaki büyük bir alanı işaret edecek şu açıklamada bulundu:
“Bu alanların tamamı Milli Eğitim Bakanlığı'na ait. Bu merkezin yanına 620 bin dolara mal olan Üstün Zekalılar Merkezi yapılması planlanıyor.”
Merkezin eğitim, öğrenci konforu ve donanım kalitesi açısından örnek alınacak, uluslararası mühendislik şartnamelere göre inşa edildiğini belirten yetkili, Marib’deki üstün yetenekli çocukları mezuniyetinin süreçte bir dönüm noktası olacağını kaydetti.
Yetkili, Merkez’in Marib ilçelerindeki tüm çocukların yaratıcı zihinlerinin gelişimi için uygun bir ortam sağlayacağını belirterek yetenekleri geliştirmek için pratik ve bilişsel faaliyetleri teşvik edeceğini aktardı.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.