Libya Devlet Yüksek Konseyi'nden Başağa hükümetine güvenoyu verilmesine tepki

Fethi Başağa  (AA)
Fethi Başağa (AA)
TT

Libya Devlet Yüksek Konseyi'nden Başağa hükümetine güvenoyu verilmesine tepki

Fethi Başağa  (AA)
Fethi Başağa (AA)

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisinin (TM) Fethi Başağa başkanlığındaki hükümete güvenoyu vermesinin siyasi anlaşmaya aykırı olduğunu belirtti.
Mişri, yaptığı basın açıklamasında, TM'nin Başağa hükümetine güvenoyu vermesine tepki gösterdi.
TM'de yapılan söz konusu oylamanın siyasi anlaşmaya aykırı olduğunu kaydeden Mişri, TM'nin tek taraflı attığı adımları reddettiklerini ve Konseyin bu ihlallere karşı gerekli önlemleri almak için 4 Mart'ta bir toplantı yapacağını bildirdi.
Tobruk'taki TM'de dün yapılan güvenoyu oturumuna katılan 101 vekilden 92'si Başağa hükümeti için "evet" oyu kullanmıştı. TM'den kabinesine güvenoyu alan Başağa, "ülkede hükümetin devir sürecinin başladığını" ifade etmişti.
Başkent Trablus'ta Abdulhamid Dibeybe başbakanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti ise TM'nin Başağa hükümetine güvenoyu vermesine tepki göstermişti.
- Ne olmuştu?
BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun Kasım 2020'deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021'de yapılmasına karar verilmişti.
Ancak Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyinin hukuki altyapıyı belirleyecek kanunda uzlaşamaması nedeniyle seçimler planlanan tarihte yapılamadı.
Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresinin 24 Aralık' 2021'de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat'ta yeni başbakan seçimi için toplandı.
Ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa başbakan seçildi.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisini Cenevre Anlaşması'nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak görevinin başında olduğunu söyledi.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.