IMF: Lübnan bankalarındaki finansal kayıplara ilişkin gerçekler halka anlatılmalı

IMF: Lübnan bankalarındaki finansal kayıplara ilişkin gerçekler halka anlatılmalı
TT

IMF: Lübnan bankalarındaki finansal kayıplara ilişkin gerçekler halka anlatılmalı

IMF: Lübnan bankalarındaki finansal kayıplara ilişkin gerçekler halka anlatılmalı

Lübnan'da temaslarını sürdüren Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileri, Lübnan bankalarındaki finansal kayıplara ilişkin gerçeklerin halka anlatılması gerektiğini belirtti.
Lübnan resmi ajansı NNA'nın haberine göre Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Ernesto Rigo Ramirez başkanlığındaki IMF heyetini başkent Beyrut'taki Baabda Sarayı'nda kabul etti.
Görüşmede Avn, bir süredir hükümetin, ülkedeki ekonomik krize köklü çözüm bulmak ve banka ile finans sektöründeki iyileştirmelerin önünü açmak için üzerinde çalıştığı ancak uygulamaya konulamayan ekonomik reforma değindi.
Avn, "Yetkililerin kaygılarından dolayı tamamlanamayan ekonomik ve finansal iyileştirme planının uzatılması Lübnan'ın çıkarına değildir." dedi.
IMF heyeti de özelikle Lübnan Merkez Bankası'ndaki hesaplar başta olmak üzere bankalardaki finansal kayıplara ilişkin gerçeklerin Lübnan halkına bildirilmesi gerektiğini belirtti.
Heyettekiler de ekonomiyi iyileştirme planındaki gecikmenin Lübnan'ın çıkarlarıyla örtüşmediğini vurguladı.

- Lübnan'daki ekonomik kriz
Lübnan, özellikle 2019'dan bu yana ciddi bir ekonomik krizle mücadele ediyor.
Merkez Bankasındaki dolar likidite sorunu ve döviz rezervlerinin erimesi, ülkede başka ciddi krizlerin de patlak vermesine yol açtı.
Dolardaki artış ve Lübnan Merkez Bankasının sübvanseyi kaldırmasıyla birlikte Haziran 2021'den bu yana akaryakıt fiyatlarında ciddi artış yaşanıyor.
Ülkedeki ekonomik krizden önce asgari ücret yaklaşık 440 dolar civarındayken bugün, Lübnan lirasındaki değer kaybı nedeniyle 30 doların altına kadar düştü.
Birleşmiş Milletlerin 1 Temmuz 2021'de yayımladığı değerlendirme raporunda, Lübnanlıların yarısından fazlasının yoksulluk sınırı altında yaşadığı, yaşam şartlarının 1975-1990 yıllarındaki iç savaş döneminden bile daha kötü olduğu vurgulanmıştı.



Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
TT

Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), üretim ve ihracatı artıran Çin'in yeni bir "ticaret savaşı" başlattığını yazıyor. 

Analizde, Çin'in zayıflayan ekonomisini canlandırmak için "fabrikalara steroid bastığı" ve yabancı ülkelerdeki işletmeleri sıkıştırarak yeni bir küresel ticaret savaşı başlattığı savunuluyor. 

Avrupa Birliği, Çin'de üretilen elektrikli otomobillere sağlanan sübvansiyonlar nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, ülkeden ithal edilen elektrikli araçlara yüzde 38,1'e varan ilave vergi uygulama kararını temmuzda yürürlüğe koymuştu. 

ABD de Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillerin yanı sıra alüminyum ve güneş panellerine ek vergi uygulama kararı almıştı. 

WSJ, Pekin'in stratejisinin yalnızca Batı ülkelerini değil, Türkiye ve Pakistan'ı da tedbir almaya ittiğini hatırlatıyor. Türkiye, Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillere uygulanan ek vergileri yüzde 40'a yükseltmişti. 

Analizde, Çin'in "üretime yatırımı artırarak ekonomiyi canlandırıp, uluslararası alanda fazla tepki çekmeden endüstriyel direncini artırmayı hedeflediği" yorumu yapılıyor.

Haberde, Pekin yönetimine danışmanlık yapan bazı kişilerin, ülkenin üretim ve inşaat sektörüne yatırımından ziyade iç tüketimi öncelendirmesi gerektiğini söylediği aktarılıyor. 

Bunun yerinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in "Eskiyi yıkmadan önce yeniyi kurun" anlayışıyla hareket ederek sübvansiyonlu üretime yatırımların artırılması talimatını verdiği bildiriliyor.

Şi'nin bu politikayı izlemesinin iki nedeni olduğuna dikkat çekiliyor. Analize göre bunlardan ilki, Çin'in ABD ve diğer Batılı ülkelerin ağır yaptırımları karşısında ülke ekonomisini ayakta tutabilecek endüstriyel tedarik zinciri oluşturulmasıyla ilgili. İkinci sebepse Pekin'in "savurganlık" diye nitelediği ABD tarzı tüketime kökten itiraz etmesi.

Diğer yandan analizde, Şi'nin bu stratejisinin Pekin'in kapasite fazlasını azaltmaya çalıştığı eski politikalarına kıyasla bir değişime işaret ettiğine dikkat çekiliyor. 

2015'te Şi'nin, Çin Komünist Partisi'nin eski Merkezi Mali ve Ekonomik İşler Komisyonu Direktörü Liu He'ye, özel sektördeki birçok küçük çelik fabrikasını ve diğer işletmeleri kapatma talimatı verdiği hatırlatılıyor. 

Ancak Çin'in "ABD ve AB'ye ek vergi hamlelerini gerekçelendirme fırsatı vermek istemediği" için üretim fazlasını düşürmeye yönelik bu tür politikaları etkili şekilde uygulamadığı savunuluyor.

Pekin Üniversitesi'nden finans uzmanı Michael Pettis, Çin'in halihazırda küresel üretimin üçte birine sahip olduğuna dikkat çekerek, böyle bir durumda üretimi tekrar iki katına çıkararak yabancı ülkelerin üretimdeki payını azaltmayı istediğini savunuyor ve ekliyor: 

Dünyanın geri kalanı bunun tam tersini istiyor. Kimse buna uyum sağlayamaz.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC