Hiçbir şey yemeden 8 yıl hayatta kalan dişi kene, son erkek öldükten 4 yıl sonra üredi

"Organizmaların çevrelerine adapte olması beni her zaman büyüledi"

A. brumpti kenelerinin uzunluğu 20 milimetreye kadar çıkabilir (Jonathan Cohen)
A. brumpti kenelerinin uzunluğu 20 milimetreye kadar çıkabilir (Jonathan Cohen)
TT

Hiçbir şey yemeden 8 yıl hayatta kalan dişi kene, son erkek öldükten 4 yıl sonra üredi

A. brumpti kenelerinin uzunluğu 20 milimetreye kadar çıkabilir (Jonathan Cohen)
A. brumpti kenelerinin uzunluğu 20 milimetreye kadar çıkabilir (Jonathan Cohen)

Yeni bir araştırmada Doğu Afrika'ya özgü bir kene türünün hiçbir şey yemeden yaklaşık 8 yıl boyunca hayatta kalabileceği tespit edildi.
ABD'deki Binghamton Üniversitesi'nden Entomolog Julian Shepherd, Latince adı Argas brumpti olan kene türünü tam 45 yıl boyunca laboratuvarda inceledi.
Uzun erimli araştırma, kenelerden bazılarının yiyecek olduğu koşullarda 27 yıl hayatta kaldığını ortaya çıkardı. Kene türlerinin ortalama yaşamının iki ila üç yıl olduğu düşünüldüğünde bu süre araştırmacıları şaşırttı.
Eklembacaklılardan bazılarının hiçbir yiyecek olmadan yıllarca hayatta kalabilmesi, az besinle hayatta kalabilecek şekilde evrimleşen hayvanlar arasında bile şaşırtıcıydı.
Shepherd, hakemli bilimsel dergi Journal of Medical Entomology'de yayımlanan makalede şu ifadelere yer verdi:
"Bu kenelerin uzun ömürlülüğü, herhangi bir kene türü için bir rekor gibi görünüyor."
Dahası, incelenen dişi kenelerden biri, gruptaki son erkek kenenin ölümünden 4 yıl sonra yumurtlamayı başardı.
Araştırmacılar, dişinin erkek spermini normalden çok daha uzun süre saklayabildiğini ifade etti.
Shepherd, "Üremedeki bu gecikme, muhtemelen canlı spermin uzun süre depolanabilmesinden kaynaklanıyor" diyerek, şunları dile getirdi:
"Ayrıca görünüşe göre yine herhangi bir kene türü için rekor süre."
Shepherd'ın incelediği ilk keneler 1976'da ona hediye gelmişti. Bu grupta 6 yetişkin dişi, 4 erkek ve 3 yavru vardu. 1984'e kadar keneler, araştırmacının laboratuvarında tavşanlar, fareler ve sıçanların kanıyla beslendi. Sonunda Shepherd keneleri beslemeyi bıraktı.
Besin eksikliğine rağmen, keneler 4 yıl daha hayatta kaldı. Ancak bu noktada tüm erkekler öldü ve dişiler yiyecek veya partnerleri olmadan yaşamaya devam etti.
Sonunda Shepherd, dişi kenelerin yemek yemeden 4 yıl daha hayatta kalmayı başardığını gördü.
Bu kenelerin yavruları hala hayatta ve üremeye devam ediyor. Yavruların ilk kenelerden daha uzun yaşayıp yaşamayacağı bilinmiyor. Bunlar şimdi DNA araştırmalarında kullanılmak üzere Güney Afrika'ya gönderiliyor.
Shepherd, "Organizmaların çevrelerine adapte olması beni her zaman büyüledi" diyor:
"Organizmaların bu zorluklarla başa çıkmak üzere nasıl ustalaştığına dair araştırmalar, biz de dahil olmak üzere diğer organizmaların benzer zorlukları nasıl yönetebileceğinin anlaşılmasını sağlayabilir."
 
Independent Türkçe, EurekAlert, ScienceAlert



Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

TT

Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Her gün çay, kırmızı orman meyveleri, elma, portakal veya üzümlere yer veren bir beslenme biçimi, erken ölüm riskini azaltabilir ve uzun yaşamı destekleyebilir.

Hakemli dergi Nature Food'da yayımlanan yeni bir araştırmada, flavonoid moleküller açısından zengin olan çeşitli gıdalar tüketen kişilerde kronik sağlık sorunları görülme riskinin daha düşük, uzun yaşama potansiyelininse daha yüksek olabileceği sonucuna varıldı.

Queen's Belfast Üniversitesi'nden isimlerin de aralarında olduğu bilim insanları çay, kırmızı orman meyveleri, bitter çikolata ve elma gibi flavonoid içeren gıdaları tüketmenin tip 2 diyabet, kanser, kalp ve nörolojik hastalıklar gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önleyebileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Aedín Cassidy, "Birçok yiyecek ve içecekte doğal şekilde yer alan güçlü biyoaktif maddeler olan flavonoidlerin beslenme yoluyla alınmasının kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve Parkinson gibi nörolojik hastalıkların görülme riskini azaltabileceğini uzun zamandır biliyoruz" diye açıklıyor.

Ayrıca laboratuvar verileri ve klinik çalışmalardan farklı flavonoidlerin farklı şekillerde etki ettiğini, bazılarının tansiyonu iyileştirdiğini, diğerlerinin kolesterol seviyelerini düşürdüğünü ve iltihaplanmayı azalttığını da biliyoruz.

Flavonoid molekülleri yaban mersini, çilek, portakal, elma, üzümün yanı sıra çay, kırmızı şarap ve bitter çikolatada dahi bol miktarda bulunuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Benjamin Parmenter, "Günde yaklaşık 500 mg flavonoid alımı, herhangi bir nedenden ölüm riskinde yüzde 16, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve solunum yolu hastalıkları riskinde yüzde 10 azalmayla ilişkilendirildi" diyor.

Bu, aşağı yukarı iki fincan çay içerek tüketilen flavonoid miktarına eşit.

40 ila 70 yaşındaki en az 120 bin kişiyi 10 yıldan uzun süre boyunca izleyen bu çalışma, sadece yüksek miktarda flavonoid tüketmenin ötesinde, flavonoidlerin çeşitli kaynaklardan alınmasının faydalarını vurgulayan ilk çalışma.

Bulgular, daha fazla flavonoid içeren gıdaları bunları daha da çeşitlendirerek tüketmenin, tek bir kaynaktan tüketmeye kıyasla sağlık sorunlarını azaltmakta daha iyi olabileceğini gösteriyor.

Araştırma, renk çeşitliliğine sahip gıdalar tüketmenin sağlığı korumada paha biçilmez olduğu yönündeki yaygın inanışla da örtüşüyor.

Çalışmanın yazarı Tilman Kuhn, "Flavonoid açısından zengin olanlar da dahil çeşitli renklerde meyve ve sebze tüketmek, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için ihtiyaç duyulan vitamin ve besinleri alma ihtimalini artırıyor" diyor.

Dr. Cassidy, "Sonuçlar, net bir halk sağlığı mesajı veriyor" ifadelerini kullanıyor. 

Örneğin daha fazla çay içmek ve daha fazla çilek ve elma yemek gibi basit ve uygulanabilir beslenme değişikliklerinin, flavonoid açısından zengin gıdaların çeşitliliğini ve tüketimini artırmaya katkı sağlayarak uzun vadede sağlığı iyileştirme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news