ABD, Suriye dosyasındaki müttefikleri ile Ukrayna konulu bir toplantıya hazırlanıyor

Washington yarın Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Arap ülkelerinin temsilcilerinin katılacağı toplantıya ev sahipliği yapacak

12 Şubat 2020 tarihinde Fırat'ın doğusundaki Kamışlı'da bir araya gelen ABD, Rusya ve Suriye güçleri (AP)
12 Şubat 2020 tarihinde Fırat'ın doğusundaki Kamışlı'da bir araya gelen ABD, Rusya ve Suriye güçleri (AP)
TT

ABD, Suriye dosyasındaki müttefikleri ile Ukrayna konulu bir toplantıya hazırlanıyor

12 Şubat 2020 tarihinde Fırat'ın doğusundaki Kamışlı'da bir araya gelen ABD, Rusya ve Suriye güçleri (AP)
12 Şubat 2020 tarihinde Fırat'ın doğusundaki Kamışlı'da bir araya gelen ABD, Rusya ve Suriye güçleri (AP)

Washington, yarın, Suriye dosyasında müttefiki olan ülkelerin temsilcilerini ağırlamaya hazırlanıyor. Temsilcilerin bir araya geleceği toplantı, Washington’a Ukrayna savaşının ve Rusya ile Batılı ülkeler arasındaki askeri gerginliğin Suriye sahnesindeki yansımaları konusunda müttefiklerini test etme fırsatı sunacak.
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Ethan Goldrich’in, yarın Washington'da yapılacak koordinasyon toplantısında, Avrupa, Arap ve Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerden çok sayıda büyükelçiyi ağırlaması planlanıyor. Toplantı Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in vereceği brifing ile başlayacak. Daha sonra büyükelçiler arasında Suriye'deki son durumun, Arap ülkelerinin Şam ile normalleşmeye yönelik tutumlarının ve Ukrayna savaşının Suriye üzerindeki yansımalarının ele alınacağı bir istişare toplantısı düzenlenecek.

Türkiye ile flört
Washington’ın, Türkiye temsilcisinin geçtiğimiz Aralık ayı başlarında Brüksel'de gerçekleştirilen bir önceki toplantıya katılmasının ardından ikincisi olarak nitelenebilecek bir adımla Ankara'yı toplantıya davet etme konusundaki istekliliği dikkat çekiciydi. Bu adım, ABD'nin ‘Türkiye’yi Rusya'nın tutumundan uzaklaştırma’ çabaları çerçevesinde atılırken Washington'ın Suriye'nin doğusundaki Kürtlerin ve Arapların oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) verdiği destek ve Ankara'nın Astana Süreci’nde Moskova ve Tahran ile olan ilişkisi nedeniyle gerilimi azaltmayı da amaçlıyor.
Alınan bilgiye göre Pedersen, Suriye'deki son duruma ilişkin siyasi bir brifing verecek. Pedersen, ayrıca Suriye hükümeti ve muhalefetinin müzakere heyetleri ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla 21 Mart’ta Cenevre’de başlayacak olan Anayasa Komitesi toplantısını desteklemeye devam etme niyetini teyit edecek.
Pedersen, Anayasa Komitesi'nin toplantı turlarına ilişkin heyet başkanlarına resmi davetiyeler göndermiş, iki taraf arasında görüşlerin yaklaştırılması için hükümet ve muhalefet heyetlerinden Cenevre'ye gitmeden önce anayasal ilkelerin her biri için yazılı bir teklif sunmalarını istemişti. Pedersen, Suriye Anayasa Komitesi'nin Hükümet Heyeti Eş Başkanı Ahmed Kuzbari ve Muhalefet Heyeti Eş Başkanı Hadi el-Bahra’nın katıldığı periyodik olarak düzenlenen üçlü toplantılar gerçekleştirdi.
Pedersen'in ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanması için tarafların ateşkes, tutuklu takası, insani yardım ve yaptırımlarla ilgili karşılıklı güven artırıcı tedbirler almasını öngören ‘adım adım yaklaşımı’ üzerinde çalışmaya başlama önerisiyle ilgili olarak Şam, muhalefet ve ilgili ülkelerle gerçekleştirdiği temasların bir özetini sunması bekleniyor.
Öneri, temelde ABD ve Rusya arasında bir uzlaşıya varma olasılığından ve iki tarafın sınır ötesi insani yardımlar için yaptığı anlaşmadan başlayarak adım adım yaklaşımına ivme kazandıracak bir zemin elde edilmesine dayanıyordu. Ancak Ukrayna savaşı ve Batılı ülkeler ile Rusya arasındaki gerilimin ardından şimdi ‘adım adım’ ilerlemenin ne kadar gerçekçi olduğu konusunda bir takım soru işaretleri ortaya çıktı.

Üç soru
Yarınki toplantının ikinci oturumunda temsilciler, insani, askeri ve ekonomik durum gibi Suriye'deki diğer gelişmeleri de tartışacaklar. Batı ülkelerinden bir yetkiliye göre Ukrayna savaşı, Rusya'nın küresel stratejisinde askeri olarak Hmeymim Hava Üssü’ne ne derece güvendiğini gösterdi. Bu da “Ukrayna savaşı tüketen bir duruma dönüşürse Rusya, Suriye'de aynı müdahaleyi sürdürebilir mi? Suriye'deki Rusya-İsrail askeri koordinasyonunu neler bekliyor? Suriye’nin doğusunda Rusya ve ABD arasında bir uzlaşı anlaşmasına varılabilir mi?” sorularını akıllara getiriyor.
“Bundan sonraki aşamada Rusya'nın Suriye'de bırakabileceği askeri boşluğu İran mı dolduracak? Bir yandan Rusya, Ukrayna ile meşgulken diğer yandan İran ile Batılı ülkeler arasında nükleer anlaşmanın canlandırılması konusunda uzlaşılması durumunda ekonomik kazanımlar elde etmesi olasılığı nedeniyle Tahran, Suriye'ye ek ekonomik yardımlarda bulunabilir mi? Suriye Ulusal Güvenlik Direktörü Tümgeneral Ali Memluk'un Tahran ziyaretinin nedenlerinden biri de bu mu?” gibi daha fazla soruyu gündeme getiren Batılı yetkiliye göre ilk göstergeler, İsrail’in Suriye’deki İran’a ait noktalara hava saldırıları düzenlediği sırasında Moskova ve Tel Aviv'in gerilimi azaltma anlaşmasına bağlı olduklarına ve Batı ile Rusya arasındaki Ukrayna geriliminin henüz Suriye'nin doğusundaki saha gerilimine yansımadığına işaret ediyor.
Suriye'deki yoksulluk seviyesinin yüzde 90'a yaklaştığı ve 12,4 milyon insanın yani nüfusun yüzde 60'ının gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olduğu, yerel para birimi liranın son yıllarda sert bir düşüş yaşadığı ve gıda fiyatlarının savaş öncesi döneme kıyasla 33 kat arttığı, ülke içinde tahminen 14 milyon insanın yardıma muhtaç hale geldiği ve Suriye'nin kuzeyinde beş milyondan fazla insanın güvenli veya yeterli temiz suya sahip olmadığı bir dönemde patlak veren Ukrayna savaşı, petrol ve tahıl ithalatının düşmesiyle Suriye’deki ekonomik krizi daha da şiddetlendirdi.

Normalleşme ve yaptırımlar
Tüm bunların yanı sıra toplantıda Arap ülkeleri ile Şam arasında normalleşme olasılığı ve Batı'nın normalleşmeye karşı olan yaptırımları dosyasının ele alınması bekleniyor.
AB, Suriye dosyasını görüşmek üzere geçtiğimiz ay bakanlar düzeyinde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı, AB politikasının ‘üç hayır’ı olarak adlandırılan ‘rejim, BMGK’nın 2254 sayılı kararı çerçevesinde, ülke içinde siyasi bir geçişe katılana kadar normalleşme, yaptırımların kaldırılması, yeniden yapılanma olmayacak’ şeklindeki temel ilkelerinin geçerli olduğu vurgulanarak sona erdi. Bu da AB’nin, insani yardım projelerinde erken toparlanmayı desteklemek için adım adım ilerleme önerisi ve BMGK kararının içeriği ile kırmızı çizgiler ve ‘üç hayır' ilkeleri çerçevesinde ilgileneceğini gösteriyor.
Washington, diplomatik kanallardan Arap ülkelerini, ABD yönetimi siyasi incelemelerini sonuçlandırmadan ve erken toparlanma odaklı insani yardım sağlamak, Fırat'ın doğusunda DEAŞ’la mücadele için askeri varlığını sürdürmek, ateşkesi desteklemek, işlenen savaş suçları ve kimyasal silah kullanımı dosyalarında hesap verebilirlik sözünü yerine getirmek ve siyasi süreci 2254 sayılı BMGK kararı çerçevesinde canlandırma yeteneklerini test etmek gibi Suriye'deki önceliklerinin belirlenmesinden önce Şam ile ilişkileri normalleştirmemeleri ve Arap Birliği üyeliğini geri vermemeleri gerektiği konusunda bilgilendirdi.
Bir yanda Washington'ın İran'ın nükleer programı ve Suriye'deki askeri varlığıyla ilgili müzakerelerini Doğu Avrupa'daki gerilimden ayırması için dosyaların birbirinden ayrılması ve örtüşmemesi gerektiğini söyleyen diğer yanda dosyaların birlikte ele alınması gerektiği ve savaşın uzaması durumunda dosyaların birbirinden ayrı tutulamayacağı ve Ukrayna yüzünden Suriye'de karşılıklı olarak saldırılar düzenlenebileceği uyarısında bulunan iki farklı görüş söz konusu. Bu görüşler göz önüne alındığında Ukrayna savaşının mevcut tutumları ve bu tutumlarda ne denli kararlı olunduğunun test edilmesi için bir fırsat yarattığı su götürmez bir gerçek.



İran, ABD'nin önerisi nedeniyle müzakereleri askıya aldığı iddialarını yalanladı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
TT

İran, ABD'nin önerisi nedeniyle müzakereleri askıya aldığı iddialarını yalanladı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)

İran devlet televizyonu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasındaki müzakerelerde ‘geçici’ bir çıkmaz yaşandığını iddialarını yalanladı.

İran medyası, yaklaşık bir saat süren görüşmelerin ardından Arakçi'nin ‘ABD tarafının nükleer olmayan konuları gündeme getirmesi nedeniyle müzakereleri 15 dakikalığına durdurduğunu ve görüşmelerin yeniden başlamasının sadece nükleer konulara odaklanılması şartına bağlı olduğunu açıkladığını’ bildirdi.

Bu açıklama, Tahran'ın ABD heyetine ‘İsrail'in etkisi altında gerçekçi olmayan ve mantıksız taleplerde bulunmaktan kaçınma’ çağrısı yapmasının ardından geldi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, müzakerelere 15 dakika ara verildiğine dair basında çıkan haberleri yalanladı. Haberleri ‘yalan’ olarak nitelendiren kaynak, “Söz konusu haberlerin gerçek dışı olduğu ortaya çıktı” dedi.

Duraklamanın yalanlanmasına rağmen, İran heyetine eşlik eden gazeteciler duraklamanın doğruluğunu teyit etti, ancak bunun İran heyetinin ‘namaz için ara verme’ talebinden kaynaklandığını söylediler.

Hem ABD hem de İran tarafından yetkililer, Witkoff ile Arakçi liderliğindeki İran heyeti arasında İran'ın nükleer programına ilişkin ikinci tur görüşmelerin cumartesi günü Roma'da başladığını duyurdu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İran ve ABD arasındaki dolaylı görüşmeler Roma saatiyle 12.00 sularında Umman Büyükelçisi’nin konutunda Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin de katılımıyla başladı... İtalyan tarafı ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi” ifadelerini kullandı.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “Müzakerelerin süreci ilk tura benziyor. İki heyet iki ayrı odada oturuyor ve Umman Dışişleri Bakanı iki heyet arasında gidip geliyor. Müzakereler başlamadan önce Ummanlı bakanla görüşmelerimiz oldu. Müzakereler bir önceki turda olduğu gibi tamamen Umman tarafından yönetiliyor.”

Bekayi, “Medya müzakerelerle ilgili yalan haberlere yer vermemeli ve doğru haberleri Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla takip etmelidir. Yalan haberler müzakerelerle ilgili kafa karışıklığı yaratma girişimlerinin bir parçasıdır. Bizim odak noktamız bu marjinal hususlara dikkat etmeden İran'ın çıkarlarını gerçekleştirmektir” şeklinde konuştu.

İran heyetinin Roma'ya varışının ardından devlet medyası Bekayi'nin şu sözlerini aktardı: “Son birkaç gün içinde bazı ABD yetkilileri tarafından yapılan çelişkili açıklamalar ışığında, ABD tarafının ilk aşamada niyeti ve ciddiyeti konusunda ortaya çıkan tehlikeli belirsizliği ortadan kaldıracak bir açıklama yapmasını bekliyoruz.”

Bekayi, “İran İslam Cumhuriyeti'nin gerek yasadışı yaptırımların kaldırılması gerekse nükleer meseleye ilişkin pozisyon ve talepleri son derece nettir ve müzakerelerin ilk turunda karşı tarafa iletilmiştir. Önceki yöntemlere geri dönmek bir sonuç getirmeyecektir. Karşı taraf gerçekçi davranmadıkça ve İsrail'in etkisi altında gerçekçi olmayan ve mantıksız taleplerde bulunmaktan kaçınmadıkça gerçek bir ilerleme sağlanamaz” dedi.

Adının açıklanmaması kaydıyla AP’ye konuşan ABD'li bir yetkili, görüşmelerin Camilluccia semtindeki Umman Büyükelçiliği’nde yapıldığını söyledi.

İran devlet televizyonu, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve üst düzey yardımcılarının İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan Umman Büyükelçiliği’ndeki dolaylı görüşmelere geldiğini bildirdi.

Görüşmelere ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff başkanlığındaki ABD heyeti katıldı.

Arakçi görüşmeler öncesinde Ummanlı mevkidaşı Bedr el-Busaidi ile istişarelerde bulundu. İranlı bakan daha önce de İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile istişarelerde bulunmuştu.

Witkoff ve Arakçi, Tahran ile Batılı ülkeler arasında gerilime neden olan İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili görüşmelere 12 Nisan'da Umman'da başladı.

ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff (AP)ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff (AP)

İki ismin bu yüksek riskli müzakerelerde ortak bir zemin bulma becerileri görüşmelerin kaderini belirleyebilir. Her iki isim de bu sabah geç saatlerde Roma'nın Camilluccia semtindeki Umman Büyükelçiliği’ne vardı.

Görüşmeler, iki ülke arasında 1979 İran Devrimi ve ABD Büyükelçiliği rehine krizinden bu yana süregelen düşmanlık bağlamında tarihi bir an. ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018 yılında İran nükleer anlaşmasından çekilmesi, ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirmesini sınırlandıran anlaşmayı yeniden tesis etmekte başarısız olan yıllarca süren saldırılara ve müzakerelere yol açtı.

Riskler, İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir ABD ya da İsrail askeri saldırısı ya da İran'ın nükleer silah edinme tehdidini gerçekleştirmesi olasılığında yatıyor.

Bu arada, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde yaşanan savaş ve ABD'nin Yemen'de İran destekli Husilere karşı düzenlediği ve onlarca kişinin ölümüne neden olan hava saldırıları Ortadoğu'daki gerilimi arttırdı.

Trump dün yaptığı açıklamada, “İran'ın çok basit bir şekilde nükleer silah edinmesini engellemekten yanayım. İran'ın büyük, müreffeh ve harika olmasını istiyorum” dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran her zaman iyi niyetle ve sorumluluk duygusuyla sorunları çözmenin medeni bir yolu olarak diplomasiye olan bağlılığını göstermiştir. Yolun kolay olmadığının farkındayız. Ancak geçmiş deneyimlerden yararlanarak her adımı açık gözlerle atıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Arakçi bugün Witkoff ile yapacağı ‘dolaylı’ görüşmeler öncesinde İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile bir araya geldi.

Hem Arakçi hem de Witkoff görüşmeler öncesinde seyahat ettiler. Witkoff Ukrayna ve İran konulu görüşmeler için Paris'teydi. Arakçi ise Devlet Başkanı Vladimir Putin de dahil olmak üzere Rus yetkililerle bir araya geldiği Moskova ziyaretinin ardından Tahran'a döndü.

2015'teki İran nükleer anlaşmasını imzalayan dünya güçlerinin bir üyesi olan Rusya, Tahran ile Washington arasında gelecekte varılacak herhangi bir anlaşmada kilit bir oyuncu olabilir. Analistler Moskova'nın İran'ın silah üretmek için gerekli olan yüzde 90'a yakın bir seviye olan yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyumunu taşıma görevini üstlenebileceğini öne sürüyor.

İlk tur görüşmelerde arabuluculuk yapan Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi de dün Roma'ya gelerek İtalyan mevkidaşı ile görüştü. Bekayi, el-Busaidi'nin iki ülke arasında yine arabuluculuk yapacağını söyledi.

Arap Yarımadası'nın doğu ucunda yer alan Umman, İran ile Batı arasında arabuluculuk yapan uzun soluklu bir aktör. Maskat geçen hafta sonu Arakçi ve Witkoff arasındaki müzakerelerin ilk turuna ev sahipliği yaptı.

İran ekonomik istikrar anlaşması istiyor

İran'daki protestolar, halkın hayat pahalılığından duyduğu hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak tırmanmaya devam ederken, ülkedeki sübvansiyonlu benzin fiyatlarının artırılabileceği ve bunun da yeni protestolara yol açabileceği söylentileri var.

İran'ın para birimi riyal, ay başında ABD doları karşısında bir milyon sınırını aşarak keskin bir düşüş yaşadı. Ancak Tahran'ın devam etmesini umduğu görüşmelerin başlamasıyla kısmen iyileşme görüldü.

Bir başka gelişme de İran Air'in uzun süredir beklediği iki adet Airbus A330-200'ün perşembe günü Tahran'a ulaşması oldu. Daha önce Çin'in Hainan Havayolları'na ait olan uçaklar İran adına yeniden tescil edildi. İran'a yönelik yaptırımlar nedeniyle anlaşmanın ABD Hazine Bakanlığı tarafından onaylanması gerekiyor ve Washington'dan henüz bir açıklama gelmedi.

2015 anlaşması kapsamında yeni uçaklar satın alabilen İran, Airbus ve Boeing ile büyük anlaşmalar yapmıştı. Ancak bu anlaşmalar Trump'ın nükleer anlaşmayı iptal etme tehditlerinden etkilendi.