BM Ukraynalı mülteci sayısının 4 milyona yükselmesinden endişeli

BM Güvenlik Konseyi insani yardımlar için harekete geçiyor. Fransa düşmanca adımların derhal durdurulması için bir karar taslağı sunuyor

BM Ukraynalı mülteci sayısının 4 milyona yükselmesinden endişeli
TT

BM Ukraynalı mülteci sayısının 4 milyona yükselmesinden endişeli

BM Ukraynalı mülteci sayısının 4 milyona yükselmesinden endişeli

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmek üzere başlattığı savaşta, sivillere yardım etmek amacıyla yaklaşık 1,7 milyar dolar toplamak için acil insani yardım çağrısı başlattı. Guterres’in bu adımı Ukrayna’nın komşu ülkelerdeki mülteci sayısının önümüzdeki birkaç gün içinde 4 milyona çıkacağına yönelik endişelerin gölgesinde geldi. Diğer yandan, BM Genel Kurulu bugün (Çarşamba), ABD ve Arnavutluk tarafından sunulan ve onlarca başka ülkenin desteğini alan, Moskova'nın saldırganlığını derhal durdurmasını ve tüm Ukrayna topraklarından tamamen ve koşulsuz bir şekilde tüm güçlerini geri çekmesini gerektiren bir karar taslağını oylamaya hazırlanıyor. Fransa ve Meksika ise, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Ukrayna’daki savaştan kaynaklanan büyük insani krizi ele almaya yönelik bir karar taslağı için oylama yapılmasını istiyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in insani yardım çağrısı iki unsurdan oluşuyor. Bunlardan ilki, Ukrayna içindeki durum için 3 ay süreyle acil çağrı yaklaşımının uygulanması ve yurtdışındaki, özellikle komşu ülkelerdeki Ukraynalı mülteciler için bölgesel bir müdahale planı hazırlanmasını temsil ediyor. Guterres’in çağrısı, BM Güvenlik Konseyi’nin Ukrayna’daki insani krizin yansımalarını tartıştığı toplantısının ertesi günü geldi. Bununla birlikte, toplantının başlangıcında Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, ABD’deki Rus BM misyonundan 12 kişinin sınır dışı edilmesi konusu ile ilgili olarak, “BM genel merkezine ev sahipliği yapan ülke (ABD) tarafından Rusya’ya karşı bir düşmanca adım daha atıldığını” söyledi. Nebenzia BM genel merkezine ev sahipliği yapan ABD’nin, Viyana Antlaşması’nın diplomasi ve konsolosluk ilişkileri ile ilgili maddeleri göz önüne alarak, BM anlaşmalarına yönelik başka bir ihlali olarak değerlendirdi. ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Richard Mills hızla yanıt vererek, bu konunun Ukrayna’daki insani durumu ele alan toplantı ile ilgili olmadığını söyledi. Mills atılan adımın BM anlaşmasıyla tamamen uyumlu olduğunu vurgularken, ‘ABD’den ayrılmaları istenen diplomatların, diplomat olarak sorumluluk ve yükümlülükleriyle bağdaşmayan uygulamalarda yer aldıklarını” belirtti.
Washington aynı zamanda, BM için çalışan bir “Rus casusunu” sınır dışı etme kararı aldığını duyurmuştu. Bu, Mills tarafından tekrar dile getirildi.

Hızlı toplu göç
Bunun ardından, Güvenlik Konseyi üyeleri BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin konuşmasını dinledi. Grandi bir kez daha savaş rüzgarların estiği Avrupa’da yaşanan acılardan bahsetti. Milyonlarca masum Ukraynalının sığınaklarında toplandığını, dolu trenlere binmek için acele ettiğini ve çocuklarının geleceği hakkında endişe duyduğunu belirtti. Grandi yüzbinlerce kişinin komşu ülkelere sığınma talebinde bulunduğunu belirterek, “Komşu ülkelerde Ukrayna’dan 520 bin mülteci var. Bu sayı her geçen saat önemli oranda artıyor” dedi. Bu insanların her şeyden önce güvenlik ve korunmaya ihtiyaçları olduğunu, ancak bunun yanı sıra barınma, gıda, hijyen ve diğer yardımlara da ihtiyaçları olduğunu açıkladı. Grandi şu ifadeleri sözlerine ekledi:
“Üzülerek söylüyorum ki, çatışmalara hemen son verilmediği takdirde, Ukraynalılar kaçmaya devam edecek. Şu anda plan hazırlıyoruz, tekrar ediyorum, önümüzdeki günlerde ve haftalarda 4 milyona kadar mülteciye yardım sağlamak için plan hazırlıyoruz. Mülteci sayılarında böyle hızlı bir artış, ev sahibi ülkeler üzerinde ağır bir yük olacak ve şüphesiz mülteci kabul sistemleri ve ilgili kaynaklar üzerinde baskı oluşturacaktır. Yaklaşık 40 yıldır mülteci krizlerinde çalışıyorum ve bu kadar hızlı bir toplu göçü nadiren gördüm. Bu göç, kesinlikle Balkan savaşlarından bu yana Avrupa’nın tanık olduklarının en büyüğü oluyor”.

Mülteci akını
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği yaklaşık 280 bin kişinin Polonya’ya, 94 bin kişinin Macaristan’a, 40 bin kişinin Moldova’ya, 34 bin kişinin Romanya’ya ve 30 bin kişinin Slovakya’ya kaçtığını belirtirken, on binlerce kişinin çeşitli Avrupa ülkelerine, çok sayıda kişinin ise eski Sovyet ülkelerine kaçtığını duyurdu. BM İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths dünyanın Ukrayna’ya yönelik askeri saldırıyı ‘gördüklerine inanamayarak, korku duygusuyla’ izlediğini söyledi ve saldırının bedelini sivillerin ödediğini belirtti. Griffiths “Sivil kayıpların hacmi ve daha ilk günlerdeki sivil altyapıya verilen zarar tehlike uyarısı veriyor.” ifadelerini kullandı. Yetkili yaklaşık 100’ü çocuk olmak üzere en az 406 sivilin hayatını kaybettiğini belirtirken, rapor edilen kurbanların çoğu henüz doğrulanmadığı için gerçek sayının çok daha yüksek olabileceğine dikkati çekti. Aynı zamanda hava saldırılarının ve şehirlerdeki çatışmaların, hayati sivil tesislere zarar verdiğini ve sağlık, elektrik, su ve sanitasyon gibi temel hizmetlerine zarar verdiğini belirtti. Yetkili, sivil alanlarda patlayıcı kullanılmasının tehlikesi konusunda uyarıda bulunurken, bu durumun özellikle Kiev ve Harkov gibi bölgelerde bir endişe kaynağı olduğunu söyledi. Tüm taraflara uluslararası insancıl hukuka saygı gösterme, askeri operasyonlar sırasında tüm sivilleri ve sivillere ait yapıları zarardan korumak için daima özen gösterme çağrısında bulunan Griffiths, aynı zamanda sivillerin olduğu bölgelerde büyük ölçekli patlayıcıların kullanılmasından kaçınılması için de çağrıda bulundu. Aynı zamanda şunları söyledi:
 “Ukrayna’da faaliyet gösteren 119 insani yardım kuruluşu, bir miktar yardım sağlayabildi. Şu anda, yardımları daha fazla insana ulaştırmak istiyorsak, iki konuda acilen ilerleme kaydetmemiz gerekiyor. Bunlardan ilki, çatışmanın taraflarından, insani yardım personelinin ve yardımlarının korunduğuna yönelik güvence verilmesi, ikincisi ise daha fazla kaynağın sağlama ihtiyacından oluşuyor.”

Fransa ve Meksika’nın karar taslağı
Fransa’nın BM temsilcisi Nicolas de Riviere, Fransa ve Meksika’nın, Ukrayna nüfusunun acil ihtiyaçlarını karşılamak için, uluslararası insancıl hukukla uyumlu olan, sivillerin korunmasını ve insani yardıma engelsiz erişimini gerektiren bir karar taslağını BM Güvenlik Konseyi’ne sunacaklarını duyurdu. Fransa’nın BM temsilcisi Riviere, Rusya’yı ‘Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin en önemli ilkelerini ihlal etmek ve uluslararası insancıl hukuk ile insan hakları hukukunu çiğnemekle’ suçladı. Temsilci düşmanlıklara derhal son verilmesi, ihtiyacı olan tüm insanların insani yardımlara güvenli ve engelsiz bir şekilde erişiminin sağlanması çağrısını yineledi. Aynı zamanda çocuklar dahil olmak üzere sivillerin, insani yardım çalışanlarının ve sivil altyapının korunmasının en büyük öncelik olduğunu vurguladı.
Rusya’nın BM Temsilcisi Nebenzia, tekrar söz alarak, Ukrayna’daki durumun herkesi endişelendirdiğini, zira acı çekenlerin siviller olduğunu belirtti. Temsilci bu insanlarla ilgili olarak “Onlar, iktidara gelen Ukraynalı radikallerin ve milliyetçilerin rehineleriler, bunu neden mi söylüyorum? Çünkü Rus kuvvetlerinin bulunduğu bölgelerde, tüm temel hizmetler sağlanıyor ve insanlar büyük zorluklarla yüzleşmiyor.” dedi. Nebenzia, Griffiths ve Grandi’den Ukrayna milliyetçilerinin, silahlarını yerleşim bölgelerinde yoğunlaştırdığına yönelik suçlamalar hakkında yorum yapmalarını istedi. İki BM temsilcisi hemen yanıt vererek, Rusya tarafından gelen bu tür iddiaları doğrulamak için hiçbir araçlarının olmadığını söylediler.
Ukrayna'nın BM Daimi Temsilcisi Sergey Kislitsa, Rusya’nın ‘Ukrayna’ya karşı geniş çaplı ve haksız bir savaş başlattığını’ söyledi ve bunun ‘2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gerçekleşen en kötü, geniş çaplı işgal’ olduğu ifadelerini sözlerine ekledi. Kislitsa, Rusya’yı hastanelere, mobil tıbbi yardım ekiplerine ve ambulanslara saldırmakla suçladı ve şu ifadeleri de sözlerine ekledi:
“Bunlar, meşru güvenlik kaygıları olan bir devletin yapacağı uygulamalar değil, sivilleri öldürmeye kararlı bir devletin uygulamalarıdır. Bu tartışmaya açık bir durum değil zira söz konusu uygulamalar savaş suçudur”.

“Casusluk faaliyetleri”
Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia’nın BM Rusya misyonundan 12 çalışanının sınır dışı edildiğini belirtmesinin hemen ardından, ABD’nin BM Daimi Temsilciliği Sözcüsü Olivia Dalton, “ABD, Rus misyonundan 12 istihbarat ajanının sınır dışı edilme sürecini başlattığımızı BM’ye ve Rusya’nın BM Daimi Temsilciliğine bildirdi.” dedi. Dalton sınır dışı edilen 12 çalışanla ilgili olarak “Ulusal güvenliğimize zarar veren casusluk faaliyetlerine karışarak, ABD’deki ikamet ayrıcalıklarını kötüye kullandılar.” dedi.  Dalton, Washington’un bu adımı BM Genel Merkez Anlaşmasına uygun olarak aldığını vurguladı ve “Bu çalışmanın, birkaç aydır sürdüğünü” belirtti.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.