DEAŞ’ta yeni lider seçimi sürecinde bölünmeler yaşanabilir

Ezher Aşırılıkla Mücadele Gözlemevi’ne göre Kureyşi’nin halefi olarak dört isim öne çıkıyor.

DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Kureyşi, ABD’nin düzenlediği hava saldırısında öldürüülmüştü. (AFP)
DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Kureyşi, ABD’nin düzenlediği hava saldırısında öldürüülmüştü. (AFP)
TT

DEAŞ’ta yeni lider seçimi sürecinde bölünmeler yaşanabilir

DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Kureyşi, ABD’nin düzenlediği hava saldırısında öldürüülmüştü. (AFP)
DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Kureyşi, ABD’nin düzenlediği hava saldırısında öldürüülmüştü. (AFP)

DEAŞ içinde, örgütün lideri Ebu İbrahim el-Kureyşi’nin öldürülmesinin ardından yeni bir lider üzerinde uzlaşmaya varılana kadar bölünmeler yaşanabileceği öne sürüldü.
Kahire merkezli Ezher Aşırılıkla Mücadele Gözlemevi yayınladığı raporda, DEAŞ’ın liderini kaybetmesiyle örgütsel iç yapılanmaya odaklandığını ve yeni lider seçimiyle meşgul olduğunu bildirdi. Gözlemevi, örgüt içinde etkin olan isimlerin birbiri ardına tasfiye edilmesi nedeniyle yeni lider seçiminin kolay olmayacağını bildirdi.
Terör örgütü geçmişte hava saldırılarında en önemli yönetim kadrosunu kaybetti. Önce Ebu Bekir el-Bağdadi ardından dış operasyonlardan ve medya faaliyetlerinden sorumlu Ebu Muhammed el-Adnani'yi yitirdi. Ebu Müslim et-Türkmani ve Afganistan sorumlusu Hafız Said Han da saldırılarda öldürüldü. Gözlemcilere göre örgütün lider kadrosunu kaybetmesi, yapısında kısa vadede önemli etkilere neden oldu. Nitekim, Ebu Bekir el-Bağdadi’nin 2019’da ABD’nin hava saldırısıyla öldürülmesinin ardından yeni liderini seçen DEAŞ, bir süre yeni örgütsel yapıyı oluşturmaya odaklanmış ve kendisine bağlı hücrelerden ve ‘emirliklerden’ sözde ‘biat’ almak için uzun bir zaman harcamıştı.
ABD Başkanı Joe Biden geçen ay, Suriye'nin batısındaki İdlib’e düzenlenen hava saldırısıyla DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Kureyşi’nin öldürüldüğünü duyurdu. DEAŞ, liderinin ölümünün ardından yaptığı yayında Kureyşi’nin ölümüne özel bir atıfta bulunmaksızın, ‘mücadeleyi sürdüreceklerini’ vurguladı ve takipçilerine ‘savaşa ara vermeksizin devam etmelerini’ telkin etti. Ezher Gözlemevi’ne göre DEAŞ’ın şu ana kadar Kureyşi’nin öldürüldüğünü itiraf etmeyerek sloganlara sığınması, bu dönemde yaşadığı kafa karışıklığını teyit eder nitelikte.  
Gözlemciler göre DEAŞ son yenilgilerden sonra halihazırda zaten sarsılmış olan yapısını toparlama sürecindeyken, liderini kaybederek ağır bir darbe aldı. Terör örgütünde Kureyşi’nin ardından kimin liderliğe seçileceği belirsizliğini koruyor. Ezher Gözlemevi, uluslararası raporlara ve örgütü inceleyen uzmanların görüşüne dayanarak, Kureyşi’nin halefi olarak dört ismin öne çıktığını belirtti. Bu isimler arasında örgütün Şura Konseyi Başkanı Cuma el-Bedri , Ebu Safa er-Rufai, Ebu Lokman es-Suri ve Ebu Muhammed eş-Şimali yer alıyor.
Mısır'daki köktendinci hareketler konusunda uzman olan araştırmacı Amr Abdulmunim, DEAŞ’ın, Kureyşi’nin halefini seçme hususunda bölünmüş olabileceği tahminininde bulundu. Abdulmunim, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki dönemde teşkilat içinde yeni liderlik için bir mücadeleye tanık olabiliriz. Şimdi bazı isimler anılıyor ancak örgüt liderliği için rekabete başka isimler de dahil olacaktır. Hiç beklenmeyen biri de lider seçilebilir.”
Ezher Gözlemevi’nin raporunda, Kureyşi’nin öldürülmesinin DEAŞ’ı daha da zayıflattığı ancak terör tehdidinin henüz tam anlamıyla ortadan kalkmadığı belirtildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Herhangi bir terör örgütünün liderinin ölmesi, takipçilerinin moralini olumsuz yönde etkileyebilir ve örgütün saflarında büyük bir kırılmaya yol açabilir. Diğer yandan örgütün spesifik saldırılarına devam edeceği varsayımını da dışlamak mümkün değil. Nitekim DEAŞ, Bağdadi öldürüldükten sonra güç kaybetse de saldırılarını sürdürdü.”
DEAŞ internet üzerinden yayınladığı son mesajlarda, takipçilerinden ‘cenneti kazanmak için’ çevrelerinde ve içinde yaşadıkları topluluklarda terör saldırıları başlatmalarını istedi. Ezher Gözlemevi’ne göre DEAŞ taraftar toplamak için sosyal medyayı El-Kaide'den çok daha etkili kullanıyor. Üstelik el-Kaide'nin aksine örgüte katılım için ön şartlar ileri sürmüyor. Gözlemevi ayrıca DEAŞ’ın uyuyan hücreleri aracılığıyla, Kureyşi’nin intikamını almak için Avrupa’da ve Afrika’daki Batılı misyonlara yönelik terör eylemlerinde bulunabileceği uyarısı yaptı.



Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Gazze ateşkes müzakereleri, Hamas'ın İsrail'i engellemekle suçladığı ve ABD ile İsrail'in görüşmelerde bir ilerleme kaydedileceği ve birkaç gün içinde anlaşmaya varılacağı yönündeki iyimser söylemleri arasında Katar'ın başkenti Doha'da altıncı gününe girdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, karmaşık müzakere sahnesini deşifre etti. Uzmanlara göre, görüşmelerin geleceğine dair süren belirsizliğe rağmen, Amerikan tarafının açık ve doğrudan baskıları sayesinde bir ‘çözülme’ ihtimali ağır basıyor. Bu süreçte, engelleyici şartların aşılması ve Hamas’a bazı güvencelerin verilmesi öngörülüyor. Ayrıca, ABD ile İsrail arasında Gazze cephesinde bir sakinlik sağlanması konusunda mutabakat bulunuyor. Zira, Washington ile Tahran arasındaki mevcut görüşme hattı başarısız olursa, İran’a ikinci bir saldırı düzenlenmesi ihtimali değerlendiriliyor.

Geçtiğimiz pazar gününden bu yana Doha'da devam eden müzakerelerin ortasında Netanyahu perşembe günü yayınladığı bir videoda Hamas'ın silahsızlandırılmasını, askeri kabiliyetlerinin olmamasını ve bölgeyi yönetmemesini şart koşarak bunlar olmadan Gazze Şeridi'nde anlaşma ihtimalini dışladı ve savaşa geri dönme tehdidinde bulundu. Netanyahu, “Bu müzakereler yoluyla elde edilebilirse iyi olur, aksi takdirde kahraman ordumuzun gücüyle başka yollarla elde edeceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar perşembe günü Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportajda, müzakerelerin geleceği için bir başka koşul öne sürerek Hamas liderlerinin sürgüne gönderilmesinin ‘savaşı sona erdirecek çözümün bir parçası olabileceğini’ belirtti.

Diğer yandan Hamas yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘kötü niyetli’ tutumunu eleştirerek daha önce ‘saldırganlığın kalıcı olarak durdurulmasını, işgal ordusunun kapsamlı bir şekilde geri çekilmesini ve yardımların serbest akışını sağlayacak bir anlaşma karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı kapsamlı bir takas anlaşmasına varmayı teklif ettiğini, ancak Netanyahu'nun o zaman bu teklifi reddederek kaçmaya ve daha fazla engel koymaya devam ettiğini’ vurguladı.

Bununla birlikte Hamas, hem Filistin hem de İsrail tarafındaki esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yönelik müzakerelere ‘olumlu ve sorumlu’ yaklaşımını sürdürdüğünü ifade etti. Bu açıklama, Hamas'ın ‘devam eden ateşkes görüşmelerinde yardım akışının sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve kalıcı bir ateşkes için gerçek garantiler verilmesi de dâhil olmak üzere birçok önemli noktanın müzakere edildiğini’ belirtmesinden bir gün sonra geldi.

Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)

Bu, Hamas liderlerinden Basim Naim'in ‘Netanyahu'nun 22 aylık savaş ve kıtlıkta başaramadığını müzakere masasında da başaramayacağını’ vurguladığı basın açıklamalarıyla aynı zamana denk geldi.

Netanyahu'nun Gazze Şeridi ve İran dosyalarına değindiği Washington ziyaretinin ardından İsrail yeniden İran'ı vurma tehdidinden söz etmeye başladı. Savunma Bakanı Yisrael Katz perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail'in İran tarafından tehdit edilmesi halinde bu ülkeyi ‘daha büyük bir güçle’ vuracağını söyledi.

İsrail'in haziran ayında İran'a karşı 12 gün süren bir hava savaşı başlatması bölgede daha geniş çaplı bir çatışma korkusu yarattı. İki taraf, 23 Haziran'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ilan edilen, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaştı.

İsrail ve Filistin konularında uzman Mısırlı siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, ateşkes müzakerelerinin engellerden ve ayrıntılara getirilen karartmadan, ABD'nin baskısı altında bir atılımın her iki tarafça da kabul edilmesine doğru ilerleyeceğini düşünüyor. Fehmi, Netanyahu'nun Washington ziyaretinde Gazze ve İran meselelerinin farklı görüşlere yol açacak şekilde ele alındığını, ancak Trump'ın Gazze'de anlaşmanın tamamlanması ve İsrail'in gerekirse İran'ı vurmasına izin verilmesi konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.

Fehmi'ye göre bir atılım şansı, İsrail'in özellikle Mısır sınırına yakın Morag Koridoru’ndan kademeli olarak çekilmeyi kabul etmesiyle mümkün. Hamas, ABD yönetimiyle doğrudan iletişim kanalının devam etmesiyle bunu kabul edebilir. Bu da müzakerelerdeki pozisyonunu güçlendirecek, Netanyahu'nun Trump ile çatışmasını önleyecek ve İran'ı tekrar hedef alma isteklerini kabul etmesi karşılığında Gazze anlaşmasını uygulamasına olanak tanıyacaktır.

Filistinli siyasi analist Dr. Suheyl Diyab'a göre Hamas mümkün olduğunca çok şey teklif etti; ancak müzakereler Netanyahu'nun, ABD yönetiminin ve özellikle de İsrail içişlerinin krizleri nedeniyle tıkanmış durumda. Netanyahu, özellikle de kişisel çıkarları için herkesi manipüle etme girişimleri sona erdiğinden, kendisine sunulan senaryoları seçme konusunda halen büyük tereddütler yaşıyor.

Diyab, Netanyahu-Trump görüşmelerinin ayrıntıları henüz açıklanmadığı için Gazze ateşkes dosyasının İran dosyasının ayrıntılarıyla bağlantılı olduğunu göz ardı etmedi. Dünyanın ABD ve İran arasındaki anlaşma ya da anlaşmazlığın seyrini izlediği bu dönemde, bir atılım ve anlaşmanın teşvik edilmesi, İsrail ve Washington'un dikkat çekici bir şekilde yeniden zorladığı bir seçenek gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)

Geçtiğimiz perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda Netanyahu birkaç gün içinde bir anlaşmaya varılacağı umudunu dile getirerek şunları söyledi: “50 esir halen Hamas tarafından tutuluyor ve bunlardan sadece 20'sinin hayatta olduğuna inanılıyor. Şu anda yaşayanların yarısının ve ölülerin yarısının çıkarılmasını öngören bir anlaşmamız var, yani 10 yaşayan insanımız ve yaklaşık 12 ölen rehinemiz kalacak, ancak onları da çıkaracağım. Umarım birkaç gün içinde bunu sonuçlandırabiliriz.”

Geçen hafta Netanyahu ile Beyaz Saray'da iki kez görüşen Trump, ateşkesin yakın olduğu söylemini yineleyerek bu haftayı olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada bir anlaşma için ‘büyük umutları’ olduğunu ifade etti.

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Fadivoll ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze Şeridi'ndeki son gelişmeler ile ateşkesin yeniden başlatılması ve bazı esir ve mahkûmların serbest bırakılmasına yönelik müzakerelerdeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Abdulati, ‘Filistin halkının kanının akıtılması ve trajik insani durum ışığında Gazze Şeridi'ne insani yardım akışının sağlanması gerektiğini’ vurguladı.

Fehmi'ye göre Gazze anlaşması yaklaşıyor. “Birkaç gün içinde anlaşma nihai aşamasına girecek. Pazar ya da pazartesi günü ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un son rötuşları yapmak üzere bölgeye bir ziyaret gerçekleştireceğini görebiliriz” diyen Fehmi, ‘Washington'un bölgedeki çıkarlarını düşünerek ve Trump'ı izleyicileri önünde mahcup etmemek için anlaşmanın başarısız olmasına izin vermeyeceğini’ vurguladı.

Diyab, Netanyahu'nun Washington ziyaretinden sonra bir anlaşma istediğine ve Trump'a hayır diyemeyeceğine inanıyor. Dolayısıyla siyasi çıkarları çerçevesinde kendisine daha fazla zaman kazandırabilecek bir atılımla ya da özellikle farklılıklar ve ABD'nin baskıcı tutumu nedeniyle kendisini devirecek bir tökezleme ve patlamayla karşı karşıya.